27 Ağustos 2017 Pazar

Ta-Ha

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır

1.-2. Ta-Ha, Biz bu Kur'an'ı sana, zahmet çekesin sıkıntıya düşesin diye indirmemişizdir.
3.-4. Ancak korkanlara bir öğüt olarak indirdik. Yeri ve göğü yaratan tarafından indirilmiştir.
5.-6. Hükmetmiştir Arş'a O, Rahman. Yerde, gökte, arasında ve toprak altında hepsi O'nundur.
7.     Aşikar konuşsan da gizlesen de birdir. Muhakkak ki O, gizliyi ve gizlinin gizlisini de bilir.

8.     Tapacak Allah'tan başka ilah yoktur kesinlikle. En güzel isimler O'nun isimleridir.
9.      (Anlatılan şeyden,) Yani Musa'nın durumundan senin haberin olmamış mıdır?
10.    Hani çölde giderken, uzaktan bir ateş gördü. "Durun!" dedi ailesine: "Bir ateş var,
         Ateş ilişti gözüme. Oraya gideyim belki size oradan getiririm size bir kor.

        Tanışacağım bir rehber bulurum belki de. O kişi bize bir yol gösterici olur
11.   Ateşe doğru gidip ona yaklaşınca, orada kendisine " Ey Musa" diye seslenilmiştir.
12.   Hakikat ki, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar. Sen mukaddes Tuva'dasındır.
13.   Artık ben seni elçi olarak seçmiş bulunuyorum. Bundan böyle vahyedilene kulak ver.

14.   Tek Allah Benim, başka ilah yoktur. O halde Bana ibadet et. Zikir için namazını yerine getir.
15.   Ardından gidilen şeyi herkes görsün diye neredeyse onu gizliyorum. Şüphesiz o saat gelecektir
16.   Heva ve hevesinden gidenler inanmazlar ona, seni alkoymasınlar. Yoksa sen de helak olursun.
17.   (Asa için) "Ey Musa şu sağ elindeki nedir? Musa dedi ki: "O benim asamdır; ona dayanır,

18.       Terpetip ağaç yapraklarını silkelerim davarlarım için. İşime yarayan başka özellikler de var.
19.-20. (Allah): Ey Musa onu at!" dedi. O da onu attı birde ne görsün hızlı hareket eden yılandır.
21.       "Hal değişikliğinden korkma! Al onu. Biz tekrar ilk haline getireceğiz." demiştir.
22.       Ayetin bir başkası olarak; elini koynuna sok! Lekesiz bembeyaz olsun. Bu da delildir.

23.       "Ta ki, sana en büyük mucizelerimizden bir kısmını daha gösterelim. İşte o budur."
24.-25. "Artık Firavun'a git. O gerçekten azmıştır." O dedi ki: "Rabbim göğsüme genişlik ver."
26.        "(Hakkımdaki sorumlu olduğum her ne görev varsa yapacağım) işimi kolaylaştır.
27.         Ağırlık olarak bağlı bulunan dilimdeki düğümü, mevcut tutukluluğu gider."

28.-29. "Tam anlasınlar sözümü. Bana, ailemden bir de yardımcı ve destekçi birini ver."
30.-31. "Arka olacak kardeşim Harun'u, destekçi olsun bana. Beni Onunla kuvvetlendir."
32.-33. "Hayırlı işimde onu ortak et. Böylece senin adını çokça tesbih edelim bizler."
34.-35. "Analım senin çokça. Muhakkak ki sen bizim her halimizle görmektesindir."

36.-37. "Tamam, dileğin verildi Ey Musa!" "Andolsun, sana bir kez daha lütufta bulunmuşuzdur."
38.        Annene vahy ile bildirilecek şeyleri ilham etmiştik: Musa'yı sandığa koy, denize bırakıver.
39.        Hasmım ve onun hasmı olan biri alır. Himayemde yetişmen için sana yöneltirim sevgiler.
40.        Annen üzülmesin sevinsin diye ona geri çevirdik. Hani kız kardeşin ortalıkta gezinir,

             Tam sana ulaşınca, onlara "Bakımını üstlenecek birini haber vereyim mi?" demiştir.
             Annene çevrilmiştin böylelikle. Sen bir insan öldürmüştün de seni tasadan kurtarmışızdır.
             Halbuki seni sınayıp durmuş, Medyen halkının içinde yıllarca kalmanı sağlamışızdır.
             Ardından da mukadder olan takdir tecelli etmiş, Ey Musa işte buraya gelmişsindir.

41.-42. Temsilci seçtim seni kendim için. Kardeşinle ayetlerimi götürün Beni anmakta geri kalmayın
43.-44. Artık Firavun'a gidin. O gerçekten azdı. Yumuşak tarzda söyleyin. Belki öğüt alır, korkar.
45.        Harun ile Musa: "Ey Rabbimiz! Onun bize aşırı davranmasından korkuyoruz" dediler.
46.        Allah: " Korkmayın! Şüphesiz ben sizinle birlikteyim. İşitiyor ve görüyorum." demiştir.

47.        Tamam artık ona gidin deyin ki: "Biz senin Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını gönder.
             Azap etme onlara. Sana Rabbinden bir ayetle geldik. Selam hidayete erenleredir.
48.        Hakikaten bize vahyoludu ki: Azap doğruyu yalanlayan ve yüz çevirenlerin üzerinedir.
49.-50. Ama o: "Rabbiniz kimdir Ey Musa?" dedi."Rabbimiz, her şeyi yaratan, doğruyu gösterendir."

51.        Takiben de Firavun: "Peki daha önce gelen nesillerin hali, durumu nedir? demiştir.
52.        "Ancak bunun bilgisi Rabbimin katındadır. Rabbim ne yanılır ne de unutur" demiştir.
53.        Hayatınız için yeryüzünü bir beşik bir döşek kılmış. Orada size yollar açmıştır.
             Ardından gökten yağmur yağdırmış, onunla çeşit çeşit çifter çifter bitkiler bitirmiştir.

54.        Tamamen yiyin hayvanlarını otlatın. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ayetler vardır.
55.        Arz'dan topraktan yarattık sizi ona geri döndüreceğiz. Yine oradan çıkarcağızdır
56.        Hakikat şu ki; Firavun'a tüm ayetlerimizi gösterdik. Fakat o yalanlayıp kabul etmemiştir.
57.        Ardından o: "Bizi büyülerinle yurdumuzdan sürüp çıkarmaya mı geldin?" demiştir.

58.        "Tamam, biz de seninki gibi bir sihri sana getireceğiz. Aramızda bir buluşma belirleyiver.
             Ancak orası bir birimize karşı koyamayacağımız geniş açık bir yer olsun" demiştir.
59.        "Herkesin süslenip buluştuğu bayram günü, toplanabilecekleri kuşluk vakti olsun" demiştir.
60.         Ardından Firavun kendi danışmanları ile hilesini derleyip toparlayıp buluşmaya gelmiştir.

61.         Tam olarak Musa onlara: "Yazıklar olsun size! Uydurmayın Allah'a karşı yalanlar.
              Azap ile sizin kökünüzü kesip helak eder. O'na iftira eden şüphesiz hüsrana uğramıştır.
62.         Habire yapacakları iş üzerine aralarında tartıştılar, gizlice aralarında fısıldaştılar.
63.         "Açıkçası bunlar iki sihirbazdır. büyüleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyorlar.

              Tutturup gittiğiniz yolu, yaşam tarzınızı yok edip rejiminizi kaldırmak istiyorlar.
64.         Artık hemen hünerlerinizi birleştirin, sonra saflar haline gelin! Bugün üstün gelen kurtulur.
65.         "Haydi ey Musa! Ya sen hünerini ortaya koy veya önce biz ortaya koyalım" dediler.
66.         Ardından, Musa: "Hayır, siz atın!" attıkları ipler, sopalar büyüleriyle koşar halde görmüştür.

67.         Takibi kendisinde olan manzarayı görünce, Musa'in içinde bir korku olmaya başlamıştır.
68.          (Allah) ona: "Korkma! dedik. "Şüphesiz sen üstün gelenlerden olacaksındır."
69.          Hadi sağ elindekini atıver. Onların yaptıklarını yutacaktır. Çünkü onlar birer hiledir.
               Ancak büyü hilesiyle yaptılar onlar. Büyücü ise nerede olursa olsun kurtulamayacaktır.

70.          Tam da burada büyücüler secdeye kapandı. "Harun ve Musa'ın Rabbine iman ettik" dediler.
71.           Ama (Firavun) onlara: "ben size izin vermeden önce siz ona iman ettiniz öyle midir?"
                Herhalde, o size büyüyü öğreten bir büyüğünüzdür. O halde bende sizin eller ve ayaklar
                Aşikar şekilde çapraz olarak kestirecek hurma dallarına astıracağım sizi. O vakit bilir.

                Tam olarak anlarsınız hangimizin azabı daha şiddetliymiş. Hangisi daha süreklidir.
72.           "Apaçık mucizelerle bize gelen ve bizi yaratana asla seni tercih etmeyiz" dediler.
                Hükmünü yürüteceksen yürüt. Zaten senin hükmün, bu dünya hayatı ile sınırlıdır.
73.           Açıkçası biz, senin sihirle yaptırıp sürüklediğin günahımızı bağışlaması ümidindeyizdir.

                Tamamıyla Rabbimize iman ettik. Şüphesiz ki Allah daha hayırlı ve daha süreklidir.
74.           Artık kim Rabbine günahkar gelirse, şüphesiz cehennem vardır. Orada ne ölür ne de dirilir.
75.       Halis şekilde iman edip, salih amelle kim gelirse, işte onlar için yüksek makamlar vardır.
76.       Altından ırmaklar akan Adn cennetinde ebedi kalacaklardır. İşte bu arınmışlığın karşılığıdır.

77.       Tam olarak Musa'ya şöyle vahyettik: "Kullarımı gece vakti olunca yürüyüşe geçir,
            Aç kuru bir yol denizin ortasında. Denizde boğulma ve yetişilme endişesinden uzak dur.
78.       Hemen Firavun onların peşine düştü. Deniz de onları sarıp kucaklayıp kaplayıvermiştir.
79.       Açıkça görüldü ki Firavun kavmini saptırdı. Onları doğru yola yöneltmemiştir.

80.       Tur'un sağ yanında size vaadleştik. Ey İsrailoğulları! Sizi düşmandan kurtardık,
            Antlaşma yaptık Sina Dağında ve size kudret helvası ve bıldırcın eti indirdik.
81.       Helal temiz verdiğimiz rızıklardan yiyin! Böylesi konuda da etmeyin azgınlık.
            Aksi takdirde öfkem sizin üzerinize olur. Kimin üzerine öfkem olursa, o olur helak.

82.       Tevbe edip inanan, salih amel işleyen, doğru yolu bulanları, şüphesiz bağışlayan benimdir.
83.-84. Allah; "Ey Musa! seni, kendi kavminden alelacele ayrılmana sebep olan şey nedir?
84.       "Hoşnut kalman için sana gelmekte acele ettim. Onlar benim arkamdaydılar" demiştir.
85.        Allah: "Biz senden sonra kavmini sınavdan geçirdik. Samiri onları saptırdı" demiştir.

86.       Teselliye muhtaç ve kızgın olarak kavmine döndü Musa bunun üzerine. " Ah kavmim!" dedi,
            "Apaçık ve güzel bir vaadde bulunmadı mı Rabbiniz size? Size verilen söz uzak mı geldi?
             Hakkınızda yoksa bir gazabın gelmesini mi istediniz de verdiğiniz sözden döndünüz geri "
87.        Açıkçası mesele şu dediler: "Biz sana verdiğimiz sözden kendi irademizle dönmedik geri,

             "Taşıdığımız bir takım zinetler vardı o kavme ait onları ateşe attık. Aynen Samiri de atmıştır."
88.        Ancak bu arada Samiri böğüren bir buzağı heykeli çıkardı ortaya. Onlara da şöyle demiştir.
             "(Heykel) bu sizin ilahınız. Musa'nın ilahı da budur. Fakat ne var ki Musa bunu unutmuştur."
89.        Aşikarca görmezler mi? Ne bir sözle cevap veremiyor ve onlara ne zararı ne de faydası var.

90.         (Tur'dan dönmeden önce Musa) Andolsun ki Harun onlara:" Ey kavmim! Bununla sınanır,
              Açıkça fitneye düşürülüyorsunuz. Sizin gerçekte Rabbiniz, Rahman olan Allah'tır.
              Haliyle siz bana uyun, emrime itaat edin, kitaptaki hükümleri uygulayın demiştir."
91.         Ama onlar: "Asla Musa bize dönünceye kadar ona tapmaktan geri durmayacağız" dediler.

92.         Tam, Musa döndüğünde: "Ey Harun bunların saptığını gördüğünde seni ne engellemiştir?"
93.         Ardım sıra gelmedin. Yoksa emrime karşı mı geldin? Yoksa bu başkaldırma da nedir?
94.         Harun: "Ey anamın oğlu sakalımı ve saçımı tutma! Senin şöyle demenden korkmuşumdur:
              "Arada ikilik çıkarıp, israiloğullarında ayrılık oluşturdun. Sözüme bağlı kalmamışsındır."

95.         "Tamam da ya senin amacın neydi ey Samiri?" Musa, bu sefer de Samiriye dönerek demiştir.
96.         "Atıverdim elçinin izinden bir avuç toprak. Ben onların görmedikleri şeyi gördüm." demiştir.
              "Hoşuma giden bir şey olarak gösterildi bu yapılanlar." Samiri ona böyle cevap vermiştir.
97.         Artık haydi defol git! Senin ömrün boyunca yapacağın "bana dokunma" demek olacaktır.

              Tamamen azap dolu kaçamayacağın bir buluşma vardır senin için. Bu azap vaad edilmiştir.
              Abd olarak eğildiğin mabuduna bak da gör. Onu biz yakacağız sonra denize savuracağızdır.
98.         Hakiki ilahınız yalnızca Allah'tır ki O'ndan başka ilah yoktur. O ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.
99.         Aktarıyoruz sana geçmişlerin haberlerinden böylece. Sana katımızdan bir zikir vermişizdir.

100.       (Tanımlanan şeyden) kim yüz çevirirse, kıyamet günü ona ağır bir vebal yüklenecektir.
101.       Azabın altında ebedi olarak kalıcıdırlar. Bu kıyamet günü onlar için ne kötü bir yüktür.
102.       Heyecan gözleri gömgök halde onları haşrederiz. İşte o gün, sur'a üfürüldüğü gündür.
103.       Aralarında fısıldaşırlar dünyada yalnızca on gün kaldınız değil mi? diye birbirlerine sorarlar.

104.       Tuttukları yolu ve konuştuklarını Biz daha iyi biliriz. Üstünler "Bir gün bile değil" derler.
105.       Ardından sana dağları sorarlar. De ki onlara: "Rabbim o gün onları darmadağın edecektir."
106.       Haliyle onların yerlerini dümdüz savurup atacak, bomboş bir alan olarak bırakacaktır.
107.       Artık orada ne bir iniş ne bir çukur ne bir eğrilik, ne de bir tümsek yükselti göreceksindir.

108.       Tüm insanlar o gün, hiç bir tarafa sapma imkanı olmayan davetçiye (israfil'e) uyacaklardır.
              Ancak Rahman'a karşı sesleri kısılmıştır. artık hırıltıdan başka bir şey işitmeyeceksindir.
109.       Hoşnutluğu sözünden olan Allah'ın izin verdiğimden başkası o gün şefaat sağlamayacaktır.
110.       Arkalarındakini de önlerindekini de bilir. Onlar ilim cihetiyle onu kavrayamazlar.

111.       Tam da artık yüzler Hayy ve Kayyum'a eğilmiştir. Zulüm taşıyanlar perişan olmuşlardır.
112.       Amel-i salih olarak güzel işler yapan müminler ise ne haksızlıktan ne de zulümden korkar.
113.       Haliyle Biz onu, Arapça bir Kur'an olarak indirdik. Onda korkulacakları açıklamışızdır.
              Açıklananlardan dolayı umulur ki onlar, korkup sakınırlar yada düşünme becerisi oluşturur.

114.       Tek ve hak hükümdar olan Allah yüceler yücesidir. Sana vahyi tamamlamadan önce
              Aceleci olma Kur'an'ı okuma esnasında. Sen şöyle de: "Rabbim benim ilmimi artır!"
115.       Hakikat şu ki, bundan önce Adem'le ahitleştik de, o unuttu. Bir kararlılık bulmamışızdır.
116.       "Adem'e secde edin!" dedik meleklere. Onlarda secde ettiler ancak İblis etmemiştir.

117.       Tam bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine bir düşmandır.
              Aldatıp sizi cennetten sürüp çıkarmasın. Sonra çok zahmet içinde, mutsuz olursunuz."
118.       Hakikaten sen orada ne aç kalır ne de çıplak kalırsın. Böylesi cennette mümkündür.
119.       Aynı zamanda sen burada susuzluğa uğramayacaksın. Burada sıcakta yanma da yoktur.

120.       Tükenmeyen saltanatı, bu sonsuzluk ağacıyla göstereyim mi? diye şeytan vesvese vermiştir.
121.       Ardından ikisi de o ağacın meyvesinden yediler. Hemen ayıp açıldı ve avretlerini gördüler.
              Hızlıca cennetteki ağaç yapraklarından yamalar yapıp üstlerini örtmeye başladılar.
              Adem, Rabbinin buyruğuna karşı gelmiş olduğundan ciddi hatasına şaşırıp kalmıştır.

122.      Tövbesini kabul etti Rabbi ve onu peygamber olarak seçti. Onu doğru yola iletmiştir.
123.      Artık bir kısmını bir diğerine düşman olarak oradan inin. Size benden yol gösterici gelecektir.
             Hakkıyla kim benim doğru yoluma uyarsa, artık o ne sapıtır ne de bir sıkıntıya düşer.
124.      Anmadan beni yüz çevirene gelince, ona darlık vardır. Kıyamette onu kör haşredeceğizdir.

125.      Tam bunu gören kişi:"  Ey Rabbim ben gören biriydim, niçin beni kör haşrettin?" diyecektir.
126.      Allah da: "İşte sana ayetlerim geldi, fakat sen unuttun. Bugün de böyle unutulacaksın" der.
127.      Haddi aşıp ölçüsüzce davrananları, Rabbin ayetlerine inanmayanları işte böyle cezalar verir,
             Ahiret azabı ise çok daha çetin ve zordur. Ahiret ebedi bir mekandır cezalarda süreklidir.

128.      Tarihi kalıntılarda gezip duruyorlar onlar. Onlardan önceki nice nesilleri de helak etmişizdir.
             Akibet doğru yola sevketmez mi? Şüphesiz bunda sağduyu sahipleri için nice ibretler vardır.
129.      Hak olan Rabbinden gelmiş bir söz, ecel olmasaydı, derhal cezalandırılması kaçınılmazdır.
130.      Artık onların söyledikleri sözlere karşı sabırlı ol. Rabbini güneş doğmadan önce tesbih ediver.

             Tesbih ile yine yücelt güneş batışından önce ve gecenin bir bölümünde. Gündüz belli saatler
             Arasında tesbihte bulunarak ona ibadet et ki, O'nun rızasına mazhar olasın. hoşnut olasın
131.      Hayatın süsüne gözünü dikme. Bunlar dünyada bazı gruplara sınanmak için verilenlerdir.
             Aaşikardır ki; Rabbinin verdiği rızık daha hayırlıdır hemde çok daha sürekli olandır.

132.      Tam olarak ehline namazı emret, sen de devamlı ol. Senden rızık istemiyoruz, o bizdendir.
             Aşikardır ki rızkı, ancak biz sana veriyoruz. sonuç olan şey bu durumda senin takvandır.
133.      Hakka karşı kör olanlar: "Bize Rabbinden bir ayet (bir mucize) getirmesi gerekmez midir?"
             Ardısıra deyip dururlar. Onlara daha önceki kitaplarda gelmedi mi apaçık deliller ?

134.      Tabii ki biz onları daha öncekiler gibi bir azap ile yıkıma uğratsaydık eğer şöyle derler:
             "Açıkça bize bir elçi gönderseydin de Ey Rabbimiz, zillete düşmeden uysaydık o ayetlere."
135.      "Herkes gözetlemektedir; siz de bekleyip durun. Sonunda dosdoğru yolun sahibi kimdir?
             Aradan çok geçmeden bu doğru yolun yolcuları kimlermiş yakında öğreneceksiniz." deyiver.

21 Ağustos 2017 Pazartesi

Enbiya

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır

1    En sonunda insanların hesap günü yaklaştı. Kendileri ise hala gaflet içindedirler.
2.   Ne zaman kendilerine Rablerinden bir uyarıcı gelse, onu alaya alarak dinlerler
3.   Bir şekilde onların kalpleri tutkuyla oyalanmadadır. Zalimler gizlice fısıldaştılar:
      "İyi de bu benzeriniz bir beşer değil mi? Gözünüz baka baka sihre mi gidersiniz sizler?
4.   "Yerde ve gökte söylenen sözü bilir benim Rabbim, O işitendir, bilendir" demiştir.
5.    Ancak onlar "Hayır" deyip,"Bu şeyler karmaşık düşlerdir. onu kendisi uydurmuştur.

       Eh işte o şairdir. Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bir mucize getirsin" dediler
6.    Ne de olsa geçmişte yıkıma uğrattığımız halklar iman etmemişti, bunlar mı iman edecekler?
7.    Biz senden önce ancak vahiy ile irtibat kurduğumuz erkekler dışında elçi göndermemişizdir.
       İnkar edenlere de ki: bilmediklerinizi bilen birilerine sorun, kendiniz bilmiyorsanız eğer.
8.    Yemek yemeyen cesetler kılmadık Biz onları. Onlar bu dünyada ölümsüz de değillerdir.
9.    Ahdimizde sadık kaldık, böylece dilediklerimizi kurtardık, aşırı gidenleri helak etmişizdir.

10.  (Ey kureyş) size şerefiniz ve zikriniz olan kitap indirdik. Hala akıl etmiyor musunuz sizler?
11.  Nice zulmeden ülkeleri helak ettik de daha sonra meydana getirdik başka topluluklar.
12.  Bizim azabımızı hissettiklerinde hemen oradan çok hızlıca uzaklaşıp kaçmaktadırlar.
13.  İçinde şımardığınız nimetlere yurtlarınıza dönün, kaçmayın! Hesaba çekileceksiniz sizler.
14.  "Yazıklar olsun bize, gerçekten de yaratılış gayesine aykırı davrananlardan olduk" derler.
15.  Açıkca feryatları sürdü gitti. Biz onları biçilmiş ekin gibi yaptık, sonra da sönüp gittiler.

16.  Eğlence, oyun olsun diye göğü, yeri ve arasındakileri yaratmadık. Bunlar amaçsız değildir.
17.  Nitekim eğlence isteseydik bunu kendi katımızdan edinirdik. Ama değildik böyle yapanlar.
18.  Batılın üzerine hakkı atarız doğrusu, o da tamamen işini bitirmiş olur ve batıl helak olur.
       İşte bir de bakarsın böyle olmuştur. Her türlü yakıştırmalarınız için, size olsun eyvahlar.
19.  Yerde, gökte kim varsa O'nundur. Yanındakiler O'na ibadetle büyüklenmez ve yorulmazlar.
20.  Allah'ı tesbih ederler onlar. gece gündüz durmaksızın, bıkmaksızın, onlar usanmazlar.

21.  Eh yoksa onlar yeryüzünde bir takım ilahlar edindiler de onlar mı ölüleri diriltecekler?
22.  Nasıl yani, gökte ve yerde her ikisinin arasında Allah'tan başka ilahlar olsaydı eğer
       Bozulup gitmişti her ikisi de. Arşın Rabbi olan Allah, nitelendirdiklerinden yücedir.
23.  İşte O yaptığı şeylerden sorguya çekilmez ama onlar tüm yaptıklarından sorumludur.
24.  Yoksa O'ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki " Haydi delillerinizi getirin sizler!"
       Aşikardır ki işte benimle olanların kitabı ve işte öncekilerin kitapları, Kesinlikle hayır

       En güzel gerçeği bilmiyor onlar. bundan dolayı da işte bunlara inatla yüz çeviriyorlar.
25.  Nitekim senden önce hiç bir Resul göndermedik ki ona: "Benden başka ilah yoktur,
       Bana ibadet edin o halde" diye vahyetmiş olmayalım. (Vahyimiz işte böyledir)
26.  İşte onlar: "Rahman çocuk edindi" dediler. O bundan yücedir. Hayır, onlar seçkin kullarıdır.
27.  Yani onlar sözle bile olsa O'nun önüne geçemezler. Daima O'nun emrini yerine getirirler.
28.  Allah onların yaptıklarını da yapacaklarını da bilir. O'nun rızasından başkasına şefaat edemezler

       En önemlisi de onlar Allah'ın emirlerine itaat eder, O'nun korkusundan titremektedirler.
29.  Nasıl ki onlardan, kim: "Ben O'ndan başka bir ilahım" derse, Biz cehennemle cezalandırır,
       Böylece onun hakkını veririz. Bizim tarafımızdan zalimlerin cezası böyle verilecektir.
30.  İnkar edenler görmüyorlar mı? Göklerle yer birbiriyle bitişikti onları biz ayırdık bir bir.
       Yarattık hayatı olan her canlı varlığı sudan. Yine de hala inanmayacaklar mı onlar?
31.  Arz'da sarsılmasınlar diye sabit dağlar diktik. Geniş yollar açtık ki, doğru gidebilsinler.

32.  En güvenli korunmuş bir tavan yaptık gökyüzünü. Onlar ise bu delillerden yüz çeviriyorlar.
33.  Neticede gece, gündüz, güneş ve ayı yaratan O'dur. Hepsi bir yörünge üzerinde yüzüp gidiyor.
34.  Biz, senden önce hiç kimseye ölümsüzlüğü vermedik. Şimdi sen ölürsen ebedi mi kalacaklar?
35.  İşte her nefis ölümü tadacaktır. Sizi hayır ve şer ile sınarız. Sonunda bize döndürüleceksinizdir.
36.  Yine inkar edenler seni gördüklerinde: "Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mudur?" derler.
       Alaya alırlar seni. Oysa Rahman'ın zikrini (Kur'an'ı) inkar edip kabul etmeyen kendileridir.

37.  Eh işte insan, aceleci yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim.  Benden acele istemeyin!
38.  "Ne zaman vaad edilen sorgu-azap yerinine getirilecek? Eğer doğru söylüyorsanız" derler.
39.  Bir bilselerdi o inkar edenler, yüzlerinden ve sırtlarından kendilerini saran ateşe düşerler,
       İçindeyken onu bir türlü savamayacaklar, ve hiç bir yardım alamayacaklarını bir bilseler!
40.  Yani o gün onlara birden bire gelip şaşkına çevirecek ve artık ne geri çevirir ne de süre tanınır.
41.  Andolsun Senden öncekilerle de alay edildi, alaya alanları alay aldıkları azap kuşatıvermiştir.

42.  Ey Rasûlüm onlara de ki: "Gece ve gündüz sizi Rahman olan Allah'tan kim koruyabilir?"
       Nitekim onlar Rablerinin övünç kaynağı olan Kur'an'dan, zikrinden yüz çevirmektedirler.
43.  Bize karşı yoksa onların kendilerini koruyabilecek ilahları mı var? onların güçleri yoktur.
       İşte kendi nefislerine bile yardım etmeye güçleri yetmez. Onlar bizden yakınlık görmezler. 
44.  Yararlandırdık Biz onları ve atalarını, öyle ki ömürleri hiç bitmeyecek kadar uzun gelmiştir.
       Ama gerçekte etraflarını eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Şu halde üstün onlar mı? Biz miyizdir?

45.  Ey Rasulüm de ki: "Ben sizi sadece vahy ile uyarıyorum. Ama sağırlar uyarıyı duymazlar."
46.  Nazikce Rabbinin azabından bir esinti onlara dokunsa: "Eyvah bize, zalimlermişiz" derler.
47.  Biz kıyamet günü için duyarlı teraziler kurarız. Hiç kimseye bir haksızlık edilmeyecektir.
       İçinde hardal tanesi kadar bir şey olsa bile ona getiririz. Artık Bizim hesap görüşümüz yeter.
48.  Yemin olsun, Musa ve Harun'a Furkan verdik. O takva sahipleri için bir ışık ve öğüttür.  
49.  Aleni olarak görmedikleri halde Rablerine karşı haşyet içinde ve kıyamet saatinden titrerler.

50.  En güzel zikirdir bu bizim indirdiğimiz kitap. Şu halde siz misiniz, bunu inkar edecek olanlar?
51.  Nitekim daha önce İbrahim'e doğru düşünme rüşdünü vermiştik. Bizdik onu iyi bilenler.
52.  Babasına ve kavmine dedi ki: " Sizin önlerinde bel büküp eğildiğiniz heykeller de nedir?
53.  İşte böyle bir şey: " Biz atalarımızı bunlara tapıyor, onlara ibadet eder bulduk" dediler.
54.  "Yani hakikaten, andolsun ki; siz ve atalarınız apaçık sapıklık içindesiniz" demiştir.
55.  Ardından onlar da: "Sen bize gerçeği mi getirdin, yoksa bize şaka mı yapıyorsun?" dediler.

56.  "Eh yani elbette hayır" dedi. "Bilakis ciddi söylüyorum. Rabbiniz Göklerin ve yerin Rabbidir.
        Nitekim onları elbette O yaratmıştır. Ben de buna inanan ve buna şahitlik edenlerdenimdir."
57.  Ben mutlaka siz arkanızı dönüp gittikten sonra onlara tuzak kuracağım, Olsun Allah yeminler.
58.  İçlerinden büyüğü hariç diğerlerini paramparça etti belki ona başvururlar diye böyle yapmıştır.
59.  Yapılan şey için " Bunu ilahlarımıza kim yaptı?" Muhakkak ki; o, zalimlerden biridir" dediler.
60.  Ardın bazıları: "İbrahim denen gencin bunları kötüleyip, diline doladığını işittik" dediler.

61.  "El atın, haydi onu insanların gözü önüne getirin. Olur ki onlar da şahit olurlar" dediler.
62.  "Nasıl oldu Ey İbrahim, bunu bu şekilde bizim ilahlarımıza yoksa sen mi yaptın?" dediler.
63.  "Bilakis Hayır" dedi, "Bu yapmıştır. Onların büyüğüdür. Sorun ona, konuşabiliyorsa eğer."
64.  İşte o an birbirlerine döndüler:" Gerçek şu ki zalim olan sizlersiniz ( bizler)" dediler.
65.  Yine başlarını eğdiler ve "Andolsun sen de bunların konuşamayacağını bilirsin" dediler.
66.  "Allah'ı bırakıp size ne yararı, ne de zararı olmayan şeylere mi tapınıyorsunuz ?" demiştir.

67.  Eh yani, yuh size ve Allah'tan başka taptığınız şeylere de. Akıllanmayacak mısınız sizler?
68.  "Nasıl bir şey yapacaksanız, kararlıysanız, O'nu yakın! İlahlarınıza yardım edin" dediler.
69.  Biz de ateş'e: "Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk, serin, selamet ve güvenli ol!" demişizdir.
70.  İbrahim'e düzen kurmak istediler, fakat biz onları daha fazla hüsrana uğratmışızdır.
71.  Yerlerin kutsal olanına ulaştırdık onu da Lut'u da. Orası insanlar için bereketlidir.
72.  Armağan ettik ona İshak'ı sonra istemeden Yakup'u bahşettik. Kıldık her birini salihler.

73.  Emrimizle onları hidayete yönlendiren rehber ve önderler kıldık. Onlara hayırlı işler,
       Namaz kılma ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet eden kimseler olmuştur.
74.  Bununla birlikte Lut'a da hüküm ve ilim verdik. Kötü işler olan şehirden kurtarmışızdır.
       İşte o belde halkı şüphesiz ki; çirkin işler yapan yoldan çıkmış sapkın bir kavimdiler.
75.  Yaşantısı temiz olan Lut'u rahmetimizin içine aldık. Çünkü o salih kimselerdendir.
76.  Aynen Nuh da nida etmiş ve duasını kabul etmiştik. Onu ve ailesini sıkıntıdan kurtarmışızdır.

77.  Emirlerimizi, ayetlerimizi yalanlayan kavime karşı ona yardım edip onu korumuşuzdur.
       Nihayetinde onlar kötü bir kavimdi. Biz de tümünü suya gark edip suda boğmuşuzdur.
78.  Bir de Davud ve Süleyman... Hani halkın hayvanlarının yayıldığı ekinler hakkındadır.
       İşte bu konuda hüküm veriyorlardı da biz onların hükümlerine şahitler olmuşuzdur. 
79.  Yani Biz Süleyman'a bildirdik. Her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile beraber,
       Allah'a tesbih etsinler diye dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. Bizdik bunu yapanlar.

80.  Etkilice savaşta, sizi korusun diye ona zırh tekniğini öğrettik. Peki, siz ediyor musunuz şükür?
81.  Nasıl da fırtına gibi esip giden rüzgarları, Süleyman'ın emrine boyun eğdirip vermişizdir
       Bereketler kıldığımız mekanlara onun emriyle akıp giderdi. Biz her şeyi bilenizdir.
82.  İş gören şeytanlar arasından dalgıçlık eden ve başka iş yapanları de emrine vermişizdir.
       Yani onun buyruğuna girmiş olanları hizmetine biz verdik Onları disipline eden bizizdir.
83.  Aynen Eyüp de Rabbine: "Dert başıma geldi. Sen merhametlilerin en merhametlisisin" der.

84.  Eyüp'un duasına da böylece icabet ettik. Kendisinden de malum sıkıntıyı gidermişizdir.
       Nitekim ona katımızdan bir rahmet ve ibadet edenlere ibret olmak üzere verilmiştir.
       Bununla birlikte Ona ailesini ve dostlarını bir misli kadarını da ona bağışlamışızdır.
85.  İsmail, İdris, ve Zülkif'i de hatırla! Hepsi de türlü türlü sıkıntıya sabredenlerdendir.
86.  Yani hepsini rahmetimizle kuuşattık. Gerçekten onlar erdemli salih kimselerdir.
87.  Asla sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanıp kızmış vaziyette giden balık sahibini de anıver.

       En karanlık yer olan balık içinde:" Senden başka İlah yoktur, Sen yücesin" diye nida eder,
       "Nasıl da ben zulmedenlerden oldum, kendime haksızlık edenlerdenim" diye dua etmiştir.
88.  Bunun üzerine Biz de, duasını kabul edip, kurtardık. İşte böyle inanları kurtarmaktayızdır.
89.  İşte Zekeriya, Rabbine duasında: "Beni yalnız bırakma sen mirasçıların en hayırlısısındır."
90.  Yahya'yı ona armağan ettik, onun duasına icabet ederek. Eşinin de kısrılığını gidermişizdir.
       Aşikarane hayırda yarışırlardı gerçekten, umarak, korkarak dua eder, derin saygı gösterirler.

91.  Eh bir de İffetini koruyan Meryem'i hatırla! Ona da kendi ruhumuzdan üflemişizdir.
       Nitekim onu ve oğlunu da alemler için bir ayet, kudretimizin bir delili yapmışızdır.
92.  Bu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim O halde bana ibadet edin sizler.
93.  İşlerini kendi aralarında paramparça dağıttılar. Eninde sonunda hepsi bize döneceklerdir.
94.  Yakin ki; bir mümin salih amel işlerse, çabası inkar edilmez Şüphesiz biz onu yazmaktayızdır. 
95.  Artık helak ettiğimiz halkın ülkeye dönüp iyi işler yapması, tevbe etmeleri imkansızdır.

96.  En nihayetinde Yecuc ve Mecuc sedleri açıldığında onlar her bir tepeden akın ederler.
97.  Nihayetinde gerçek olan vaad yaklaşmıştır. İşte o vakit. Münkirlerin gözleri fırlayacaktır:
       "Bize eyvahlar olsun. Tam bir gaflet içindeydik. bizler zalim kimselerdik" diyecekler.
98.  İşte gerçekten siz de, Allah dışında taptıklarınız da cehennem yakıtısınız oraya varacaksınızdır.
99.  Yani onlar gerçek ilah olsalardı, orya uğramazlardı. Oysa tümü orada ebedi kalıcıdırlar.
100. Ancak onlar için orada inim inim inleme vardır. Onlar orada hiçbir şey işitmezler.

101. En iyi güzellikler hazırladıklarımıza gelince, bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır.
102. Nitekim oranın en hafif sesini bile işitmezler. Nefislerinin arzuladığı şekilde ebedidirler.
103. Büyük korkulardan biri bile onları hüzne kaptırmaz. "İşte bugün sizin gününüzdür.
        İşte bu size vaadedilen mutlu gündür"diye melekler onları karşılayacaklardır.
104. Yazılı kağıtların sayfaları dürülüp katlanması gibi o gün gökleri düreceğiz. Sonra döner,
        Aynen yaratmaya başladığımız gibi yine onu eski haline döndüreceğiz bizler.

        Elbette bunu böyle yapmaya gücümüz yeter. Bu üzerimize aldığımız bir vaiddir.
105. Nitekim andolsun, Tevrat'tan sonra Zebur'da da yazdık ki: "Arz'a salih kullarım varisçidir."
106. Bunda muhakkak ki, Allah'a kulluk eden topluluk için açık bir mesaj, bir ibret vardır.
107. İşte ey Resulüm: Muhakkak ki, Biz seni alemlere rahmet olarak göndermişizdir.
108. "Yalnızca bir tek ilahdır sizin ilahınız" böyle vahyedildi de. "Müslüman olacak mısınız sizler?"
109. Artık buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa de ki: "Size bu gerçek üzerine açıklamışımdır."

        Eh artık sizin tehdit edildiğiniz sorgu ve azabı bilmem; ne kadar yakındır veya uzaktır.
110. Nihayetinde gerçek şudur ki; "O açık konuşulanı da sakladıklarınızı da bilmektedir."
111. Bilemem, belki cezanın tehiri sizin için imtihandır. Belli vakte kadar tehir faydalanmadır.
112. İşte Peygamber şöyle dedi: "Ey Rabbim! Benimle, yalanlayanlar arasında hakça hüküm ver.
        Yardımına sığınılan Rahman'dır O. Her türlü nitenemelere karşı bizim Rabbimizdir. 
        (Allah Resulü her türlü tekzip edenlere karşı, Rabbine sığınıp böyle yakarmıştır.

18 Ağustos 2017 Cuma

Hacc

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır


1. Hakkıyla korkup sakının Rabiniz'den ey insanlar! Şüphesiz kıyamet saatinin sarsıntısı büyüktür.
2. Anne çocuğunu emzirirken  o gün, günün dehşetinden çocuğunu bile unutup terk eder kaçar.
    Çocuğunu düşürür gebe olan her kadın. İnsanları sarhoş görürsün ama onlar sarhoş değildirler.
    Çetin olan azap çok şiddetlidir. Hakikaten Allah'ın azabı onların akıllarını baştan almıştır.

3. Hakkında hiç bir ilmi ve bilgisi olmaksızın Allah konusunda tartışıp duran kimileri vardır.
    Ancak bunların böylesi, her inatçı kaypak şeytanın ardı sıra onların peşine düşer gider.
4. "Çılgın azabın ateşine sürüklenir. Kim ona dost olursa, saptırır." diye onun hakkında yazılmıştır.
5. Canlılığınız gittikten sonra dirilme hakkında şüphedeyseniz bilin ki şüphe yoktur, Ey insanlar!

    Haliniz ilk önce topraktan sonra, bir nutfe, sonrası embriyo, sonrası bir çiğnem et parçasıdır.
    Açık seçik bir beyanda bulunalım ki, budur yaratılışınız. Sizi rahimlerde belli süre bekletir,
    Cismi olgunluk çağına getiririz. Sonra sizi çocuk olarak çıkarır, kuvvetlenen kadar büyütür.
    Canlanıp olgunlaşma süresinde kiminiz öldürülür. Kiminiz de ömrün düşkün hale kadar yaşar.

    Haliyle öyle ki, önceden bildiğini bilmez olur. Yeri de kup kuru görürsün, tarafımızdan su indirir
    Anında yada çok geçmeden canlanır, kabarır gözü gönlü açan her güzel çiftten nebat bitirir
6. Cenab-ı Allah, hakkın kendisidir şüphesiz. Ölüleri diriltir. ve gerçekten her şeye güç yetirendir.
7. Celp olma vakti, şüphesiz kıyamet saati gelmektedir. Hakikaten Allah kabirdekileri diriltecektir.

8.   Hal böyleyken bir kısım insanlar, bilgileri olmadan Allah ve aydınlatıcı kitap hakkında tartışırlar.
9.   Allah yolundan saptırmak için kasılarak kibirlenir durur. Dünyada onun için aşağılanma vardır.
      Cehennem azabını da kıyamet günü ona tattıracağız. Tattırılacak azap harlı ve çok yakıcıdır.
10. Ceza değil bunlar, senin ellerinle önden takdim ettiklerindir. Şüphesiz Allah Zulmedici değildir.

11. Haliyle insanlardan bir kısmı vardır ki Allah'a sınır ucundan ibadet ederler, hayır dokunursa eğer,
      Ancak bununla tatmin olur. Yok eğer fitne isabet edecek olursa hemen yüz üstü dönünüverir.
      Cezbedici olan dünyayı kaybetmiştir onlar, ahireti de. İşte bu, besbelli ki apaçık bir kayıptır.
12. Cenab-ı Allah'tan başka kendisine ne yarar, ne zararı dokunan şeylere yalvarır. Bu düz sapıklıktır.

13. Hakikaten zararı yararından daha yakın olana tapar; ne kötü yardımcı ve kötü bir yoldaştır.
14. Allah, iman edip salih amelde bulunanları, şüphesiz altından ıraklar akan cennete sokar.
      Cenab-ı Allah gerçekten dilediğini yapar. Dilediği kullarına, dilediği şekilde imkan verir.
15. Cenab-ı Allah'ın kim kendisine dünyada ve ahirette yardım etmeyeceğine sanıyorsa eğer,

      Hakikaten göğe bir araç kurup uzansın, sonra kessin de bir baksın; bu öfkesini yenecek midir?
16. Apaçık ayetler olarak onu indirdik işte böyle. Şüphesiz Allah dilediğini hidayete sevk eder.
17. Cümle varlığıyla iman edenler, Yahudiler, Sabiiler (yıldıza tapanlar), Hırıstiyanlar, Mecusiler
      Cenab-ı Allah'a şirk koşanlar; şüphesiz Allah kıyamet günü onların aralarını ayıracaktır.

      Haklıyı ve haksızı Allah ortaya çıkaracaktır. Çünkü Allah her şeyin üzerinde şahid olandır.
18. Allah'a secde etmektedirler görmedin mi; gerçekten göklerde ve yerde olan güneş, ay, yıldızlar,
      Canlılardan hayvanlar, ağaçlar, dağlar, insanların birçoğu. Birçoğuna azap hak olmuştur.
      Cenab-ı Allah kimi aşağılık kılarsa, onun yücelticisi yoktur. Şüphesiz Allah dilediği yapar.

19. Hakikatte bir biriyle çekişen iki gruptur. Rableri hakkında çekişirler. İşte o inkar edenler,
      Ateşten elbiseler biçilmiştir onlar için; onların başları üzerinden kaynar sular dökülür.
20. Cisimleri, karınları içinde bulunan organlar ve üstteki derileri bununla eritilmiş olacaktır.
21. Çelik demirden kamçılar vardır onlar için. Ne zaman sıkıntıdan oradan çıkmak isteseler

22. Hakkınız burasıdır denilip geri çevrilirler, ve onlara: "Yakıcı azabı tadın artık" denilir.
23. Allah hiç şüphesiz iman edip salih amel edenleri altından ırmaklar akan cennete sokar.
      Cisim olarak bedenleri altından bilezikler, ve incilerle süslenir. elbiseleri ipektendir.
24. Cenneti kazananlar sözün en güzeline iletilmişlerdir. Övülen doğru yol ile aydınlatılmıştır.

25. Hakikat şudur ki, inkar edenler Allah yolundan alı koyarlar. Hem daima içeride yaşayanlar,
      Ayrıca dışarıdan gelenler için oluşturduğumuz Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar.
      Cümleye, kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, ona tattıracağımız acıklı azap vardır.
26. Çölün bir yerinde bir zamanlar İbrahim için evin (Kabe) yerini belirtip şöyle demişizdir:

      "Hiç bir şeyi ortak koşma, tavaf eden, kıyam eden, rükua ve secdeye varanlar için temizleyiver."
27. "Artık insanlar içinde haccı duyur. Yaya veya yorgun düşmüş binekle, uzak yerlerden gelsinler"
28. Cisimlerine, kendilerine ait yararları görsünler. Kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlıklar),
      Canlı hayvanlar üzerine belirli günlerde (kurban adarken) onlar Allah'ın adını ansınlar.

      Hem siz bunlardan yiyin hem de yoksulluğa darlığa düşmüş olan kimselere de yedirin sizler.
29. Ardından kirlerini gidersinler, adaklarını yerine da getirsinler. Beyt-i Atik'i tavaf etsinler
30. Coşkuyla işte böyle kim Allah'ın haram kıldığını gözetip hükümlerini yüceltirse eğer,
      Cenab-ı Rab katında çok daha hayırlıdır. Size okunanlar dışındaki hayvanlar helal kılınmıştır.

      Haliyle şuan anda iğrenç pis olan putlardan kaçının, yalan söylemekten uzak durun sizler.
31. Allah'ı bir tanıyıp ona ortak koşmaksızın yaşayın. Kim ki, Allah'a ortak koşarsa eğer
      Cismi sanki gökten düşmüş de bir kuş kapmış, veya rüzgar ıssız bir yere sürüklemiş gibidir.
32. Cenab-ı Allah'ın şiarını, işaretlerini kim yüceltirse, Şüphesiz bu kalplerin takvasındandır.

33. Hayvanlardan kurbanlık olanlar belli süreye kadar fayda vardır. Sonra yerleri Beyt-i Atik'tir.
34. Allah'ın adını anma şartıyla, rızık olarak her ümmete bir kurban ibadetini meşru kılmışızdır.
      Cenab-ı Allah işte sizin tek bir ilahınızdır. Yalnız O'na teslim olun. Alçak gönüllülere müjde ver.
35. Cenab-ı Allah'ın adı anıldığında onların kalpleri titrer. Başlarına gelen sıkıntı ve zorluğa katlanır,

      Hakkıyla namazlarını kılarlar ve rızık olarak kendilerine verdiklerimizden de infak ederler.
36. Allah'ın işaretlerinden kıldık büyük baş hayvanların kurban edilmesini. Size onda hayır vardır.
      Canlı olar bir dizi sıra halinde  boğazlanırken Allah'ın adını anın; yanları üzerine yatarlar,
      Canınız istediği kadar da o zaman yiyin, kanaatkara ve isteyene de verin, yedirin sizler.

      Hayvanları işte bu şekilde şükredesiniz diye istifadenize sunduk. Umulur ki şükre vesile olur.
37. Allah'a ulaşmaz onların etleri ve kanları kesinlikle, ancak O'na sizden olan takva ulaşır.
      Cenab-ı Allah işte böyle, onları size boyun eğdirmiştir. O'nun sizi hidayet vermesine karşılıktır
      Cenab-ı Allah'ı tekbir getiresiniz diye. Öyleyse güzellikte bulunup öyle davrananlara müjde ver.

38. Hiç şüphesiz Allah müşriklerin şerrini inananlardan defeder. Hain nankörleri hiç sevmemektedir.
39. Artık zulmedilmesi sebebiyle, müminlere savaş izin verildi. Allah yardım etmeye güç yetirir.
40. "Cenab-ı Allah Rabbimizdir" dedikleri için haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar.
      Cenab-ı Allah, kimini bir diğerleriyle defetmesi olmasaydı eğer, manastırlar kiliseler mescidler,

      Havralar gibi Allah'ın isminin çokça anıldığı yerler yıkılır giderdi. Allah mutlaka yardım eder,
      Allah kendi dinine yardım edenlere. Şüphesiz Allah çok güçlü ve kuvvetlidir. O çok üstündür.
41. Cümlesi öyledir ki, onları yeryüzünde yerleştirir, iktidar sahibi yaparsak, zekatlarını verirler,
      Ciddiyetle dosdoğru devamlı olarak namazlarını kılarlar. İbadetlerini yerine hakkıyla getirirler

      Hakkı, ma'rufu emrederler, münkirlerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir.
42. Ad, Semud, Nuh kavimleri de öncekileri yalanlamışlardı, Bilesin ki; seni yalanlıyorlarsa eğer
43. Cezasını geciktirilen İbrahim kavmi, Lut kavmi, Medyen ehli de, Musa da yalanlanmıştır.
44. Cezası için böylelikle inkar edenlere bir süre tanıdım. Sonra tarafımızdan yakalanıverdi onlar.

      Hakkıyla gördüler onlar, nasılmış beni inkar etmek. Nasıl da topluluklarını felaket yakalamıştır.
45. Altı üste getirilmiş ıpıssız duran yerler, zulmediyorken yıkıma uğrattığımız nice ülkelerdir.
      Çökmüş duvarları, tavanları, yerle bir olmuş şehirler. Kuruttuk kuyuları. Yıktık nice köşkler.
46. Cahil mi bunlar yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece akledebilecek kalpleri olur,

      Hakkıyla işitecek kulakları olur. Çünkü gözler kör olmaz ama sinelerdeki kalpler körelir.
47. Azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar senden. Andolsun ki Allah vaadinden dönen değildir.
      Cari olan bir gün Rabbinizin katındaki gün şöyledir. Sizin sayıp hesapladığınız bin yıl gibidir.
48. Cefa çektirip halkına zulmeden nice ülkeler vardır ki; onlara, aykırı hareketlerinden dönerler,

      Hakkı bulur diye mühlet tanıdım. Sonra onları kıskıvrak yakalayıverdim. Dönüş ancak banadır.
49. Artık de ki: "Ey insanlar! Ben sizin için yalnızca apaçık bir uyarıcıdan başkası değilimdir."
50. Çok iyi kimseler ki; iman edim salih amellerde bulundular. Onlar için mağfiret ve rızık vardır.
51. Çaba harcayıp ayetlerimiz konusunda acze düşürmeye çalışanlar, alevli ateşin halkıdır.

52. Hakikatte, biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunur,
      Anında şeytan onun dileğine kuşku ve fitne katmaya çalışmamış olsun. Ama Allah onu giderir,
      Çeki düzen verip kendi ayetlerini sağlamlaştırır. Allah gerçekten bilendir, hikmet sahibidir.
53. Çelme takıp şeytanın böyle bırakmaları kalplerinde hastalık olanlara bir sınama vesilesidir.

      Her türlü histen yoksunlara Allah'ın denemesidir. Şüphesiz zalimler uzak bir ayrılık içindedirler.
54. Ayrıca, kendilerine ilim verilenlerin, Şüphesiz bunun Rablerinden olan gerçekliğini bilmesidir.
      Canı gönülden ona iman etsinler ve kalpleri ona tatmin bulmuş olarak onlara bağlansınlar.
      Çünkü onların boyun eğmeleri için, şüphesiz Allah, iman edenleri dosdoğru bir yola yöneltir.

55. Hak olan dini inkar edenler ise, son dakika gelip çatıncaya, veya kısır gün gelinceye kadar,
      Azap olan gün gelinceye kadar, ondan ( Kur'an'dan) yana şüpheden asla kurtulamazlar.
56. Cümle mülk o gün Allah'ındır. O aralarında hüküm verir. İman edip salih amelde bulunanlar
      Cennetler içindedirler ki, oranın içi nimetlerle donatılmış, her şeyin bol olduğu naim cennetidir.

57. Hak olan ayetlerimizi inkar edip yalanlayanlar; Artık onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.
58. Allah yolunda hicret edip öldürülen yada ölenlere gelince, Allah onları rızıklandıracaktır.
      Cemalim hakkı için güzel olan rızıklar onlarındır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.
59. Çok hoşnut kalacakları bir yere sokacaktır onları. Şüphesiz Allah Alim'dir, Halim'dir

60. Her kim kendisine yapılan haksızlığın bir benzeriyle karşılık verir böylece. Sonra eğer,
      Aleyhine azgınlıkta bulunursa Allah ona yardım eder. Allah elbette ki, Afuvv'dur, Gafur'dur.
61. Çünkü Allah, geceyi gündüze çevirir, gündüzü geceye bağlar. Şüphesiz Allah Semi'dir, Basir'dir
62. Cenab-ı Allah hakkın ta kendisidir. O'nun dışında taptıkları ise batıldır. Allah, Aliyy'dir, Kebir'dir.

63. Hakikati görmedin mi? Allah gökten su indirdi, böylelikle yeryüzü yemyeşil donatılmıştır.
      Allah şüphesiz ki lütuf ve ihsan sahibidir. Gerçekten O gizli açık her şeyden haberi olandır.
64. Cenab-ı Allah'ındır gökte ve yerde olanlar. Şüphesiz Allah Gani'dir (ihtiyacı olmayan) Hamid'dir
65. Cenab-ı Allah yerde ve denizde olanları, emriyle akıp giden gemileri yararınıza vermiştir.

      Hakikaten görmedin mi? O izni olmadıkça göğü yerin üstünde tutar. Düşmekten alıkoyar
      Allah şüphesiz ki insanlara karşı çok şefkatlidir. çok merhametlidir. O esirgeyen Rahimdir.
66. Can verip dirilten O'dur. Sonra sizi öldürür, sonra diriltecektir. Ama insan, çok nankördür.
67. Cümle ümmetin her birine bir din verdik, ibadet tarzı belirledik. Bu tarz üzerine ibadet ederler.

      Hak hakikat işinde seninle çekişmesinler. Sen Rabbine çağır. Sen dosdoğru yol üzeresindir.
68. Ama seninle tartışmaya başlarlarsa de ki: "Allah Yapmakta olduklarınızı çok daha iyi bilir"
69. Cenab-ı Allah kıyamet günü aranızda ihtilafa düştüğünüz şey hakkında hükmedecektir.
70. Cenab-ı Allah'ın göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini bilmez misin? Hepsi yazılıdır.

      Hepsi bir kitaptadır. Hiç şüphesiz bunların hepsini bilmek Allah için oldukça kolaydır.
71. Allah'ı bırakıp da kendisine delil indirmediği ve haklarında bilgileri olmayan şeye tapıyorlar
      Cenab-ı Allah'ı terkedip başka şeye kulluk edip zulmedenler için hiç bir yardımcı yoktur.
72. Çok açıkça onlara karşı ayetlerimiz okunduğu zaman, Sen inkarcıların yüzlerindeki inkar
      Halini tanır bilirsin. Neredeyse onlar ayetlerimizi okuyanların üzerine çullanacaklardır
      Ancak onlara de ki: " Size bundan daha kötü bir şey haber vereyim mi?" O ateştir.
      Cenab-ı Allah, onu inkar edenlere va'detmiştir. işte bu durak ne kötü bir duraktır.
73. Can kulağıyla dinleyin onu ey insanlar! Size bir örnek verildi. Allah dışında taptığınız şeyler

      Hepsi bir ayara gelseler bir sinek bile yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapacak olsa eğer,
      Artık onu da geri almaları mümkün değildir, alamazlar. İsteyen de, istenen de güçsüzdür.
74. Can-ı gönülden Allah'ın kadrini takdir edemediler onlar. Şüphesiz Allah Güçlüdür, Azizdir.
75. Cenab-ı Allah, meleklerden ve insanlardan elçiler seçer. Şüphesiz Allah Semi'dir Basir'dir.

76. Hakkıyla O, önlerindekini ve ardındakileri bilir. Çünkü bütün işler Allah'a döndürülür.
77. Allah'a iman edenler! Rüku edin, secde edin, Rabbinize ibadet edin ve yapın hayırlar,
      Cenab-ı Allah'a itaat ederek ibadetler edin. Umulur ki böylece kurtuluşunuza vesile olur.
78. Cenab-ı Allah adına hakkıyla cihad edin. O sizi seçmiş ve din konusunda güçlük yüklememiştir.

      Hak olarak, babanız İbrahim'in dini gibi Allah, bundan önce de sizi müslüman isimlendirmiştir.
      Allah'ın elçisi şahit olsun siz de insanlar üzerinde şahit olasınız diye. Artık namazı dosdoğru kılar,
      Cari olup üzerinize düşen zekatınızı hakkıyla verir olun, Allah'a sarılın, O sizin Mevlanızdır.
79. Cenab-ı Allah sizin biricik mevlanız, efendinizdir. O, ne güzel mevla, ne güzel yardımcıdır.

15 Ağustos 2017 Salı

Müminun

Yapılan her işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlanır


1.     Muhakkak ki müminler tam felaha erip kurtuluşa ermiştir.
2.     Üzerlerinde sükunet vardır namazlarında huşu içindedirler.
3.     Muhakkak ki onlar, boş ve faydasız şeylerden yüz çevirirler
4.     İşte onlar sahip oldukları her şeyden hakkıyla zekat verirler
5.     Nitekim onlar her türlü fenalık olandan iffetlerini korurlar
6.     Usule uygun olan eşleri ve cariyeleri hariç kınanmış değillerdir.
7.     Nitekim kim ki bundan öte giderse, işte bunlar haddi aşanlardır.

8.     Müminler ki onlar; emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler.
9.     Üzerlerine yükümlüklük olan namazlarına devam ederler.
10.   Muhakkak ki işte asıl bunlar varis olacak olan kimselerdir.
11.   İşte Firdevs'e varis olan bu kimseler, orada ebedi kalıcılardır.
12.   Nasıl ki Biz insanı çamurdan süzülen bir özden yaratmışızdır.
13.   Uygun şekilde onu sağlam bir karargahta nutfe yapmışızdır.
14.   Nutfeden sonra onu bir alak (embriyo) olarak yaratmışızdır.

        Mukabilinde bir et parçası sonrasında bir iskelete çevirmişizdir.
        Üzerini de etle kapladık. Sonra başka bir yaratılışla insan etmişizdir.
        Muhakkak ki yapıp yaratanların en güzeli olan Allah  pek yücedir
15.   İşte daha sonra siz, muhakkak ki  bunun ardından öleceksinizdir.
16.   Nihayete erince her şey, kıyamet gününde tekrar diriltileceksinizdir
17.   Üstünüzde yedi yol yarattık andolsun ki. Biz yaratmaktan habersiz değilizdir
18.   Nitekim gökten belli bir ölçü su indirdik ve onu yeryüzünde durdurmuşuzdur

        Muhakkak ki Bizim onu gidermeye elbette gücümüz yeter de artar.
19.   Üzüm bağları, hurma bahçeleri getirdik size ki faydalanın sizler.
        Muhakkak ki bu yetişen bitkiler yağmur sayesinde olan şeylerdir
        İşte sizin onlardan yiyeceğiniz  bir çok çeşit meyveler vardır.
20.   Nitekim Tur'u Sina'da yetişen bir ağaç meydana getirmişizdir.
        Uygun haliyle bu ağaç hem yağ hem de ekmeklerine katık verir.
21.   Nasıl ki hayvanlarda da sizin için nice ibret olan şeyler vardır

        Muhakkak ki onların karınlarında bulunan sütlerden size içiririz
        Üstlerinde daha bir çok sizin için faydalar verir etlerinden yediririz
22.   Muhakkak ki sizler onların üzerilerinde ve gemilerde taşınırsınız.
23.   İşte şöyle ki, Nuh'u kavmine gönderdik andolsun. O, kavmine,
        Nitekim şöyle der: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, (girin emrine)
        (Unutmayın ve iyi bilin ki) O'ndan başka kesinlikle hiç bir ilah yoktur
        Nasıl olur da hala, O'ndan sakınmazsınız? O yegane tek İlah'tır.

24.   Mukabilinde kavminden inkara sapmış kimseler şöyle dediler:
        "Üstünlük sağlamak istiyor, Bu sizin gibi beşerden başkası değildir
        Muhakkak Allah dileseydi melek indirirdi. Atalarımızdan bunu duymamışızdır.
25.   İşte o kendisinde delilik bulunan bir adamdır. Belli bir süre gözleyin sizler
26.   Nuh: " Rabbim, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et" demiştir.
27.   Uygulaması için ona şöyle vahyettik: " Sana bildirdiğimiz şekilde,
        Nezaretimiz altında bir gemi yap. Taktir ettiğimiz gün de gelince,

        Maksat hasıl olup sular kaynayınca, her cins hayvandan ikişer çift ve aileni al, gir.
        Üzerlerine, aleyhlerine hüküm verilmiş olanlar dışındakileri gemiye yerleştir
        Malum olan zalimler hakkında niyazda bulunma! Onlar boğulup gideceklerdir.
28.   İşte sen mahiyetinde bulunanlarla beraber gemiye yerleşince şöyle deyiver:
        "Nasıl ki bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a, olsun şükürler.
29.   Uygun, bereketli bir yerde beni indir ey Rabbim! Sen indiren hayırlısısındır
30.   Nitekim bunda bir çok ibretler vardır. Kullarımızı böyle sınamaktayızdır.

31.   Milletler yarattık daha sonra. Bunların ardı sırada onlar geldiler.
32.   (Üstelik) onlara: "Allah'a kulluk edin, Allah'tan başka ilah yoktur,
        Mesajı alıp da sakınmaz mısınız?"diyen bir peygamber göndermiştir.
33.   İnkar edip ahirete kavuşmayı yalanlayan bir güruh onlara dünyada refiktir
        Nimetler verdiği halde: "Bu sizin gibi bir beşerdir. Yer ve içer" dediler.
34.   Uğrunda kendiniz gibi birine itaat ederseniz hüsrana uğrayacağınız şüphesizdir.
35.   Nasıl yani, ölüp, toprak ve kemik olduktan sonra dirileceğimizi mi vaadediyor?

36.   Muhatap olduğunuz vaadedilen şey gerçek olandan ne kadar da uzaktır
37.   Uygulama dünya hayatıdır. yaşarız ölürüz. Tekrar diriltilme de yoktur.
38.   Masal olarak Allah'a uydurulan yalanlardan biridir. Biz değiliz ona inanalar
39.   İşte o peygamber: "Rabbim! Beni, yalanlamalarına karşı yardım et" demiştir.
40.   Nitekim Allah da: "Az sonra onlar pişman olacaklar" şeklinde buyurmuştur.
41.   Üzerinden çok geçemeden, onları korkunç bir çığlık gibi bir ses yakalamıştır.
        Nasıl da süprüntü, çer çöp haline koyduk. Zulüm edenler boğulup gitsinler..

42.  Milletlerin yenilerini var ettik. *Sonra hiç ümmetin süresi mukadder olan süredir
43.*Ümmetlerin eceline öne ne de geriye alınmıştır. *Son birbiri ardınca Resuller
44.*Milletlere özel gönderdik. Yalanladırlar onları Biz de onları bir bir yok etmişizdir.
       İnanmayan topluluklar böylece birer efsane oldu. Kahrolsun inanmayan kavimler
45.  Nitekim daha sonra Biz Musa ve Harun'u apaçık ayetlerimizle göndermişizdir.
46.  Ululandılar, zaten mağrur kavimdi. Firavun ve ileri gelenlerine (geldikleri zamanlar.)
47.  "Nasıl yani, bizim gibi birine mi inanacağız kavimleri bizim hizmetçilerimi" dediler.

48.  Musa ve Harun'u böylece yalanladılar ve yıkıma uğrayan topluluk oldular.
49.  Uyarlar da hidayete ererler diye, andolsun ki, Musa'ya Kitab'ı vermişsizdir.
50.  Meryem oğlunu ve annesini bir ayet kıldık. İkisini elverişli bir tepeye yerleştirdik.
51.  İyi güzel temiz olanlardan yiyin. Salih amellerde bulunun ey peygamberler
       Ne yaptığınızı, gerçekten ne iş üzere olduğunuzu tam ve eksiksiz bilenimdir.
52.  Ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben sizin Rabbinizim. Öyleyse sakının sizler.
53.  Nasıl da işlerini parça parça ettiler. Her hizip kendisiyle övünüp durur.

54.  Mekke'lileri artık belli bir süreye kadar kendi gafletleri üzerinde bırakıver.
55.  Ümit edip sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklar yeterlidir.
56.  Malları ve çocukları onların hayırlarına koşuyoruz? Hayır, hala farkında değiller.
57-58.  İşte gerçekten Rablerinin haşyetinden korkanlar. Rablerinin ayetlerine iman edenler
59.-60. Nasılsa Rablerine dönecekler diye verdiklerini kalpleri ürperek verir. Ortak koşmazlar
61.  Umumiyetle bunlar hayırda yarışanlardır Onlardır ki bundan dolayı önce geçerler
62.  Nitekim hiç kimseye gücü yetmeyeceği bir şey teklif etmeyiz yükü belliler.

       Malumdur ki gerçeği söyleyen Kitap vardır elimizde. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.
63.  Üstelik onların yaptıkları başka işler vardır. Onların kalpleri gaflettedir.
       Meşgul olup durdukları, sapıklık içindeki işler üzerinde çalışmaktadırlar.
64.  İşte refah içinde şımarıklıklarını yakaladığımızda feryat ile bağırmaya başlarlar
65.  Nihayete ermiş olan bu günde feryat edip durmayın Bizden yardım yoktur.
66.  Üzerinize Benim ayetlerim okunuyordu da ökçeleriniz üzerinde dönüyordunuz
67.  Nasıl da ona karşı büyüklük taslayıp gece boyunca hezeyanlar savuruyordunuz.

68.  Mushaf'ı sözü gereği düşünmediler mi? Yoksa atalarına gelmeyen bir şey midir?
69.  Umursamayıp da kendi elçilerini tanımazlar mı ki, şimdi inkar ediyorlar.
70.  Maksatlıca "Onda bir cinnet mi var."diyorlar! Hayır, o getirilmiştir.
       İçinde hakikatlerle dolu gerçeği. Fakat onların çoğu haktan tiksiniyorlar.
71.  Nitekim hak onların heva ve heveslerine uysaydı eğer Tartışmasız gökler ve yer
       Üzerindeki ve içindeki varlıklar bozulur giderdi. Hayır Biz onlara getirmişizdir
       Nice şan ve şereflerini. Fakat onlar kendi yüceliklerinden yüz çeviriyorlar.

72.  Muhataplarından haraç mı istiyorsun yoksa? Rabbinin ecri hayırlıdır. O iyi rızık verendir.
73.  Uyulmasına davet ettiğin yol, gerçekten onlar için dosdoğru bir yoldur.
74.  Muhakkak ki ahirete inanmayanlar, şüphe yoktur ki yoldan sapanlardır.
75.  İçinde bulundukları dehşet sıkıntıyı, acıyıp da giderecek olursak eğer
       Neticede yine içine düştükleri azgınlıklarına şüphesiz devam edeceklerdir.
76.  Üstelik onları azapla yakaladık andolsun. Ama yine de Rablerine boyun eğmediler.
77.  Neticede çetin bir azap kapısı açtığımızda şaşkına dönüp umutlarını kaybettiler.

78.  Mabut öyle ki; sizin için kulakları, gözleri, kalpleri verdi. Ne kadar da az şükredersiniz.
79.  Uygun şekilde yaratıp yeryüzünde yayan O'dur. Hepiniz O'na döndürüleceksiniz.
80.  Mabuttur O, yaşatan ve öldüren. Gece ve gündüz kanunudur. Akıl etmez misiniz?
81.  İnkar ederek geçmişte yaşayanların sözlerinin benzerini söylediler:
82.  Nasıl yani biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman tekrar mı dirilecekmişiz?
83.  Uydurma masallardır bizden önce atalarımızda da vaad edilmişti andolsun
84.  Neticede de onlara: "Biliyorsanız söyleyin yeryüzü ve içindekileri kim yaratmıştır?"

85.  Mutlaka "Allah'tır" diyecekler. De ki: "Yine de düşünüp anlamayacak mısınız sizler?"
86.  Üstelik onlara de ki: "Yedi göğün Rabbi ve yüce arşın Rabbi olan kimdir?"
87.  Mutlaka " Allah'tır" diyecekler. De ki: " Öyleyse yine de sakınmaz mısınız sizler?"
88.  İşte biliyorsanız söyleyin! Her şeyin mülkü ve yönetimi kimin elindedir?
       Nasıl da her şeyi koruyup kolluyor iken, kendisi korunmayan kimdir?
89.  "Ulu Allah'tır" diyecekler. De ki: "Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz sizler?"
90.  Ne olursa olsun Biz onlara gerçeği getirdik. Onlar gerçekten yalancıdırlar.

91.  Mabut olan Allah hiç çocuk edinmemiş ve O'nunla birlikte hiç bir İlah yoktur
       Üstünlük sağlardı her biri, kendi yarattığını götürürdü iki ilah olsaydı eğer,
       Münezzehtir Allah, onların ortaya koydukları vasıflardan. O yücedir.
92.  İşte O, gaybı da müşahede olanı da bilendir. Ortak koştuklarından yücedir.
93-94. "Netice olan azabı göstereceksen Rabbim, Beni zalimler içince bırakma" deyiver
95.  Uğrayacakları azabı sana göstermeye gücümüz yeter elbette. Gerçek budur.
96.  Nahoş kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır. Biz onların nitelendirdiğini çok iyi biliriz.

97.  Münacatında de ki: "Ey Rabbim şeytanın vesveselelerinden sana sığınırım."
98.  "Üstelik onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım Rabbim."
99.   Mutlak olan ölüm onlardan birine geldiğinde der ki: "Beni geri çevirin Rabbim."
100. "İyi işler yapar, zayi ettiğim şeyleri telafi ederim belki." Hayır, asla bu boş bir sözdür.
        Neticede diriltilip kaldırılacakları güne kadar (berzah) onlara bir engel vardır.
101. Üfürüldüğünde Sur'a artık soylar yoktur. Birbirine sorulacak şey de yoktur.
102. Nihayetinde kimin tartısı ağır basarsa o kurtuluşa erenlerden olacaktır.

103. Maalesef kimin tartısı hafifi gelirse, kayba uğrayanlardandır. ebedi cehennededir.
104. Üzerlerine gelen ateş yüzlerini yalar. Ortada sıyrılmış dişleriyle kalırlar.
105. Malum olan ayetlerim size okunurken, onları yalanlayan değil miydiniz sizler?
106. İşte o an: "Kötülüğümüz üstüne geldi. Biz sapan topluluk muşuz" dediler.
107. "Ne olur Rabbimiz bizi buradn çıkar. Yine inkara dönersek, oluruz zalimler"
108. Ulu Allah onlara der ki: "Sinin, alçalın oraya, Benimle konuşmayın sizler!"
109. Nitekim kullarımdan bir zümre vardır ki: "Rabbimiz biz iman etmişizdir.

        Merhamet et, affet bizi, acı bize. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" demişlerdir
110. Umumiyetle siz onları alaya alırdınız. Öyle ki o da Benim zikrimi unutturmuştur.
        Mutluluktan sanki bir hal olup  onların yaptıklarına gülüyordunuz sizler.
111. İşte bugün Ben gerçekten onların sabredenlerinin karşılığını vermekteyimdir.
        Nitekim, işte onlar şüphesiz ki mutluluğa ve kurtuluşa eren kimselerdir.
112. Ulu Allah inkarcılara: " Yeryüzünde kaç yıl kaldınız ?"diye sorar.
113. "Netice olarak ya bir gün ya da bir günün azı kadar kaldık. Sayanlara sor" derler.

114. Mabut olan Allah O'dur ki: "Sadece az bir zaman kaldınız, gerçekten bilseydiniz sizler."
115. "Umarsızca, boş yere yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız sizler?"
116. Melik olan Allah biliniz ki yüceler yücesidir. Hakimiyet şüphesiz O'nundur.
        İlah olarak O'ndan başkası yoktur. Kerim olan arşın sahibi de Rabbi de O'dur
117. Nasıl ki, kim Allah ile beraber, kesin kanıt bulunmaksızın başka ilaha taparsa eğer
        Ulu Rabbin katındadır böylelerin hesabı. Şüphesiz münkirler kurtuluşa erişemezler
118. Nida et, şöyle de: "Rabbim! Merhamet et. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın."


11 Ağustos 2017 Cuma

Nur

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır


1.   Nasıl ki indirdik bu sureyi. onda farz kıldığımız hükümler ve ibret alın diye ayetler vardır
2.   Uygulanacak ceza, zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek vurun
      Rızanızla Allah'a ve ahirete iman ediyorsanız, Allah'ın dinini uygulamada acıma tutmasın.

      Nasıl bir uygulama yaptığınız hususunda, iman edenlerden  bir grup da şahidiniz olsun.
3.   Uygun olan şey, zina eden erkek ancak zina eden veya müşrik bir kadını nikahlayabilir.
      Reddedilen şeyin diğeri; zina eden kadın, zina eden erkek veya müşrikle evlenebilir.

      Neticede müminlere bu şekilde zina eden kimselerle nikahlanma haram kılınmıştır.
4.   Usulünce korunan iffetli kadınlara iftira edene dört şahit getirmesi gerekir.
      Rey verecek şahit getiremeyenlere  seksen değnek vurun. Ayrıca o kimseler

      Ne zaman şahitlik yapsalar, onları hiç bir zaman kabul etmeyin. Onlar fasıklardır
5.   Uslanıp suçundan tövbe eden ve salih davrananlar hariçtir. Allah Gafur'dur Rahim'dir.
6.   Refikalarına zina isnat edip kendilerinden başka şahit bulamayan kimseler,

      Neticede Allah adına dört kez yemin ile kendisinin doğru olduğuna şahit tutmasıdır.
7.   Ulu Allah'ın laneti yalancının üzerine diyerek beşincide laneti, kendine dilemesidir.
8.   Refikanın da Allah adına dört kez yeminle kocasının yalancığına şahitliği cezayı giderir.

9.   Netice olarak beşincide: "Kocam doğru sözlü ise Allah'ın gazabı bana olsun" der.
10. Ulu Allah sizin hakkınızda merhametkar olmasaydı haliniz ne olur? Ne yapar?
      Rahatınız olur muydu hiç? Her iş ve hükmü hikmetli olan bir zat olmasaydı eğer

      Nasıl ki hak ettiğiniz cezayı verir sizi perişan ederdi. Allah Tevvab'dır, Hakim'dir
11. Uydurma haberlerle gelen sizden bir taifedir. Onu şer sanmayın. Bu size bir hayırdır.
      Resmen onların kazandığı günah vardır. En büyük azap, büyük günahı üstlenendir.

12. Nasıl kendilerine hüsn-ü zanda bulunuyorlarsa mümin erkek ve mümin kadınlar,
      "Uydurma ve iftira sözdür" demeleri gerekmez miydi?" bunu duydukları zamanlar.
13. Rahatça bu konuya dört şahit getirselerdi ya? Ama şahitleri getiremediler.

      Neticede onlar öyle kimseler ki, Allah katında yalan söyleyenler ta kendileridir.
14. Üzerinize Allah'ın dünyada ve ahirette lütuf ve rahmeti olmasaydı eğer,
      Resmen içine daldığınız dedikodudan dolayı büyük bir azap gelirdi

15. Nasıl da o sıra bu iftirayı birbirinize aktarıp duruyor, aslına dair ilgilenmiyor,
      Umarsız davranıyordunuz. Bilgisizce ağzınızda geceliyor, basit görüyor
      Rahatsız olmayıp önemsiz sayıyordunuz. Halbuki Allah bu büyük günahtır.

16. Nasıl oldu da onu işitir işitmez hemen: "Böyle iftirayı ağzımıza almayız,
      Üstelik bu tür söylentiler bize yakışmaz. Haksız bühtandır" demediniz
17. Rabbiniz olan Allah böyle çirkin şeyleri tekrarlamayı yasaklar eğer mümin iseniz

18. Nasıl da Allah size ayetlerini açıkça bildiriyor. Allah bilendir, Hakim'dir.
19. Uygunsuzluğun hayasızlığın müminler arasında yayılmasını arzu edenler,
      Rahatsız edici, can yakıcı azaba dünya ve ahirette bulur. Siz bilmezsiniz Allah bilir

20. Nitekim Allah'ın lütfu, merhamet ve şefkati olmasaydı hemen cezayı verirdi.
21. Uyarsa kim şeytanın adımlarına, şüphesiz o, kötülüğü emreder ey iman edenler
      Reddedin onu. Şeytanın izinden gitmeyin. Allah'ın fazlı olmasaydı eğer,

      Neticede içinizden hiç biriniz günahtan temizlenemezdi kalırdınız günahkar
      Ulu Allah dilediğini temize çıkarır. Allah her şeyi bilendir, her şeyi işitendir.
22. Rahatlık içinde varlık ver servet sahibi kimseler, akraba, yoksul ve muhacir

      Niyeti Allah yolunda olanlara eksiltme yapmasınlar, affetsinler hoşgörsünler
      Üstelik onlara yardım etmeyeceklerine yemin etmesinler. Allah sizi bağışlar
      Razı olmaz mısınız buna! Allah çok esirgeyen, bağışlayan ve merhamet edendir.

23. Nitekim onlar ki; iffetli ve kötülükten habersiz kadınlara zina isnat ederler.
      Umutsuz şekilde onlar dünya ve ahirette lanetlenmiştir. Onları büyük azap bekler.
24. Ruz-u mahşerde kendi elleri ve ayakları onların aleyhlerine şahitlik edecektir.

25. Nitekim o gün Allah hak ettikleri cezalarını eksizsiz bir şekilde verecektir.
      Üstelik onlar şüphesiz Allah'ın apaçık bir hak olduğunu bileceklerdir.
26. Ruhu, bedeni kötü kadınlar, kötü erkeklere ve kötü erkekler kötü kadınlara yakışır.

      Nasıl ki iyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler de iyi kadınlara olduğu gibidir.
      Uzaktır bunlar, onların dediklerinden. İşte bunlara mağfiret ve bol rızık vardır.
27. Rahatça evinizden başkasının evine, izinsiz ve selamsız girmeyin ey müminler.

      Ne de olsa bu sizin düşünüp taşınmanızı sağlaması için çok daha hayırlıdır
28. Uğradığınız yerde kimse yoksa, izin verilmedikçe oraya girmeyin. Eğer
      Rızaları olmaz "müsait değiliz" derlerse geri dönün gidin artık sizler.

      Ne güzel ne temiz davranıştır bu sizin için. Allah ne yaparsanız hepsini bilir.
29. Uzunca süre oturulmayan eve, sizin için bir menfaat varsa girmeniz uygundur.
      (Rab olan) Allah, açığa vurup yaptıklarınızı da gizlediklerinizi de bilmektedir.

30. Nitekim müminlere söyle: Gözlerini haramdan kaçındırıp uzuvlarını korusunlar.
      Üstün ve temiz bir harekettir bu. Şüphesiz Allah tüm yaptıklarınızdan haberdardır.
31. Resulüm! Mümin kadınlara söyle: gözlerini haram olan şeyden kaçındırsınlar.

      Namuslarını korusunlar. Kendiliğinden görünenler hariç süslerini saklasınlar.
      Üzerlerine örttükleri başörtülerini yakalarını kapatacak şekilde üste koysunlar.
      Resmen süslerini zinetlerini şu belli başlı kişilerden başkalarına göstermesinler

      Nasb oldukları kocalarına, yahut babaları, kocaların babaları, kendi oğulları
      Umumiyetle kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeş oğulları, kız kardeş oğulları
      Refiki olan mümin kadınlar, kendine has hizmetçiler. Erkeklikten kesilmiş hizmetçileri

      Nasıl ki henüz kadın mahremini  bilmeyen ufak çocuklardan başkasına göstermesinler
      Üstelik gizledikleri süsleri dışarıdan bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar.
      (Rab olan) Allah'a hep birlikte tövbe edin. Umulur ki kurtulursunuz, ey müminler!

32. Nikahlandırın içinizdeki bekarları. Köle ve cariyelerinizdeki müsait olan varsa eğer.
      Umutsuz ve fakir ise, Allah fazlından zengin eder. Allah'ın lütfu boldur. O her şeyi bilir
33. Rahatça evlenemeyecekler, Allah fazlından zengin edinceye kadar ırzlarını korusunlar.

      Nakit veya taksitle sizinle azadlık sözleşmesi ( mükatebe) yapmak isteyen kölenizle,
      Uğrunda bir hayır görürseniz anlaşma yapın onlarla. Allah'ın size verdikleriyle
      Rıza göstererek verin onlara. Cariyeleriniz namusuyla yaşamayı istedikleri halde

      Ne şekilde olursa olsun dünya metaı çin kesinlikle onları fuhşa zorlamayın.
      Uygunsuz şekilde kim onları fuhşa zorlarsa, Şüphesiz bu zorlamardan
      Rahim olan Allah onları bu kötülükler sebebiyle bağışlar. Allah Gafur'dur, Rahim'dir

34. Nitekim şüphesiz ki size dinin hükümlerini açıklayan ve misaller olan ayetler;
      Uzun süre önce gelip geçenlerden örnekler getirdik. Muttakilerin öğüt alması umulur
35. (Rab olan) Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali şöyledir;

      Nur tıpkı içinde kandil bulunan lamba gibidir. Lamba bir sırça cam içindedir.
      Uygun şekildeki sırça sanki parlayan incimsi yıldızdır. Bu lamba bağlı değildir.
      Rabıtası ne doğuya ne de batıya. O bir kutudur. bereketli bir zeytin yağından tutuşur.

      Nasıl bir ağaç ki nerdeyse ateş değmeden de kendinden ışık verir durur
      Üstelik ışığı pırıl pırıldır. Allah dilediği kimseyi o nura iletir kavuşturur
      Rab olan Allah her şeyi bilendir. Gerçeği anlamaları için temsiller getirir.

36. Nur öyle evlerdedir ki, Allah'ın adının yüceltilip zikredilmesine izin verilmiştir.
      Uzunca süre sabah - akşam Allah'ın adı yüceltilir, O'nun adı tesbih edilir durur.
37. Rıza-i İlahi peşinde koşan öye adamlar vardır ki, onları hiç bir şeyle alıkoyamazlar;

      Ne  alışveriş, ne ticaret onları Allah'ı zikir ve tesbih etmekten, dosdoğru namazdan
      Üstlendikleri zekattan. Onlar korkarlar kalp ve gözlerin döneceği o dehşet gününden
38. Rab olan Allah'dır ki onlara yaptıklarının en güzeli ile mukabelede bulunacak olan

      Nitekim Allah kendi fazlından verir. O dilediği kimseyi hesapsız rızıklandırır.
39. Umursamayıp inkar edenlere gelince onların yaptığı ameller serap'a benzer
      Rahatlamak için su arzulayan kimse onu su sanır. Nihayetinde oraya gelir.

      Ne bulsun bir de orada? Hiç bir şey yoktur. Ancak yanında Allah'ı bulur.
      Ulu Allah onun hesabını tez ve eksiksiz verir. Allah'ın hesabı oldukça hızlıdır.
40. Reddedip inkar edenlerin amelleri, engin denizlerin derin karanlıklarına benzer.

      Nasıl ki üstünü bir dalga kaplar. onun üstünde bir dalga, üstünde de bulut vardır.
      Üst üste karanlıklarda kendi elini bile çıkarsa kendi elini bile göremeyecektir.
      (Rab olan) Allah kime nur vermemişse, artık onun için hiç bir nur yoktur.

41. Nasılda görmezsiniz ki; Göklerde ve yerde dizi dizi uçan kuşlar Allah'ı tesbih eder.
      Uygun ve özgün kendine has duayı ve tesbihi bilir. Allah yaptıklarını çok iyi bilir.
42. (Rab olan) Allah'ındır göklerin ve yerin hakimiyeti. Bütün işler O'na döndürülür.

43. Nasıl da Allah bulutları sevkediyor baksana! Sonra hepsini bir araya getiriyor.
      Üst üste yığıyor, işte görüyorsun ki bunların arasında yağan yağmurlar çıkıyor.
      (Rab) O, gökten büyük dolu indirir de, dilediğini vurur dilediğini de korur.

      Neredeyse bu bulutların oluşturduğu şimşeğinin parıltısı gözleri alıverecektir.
44. Ulu Allah geceyi gündüze, gündüzü geceye çevirir. Görenler için ibret vardır.
45. (Rab olan) Allah hr canlıyı sudan yarattı bunlardan kimi karnı üstünde yürür,

      Nitekim kimi iki ayak üstünde, kimisi de dört ayak üzerinde yürümektedir.
      Ulu Allah dilediğini, dilediği şekilde yaratır. Şüphesiz Allah her şeye gücü yeter.
46. Resmen açıklayıcı ayetler indirdik. Andolsun ki Allah dilediğini doğru yola iletir.

47. Nasıl da onlardan bir kısmı: "Allah ve Resulüne iman ettik bizler" derler
       Üzerinden çok geçmeden, sözlerinden yüz çevirirler. Onlar iman etmemişlerdir
48. (Razılaşılamayan bir konuda) aralarında hükmetmesi için seni çağırırlar

      Ne zaman Allah ve Resulu davet edilse hemen orada bir grup yüz çevirir
49. Umutlandıkları şekliyle gerçek lehlerinde ise ona boyun eğerek gelirler
50. Rahatsızlık mı var bunların kalplerinde? Yopksa kuşkuya mı kapıldılar?

      Nasıl yani, Allah ve Elçisinin kendilerine haksızlık mı yapacağından korkuyorlar?
      Usul bellidir. Gerçek bellidir. Hayır, aslında onlar zalimlerin ta kendileridir.
51. (Rab olan) Allah ve Resulünü aralarında hüküm vermesi için çağırdıkları zamanlar

      (Niyeti halis) müminleri sözü: "İşittik itaat ettik" şeklinde demelerinden ibarettir.
      Uygun olan usul budur. İşte hakkıyla kurtuluşa eren kimseler, böyle olanlardır.
52. (Rab olan) Allah'a kim itaat eder ve korkarsa, kurtuluşa ve feraha edenler onlardır.

53. Nitekim onlar var güçleriyle Allah'a yeminler ettiler. Sen onlara emredersen eğer,
      Uğrunda savaşacaklar diye. De ki: " And içmeyin bu bilenen bir itaattir"
      (Rab olan) Allah yaptığınızdan haberdardır. Örfe uygun davranmanız yeterlidir.

54. (Nazikçe) de ki: "Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin." Yine eğer
      Üzerinize alınmayıp yüz çevirirseniz, peygamberin görevi onu yükletilendir
      Rızanızla sizin göreviniz de size yükletilendir. Yolu bulur, itaat ederseniz eğer

      Nitekim Resul'e düşen görev, sadece açık bir tebliğden başkası değildir.
55. Ulu Allah içinizden iman edip salih amellerde bulunanlara vaadetmiştir.
      Rahatça güç ve hakimiyeti, onlardan öncekiler için nasıl sağladıysa eğer,

      Niyetlerinin halisliğiyle seçip beğendiği dini güç ve iktidar sahibi kılacaktır
      Uğruna çalıştıkları dini sağlamlaştıracak, korkudan sonra güvene çevirecektir
      (Rahattırlar) onlar, yalnızca itaat eder ve hiç bir şeyi O'na ortak koşmazlar.

      Nice bu şeylerden sonra kim inkar ederse, işte onlar fıska giren kimselerdir.
56. Usulünce namaz kılın, zekat verin peygambere itaat edin ki, rahmete erişin sizler
57. Reddedip inkar edenler, hiç ummasınlar ki, Allah'ı yeryüzünde aciz bırakacaklar

      Ne kötü bir yerdir onların dönüp varacakları yer. Onların ancak yurtları ateştir.
58. Üç vakitte yanınıza gelirken sizden izin alsın şu kimseler, ey iman edenler!
      Reşit olmamış çocuklar, sağ ellerinizin malik olduğu size hizmet edenler.

      Nedir bu vakitler: Sabah namazından önce, yatsıdan sonraki geç vakitler
      Üstünüzü çıkardığınız öğle vakti. Bu üç vakit sizin için mahrem vakittir.
      Rast gelecek bu vakitlerin dışında size de onlara da bir sakınca yoktur.

      Nasıl olursa olsun sizin yanınızda dolaşabilir ve siz de olabilirsiniz beraber.
      Ulu Allah ayetlerini işte böyle açıklar. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
59. Reşit olduktan sonra çocuklarınız, evvelce nasıl izinle size geliyorlar

      Nasıl ise öylece izin alsınlar. Allah ayetleri böyle açıklar Allah Alim'dir, Habir'dir
60. Ümidi, nikahtan yana bitmiş olan kadınlar süslerini göstermeden dış elbiselerini
      Rahatlamak üzere çıkarmalarında sakınca yoktur. Ama iffeti koruma daha hayırlıdır.

      Nikah için yaşlanmış kadınlara böylesi daha hayırlıdır. Allah bilendir, işitendir.
61. Uygun ve normal olmayanlara güçlük yoktur. Köre ve topala vebal yoktur
      Rahatsız olana güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizde

      Ne de babalarınızın şahsi evinde, ne de annelerinizin şahsi evlerinde
      Üstelik erkek kardeşlerinizin evinde yada kız kardeşerinizin evinde
      (Resmen) amcalarıızın evinde yahut da halalarınızın şahsi evinde

      Ne teyzelerinizin evlerinde veya da anahtarı size verilmiş evlerde
      Üstelik arkadaşlarınızın evlerinde hep beraber veya ayrı ayrı yemenizde
      Rahat olmanızda bir sakınca yoktur. Allah katında güzel dileklerle

      Nice güzel biçimde olursa, aynen öyle selam verin birbirinize sizler.
      Ulu Allah ayetlerini işte böyle açıklar. Böylece aklınızı kullanmanız umulur.
62. Resulüne ve Allah'a iman edenler, onunla birlikte iken bırakıp gitmezler

      Nebi ile bir konu üzerinde bir arada iken, ne kararı olursa olsun izinsiz ayrılmazlar.
      Usulüne uygun senden izin alanlar, Allah'a ve Resulüne iman edenlerdir, işte onlar.
      Rızanı arzu edip de kendi işleri için senden izin istediklerinde onlara izin ver.

      Nihayetinde onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah Gafur'dur, Rahim'dir
63. Uygun olmayan haliyle bir birinizi çağırdığınız gibi Resulü çağırmayın sizler
      (Rab olan) Allah sizden birbirini siper ederek gidenleri gerçekten bilir

      Neticede onun emrine aykırı davrananlar imtihan edilmekten korksunlar
      Üzerlerine gelecek acı ve çetin bir azabın çarpmasından çekinip sakınsınlar
64. (Rab olan) Allah'ındır göklerde ve yerde her ne varsa. Hepsi ancak O'nundur.

      Ne işle oyalanıp durduğunuzu, hangi iş üzerinde uğraştığınızı O, mutlaka bilir.
      Üstünde durduğunuz her şey, O'na döndürüldüğünüz gün kendilerine bildirilecektir
      (Rab olan) Allah, olan ve yapılan her şeyi bütün gerçekliğiyle apaçık bilendir.