23 Nisan 2016 Cumartesi

Yolcular

Burada tekalan var, içinde ne varsa bir harika,
Üstün bir abdullah kullarından olanlarla alaka,
Rıza-i İlahi arzusu, şengül olmaktır bir baharda,
Üzülmesin hiçbir zaman Hüseyinler, Ahmetler ha,
Kısmet olsun güzel Güngör'melere Mesut'lara,
Süleyman'lık Yeşil'lle kuşansın, tasaffi olanlarla
Eroğlu erler yolun açık olsun, fethine mazharlarla
Lal oldu diller, gönüller gönüllerle, aşık oldu ufuklara

17 Nisan 2016 Pazar

Sahip-ül İlm

Yakışır o kimseye, ilm-ü ledün ile mücehhez olmak lazım
Ancak O'nun inayetiyle olur, O'nun lütfuna   mazhar olmak lazım
Allahım sen herşeyi bilen, bildiğinle kevn- ü mekana hükmedensin. 
La mahluk illa hu, var olan bu ve binlerce aleme nigahbansın
İlmin dahilindedir, her lahza-i zaman, her mahlukunun her işindesin. 
Muti kullarına ihsan eyle ilmin kemalinden, hayrından, sen ki ; verensin

16 Nisan 2016 Cumartesi

Orda bir yer

Brüksel eski, fakat ihtişamlı değil bürokratik varoluşun merkezi,
Rakipleri ne Avrupa'da bir ülke ne Asya'da ne Afrika'da ancak kendi izi. 
Üstünlük kurma telaşının yaşam alanı, direktiflerin menşe-i merkezi,
Kabullenilmiş değerler insanca, belki bir heves  belki bir özenti
Sabırla, Avrupalı gibi yaşama doyma arzusuyla beklenen haber merkezi,
Eski dünya, yeni dünya; hangisi iyi bilinmez ama bu taraf yol izi. 
Lafı olur mu sulh ve huzurun ülkesi burası? Bir haç altı gölgesi

7 Nisan 2016 Perşembe

Rezzak

Engin rahmetin, bitemeyen nihayetsiz şefkatin var,
Rıfk-u şefkatin var bize, senden sonsuz arzumuz var

Rızk-ı mahlukatın her daimdir. kim der; ayrımın var?
Eşsiz musavaatın bir başkadır, nimet içinde nimetlerin var.
Zülm edene de, şükr edene de; ayırt etmeksizin rızkın var
Zikir dillerde sen olunca, nimet şükür edince artar
Aşikar olan,Rezzak olan sensin, daha bilinmedik neler var,
Kimsesizleri gören, gördüklerin için nice rızıkların var.

5 Nisan 2016 Salı

Meccanen Veren

Ezelden ebede kadar her ne halkettiysen, nimetlendirensin
Layık mı nimete? yoksa  değil mi hiç zaman sorgulamayansın

Verdikçe verirsin kullarına, kimisi şükreder mükafatlandıransın
Esmanı bilmeyen de azdıkça azar, mühlet üstüne mühlet verensin
Halık sensin Hak sensin, hükmündedir mahlukat. Aziz sensin
Hayat veren sensin, hedef veren sensin, imtihan eden sensin.
Ab-ı hayat nasılsa, hükmünde öyledir, sen ki hikmetlendirensin
Biz ki; senin vehben, meccanen verdiklerin, rızasını istediğimiz sensin

Habib-Zişan

Harikulade doğdun, harikulade yaşadın, harikulade yaşattın.
Zaman senindi, zamanla anlaşıldın, sen zamana hakimdin,

Mükemmelliğin, Hak'kın katında belliydi, O'nun habibiydin.
Ulular ulusuydun, ulular ulusu olan asr-ı saadetin mimarıydın.
Hak vardır nazarda, Hak'kın rızası için her gönlün sahibiydin.
Aleme rahmettin, insanlığın hasret kaldığı engin merhametiydin
Mahzun geldin, mahzun yaşadın, mahzunların şiarıydın,
Mukadder bir takdir vardı, sen mükedirlerin mukadderatıydın 
En sevgili sendin, sen ki Halık'ın ve kullarının habibiydin 
Devir, devran eder, asırlar başkalaşır, ama hep gönüllerdeydin.

Muhabbetin sineleri doldururken sen duanda ümmeti'yimdeydin
Uzun uzun dualarınla, sonsuzluk iklimine giden yolculuktaydın.  
Sonsuzluk sahibinden günahkar kullara bir hediyeydin. 
Tazimi hakeden, enniya-i izamın mihmandarıydın
Aşk seninle hakkını bulur. Sen ki; nice aşıkların maşukuydun
Fani alem dar-ı imtihandır. İmtihanda kulların kılavuzuydun,
Aşk ile başlarsa, aşk ile nihayete erer, aşkın aşığıydın. 
Salat-ü selam senindir. Asırlardır ümmetin sahib-ü selavatıydın
Aleyhümüsselam demeli cümle alem! sen alemin muhatabıydın
Verince selat-ü selamı dersin buna da dersin ümmetimdendin