30 Haziran 2017 Cuma

Secde

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.

1. Elif, Lam, Mim.

2. Şüphe olmayan bu ki Kitabın indirilişi, bütün alemlerin Rabbi tarafından gerçekleşmiştir.
3. Eh bir de, yoksa onlar "Bunu uydurdu mu" diyorlar? Hayır; o Rabbinden olan bir haktır.
    Ciddiyetle, senden önce uyarıcı gelmemiş kavmi uyarman içindir. Umulur ki hidayet bulurlar.
4. Doğrusu, Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattı ve arşa hakim olmuştur.
    Emin olun ondan başka veliniz ve şefaatçiniz yoktur. Yine de düşünüp ibret almayacak mısınızdır?

5. Sizin hesabınıza göre bin yıl tutan işler, O'na bir günde çıkar. Gökten yere tüm işleri evirir çevirir.
6. Eh işte Allah böyledir! Gizliyi de aşikarı da bilen O'dur. O Üstün Aziz'dir, O Esirgeyen Rahim'dir.
7. Çamurdan başladı ilk insanı yaratmaya. O ki, yarattığı her şeyi en güzel şekliyle yaratandır.
8. Daha sonra onun soyunu bir özden (nütfeden erkek dişi hücreden), (hakir görülen) sudan yapmıştır.
9. En son onu düzeltip bir biçime soktu ve ona ruhundan üfledi. Size kulak, göz ve gönüller vermiştir.

10. -Siz ne kadar az şükrediyorsunuz.- Dediler ki: "Biz toprakta yok olup gittikten sonra, nasıl olur
      Eski halimiz gibi yeniden yaratılacağız?" Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı inkar edenlerdir.
11. "Canınızı alır sizin için vekil kılınan ölüm meleği, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz" deyiver.
12. Doğrudan suçlu ve günahkarların, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak görülür:
      Ey Rabbimiz gördük işittik; şimdi bizi dünyaya bir da gönder, salih amelde bulunalım bizler,

      Sana artık biz kesin bilgi inanlardanız" diye yalvarıyor halde bir görsen. (İşte bunlar böyledir.)
13. Eğer dileseydik, herkese kendi hidayetini verirdik. Fakat benden çıkan şu söz gerçekleşecektir:
      Cehennemi cinlerden ve insanlardan inkar edenlerin tamamıyla dolduracağım muhakkaktır."
14. "Derken siz bugünkü buluşmayı unuttunuz ve bu unutmayı ömür boyu sürdürdünüz meğer,
        Emin olun Biz de bugün sizi unuttuk. Yaptıklarınızdan ötürü. tadın bakalım bu sürekli azaptır

15. Secdeye kapanırlar o kimseler ki; onlara bizim ayetlerimizle öğütler verildiği zamanlar
      Eşsiz Rablerini hamd ile tesbih ederlere ve büyüklük taslamayanlar olarak iman ederler
16. Cümlesinin yanları yataklarından uzaklaşır: haşyet, korku ve ümitle Rablerine dua ederler.
      Doğrudan kendilerine verdiğimiz rızıklardan da yoksullara, ihtiyaç sahiplerine dağıtırlar.
17. Eh artık hiç kimse, yaptıklarına karşılık, onlar için hangi göz aydınlığı saklandığını bilmeyecektir.

18. Sapık, yoldan çıkmış kimse gibi mi olur bir mümin? Bunlar kesinlikle birbirine eşit olmazlar.
19. Emin olup, iman eden ve makbul işler yapanlara işlerine karşılık olarak Me'va cennetleri vardır.
20. Cehennem olan barınaklar yoldan çıkmış fasıklar içindir. Her ne zaman oradan çıkmak isteseler,
      Daima yine oraya itilir. Onlara" Cehennem azabını yalanlıyordunuz, tadın, görün bakalım!" denir.
21. Eğer ki ibret alıp dönerler ümidiyle, o büyük azap önce, peşin dünyevi tattıracağımız azap vardır.

22. Sırtını dönüp uzaklaşan kimseden ki, ona Rabbinin ayetleri hatırlatılır. Bundan zalim kimdir?
      Eh bu şekilde günaha batmış olan kimselerden Biz, intikamımızı alıp, onların cezası verilecektir.
23. Çok önceleri de Biz Musa'ya kitabı vermiştik; böylece sen, ona kavuşmada, olma kuşkuya düşer!
      Doğrusu, Biz İsrailoğullarına o kitabı doğru yolu gösterici bir rehber olarak hazırlamışızdır.
24. Emirlerimile doğru yola ileten önderleri onların içinden sabrettikleri zaman kılmıştık. Onlar

      Sevkettikleri doğru yolu gösteren Bizim ayetlerimize kesin bilgiyle gereğince inanmaktadırlar.
25. Elbet Senin Rabbin kıyamet günü ihtilaf ettikleri hususlarda onların arasını kuşkusuz ayıracaktır.
26. Canlarını sona erdirdiğimiz evvelki nice nesillerin yurtlarında dolaşmanız ibretlik değil midir?
      Doğrusu bu durum hala onları doğru yola yöneltmedi mi? İşitmezler mi? Elbette ki ayetler vardır.
27. Ekini bitiriyoruz, suyu çok toprağa dökerek, ondan hem kendileri hemde hayvanları yemektedir.

      Sonuç böyleyken görmediler mi? Hala bunun Allah'tan olduğunu görmeyecekler mi onlar?
28. Eğer doğru söylüyor iseniz, şu fetih /Mekke'nin) ne zamanmış? diye sorar inanmayanlar.
29. "Cidden fetih günü, inkar edenlere (o gün) inanmaları fayda sağlamaz, süre de tanınmaz" deyiver.
30. Durum böyleyse, sen onlardan yüz çevir ve beke. Zaten onlarda senin helak olmanı bekliyorlar.
      Eh artık onları kendilerine bırakıp, yardımımızı veya onların helakini beklemekten başkası yoktur.

Ahzab

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.

1. Allah'tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme, ey Nebi! Şüphesiz Allah Alim ve hakimdir.
2. Hakkıyla Sana Rabbinden vahyedilene uy! Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
3. Zatına ait her halükarda Allah'a güven ve tevekkül et. Her işinde vekil olarak Allah yeter.
4. Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp vermedi. Zihar yaptığınız eşlerinizi kılmamıştır.
    Benzettiğiniz gibi anneniz yapmamıştır. Evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız gibi kılmamıştır.

     Ağzınızla söylediğiniz lakırtıdan ibarettir. Allah ise hakkı söyler ve doğru yola yöneltip iletir.
5. Hakikati şudur ki; evlatlıklarınızı öz babalarına nispetle çağırın. Bu Allah katında daha adildir.
    Zorsa babalarını kim olduğunu bilmek, artık onlar dinde sizin kardeşleriniz ve dostlarınızdır.
    Ancak hata olarak yaptıklarınızda bir vebal yoktur. Ancak kalplerinizde kasıtlı olanda vardır.
    Bağışlayan ve rahmet eden Allah'tır. (Kasıtlı olarak yaptığınız işlerde korkulacak günah vardır.)

6. Ancak peygamber müminlere kendi nefislerinden çok daha dost ve yakındır. Onların anneleridir
    Hanımları da... Akrabalar miras bakımından diğer mümin ve muhacirlerden daha yakındırlar
    Zaten dostlarınıza vasiyetle bir iyilik yapmak isterseniz müstesnadır. Bu da kitapta yazılıdır.
7. An o zaman ki; biz peygamberlerden, senden, Nuh'tan, İbrahim'den, almıştık kesin sözler.
    Bununla beraber Musa'dan, ve Meryem oğlu İsa'dan da. Almıştık onlardan sapasağlam Sözler.

8.   (Allah) bu sözü, doğrulara doğruluklarını sorması için Kafirlere ise acı bir azap hazırlamıştır.
9.   Hatırlayın ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetlerini. Hani size gelmişti ordular,
      Zaman geçirmeden bizde onların üzerine göndermiştik kasırga gibi sizin görmediğiniz ordular.
      Allah yaptığınız her şeyi görendir. (Sizin doğruluğunuzu dener, yaptıklarınızı hakkıyla görür.)
10. Bir üstünüzden, bir de altınızdan gelmişlerdi hani. Gözleri kaymış, yürekler gırtlaklara gelmiştir

      Allah hakkında zanlar beslemeye başlamıştınız. Vardı sizde O'nun hakkında çeşitli zanlar.
11. Hakkıyla işte orada, iman edenler, imtihan edilmiş ve şiddetli sarsıntıyla sarsılmışlardır.
12. Zan gibi hastalıklı olanlar ve münafıklar: "Allah ve Resulün vaatleri bizi aldatmak içinmiş" derler.
13. Ancak bir kısmı: " Ey Yesribliler! Burada düşmana karşı koyamazsınız. Kalacak yer yoktur.
      Böyle olunca evlerinize dönün" demişti. Onlardan bir kısmı da: "Gerçekten evlerimiz açıktır."

      Anlayışıyla peygamberde izin istiyordu. Oysa evleri açık değildi. Sadece kaçmak istemişlerdir.
14. Her taraftan şehre (Medine'ye) hucum edip girselerdi demek ki, sonra da onlardan istenseydi eğer,
      Zayıflık üzere fitne çıkarmaları, hiç tereddüt etmeksizin  bunu da derhal yapacaklardı onlar.
15. Allah'a yemin ederek düşmandan kaçmayacaklarına dair daha önce söz vermişlerdi, halbuki onlar.
      Bilinçli olarak Allah'a verilen bu sözlerin sorumluluğuna dair hesap onlara mutlaka sorulacaktır.

16. Artık de ki: "Ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız eğer, kaçış size fayda sağlamayacaktır.
      Haydi böyle olsa bile, ne kadar kaçarsanız kaçın az bir zaman yaşarsınız, sonu yine ölümdür.
17. "Zulüm gibi bir kötülüğü sizin üzerinize isteyecek olsa sizi Allah'tan koruyacak kim vardır?
       Ayrıca rahmet ile muamele etmeyi dilerse, buna engel olabilecek kimse kim olabilir ?" de. Onlar
       Bu durumda kendileri için Allah'tan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulacaklardır.

18. Allah içinizden savaştan alıkoymak isteyenleri ve kardeşlerine: "Bize gelin" diyenleri bilir.
      Hakikate de bunların çok az bir kısmı dışında olanlar, sıkıntılı olan zorlu savaşa gelirler.
19. Zaten savaşa katıldıklarında size karşı pek cimri davranırlar. Bir de korku gelecek olursa eğer
      Artık  ölümden dolayı üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek sana bakarlar
      Bakışlarıyla yardım beklercesine görürsün. Korku gidince, keskin dilleriyle eleştiriye yönelirler.

      Allah'a iman etmemişlerdir onlar. Allah yaptıklarını boşa çıkarır. Bu Allah'a göre pek kolaydır.
20. Halbuki onlar, düşman kuvvetlerinin gitmediklerini sanıyorlardı, birlikler gelecek olsa eğer,
      Zora girmektense çölde bedeviler arasında kalıp uzaktan sizin haberlerinizin takibini isterler
      Aranızda bulunsalardı onlar, zaten sizinle birlikte oldukça az savaşacaklardı o zamanlar.
21. Bakınız, yemin olsun ki; Allah resulünde sizin için Allah'ı ve ahiret gününü umanlar,

      Allah'ı çok zikredip onu hatırda tutanlar için en mükemmel şekilde, güzel bir örnek vardır.
22. Harpte müminlere saldıran o birleşik kuvvetleri karşılarında görünce: " İşte bu, derler,
      Zamanında Allah ve Rasulünün bize vaat ettiği zafer! Allah da Rasulü de doğru söylemiştir."
      Açıkçası müminlerin, düşmanları görmesi onların ancak iman ve teslimiyetlerini artırmıştır.
23. Belli başlı müminlerden öyle erkek adamlar vardır ki, Allah ile yaptıkları ahide sadık kalırlar.

      Adağını kimi yerine getirdi kimi de beklemektedir. Onlar hiç bir şekilde sözünü değiştirmemiştir.
24. Hakkıyla sözünde sadık olanları, Allah gösterdikleri sadakatlerinden dolayı mükafatlandıracaktır.
      Zayıflık gösterenler münafıkları dilerse azaplandıracak ya da onların tevbelerini kabul edecektir.
      Allah şüphesiz ki; Gafurdur, çok bağışlayan, esirgeyendir, Rahimdir, çok merhamet sahibidir.
25. Böylece Allah, inkar edenleri kin ve öfkeleriyle geri çevirdi. Onlar hiçbir hayra erişemediler.

      Allah savaşta müminlere her türlü yardımıyla yetti. Allah çok güçlü, üstün ve galip olandır.
26. Hıyanet eden ehli kitap olanları da kulelerinden indirdi. Onların kalbine korku düşürmüştür.
      Zaten siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz. Neticesi böyle oluyor.
27. Arazilerine, yurtlarına, mallarına, hatta ayak basmadığınız yere varis kıldı. Allah her şeye kadirdir
28. "Boşanma bedellerinizi vereyim, eğer dünya hayatını ve süslü çekiciliğini istiyorsanız eğer,

       Arzu ettiğiniz şekilde güzellikle sizi salıverip boşayayım." şeklinde eşlerine de, Ey Peygamber.
29. "Hayır, siz Allah'ı, Resulünü ve ahiret yurdundaki hayatın güzelliklerini istiyorsanız eğer,
      Zaten Şüphesiz ki Allah sizden güzel davranışta bulunanlar için büyük bir ecir hazırlamıştır."
30. Aşikarlığı kanıtlanmış çirkin bir davranışı içinizden kim yaparsa, onun için azap iki kat olur.
      Bu şekilde azap sizin için  iki katına çıkarılır ey peygamber hanımları! Bu Allah için çok kolaydır.

31. Ama kim de Allah ve Resulüne itaat eder, güzel ve makbul amellere ona devam ederse eğer
      Hakikaten ona da mükafatının iki misli verilir ve ona güzel bir rızık hazırlamışızdır.
      Zaten onların sahip olacakları mükafatlar orada, onları hazır bir şekilde beklemektedir.
32. Açıkçası Ey peygamber hanımları! siz herhangi bir kadın değilsiniz. Takva sizin sıfatınızdır.
      Bir sözü namahreme söylerken çekicilikle, cilve ile söylemeyin. Kalbinde hastalık olan bir nefer

      Alakasız bir şekilde şeytani bir ümide kapılmasın. Konuşurken ciddi, ölçülü konuşun sizler!
33. Hem vakarla evinizde durun, cahiliye döneminde olduğu  gibi süslenip dışarı çıkmayın sizler.
      Zekatınızı verin, namazınızı hakkıyla ifa edin. Hakkıyla Allah ve Resulüne itaat edin sizler.
      Allah sizden kiri giderip sizi tertemiz yapmak istiyor Ey ehl-i beyt! Ey ehl-i peygamber!
34. Bilin, Anın! evlerinizde okunan Allah'ın ayetlerini ve hikmetini. Şüphesiz Allah Latiftir. Habirdir.

35. Aşikardır ki; müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar,
      Hakkıyla Allah'a gönülden itaat eden erkekler ve hakkıyla Allah'a gönülden itaat eden kadınlar
      Ziyadesiyle  sadık erkekler, ziyadesiyle sadık kadınlar; sabreden erkekler, sabreden kadınlar
      Allah'tan saygıyla korkan erkekler, Allah'tan saygıyla korkan kadınlar; Sadaka veren erkekler
      Bir de sadaka veren kadınlar; oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar; ırzlarını koruyan erkekler

      Aynen ırzlarını koruyan kadınlar; Allah'ı (çokça) zikreden erkekler ve Allah'ı zikreden kadınlar
      Hakkında Allah tarafından bir bağışlanma ve büyük bir ecir büyük bir mükafat hazırlanmıştır.
36. Zaten Allah ve Resulü herhangi bir işe hükmettikten sonra, Mümin ve müminenin tercihi yoktur
      Allah ve Resulüne kim isyan ederse, artık gerçekten o apaçık bir sapıklıkla sapıtmış olur.
37. Boşanmaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelene sen: "Eşini yanında tut Allah'tan kork" der

      Aynı kişi Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine iyilikler ettiğin kimsedir.
      Halbuki böyle derken, insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şey kendi nefsinde saklıdır.
      Zeyd ilişkisini kesince, biz onu seninle evlendirdik. Allah, kendisinden çekinmeye daha layıktır.
      Artık böylelikle evlatlıkların kendilerinden ilişkilerini kestikleri ( boşadıkları) zaman onlar
      Boşanmışlarla evlenme, müminler üstünde bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.

38. Allah'ın kendisine farz kıldığı bir şeyi yapmada peygamber üzerine hiç bir güçlük yoktur.
      Hakikatte daha öncekilerdeki Allah'ın bir sünnetidir. Allah'ın emri takdir edilmiş bir kaderdir.
39. Zaten onlar ( peygamberler) Allah'ın risaletini tebliğ edenler, O'ndan içleri titreyerek korkanlar
      Allah'ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Onlar için hesap görücü olarak Allah yeter.
40. Babası değildir Muhammed, sizin erkeklerinizden hiç birinin. O, Allah 'ın ancak elçisidir.

             Allah'ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilmektedir.
41.-42. Hakkıyla Allah'ı anın ey iman edenler! O'nu sabah akşam tesbih ederek onu yüceltin sizler..
43.        Zat'ı O'dur ki; sizi olduğunuz karanlıktan aydınlığa çıkarmak için size rahmet etmektedir.
             Allah müminlere karşı çok merhametlidir. Melekleri de size rahmet için dua etmektedir.
44.        Beraber kavuşacakları gün, iyilik temennisi "Selam" dır. Onlara güzel bir ecir hazırlanmıştır

45. Ancak biz seni bir şahit, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik Ey Peygamber!
46. Hakikatte O'nun izniyle Allah'a çağıran bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderilmiştir
47. Zevkle müminlere müjdeler ver. Gerçekten onlar için Allah tarafından büyük bir lütuf vardır.
48. Aman ha inkar eden kafirlere, münafıklara itaat etme. Onların eziyetlerine de aldırmayın sizler
      (Bütün işlerinizde) yalnızca Allah'a güvenin O'na tevekkül edin. Size vekil olarak Allah yeter.

49. Açıkçası şudur ki; Ey iman edenler, mümin kadınları nikahlayıp da dokunmadan boşarsanız eğer,
      Hakkınız olan, sizin belirleyeceğiniz bir iddet boyunca bekletme gerçeği artık gerekmektedir.
      Zarif ve nazikçe onları serbest bırakın, böyle durumlarda onların gönüllerini alın, hoş olsun onlar.
50. Aşikar olarak Ey Peygamber sana şu grup kadınları helal kıldık: Mehirlerini verdiğin eşler,
      Bir de mehir istemeksizin kendisini peygambere hibe eden, ve peygamberin istediği eşler.

      Ancak bu sadece sana helaldir, diğer müminlere değil. Allah'ın sana ganimet olarak verdiği esir
      Hanımlar, seninle birlikte hicret eden amcanın kızları, halanın kızları, dayının kızları helaldir.
      Ziyade olarak teyze kızlarını helal kıldık. Biz, kendi eşleri ve sağ ellerini malik olduğu )cariyeler)
      Açısından müminlere neyi farz kıldığımızı bildirdik. Hibe ile mehirsiz evlenme konusu özeldir.
      Bu husus; senin için bir güçlük olmaması içindir. Allah çok affedici ve çok merhametlidir.

51. Arzu ettiğin onlardan birini geri bırakıp, dilediğini yanına alabilirsin. Sakıncası yoktur,
      Hanımlarından bir müddet geri bıraktığını, tekrar istek duyduğunda yanına almanda. Onlar
      Zamanla göz aydınlanmasına, tasalanmamalarına, ve kendilerine verilmesiyle hoşnutluk yoludur
      Allah sizin iç aleminizde bulundurduğunuz kalplerinizde olanı bilir. Allah Alim'dir, Halim'dir.
52. Bunların dışında diğer kadınlar nikahlanman, bunları başka eşlerle değiştirmek helal  değildir

      Ayrıca güzellikleri hoşuna gitse bile helal olmaz ancak yasal sahip olduğun cariyeler müstesnadır.
      Hanımlar hususunda durum böyledir. Allah her şey üzerinde Rakip'dir. Her şeyi gözetlemektedir.
53. Ziyarette zaman (önemlidir) Ey iman edenler! Rastgele Peygamberin evlerine girmeyin sizler
      Ayrıca yemek için davet edildiğinde erkenden gidip yemeğin hazırlanmasını beklemeyin sizler.
      Birlikte yemek yedikten sonra sohbete dalmayın ziyareti uzatmayın. Gerçekten bu eziyettir

      Açıkçası peygamberi üzüyor ve sizden utanıyor. Oysa Allah hakkı açıklamaktan utanmamaktadır.
      Hanımlarından bir şey isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böylesi daha nezihdir,
      Zarif olan onların ve sizin kalbiniz için. Allah Resulüne rahatsızlık vermeniz doğru değildir.
      Ahirinde de O'nun eşlerini nikahlamanız size asla helal değildir. Allah katında büyük bir günahtır
54. Bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de iyi bilin ki Allah'tan gizlenmez. O her şeyi hakkıyla bilir.

55. Açıkça şöyledir ki; Onlar için babaları, oğulları, kardeşleri ve erkek kardeşlerinden oğullar
      Hanım olan kız kardeşten oğullar, müslüman hanımlar, sağ el olan malik oldukları cariyeler
      Zikredilenler için günah yoktur. evlerine gelebilir karşılaşabilirler. Bununla beraber, Ey hanımlar!
      Allah'a karşı gelmekten sakının, korkun. Şüphesiz ki, Allah her şeye yeterince şahit olandır.
56. Belli ki; Allah ve melekleri Peygambere salat (rahmet ve sena) ederler. Ey iman edenler!

      Artık siz de ona salat edin, ona destek olun, onun şanını yüceltin,verin ona teslimiyetle selamlar.
57. Hakikat şu ki, Allah'a ve elçisine eziyet edenlere; Allah, onlara dünyada ve ahirette lanet etmiştir.
      Zaten onlar için en sonunda rahmetinden yoksun bırakılacak çok alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
58. Aşikar bir suç işlemedikleri halde mümin erkekleri ve mümin kadınları suçlayarak eziyet edenler
      Böylece gerçekten onlara büyük bir iftira etmiş ve apaçık bir günah yükü üstlenmiş olurlar.

59. Açıkça söyle Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve öteki bütün mümin kadınlara: Onlar,
      Harici bir yere ihtiyaç için çıktıklarında, dış kıyafetlerini baştan ayağa üzerlerine salıversinler.
      Zaten bu örtünme şekli onların iffetli tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olanıdır.
      Allah Gafur'dur çok bağışlayıcı ve Rahim'dir engin merhamet sahibi ihsanı bol olandır.
60. Başka başka sözlerle yalan söyleyerek kışkırtıcılık yapan münafıklar buna son vermezlerse eğer

      Artık seni onların üzerine gitmeye teşvik ederiz. Sonrasında orada senin yanında çok az kalırlar.
61. Hakları artık lanetli hale gelirler, rastlandıkları yerde yakalanır ve öldürülürler de öldürülürler.
62. Zaten Allah'ın kanunda değişiklik bulamazsın. Bu daha öncekilere uygulanan Allah'ın sünnetidir.
63. Ayrıca sana kıyamet saatini sorarlar; deki, "Onun bilgisi yalnızda Allah'ın katında olan bilgidir."
      Bilinmez ki sen ne bilirsin, belki kıyamet saati pek yakın bir zamanda da vuku bulabilir.

64. Allah şüphesiz ki, kafirleri lanetlemiş ve onlar için çok çılgın yakıcı bir ateş hazırlamıştır.
65. Hakikaten orada onlar ebedi kalıcıdırlar. Onların koruyacak ne bir dost ne bir yardımcı olacaktır.
66. Zor gün, yüzleri ateşe çevrildiğinde: "Keşke Allah'a itaat etseydik, Resul'e itaat etseydik" derler.
67. Ancak dediler ki: "Rabbimiz gerçekten biz büyüklerimize itaat ettik onlar bizi saptırmış oldular."
68. "Büyük bir lanet et onlara, Ey Rabbimiz. Onlara azabın katmerlisi olarak iki kat azap ver.

69. Açıkçası Ey iman edenler! Musa'a eziyet edenler gibi olmayın. Eziyet ettiler de, Allah onu sözler
      Hasebiyle temize çıkardı. Çünkü o Allah katında pek değerliydi, büyük şeref ve itibar sahibidir.
70. (Zaafa düşmeyin,) ey iman edenler!Allah'tan  korkup sakının ve  doğru söz söyleyin sizler
71. Allah da sizlerin işlediğiniz amellerinizi ıslah etsin, günahlarınız da bağışlanmış olsunlar.
      Böylelikle kim Allah ve elçisine itaat ederse, büyük bir mutluluğa erişip kurtulmuş olur.

72. Aşikar olan gerçek şu ki; biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar kaçındılar,
      Hakkıyla bunu yüklenmekten. Ondan korkuya kapıldılar: onu insan yüklendi. O zalim ve cahildir.
73. Zaten bunların varacağı sonuç Allah münafık erkeklere ve münafık kadınlara azap edecektir.
      Aynen müşrik erkekler ve müşrik kadınları da cezalandırır, mümin erkekler ve mümin kadınlar
      Bir şekilde tövbe eder ve tövbeleri ise kabul edilecektir. Allah hakikaten Gafurdur, Rahimdir.

25 Haziran 2017 Pazar

Sebe

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.

1. Sahip O'dur. Göklerde ve yerde ne varsa, hamd ona mahsustur. Ahirette de hamd onundur.
    En çok hamd ve övgüler Allah'a aittir. Hüküm ve hikmet O'undur. O her şeyden haberdardır
2. Bilir O, yerin içine gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı. O Rahimdir, Gafurdur.
3. "Emin olunan vakit bize gelmez" dedi kafirler. Sen de ki: "Hayır, O mutlaka size gelecektir.

     Sizin görmediğinizi bilen Rabbime andolsun ki; göklerde ve yerde zerre miktar gizli değildir.
     En küçük zerreden bile veya daha büyük hiç bir istisna yoktur. Her şey kitapta belirlenmiştir."
4. Böylece Allah, iman edip güzel işler yapanları ödüllendirir. İşte onlara mağfiret ve rızık vardır.
5. Elem verici bir azap, ayetlerimizi hükümsüz kılmak için yarışırcasına uğraşanlar içindir.

6. Sana Rabbinden indirilenler, gerçeğin ta kendisini olduğunu, kendilerine ilim verilenler bilir.
    Elbet o haktır, gerçektir. mutlak galip ve övgüye layık olanın yoluna iletildiğini görürler.
7. Buna karşılık inkar edenler (aralarında) dediler ki: "Çürüyüp parçalandıktan sonra yeni bir
    Eylemle tekrar dirileceğinizi haber veren adamı gösterelim mi? (İşte bu haber veriyor) "

8. Söyleyip uyduruyor, onu Allah'a mı mal ediyorlar, yoksa kendisinde delilik mi var?
    Elbette hayır, ahirete inanmayan kimseler, azapta ve çok derin bir sapıklık içindedirler
9.   Bakmıyorlar mı onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında neler neler var?
      Eğer biz dilersek, onları yerin dibine geçirir ya da düşürürüz üzerlerine gökten parçalar.

      Şüphesiz bunda hakkıyla Allah'a yönelen her kul için bir ders, bir ibret bir ayet vardır.
10. En güzel imtiyazı Davud'a verdik "Ey dağlar! Ey kuşlar! onunla tesbih edin hep beraber!"
      Bakın ayrıca demiri ona yumuşattık. (Onu ölçülü kullanarak dokuyarak yap örgüler)
11. En geniş zırhlar yap. Düzenli biçime sokun ve salih ameller yapın. Yaptığınızı görmem gerçektir.

12. Süleyman'ın emrine rüzgarı verdik. Onun sabah gidişi ve akşam dönüşü bir aylık mesafedir.
      Erimiz bakır madenini ona sel gibi akıttık. Eli altında Rabbinin izniyle iş gören cinler vardır.
      Bizim emrimizden, onlar arasından kim çıkıp saparsa, ona çılgın ateşin azabını tattırmışızdır.
13. Eh işte o cinler, ona istediği şeyleri; kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde, çanak ve leğenler

      Sabit kazanlar gibi şey yaparlardı. Ey Davud hanedanı şükredin. Kullarımdan şükredenler azdır.
14. En sonunda Süleyman'ın ölüm fermanı çıkmıştı, Ölümünü asasını kemiren bir ağaç kurdu vardır
      Bundan başka çevreden hiç kimse haber vermedi. Artık o, yere yıkılıp düşünce ortaya çıkmıştır.
      Eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azap içinde kalıp yaşamayacaklardır.

15. Sebe kavminin oturduğu yerlerde de ayetler vardır andolsun ki. Evleri sağ ve sol iki bahçelidir.
      Eh işte Rabbinizin rızkından yiyin için ve ona şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabdir.
16. Bize onlar yüz çevirdiler, biz de onlara Arim selini gönderdik ki kükremiş gibi bentleri yıkandır.
      En güzel bahçelerini ekşi yemişli, acı ılgınlı, az dikeni sedir ağacı olan iki bahçeye çevirmişizdir.

17. Saymayıp nankörlük ettiği için onları cezalandırdık. Cezalandırır miyiz? Ancak nankör cezalanır.
18. Eh Biz onların diyarlarında bereketli kıldığımız beldeler ki karşıdan karşıya görülen şehirlerdir.
      Biz orada düzenli ulaşım imkanları sağladık. "Güven içinde dolaşın, tüm geceler ve gündüzler"
19. "Ey Rabbimiz, seferlerimizin (şehirlerimizin) arasını aç. (beldelerimiz birbirine yakındır)" dediler.

      Seçtikleri duada kendilerine zulmettiler. Böylece onları masallara haiz kıldık, darmadağın oldular.
      En gerçek şey şudur ki: çok sabreden ve çok şükreden herkes için alınacak hayli ibretler vardır.
20. Böylece İblis onlar hakkında zannını gerçekleştirdi. İman edenler haricinde pek çoğu ona uydular.
21. Esasında şeytanın onlar üzerinde zorlayıcılığı yoktur. Ancak ahirete iman edeni yoldan çıkarır.

      Şüphe eden kimseleri ayırt eder diye ona fırsat verdik. Rabbin her şeyi hakkıyla gözetlemektedir.
22. Ey Resulüm de ki: Allah'ın haricinde ilah diye öne sürdüklerinizi çağırın, onların güçleri yoktur.
      Bakın bakalım göklerde ve yerde zerre kadar neyi var. Onların ikisinde de hiç bir ortaklığı yoktur
      Eh zaten Allah onları ortak etmediği gibi onların arasından da hiç bir yardımcı seçmemiştir.

23. Şefaat konusunda kimsenin faydası olmaz, ancak O'nun şefaate izin verdikleri müstesnadır.
      En sonunda insanların kalplerinden kıyamet korkusu giderildiği zaman. Birbirlerine derler:
      (Burada) "Rabbiniz ne buyurdu?" onlar:  "Hak olanı" derler. O, çok yücedir. Pek büyüktür.
24. (Ey Habimim) de ki: "Sizi göklerden ve yerden rızıklandıran kimdir?" De ki: "Allah'tır."

      "Süphesiz, ya biz ya da siz bir hidayet üzerindeyiz veya apaçık bir sapıklık içindeyizdir."
25. (Ey Resulüm) de ki: Siz bizim suçlarımızdan biz de sizin yaptığızdan sorgulanacak değilizdir.
26. "Bizi bir araya Rabbimiz toplayacak" de, "sonra hak ile aramızı ayıracaktır. O, apaçık bilendir."
27. (Ey Habibim) de ki: "O'na şerik saydıklarınızı bana gösterin bakayım, Öyle şey yok! Hayır!

       Şüphesiz doğrusu şudur ki Allah, Aziz ve hakimdir. Mutlak galip, hüküm ve hikmet sahibidir.
28. (Ey Habibim!) Biz seni bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi azabımızın uyarıcısı kılmışızdır.
      Bu böyle olmakla beraber insanların bir çoğu ne rahmetimizi ne de azabımızı iyi bilmezler.
29. "Eğer doğru söylüyor iseniz, bu vadettiğiniz azap ne zaman vuku bulacak?" diye sorarlar.

30. "Sizin için tayin edilmiş bir gün vardır. Ondan ne bir an geciktirilir, ne de bir an öne alınır."
31. Ehl-i küfür dedi ki: "Biz ne bu kur'an'a ne de bundan önce gelmiş olanlara inanırız" derler.
      Bu zalimleri sen, Rablerinin huzuruna duruşma için getirildiklerinde birbirlerini suçlarlar
      Eh işte bu zaman görsen, sözü (suçlamaları) birbirlerine çevirip yöneltirler. Za'fa uğratılanlar,

      Suçlayıp da büyük taslayanlara derler ki: "Gerçekten, sizler olmasaydınız, biz olurduk müminler."
32. Ezilenlere diğer taraftan kibirlenenler: "Size hidayet geldikten sonra biz mi alıkoyduk? Hayır.
      Bizim bu konuda bir suçumuz yok. bu sizin tercihiniz. Siz zaten günahkarsınız."diyecekler.
33. Ezilenler de büyüklük taslayanlara: "Hayır, siz gece gündüz hileli düzenler ile bizim Allah'ı inkar

      Sebebimiz oldunuz. Ve O'na eşler koşmamızı bize emrediyordunuz o zamanlar" dediler.
      Eh azabı görünce pişmanlıklarını saklarlar. Biz de inkar edenlerin boyunlarına geçirdik halkalar.
      Bu onların yaptıklarının karşılığıdır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklar?
34. Etkileşimde bulunup hangi ülkeye bir uyarıcı göndermişsek, O beldede olan önde gelenler

      Şımarıklığı refahlarından olanlar: "Gerçekten bizi sizinle gönderilen şeyi tanımıyoruz." demiştir.
35. Ek olarak: " Biz mallar ve evlatlar bakımından çoğuz ve bir azaba uğratılmayacağız" demişlerdir.
36. "Benim Rabbim, Rızkı dilediğine genişletir, dilediğine kısar" de. "İnsanların çoğu bilmiyorlar"
37. (Ey insanlar!) katımızda sizi bize yaklaştıracak olan şeyler ne mallarınız ne evlatlarınızdır.

      Salih amelde bulunmak üzere iman edenler müstesna. İşte onlar için yaptıklarına karşılık vardır.
      Edinecekleri mükafatlar yaptıklarının kat kat fazlasıdır. Onlar yüksek köşklerinde güvenlidirler
38. Boşa çıkarmak için ayetlerimizi, çaba harcayanlar, işte onlar da azabın içine getirilmişlerdir.
39. (Ey Rasulüm)  de ki; "Şüphesiz Rabbim, rızkı kullarından dilediği kimselere genişletip yayar

      Şayet dilerse de kısar. Ne infak ederseniz, O yerini doldurur. O rızk verenlerin en hayırlısıdır.
40. En sonunda o gün. Hepsini toplayacak. Sonra meleklere: "Size tapanlar bunlar mıydı" diyecektir.
41. "Bizim dostumuz velimiz sensin, onlar değil. Seni tenzih ederiz sen yücesin" derler. (Melekler)
      "Elbette hayır, onlar cinlere tapıyordu ve onların çoğu onlara iman etmişlerdi." (derler melekler)

42. Sizin artık bugün, bir kısmınızın, bir diğerine fayda veya zarar vermeye gücünüz yetmeyecektir.
      Eh biz de zulmedenlere deriz ki: "Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın artık sizler!"
43. "Bu babalarınızın taptıklarından sizleri alıkoymak isteyenden başka birisi değildir." derler
      Esasında apaçık ayetlerimiz onlara okunduğu zaman dedikleridir ayrıca: "Bu bir yalandır

      Sadece uydurulmuş yalandan başka bir şey değildir." Ve yine dediler: "Bu Kur'an başka değildir.
      Esasında sırf bir iftira!" Ve inkarcılar yine, gerçek hakikat kendilerine geldiğinde dediler :
     "Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir." (Küfredenler hakikati gördüğünde sihir dediler)
44. Evvelce onlara ders alacakları kitap vermemiştik ve senden önce uyarıcı da göndermemişizdir.

45. Sabittir ki, kendilerinden öncekiler de yalanladı. Halbuki bunlar onlara verilenlere ulaşamadılar
      Evvelkilere verilenler cihetiyle, bunlar onda birine bile ulaşmadılar. Öylece yalanladılar.
      Buna rağmen azabı engelleyemediler, Resullerimi yalanladılar. Reddedişim nasılmış, iyi gördüler!
46. (Ey Rasulüm) de ki: "Size tek bir nasihat edeceğim. Allah hakkı için ikişer ikişer veya teker teker

      Sakince durup düşünmenizi istiyorum, bu arkadaşınız (olan elçide) delilikten hiç bir eser yoktur
      En şiddetli bir azaptan önce sizi sakındırmak için gelen bir peygamberdir. Bir uyarıcıdır.
47. "Ben sizden bir ücret istemişsem, artık sizin olsun. Benim ecrim Allah'a aittir. O her şeye şahittir."
48. (Ey Habibim) de ki: "Şüphesiz Rabbim hakkı dilediğin kalbine koyar. O, gaybleri bilendir.

49. Sen de ki: "Hak geldi; batıl ise ne bir şeyi ortaya çıkarabilir ne de geçmiş olanı geri getirebilir.
50. "Eğer sapacak olursam kendi nefsim aleyhine sapmış olurum. Hidayet bulacak olursam eğer,
      Bu da Rabbimin bana vahyettiği Kur'an sayesindedir." de "Şüphesiz O, işitendir, yakın olandır."
51. Eh sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen, hiç kaçış yoktur. Yakın yerden yakalanmışlardır

52. Sonra da "Biz iman ettik" derler; Ama İmana ulaşmak o uzak yerden (ahiret) nasıl mümkün olur?
53. Eh zaten daha önce onu inkar etmişlerdi. Uzak bir mekandan gayb için atıp tutuyorlardı onlar.
54. Bundan öncekilere olduğu gibi, kendileriyle istedikleri şeyler arasında onlara perde çekilmiştir.
      Eh işte bunlar kıyamet hakkında insanları kötü zanna düşüren bir şüpheye içindeydiler.

19 Haziran 2017 Pazartesi

Fatır

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.


1.  Fevkalade gökleri ve yeri yaratan Allah'a mahsustur hamd, Ki O, melekleri ikişer, üçer, dörder
     (Açılan) kanatlı elçiler kılandır. O yaratışta dilediğini artırır. Şüphesiz Allah her şeye güç yetirir
2.  Tam olarak Allah insanlar için rahmetinden her neyi açacak olsa, artık onu kısacak yoktur.
     İşte her neyi kısarsa, artık onu da salıverecek yoktur. O Aziz, üstündür. Hakim, hikmetlidir.
3.  Rızıkları Allah vermiştir. Üzerinizdekileri anın Ey insanlar! Allah'tan başka yaratıcı var mıdır?

     Fiilen gökten ve yerden rızıklandırmıştır. O'ndan başka ilah yoktur. Nasıl da sapıtıyorsunuz sizler.
4.  Açıkça seni yalanlıyorlarsa eğer, senden öncekileri de yalanladırlar. İşler sonunda Allah'a döner.
5.  Tamamen gerçektir ve mutlaka gerçekleşecektir Allah'ın her konuda verdiği söz, Ey insanlar
      İşte o halde sizi dünya hayatı aldatmasın. Çok aldatıcılar da sizi Allah adı ile aldatmasınlar. 
6.   Rakip düşmanınız şüphesiz ki açıkça şeytandır. Öyleyse, siz de olun! onu düşman tanıyanlar.

      Fiilen o kendi taraftarlarını, en dehşetli, çılgınca yanan ateşin halkından olmaya davet eder
7.   Azabın şiddetlisi vardır inkar edenler için. İman edip salih amel işleyenlere ise aflar ve mükafatlar
8.   Tam o kimse mi? Kötü yaptığı işleri, kendisinin yaptığı işleri güzel süslü gören kimse midir?
      İstediği kadar yaptıkları kendine süslü ve güzel görünsün tüm işleri elbette kendisinindir
      Rab olan Allah şüphesiz dilediğinin sapmasına müsaade eder, dilediğini de hidayete erdirir.

      Fakat onlara üzülüp kendini perişan etme! Çünkü Allah onların bütün yaptıklarını bilmektedir.
9.   Allah o yüce zattır ki rüzgarlar gönderir. Onları bulutu kaldır, derken onu ölü beldeye sevkeder
      Tamimiyle ölümünden sonra olarak yeryüzüne hayat veririz. İşte yeniden dirilme böyle olacaktır.
10. İzzet isteyen kimse bilsin ki izzet tamamen Allah'ındır. Güzel ve temiz sözler O'na yükselir.
      Rızasına yönelik salih amel de onu yükseltir. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar

      Feci bir azabın şiddeti içinde olacaklardır. Onların tasarladıkları bütün tuzaklar mahvolur.
11. Allah sizi ilk olarak topraktan, sonra da nutfeden yarattı. Sonra sizi çift çift yapmıştır.
      Tamamıyla onun bilgisi dışında olmaksızın ne hiçbir dişi hamile kalır, ne de doğurur.
      İşte ömür sürene, ömür verilmesi ve kısalması kitapta yazılır. Bunlar Allah'a göre kolaydır
12. (Rabıtalı da olsa) iki deniz bir değildir. Şu tatlı, içimi rahat ve afiyetli, boğazdan kayıverir

      Fakat şu ise tuzlu ve acıdır. Bununla beraber her iki denizden de taze et yersiniz sizler
      Aşikar takınılan inci gibi süs eşyası çıkarırsınız. Allah'ın fazlından aramak için nasipler 
      Taşıt olan gemilerin suları yara yara dolaştığını görürsün. Ola ki bunlar şükre vesile olur.
13. İster gündüzü kısaltır gece anını  uzatır, isterse de geceyi kısaltır gündüz anını uzatır. 
      Rızası ve emri altında güneş ve ayı hizmete koşturan O'dur. Her biri belli vakte kadar

      Fasılasız akıp gitmektedir. İşte bunları yapan Rabbiniz olan Allah'tır. Hakimiyet O'nundur.
      Artık O'ndan başka taptıklarınız bir hurma çekirdeği zarına bile muktedir olamazlar.
14. Taptığınız şeylere dua edip yalvarsanız, siz işitmezler. İşitseler bile cevap vermezler
      İbadette O'na şirk koşmanızı kıyamette reddeder. Her şeyi bilen gibi hiç kimse veremez haber,
15. Rabbiniz olan Allah'a muhtaçsınız hepiniz, Ey insanlar! Allah, Ganiy, zengin ve Hamid'dir

16.-17. Farklı bir topluluk getirir, sizi kaldırarak, eğer O dilerse. Bu iş Allah'a hiç de zor değildir
18. Ancak kişinin kendi yükü olur. Hiç bir günahkar, bir başkasının günahını yüklenmemektedir.
      Taşımaya çağırırsa bir başkasını, yükü ağır olan kimse; onun akrabası da olsa yükün az bir
      İçeriğini dahi kabul etmez. Sen ancak Rabblerini görmedikleri halde O'nu tazim edenler
      Rabbleri için namazlarını hakkıyla ifa edenleri uyarırsın. (Peşin hükümlüleri değildir)

      Fakat kim günahtan temizlenir, arınırsa kendi lehine olarak arınır. Hepinizin dönüşü Allah'adır.
19.-20.-21. Âma (görmeyen) ile gören, Karanlıkla aydınlık, gölge yer ile sıcaklık bir değildir
22.-23. Tabii ki, diri olanlarla ölüler de bir değildir. Şüphesiz ki Allah dilediği kimseye işittirir,
             İşittirecek değilsin sen kabir de olanlara. Sen sadece uyarıcı bir peygambersindir  
24. Rahmet müjdesi ve uyarıcı olarak Seni hak ile gönderdik. İçinde uyarıcısız hiç bir ümmet yoktur

25. Fiilen Seni yalanlıyorlarsa, aldırma! Zaten öncekiler de yalanlandı. Elçileri kendilerine sayfalar
      Apaçık ayetler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi. Bu haldeyken bile onları yalanladılar.
26. Ta ki sonra Ben de o inkar edenleri yakalayıverdim. Benim inkarım nasıl olurmuş gördüler.
27. İndirir suyu, Allah gökten görmez misin? Böylece onula çıkarırız, rengarenk değişik meyveler.
      Rengarenk, beyaz, kızıl,  çeşitli renkli yollar dağlardan olmuştur. Ve simsiyah yollar da vardır

28. Farklı farklı renklerde yine insanlardan, hayvanlarda, davarlardan çeşit çeşit olanlar vardır.
      Allah'tan kulları içinde ancak alimler içleri titreyerek korkarlar. Şüphesiz Allah Aziz ve Gafurdur
29. Tam hakkıyla Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve ihsan edilen rızıklar,
       İçinden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğratılmayacak bir ticaret umabilirler.
30. (Rab) ücretlerini eksiksiz öder ve lütfundan ziyadeleştirir. Şüphesiz O, Gafûr'dur, Şekûr'dur

31. Farklı olarak İlahi kitaplar içinde bu sana vahyedilen kitap, daha önce vahyedilen kitaplar
      Arasında onları tasdik eden, onları doğrulayıp bildiren gerçeğin ta kendisi olan bir kitaptır. 
      Tam hakkıyla, Allah, kullarının yaptıklarının hepsinden haber alan ve her şeyi görendir.
32. İsteyip seçtiğimiz kullarımıza kitabı, sonra miras bıraktık. Onlardan kimi nefislerine zulmeder
      Rıza-ı ilahi ile hayırda ileri gider kimi, kimi de orta bir yoldadır. İşte bu, büyük fazlın kendisidir.

33. Fevkalade olan Adn cennetine girerler. Orada altın bilezik ve incilerle süslenir, Elbiseleri ipektir
34. "Allah'a hamd olsun, ki O bizden hüznü giderendir" derler. Rabbimiz mutlak Gafur ve Şekûr'dur.
35. Takdiriyle bizi konaklanılacak yurda yerleştirdi. Burada bize ne yorgunluk ne de bıkkınlık vardır.
36. İnkar edenlere gelince, onlar için cehennem vardır. Onlar için hükmedilmez ki  orada ölsünler
      Rahatsız oldukları azap da hafifletilmez. İşte böyle tarafımızdan cezalandırılır, her bir nankör

37. Feryad ederler onlar orada:" Rabbimiz, yaptığımızdan başka sahih amel için buradan bizi çıkar."
      (Allah): "Size dünyada düşünüp ibret alacak, gerçeği görecek kadar bir ömür vermedik mi?" (der)
      Tadın azabı halbuki size bir uyarıcı da gelmişti. Artık zalimler için hiç bir yardımcı yoktur.
38. İçte-dışta, göklerin ve yerin gayplarını Allah bilir. Gerçek şu ki sinelerdeki gizli olanları bilir.
39. (Rabbiniz) O sizi yer yüzünde halifeler kılandır. Kim inkar ederse küfrü kendi aleyhinedir.

       Filhakika kafirlerin inkarı, Rab'leri nezdinde kendilerine gazaptan başkasını artırmayacaktır
       Ancak yapmış oldukları bu inkarları, kafirlere, sadece kendine ait zararları fazlalaştırır.
40. "Taptığınız ki; Allah'tan başka ortak koştuklarınızı  gördünüz mü?" de." Yerde neyi yarattılar?
      İşte hadi bana gösterin!, Ya da onların göklerde bir ortağı mı var?, Yoksa kitap mı verilmiştir?
      Rablerinden apaçık bir delile mi sahipler?, Hayır, zalimler aldatmadan başkasını vadetmiyorlar."

41. Felakete uğrar diye şüphesiz Allah gökleri ve yeri kendi kudretiyle yerli yerinde tutuyor
     Andolsun ki, zeval bulurlarsa, O'ndan başka kimse onları tutamaz. Şüphesiz O Halimdir, Gafurdur.
42. Tüm güçlü yeminleriyle Allah'a ant içtikleri şey;" kendilerine uyarıcı birisi gelirse eğer,
       İçindeki bulundukları ümmetlerin herhangi birinden daha mükemmel olacağız" şeklindedir.
       (Rabbin tarafından) onlara bir uyarıcı geldiği zaman, bu sadece onların nefretlerini artırmıştır.

43. Fesatlık, kötülük tasarlayıp kibirlendiler yeryüzünde. Oysa hileli düzen kendi sahibini kuşatır.
      Artık onlar daha önceki kimselerin uğradıkları feci akibetten başka bir şey mi bekliyorlar?
      Tebdil bulamazsın, Allah'ın sünneti ne ise öyledir. Allah'ın yönteminde de bulmazsın değişiklikler
44. İbret gözüyle yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekiler nasıl sonlandılar
      Rastlaştıkları akibeti görsünler. Üstelik onlar kuvvet bakımından kendilerin daha güçlüydüler

      Fiilen göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, Alimdir, Kadirdir.
45. Allah, yapıp kazandıkları sebeplerden dolayı insanları hemen cezalandıracak olsaydı eğer,
      Tam olarak yeryüzünde (yerin sırtında) hiçbir canlıyı bırakmazdı. Ancak onları bekletmektedir.
      İşte belli bir süreye kadar onların yaptıklarının cezasını verme için onlara vakit tanımaktadır.
      Rabbin takdiriyle ecelleri geldiğinde hüküm yerine getirip cezalandırır.  Allah kullarını görendir.

16 Haziran 2017 Cuma

Yasin

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.


1.-2.-3. Ya Sin. Hikmetli Kur'an'a yeminler olsun. Sen elbette gönderilen Resullerdensindir.
4.-5.      Apaçık dosdoğru yol üzerindesin. (Kur'an) Üstün ve esirgeyen ( Allah'ın) indirmesidir.
6.          Sen, ataları uyarılmamış, kendileri gafil kalmış kavmi uyarman için gönderilmişsindir.
7.          İman etmezler artık, andolsun ki; onların çoğu üzerinde o söz (gazap) hak olmuştur.
8.          Nicelerinin boyunlarına, çenelerine kadar uzanan halkalar geçirdik, böylece başları kalkıktır.

9.          Yine önlerine bir set arkalarına bir set çektik. Böylelikle onları örttük artık görmezler.
10.        Artık kendilerini uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir. Asla onlar iman etmezler.
11.        Sen ancak zikre (Kur'an) uyan ve görmediği halde Rahman'a içi haşyetle titremeler
             İçinde olan kimseyi uyarırsın. Böylelerini müjdele onlara vardır mağfiret ve güzel bir ecir
12.        Nitekim Biz ölüleri diriltiriz. Biz onların öne sürüp yaptıkları eserlerini bir bir kaydeder

             Yani her şeyi apaçık bir kitapta yazarak kaydeden, tespit eden, onları sicilleyen Bizizdir.
13.        Açıkça şimdi sen onlara bir misal getir: Malum şehir halkını, hani onlara da gelmişti elçiler.
14.        Saymayıp yalanlamışlardı, hani onlara iki kişi gönderdiğimizde, derken bunun üzerine bir
             İlave ile üçüncüyle güçlendirdik. Böylece hepsi birden: "Şüphesiz biz elçileriz" dediler.
15.        "Nasıl yani siz de bizim gibi beşersiniz. Rahman bir şey indirmemiştir. Yalancısınız" dediler

16.         "Yakinen Rabbimiz biliyor ki: gerçekten bizim size gönderilmiş olan elçileriz" dediler
17.          Apaçık bir tebliğden başka, bizim üzerimizde yapılacak olan sorumluluk yoktur.
18.          "Sizlerden dolayı biz uğursuzluğa uğradık muhtemelen. Son vermeyecek olursanız eğer
               İşte o zaman sizi taşa tutacağız. Mutlaka bizden yana size acı bir azap dokur" dediler.
19.          Nice uğursuzluğunuz sizinledir. Size öğüt verildi diye mi? Bilakis haddi aşan kavimsinizdir

20.          (Yaşam alanının) şehrin ötesinden bir adam koşarak "Ey kavmim Resullere uyun" demiştir
21.          "Artık sizden ücret istemeyen bu kimselere tabi olun, onlar hidayete ermiş kimselerdir."
22.          Şimdi ne olmuş ki, beni yaratana kulluk etmeyeceğim. Hepiniz O'na döndürüleceksinizdir.
23.          İlahlar edinebilir miyim O'ndan başka? O,  Rahman olan Allah, bir zarar dilerse eğer
               Ne onların (putların) şefaati bana bir şeyle yarar sağlar, ne de onlar bini kurtarabilirler

24.          Yani işte o zaman ben apaçık bir sapkınlığın içine girmiş olurum. (Bu bir sapıklıktır)
25.          Açıkça ben sizin Rabbinize iman ediyorum. Gelin beni dinleyin, davete icabet edin, sizler.
26.          Sonunda ona: "Cennete gir" denildi. O da " Keşke benim kavmim de bir bilseydi" demiştir.
27.          İşte keşke "Rabbimin beni bağışladığını ve cennetle ikram edilenlerden kıldığını bilseler."
28.          Neticede ondan sonra, kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik. İndirecek de değilizdir.

29.          Yalnızca bir tek çığlık (yetti), ( orduya ne hacet) bir de bakmışsın, anında sönüvermişler.
30.          Ah yazık o kullara ki: kendilerine gelen her Resulle, muhakkak alay edeceklerdir.
31.          Sanki görmüyorlar mı? Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Bir daha geri dönmüyorlar
32.          İçlerinde hiç kimse hariç kalmamak üzere hepsi huzurumuzda toplanacaklardır!
33.          Nihayeti ölü olan toprak bir delildir. Biz dirilttik. Taneler çıkarttık. Böylelikle yemektedirler.

34.         Yaptık orada üzüm bağları ve hurma bahçeleri, içlerinde fışkırtıp akıttık pınarlar.
35.         Artık onun meyvelerinden yesinler. O meyveleri onlar yapmadılar. Hâlâ şükretmez mi onlar?
36.         Şanı yüce (Allah) münezzehtir. Yerin bitirdiği her şeyi ve kendi nefislerinden daha niceler
              İşte her türlü bilgi sahibi olmadıkları şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah çok yücedir.
37.         Nişandır onlara bir de gece ki: Ondan gündüzü sıyırıp çıkarırız birden karanlığa gömülürler.

38.         Yörüngesinde karar bulacağı yere akıp giden güneş de delildir. Bu, Aziz ve Alimin taktiridir
39.         Ay içinde bir takım safhalar taktir ettik. Nihayetinde o eski hurma salkım çöpü gibi kıvrılır.
40.         Sonuç olarak ne güneş ay'a, ne de gece gündüzün önüne geçer. Tümü belli bir yörüngededir
41.         İşte bir delil daha onlara: Onların nesillerini dopdolu gemilerde taşımamız da birer ayettir.
42.         Nice şeyler yaratırız daha ki, onların yolculuklarında binmekte olduklarına benzer

43.         Yahut dilersek onları boğarız. Bu durumda onlara ne kimse imdadına gelir, ne de kurtarır.
44.         Ancak Biz'den ulaşacak bir rahmet olmasıyla, onları belli bir süreye kadar kurtarabilir.
45.         "Sakının önünüzdeki ve arkanızda olandan, belki esirgenirsiniz" denildiğinde (yüz çevirirler)
46.         (İnanmak şöyle dursun) ne zaman Rabblerinin ayetlerden bir ayet gelse, ancak yüz çevirirler
47.          Ne zaman "Allah'ın rızık olarak verdiklerinden infak edin" dense, müminlere inkar edenler

               "Yedireceği kimseyi biz mi yedireceğiz sanki? Allah, dileseydi onları doyururdu"  derler
                Apaçık bir sapıklık içindesiniz gerçekten. Ne kadar da sapık bir düşüncedesiniz sizler.
48.           "Söylüyorsanız doğruyu eğer, bizi tehdit ettiğiniz bu vaad (azap), ne zaman?" derler
49.           İşte, tek bir çığlıktan başkasını beklemezler. onlar birbirleriyle çekişirken yakalayıverir.
50.           Ne bir tavsiyede bulunmaya güç yetirebilirler artık ne ailelerine dönüp sığınabilirler.

51.           (Yoğun şekilde) sura üflendi. işte mezardan kalkıp, Rablerinin huzuruna doğru koşarlar
52.           "Aman bize, kim kaldırdı yerimizden? Bu Rahman'ın vaadidir. Doğruymuş elçiler" derler
53.           Sadece çığlıktan başkası değildir o. Artık hepsi toplanmış olarak huzura getirilmişlerdir
54.           İşte bugün artık kimse kimseye zulmetmez. Hakkınızdan başka da karşılık olmayacaktır.
55.           Ne var ki bugün cennet halkı, sevinçli olarak zevk ve eğlence içinde bulunmaktadırlar

56.           (Yanında) hem eşleri hem de kendileri gölgeliklerde koltuklarına tahtlarına kurulurlar
57.-58.     Akla gelen her şey meyveler onlarındır. Merhametli Rabbden bir de sözlü "selam" vardır.
59.           Söyle ayrılın bugün  ey suçlular! - Ben size and vermedim mi ki, 'şeytan düşmandır.'
60.           Artık siz, ey Adem oğulları, sakın şeytana kulluk etmeyin. O apaçık düşmandır. 
61.           Ne şekilde, kime kulluk edeceğinizi iyi bilin! Bana kulluk edin doğru yol ancak budur.

62.           Yemin olsun şeytan sizden bir çok nesli saptırmıştır. Yine de akletmez misiniz sizler?
63.-64.     Alın size vadedilen cehennem! İnkar edip durmanızdan dolayı girin oraya sizler.
65.           Sonunda bugün ağızlarını mühürleriz. Kazandıklarını elleri söyler, ayakları şahitlik eder.
66.           İşte dilesek, gözlerini silip kör ederiz. O zaman yola koyulmak isterler ama nasıl görecekler
67.           Ne çirkin hale sokardık oldukları yerde, eğer dileseydik, bir başka kalıba girerler

                Yani böylece ne ileri gitmeye güçleri yeter ne de geri dönmeye muktedir olabilirler
68.           Açıkça kime uzun ömür verirsek, yaratılışta tersine çeviririz. Hala mı akıl etmezler?
69.           Şiir öğretmedik Kur'an öğrettik Resul'e bu ona yakılşmaz. O sırf irşad ve parlak Kur'andır.
70.           İlahi hüküm kafirler için kesinleşsin diye yaşayan herkesi uyarsın diye gönderilmiştir.
71.           Nasıl görmezler ellerimizin yaptıklarından kendileri ve hayvanları için yaratık da, malikler.

72.           Yerler bir kısmını, diğerleri binekleridir. Biz onlara kendileri için boyun eğdirmişizdir.
73.           Ayrıca onlardan içecek elde eder, daha nice menfaat elde ederler. Hala etmez mi şükürler?
74.           Sanki onlardan yardım göreceklerini umarak, Allah'tan başka başka ilahlar edindiler.
75.           İlahların kendilerine yardıma gücü yetmez. Oysa kendileri onlar için hazır askerdiler.
76.           Ne söyledikleri seni üzmesin. Elbette sakladıkları da, açıkladıkları da tarafımızdan bilinir.

77.          Yaratışının bir damla su olduğunu görmüyor mu insan? Şimdi apaçık düşman kesilmiştir.
78.          Anında yaratılışını unutarak örnek verdi:"Şu çürümüş kemikleri kim diriltecekmiş?" (der)
79.          Sen de ki: "Onları ilk defa yaratıp inşa eden diriltecektir. O, her yaratmayı elbet bilir."
80.          İşte O (Allah) ki: size yeşil ağaçtan bir ateş kılmıştır; siz de ondan yakmaktasınızdır.
81.          Nasıl kadir olmaz gökleri ve yeri yaratan, benzerini yaratmaya? Elbet. O yaratan ve bilendir


14 Haziran 2017 Çarşamba

Saffat


Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.


1.-2.-3. Saf saf dizilenlere. Sevk-ü idere edip, menedenlere. Kitap okuyanlara olsun yeminler
4.          Açıktır ki, hiç tartışma götürmeksizin sizin ilahınız, gerçek olup bir ve tek olan İlahtır.
5.          Felek aleminde; göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Doğuların Rabbidir
6.-7.      Farklı olarak yere en yakın semayı yıldızlarla süsledik. Her tülü şeytandan korumuşuzdur
8.          Aşikardır ki; Mele-i alaya yükselip onların sözlerini dinleyemez, her taraftan sürülürler
9.          Ta ki dinlemeye kalksalar kovulup atılırlar. Hem onlar için sürekli bir azap vardır

10.        Söz kırıntısını içlerinden biri kapmayı başarırsa, derhal yakıcı delici bir ışın onu kovar.
11.        Açıkça sor onlara, yaratılış bakımından onlar mı güçlü yoksa bizim yarattığımız diğer
             Farklı olanlar mı? Şüphe yok ki biz, onları vıcık yapışkan bir çamurdan yaratmışızdır
12.        Fakat sen onların haşri inkar etmelerine şaşıyorsun, onlar ise seninle alay ediyorlar
13.-14. Aşikar öğüt verildiğinde öğüt almıyorlar. Bir delil gördüler mi alay etmeye kalkarlar.
15.-16. "Tam bir büyüden başka şey değil" derler. "Ölüp, toprak ve kemik sonrası mı dirileceğizdir?"

17.-18. "Sabık olan atalarımız da mı?" De ki: "Evet, üstelik aşağılanarak diriltileceksiniz sizler"
19.        Aslında bu iş için bir tek emir yeter! Bir de bakarsınız hepsi dirilmiş etrafına bakınıyorlar
20.-21. "Ferdan ferda eyvahlar bize! Bu ceza günüdür" derler. İşte yalanladığınız ayırt etme günüdür
22.        Fevç fevç zulmedenleri, eşlerini ve onların taptıklarını toplayın bir araya getirin sizler
23.        "Allah'tan başka ne kadar taptıkları varsa onları cehennemin yoluna yöneltip götürün sizler
24.        Tutuklayın, durdurun onları, (Ey melekler) çünkü onlar şüphesiz sorguya çekileceklerdir.

25.-26. "Size ne oldu neden birbirinize yardım etmezsiniz?" Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır.
27.-28.  Artık bir birine dönüp sorarlar: "Gerçekten bize sağdan (haktan) gelip yanaşıyordunuz" derler
29.-30. "Fakat zaten siz inanmıyordunuz" dedi. Zorlayacak gücümüz de yoktu. Azgın kavimsinizdir.
31.        Fil hakika, Rabbimizin azap sözü üzerimize kesinleşti. Şüphesiz azabı tadacağız bizler
32.-33. Azdırdık sizleri, çünkü biz de azgın kimseleriz. Şüphesiz ki o gün onlar da azapta ortaktırlar
34.-35. Tam işte böyle yaparız suçlulara. Onlara "Allah'tan başka İlah yoktur" dendiğinde kibirlenir.

36.       "Şair ki, o mecnundur. İşte bunun gibi birisiiçin İlahlarımızı mı terk edeceğiz" derler onlar.
37.       Asla, hayır, O peygamber hakkı getirmiş, Allah'ın önceden gönderdiği elçileri doğrulamıştır.
38.-39. Faili olarak yarın o acı azabı ahirette tadacaksınız. Aslında sizin yaptıklarınızın karşılığıdır
40.-41. Fakat ihlaslı olanlar müstesnadır. İşte onlar için tüm özellikleri bilinen bir rızık vardır.
42.-43. Ağırlanırlar onlar her türlü meyvelerle, Onlar nimetlerle donatılmış naim cennetindedir
44.-45. Tahtlar üzerine karşılıklı otururlar. Kaynaktan doldurulmuş kadehlerle çevrelerinde dolaşılır.

46.-47. Saf bembeyaz içenlere lezzetlidir. Onda ne sarhoşluk, ne de kendinden geçip akıllar çelinir.
48.-49. Adeta örtülü yumurtalar gibi, gözlerini eşlerine dikmiş iri gözlü huriler onların yanındadır.
50.-51. Fikirleşirler birbirleriyle, geçmişten sorarlar. İçlerinden biri: "Benim bir arkadaşım vardı" der.
52.-53. "Fiilen doğrulayanlardan mısın?", "Ölüp, toprak ve kemik olunca mı cezalandırılacağız?" der
54.-55. "Tam ona bakar mısınız?" der. Derken arkadaşına bakar ve onu cehennemin ortasında görür.

56.-57. "Sahiden beni de helak edecektin tallahi", Rabbimin lütfu olmasaydı getirilenlerdendim" der
58.-59. "Azaba da uğramayacağız, ilk ölüm dışında bir daha ölmeyeceğiz değil mi? (diyeceklerdir.)
60.-61. Ferih bir mutlu kurtuluştur bu muhakkak ki, Artık çalışanlar bu kurtuluş için çalışsınlar.
62.       (Farklı ikram ile karşılaştırıldığında) böyle ağırlanma mı hayırlı yoksa zakkum ağacı mıdır?
63.-64. Ancak biz onu zalimler için bir fitne kıldık. Şüphesiz Cehennemim dibinde biten bir ağaçtır
65.-66. Tomurcukları şeytan başları gibidir. Onlardan yiyecekler ve karınları onlarla dolduracaklardır.

67.       Sonra kendileri için onun (yemeğin)  üzerinde kaynar su karıştırılmış bir içkileri de vardır.
68.-69. Ardından dönüşleri şüphesiz ateş olacaktır. Onlar atalarını da haktan sapmış buldurlar.
70.       Farklı olmaksızın bunlarda onların izleri üzerinde peşlerinden gitmeye can atıyorlar.
71.-72. Fiilen evvelkilerin çoğu da sapıtmışlardı andolsun. Biz onlara da göndermiştik uyarıcılar.
73.-74. Akibetlerine bak uyarılanların sonu nasıl oldu? Ancak ihlaslı Allah'ın kulları başkadır.
75.       Teslimiyetiyle Nuh, Bize dua edip yalvarmıştı da ona ne güzel de icabet etmişizdir.

76.-77. Sıkıntının büyüğünden onu ve ailesini kurtardık. Ve onun neslini de baki kılmışızdır.
78.-79. Ardında da nesiller içinde şerefli bir nam bıraktık. Bütün milletlerden Nuh'a selam var.
80.-81. Fevkalde olarak iyileri ödüllendiririz. Gerçekten o, Bizim tam inanmış kullarımızdandır.
82.-83. Farklı olan diğerlerini de sonra suda boğduk. Şüphesiz İbrahim de onun tarafındandır.
84.-85. Arınmış kalple Rabbine yönelmişti o. Babasına ve kavmine:" Neye tapıyorsunuz?" demiştir.
86.-87. Tapma için Allah'tan gayrı ilahlar mı ararsınız?" Alemlerin Rabbi hakkında zannınız nedir?

88.-89. Sonra (İbrahim) yıldızlara doğru göz attı ve " Muhakkak ki Ben hastayım" demiştir.
90.-91. Arkalarını dönüp böylece ondan kaçtılar. Onların tanrılarına sokulup "Yemez misiniz?" der.
92.-93. "Ferinize  ne oldu niye konuşmuyorsunuz?" diyerek, iyice yaklaşıp sağ eliyle darbe indirir.
94.-95. Farkedince bunu, telaşla ona geldiler. O dedi ki: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz sizler?
96.-97. Allah sizi de yaptıklarınızı da yaratmıştır."Bina yapın, çılgınca yanan ateşe atın" dediler.
98.       Tuzak hazırlamak istediler. Oysa biz planlarını bozduk ve onları küçük düşürmüşüzdür.

99.           "Şüphesiz ben Rabbime gidiciyim; O beni doğru yola sevkedecektir." şekline demiştir.
100.-101. "Ameli salihlerden bir evlat ver Ey Rabbim." Biz de onu halim bir evlatla müjdelemişizdir.
102.         Ferd olarak çocuk büyüyüp yanında koşar hale gelince bir gün ona, şöyle demiştir.
                "Filhakika rüyamda seni kurban etmeye giriştiğimi görüyorum. Bu iş nasıl yapılır.
                Anlayışın nasıldır?" (İsmail) de ona: "Babacığım sana ne emredildiyse onu yapıver.
                Tamamiyle beni sabredenlerden, metanetini koruyanlardan bulacaksın inşaallah" der.

103.-104. Sonunda ikisi de teslim olup alnı üzere yatırdı. Biz ona "Ey İbrahim!" diye nida etmişizdir.
105.         "Aynen rüyanı doğruladın. İşte böyle ihlaslı davrananlar tarafımızdan mükafatlandırılır"
106.-107. Fakat doğrusu bu apaçık imtihandı. Ona büyük bir kurbanı fidye olarak vermişizdir.
108.-109. Faydalı iyi bir namını sonraki nesillerde bıraktık. "İbrahim'e selam olsun" derler
110.         Amellerini güzel yapanları böyle mükafatlandırırız. Böylece haklarını alırlar
111.         Tam anlamıyla hakkını vererek inanan, halis mü'min olan kullarımızdandır.

112.         Salihlerden bir peygamber olarak Biz O'na ( İbrahim'e) İshak'ı müjde vermişsizdir
113.         Aile soyundan, muhsin ve nefsine zulmedenle birlikte O'na ve İshak'a bereket vermişizdir
114.         Fiilen Musa'ya ve Harun'a lutüflar ihsan ettik. Andolsun ki; bol bol verdik nimetler.
115.         Firavun'un o büyük sıkıntısından, o ikisini ve onların kavimlerini kurtarmışızdır.
116.-117. Artık galip oldular onlara yardım ettik. İkisine apaçık anlaşılan bir kitabı vermişizdir.
118.-119. Tam doğru yola onları ilettik. Ardından gelenler arasında ikisi için iyi bir nam bırakmışızdır

120.-121. Selam olsun Musa've Harun'a. Şüphesiz ihsan bulunanları tarafımızdan böyle ödüllendirilir.
122.-123. Açıkça şüphesiz bu ikisi inanan kullarımızdandı. Gerçekten İlyas da, gönderilmiş elçidir.
124.-125. Fiilen kavmine: "Sakınmaz mısınız? En güzel yaratıcıyı bırakıp Ba'l'e mi taparsınız sizler?
126.         Fakat Allah, sizin de Rabbiniz olduğu gibi, önceki yaşamış olan atalarınızın da Rabbidir.
127.         Ama onu yalanladılar. Gerçekten onlar azap için hazırlanıp hazır bulundurulacaklardır.
128.-129. Tamamıyla muhlis olan Allah'ın kulları başka. Ardındakiler arasında iyi nam bırakmışızdır

130.-131. Selam olsun İlyas'a. Şüphesiz ihsanda bulunanlar, tarafımızdan işte böyle ödüllendirilir.
132.-133. Aşikar ki o inanan kullarımızdandı. Şüphe yok ki Lut da gönderilmiş elçilerimizdendir.
134.-135. Fakat onu ve tüm ailesini kurtarmıştık. Arkada kalanlar içinde bir yaşlı kadın hariçtir.
136.-137. Fiilen sonra diğerlerini helak ettik. Onların üstünden sabah vakitleri geçip gidersiniz sizler
138.-139. Akşamları hala akıl etmez misiniz? Muhakkak ki, Yunus da gönderilmiş elçilerimizdendir.
140.-141. Tam da hani, dolu gemiye kaçmıştı. Derken kur'aya katılmıştı da kaybedenlerden olmuştur

142.-143. Sakince kendini kınarken onu bir balık yuttu, Rabbini tesbih edenlerden olmasaydı eğer
144.         Akibeti onun şöyleydi; balık karnında, tekrar diriltilinceye kadar bir müddet  kalmaktır.
145.         Fakat balık karnında bizi andı. Onu hasta halde,  çıplak çorak bir yere (sahile) atmışızdır.
146.         Faal gölge olması için üstüne kabak türünden geniş yapraklı bir ağaç bitirmişizdir.
147.         Ardından onu yüzbin ve artan sayıda topluluğa peygamber olarak göndermişizdir.
148.         Tam iman ettiler biz de bir süre onları gayet güzel müreffeh bir şekilde geçindirmişizdir

149.         Sor şimdi Ey Habibim müşriklere: "Kızlar Rabbinin, erkek çocuklar onların mıdır?"
150.         Açıkça onlar şahitlik etmekteyken, Biz melekleri dişi olarak mı yarattık ki, öyle söylüyorlar
151.-152. Fakat iyi bilin onla iftiraları olarak derler ki:" Allah doğurdu" şüphesiz yalan söylüyorlar.
153.-154. Fiilen O kızları erkeklere tercih mi etmiş? Ne oluyor size, nasıl hüküm vermektesinizdir?
155.-156. Akıl etmez misiniz? Yoksa iddialarınızı doğrulayacak apaçık bir deliliniz mi vardır?
157.         Tamam, doğru söylüyorsanız getirin kitabınızı! (Eğer doğru sözlülerden iseniz sizler.)

158.         Soy bağı uydurdular onlar, O'nunla cinler arasında. Şüphesiz, cinler bilmişlerdir
                Andolsun ki, cinler de kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini elbet bilirler.
159.-160. Fakat Allah nitelemelerinden  münezzehtir. Ancak muhlis olan Allah'ın kulları hariçtir.
161.-162. Fitne çıkarıp Allah'a karşı kimseyi, ne siz ne de sizin taptıklarınız sürükleyemeyecektir.
163.-164. Ancak cehenneme girecekleri kandırırsınız. Melekler" her birimizin belli makamı vardır"
165.-166. Tam saflar halinde dizilen biziz. Elbet biziz devamlı tesbih edenler, zikir edenler.

167.-168. Sahi inkarcılar şöyle diyordu: "Yanımızda öncekilerden bir zikir bulunmuş olsaydı eğer,
169.-170. Allah'ın halis kulları olurduk." Fakat onu tanıyıp küfrettiler; yakında olacağı bilecekler.
171.-172. Filhakika kullarımız olan gönderilen elçilere sözümüz; "onlara mutlaka yardım edilecektir"
173.-174. Fiilen ordularımız mutlaka üstün olacaktır. Öyleyse sen, bir müddet onlardan yüz çevir
175.-176. (Azabı) yakında göreceklerdir seyret. Şimdi de onlar azabımızı mı acele istiyorlar?
177.         Tam onların sahasına (azap) indiğinde uyarılıp da yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olur

178.         Sen bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
179.         Az bekle de gör (azabı) yakında göreceklerdir.
180.         Fiilen üstün ve güçlü olan Rabbin Münezzehtir.
                Faydasızca onların vasfettiklerinden yücedir
181.         Ancak gönderilen elçilere olsun selamlar!
182.         Tüm övgüler alemlerin Rabii Allah'adır.

11 Haziran 2017 Pazar

Sad

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.


1. Sad, Şan şeref sahibi Kur'an'a hakkı için O'na andolsun, O ki, hak ve hakikatli Allah sözüdür.
2. Ama, hayır; inkar edenler, iddia ettiklerinin aksine bir gurur ve tefrika içerisindedirler
3. Daha onlardan nice nesilleri helak ettik. Feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildir

4. Saşırdılar içlerinden uyarıcı gelmesine. Kafirler dedi ki: "Bu yalan söyleyen bir büyücüdür"
5. "Açıkçası ilahları bir tek bir ilah mı yaptı? Doğrusu bu çok tuhaf ve şaşırılacak bir şeydir."
6. Derken, önde gelen bir grup:"Yürüyün, ilahlarınıza bağlı olun, Arzu edilen budur" deyip gittiler

7. Doğrusu biz bunu diğer dinlerde hiç işitmedik. Bu, içi boş uydurmadan başka bir şey değildir.
8. Aramızdan Kur'an ona m indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler. Hayır, onlar şüphe içindedirler
    Doğrusu onlar kitabım hakkında şüphe duymaktadırlar. Hayır daha onlar azabımı tatmadılar.

9.   Sanıyorlar mı yoksa, üstün ve bağışlayan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır?
10. Alemlerin saltanatı, göklerin ve yerin arasındakilerin sahipliği hükümranlığı onların mıdır?
      Daha ne duruyorlar, öyleyse çeşitli vesilelerle imkan bularak göklere çıkıp yükselsinler.

11. Sağdan soldan toplama çeşitli fıkralardan oluşan ordudur. İşte bozguna uğratılacaklardır
12. Ad kavmi, kazıklar sahibi, payidar Firavun, Nuh kavmi de onlardan daha önce yalanlamıştır
13. Dahası, Semud, kavmi, Lut kavmi, ve Eykeliler, İşte onlar hakka karşı birleşen gruptur.

14. Sahip oldukları elçileri hepsi yalanladı ve böylece azapla cezamızı almayı hak ettiler.
15. Ancak bunlar da, bir an gecikmesi mümkün olmayan korkunç bir ses beklemektedirler
16. Dediler ki: "Rabbimiz! hesap gününden önce vaat ettiğin payımızı bize önceden ver."

17. Sen onların söylediklerine sabret.Güçlü kulumuz Davud'u hatırla. O hep Allah'a yönelendir.
18. Akşam ve sabah kendisiyle birlikte Allah'ı tesbih ederdi. Şüphesiz dağları boyun eğdirmişizdir.
19. Doğrusu her taraftan toplanıp gelen kuşları da. Hepsi onunla Allah'a yönelip katılmıştır

20. Sağlamlaştırılarak onun hükümranlığı kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel lisan vermişizdir.
21. Açıkça davacılardan haber geldi mi? Hani onlar ( mabet ) mihrab duvarına tırmanıp girmişler
22. Davud'un yanına girdiklerinde onlardan ürkmüştür: " Korkma, iki davacıyız, bir haksızlık var.

      Sen aramızda hak ile hükmet. Birimiz diğerinin hakkına tecavüz edip haksızlık yapmıştır.
      Adil ol. verdiğin kararında da haktan ayrılma ve bize hakkı hakikati, doğruyu göster" dediler.
23. "Doksan dokuz koyunu olan bu, benim kardeşimdir. Benim ise yalnızca bir tek koyunum var.

      Sadece tek koyunumu da "onu da bana ver" dedi. Böylece tartışmada sona gelerek üstün gelmiştir.
24. "Andolsun senin koyununu, kendi koyunları arasına katmak istemekle sana zulmetmiştir.
      Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katanlardan çoğu, birbirlerine tecavüz eder

      Sadece iman edip salih amelde bulunanlar bu kişilerden başkadır. Onlar ne kadar da azdır."
      Açıkça böyle demiştir. Davut, imtihan ettiğimizi sandı. Rabbinden eğilerek af dileyip yönelmiştir
25. Doğrusu biz de onu bağışladık. Muhakkak ki, Bizim katımızda bir yakınlık ve güzel bir yer vardır

26. Seni yeryüzünde biz halife yaptık Ey Davud!. O halde insanlar arasında hakkaniyetle hüküm ver.
      Adil ol, keyfine tutkularına uyma, sonra seni Allah'ın yolundan saptırır.Şüphesiz sapanlar
      Dosdoğru olan Allah'ın yolundan hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli azap vardır

27. Semayı, yeryüzünü ve ikisi arasındakileri boşu boşuna yaratmadık. Bu inkarcıların zannıdır.
      Ateşten ki, onların göreceği cehennem azabından dolayı var onların hallerine. Hey inkarcılar...
28. Dosdoğru iman edip salih amel işleyenler ile diğer yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar

      Sanki mı bir tutacağız? Ya da muttakileri, yoldan çıkan facirler gibi bir mi tutacağız? (Hayır.)
29. Ayetlerini iyice düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye indirdiğimiz bir kitaptır
30. Davud'a Süleyman'ı ihsan ettik. O ne güzel kuldu. Çünkü o, her daim Allah'a yönelen biridir.

31. Safkan yarış atı, durduğunda sakin,koştuğunda süratli olandan gösterilmişti, hani o akşam üzeri
32. "(At) malı gerçekten ben Rabbimi hatırlattığı için severim" dedi. Ta ki perde (ufukla) ile gizlenir
33. Daha sonra "onların getirin bana" diye emretti. sonra bacaklarını boynunu okşamaya başlamıştır.

34. Süleyman'ı andolsun ki biz imtihan ettik. tahtın üstüne bir ceset bıraktık. Sonra eskiye dönmüştür.
35. Ardından " Rabbim beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir mülkü ver
      Doğrusu Sen, karşılıksız armağan edensin. Şüphesiz ki sen çok ihsan edensin" demiştir.

36. Sonunda böylece rüzgarı onun emrine verdik. Onun emriyle dilediği tarafa yumuşakça eser.
37.-38. Arkasından da bina ustaları, dalgıç şeytanları, Zincire bağlı diğerlerini hizmetine verilmiştir
39. Doğrusu "Bu bizim ihsanımızdır. Artık sen de hesabı vurmaksızın ister tut ya da ister ver"

40. Süphesiz, onun Bizim indimizde gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir makamı vardır.
41. An ki, kulumuz Eyyüb'u! O Rabbine nida etti:" Şeytan bana yorgunluk ve azap dokundurmuştur"
42. "Depret ayağını! İşte kullanıp yıkanacağın ve içeceğin soğuk su" (diye Eyyup'a vahyedilmiştir)

43. Sağduyulu akıl sahiplerine ibret olmak üzere ve katımızdan bir rahmeti ona, onunla beraber
      Ailesi ve onlarla birlikte  benzerini de bağışladık. Bununla birlikte bir mislini de lütfetmişizdir
44. "Deste ile bir sap al eline, böylece onunla vur ve andını bozma." Gerçekten Biz onu sabreder

       Şekilde bulduk. O ne güzel kuldu!..  O gerçekten  daima Allah'a yönelip duran biridir.
45. An yine! Güç ve basiret sahibi kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakup'u  ( Onlar da böyledir)
46. Doğrusu Biz onları katıksızca asıl yurdu (ahireti) düşünüp anan ihlas sahipleri olarak kılmışızdır.

47. Şüphesiz ki onlar Bizim katımızda güzide seçkinlerden ve en hayırlı olan kimselerdendir.
48. An şunları da! İsmail'i, Elyesa'yı, Zülkif'i de. Bunların hepsi de en hayırlı kimselerdendir.
49. Doğu bir zikirdir bu. Şüphesiz muttakiler için elbette varılacak çok güzel bir yer vardır

50. Şahıslarına özel o güzel yer: Kapıları yalnız kendilerine açılmış olan Adn cennetleridir.
51. Adn cennetinde onlar kanepelere dayanarak birçok meyveler ve içecekler istemektedirler.
52. Dilberler, kendilerine yaştaş ve gözlerini kendilerinden ayırmayacak şekilde yanlarındadır

53.-54. Size hesap günü için verilen söz işte budur. Şüphesiz ki, bu tükenmesi olmayan rızkımızdır.
55.-56. Azgınlar için de kötü bir yer vardır. Cehennem. Oraya girerler. Orası ne kötü bir döşektir.
57.-58. Dahası işte bu tatsınlar onu: Kaynar su ve irin. Devamı da çeşit çeşit, başka başka azaplar.

59. Şunlar dünyada körü körüne maiyetinizde koşup giden, küfür ve zulümde diretenlerdir.
      Ancak onlara "merhaba" bile yok onlara. "Şüphesiz ki onlar ateşe gireceklerdir." denilir
60. Derler ki: "Hayır, asıl size merhaba yok. Bunu bizim önümüze siz sürdünüz. Ne kötü duraktır."

61. "Sürdüyse kim bunu bizim önümüze Ey Rabbimiz! Ateşteki azabını kat kat artır." derler.
62. Ardından:" Bize ne oluyor ki, kendilerini şerirlerden saydığımız kimseleri göremiyoruz" derler.
63. Dahası biz onları bir alay konusu edinmiştik; yoksa gözler mi onlardan kaymıştır?

64. Süphe yok ki, cehennem halkının bir birleriyle çekişip durması kesinkes bir gerçektir.
65. Artık de ki: "Ben bir uyarıcıyım. Şu bir gerçektir ki tek hakim olan Allah'tan başka ilah yoktur.
66. Doğrusu şudur ki, O göklerin, yerin ve arasındakilerin Rabbidir. Mutlak galip ve mağfiret edendir.

67.-68. Sen de ki: "BuKur'an çok önemli mesajdır. Fakat siz ona sırtınızı dönmektesinizdir.
69. Allah'ın yüce melekler topluluğunun kendi aralarında tartıştıkları şeyden bilgim yoktur.
70. (Düzenli olarak) Bana ancak yalnızca bana apaçık bir uyarıcı olduğum vahyolunmaktadır.

71. Sahi Rabbin meleklere: "Şüphesiz ki ben, çamurdan( balçıktan) bir beşer yaratacağım" demiştir.
72. "Ancak onu biçimlendirip Ruhumdan üfleyince hep birden secdeye kapanın sizler."
73.-74. Denileni meleklerin hepsi yaptı. Secde ettiler. Fakat iblis etmedi O kibirlendi ve oldu kafir.

75. (Şanı yüce Allah): " Ey İblis! ellerimle yarattığım mahluka seni secdeden alıkoyan şey nedir?
      Amacın nedir? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?" diye sorar.
76. Devamında İblis de:"Ben ondan üstünüm çünkü beni ateşten, onu ise topraktan yarattın" demiştir.

77.-78. Sonra "Çık oradan! şüpesiz ki sen kovuldun" "Artık hesap gününe kadar lanetim üzerinedir."
79. Ancak o şöyle dedi: "Ey Rabbim öyleyse onların dirilecekleri güne kadar bana süre ver"
80.-81. Dedi ki Allah: "Haydi sana mühlet verildi. Sen izinlisin artık belirli vakte kadar."

82.-83. "Senin kudretine andolsun ki, onların tümünü azdıracağım, ancak ihlaslılar hariç" demiştir.
84. (Allah) İblis'e: "İşte o zaman bu haktır, gerçektir ve ben hakkı söylüyorum demiştir.
85. "Dolduracağım cehennemi, senden ve sana tabi olacak olanların tümüyle ki, olsun yeminler!

86. Sen de ki: "Ben buna karşılık bir ücret istemiyorum ve sorumluluk getirenlerden de değilimdir."
87. Alemler için yalnızca bir zikir, bir öğüt ve uyarıdır bu Ku'an. Alemlere bir hatırlatmadır
88. Daha sonra gerçekten onun haberinin doğruluğunu hakkıyla öğrenip bileceksiniz sizler.

8 Haziran 2017 Perşembe

Zümer

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.

1. Zül izzet ve hikmet olan Yüce Allah'ın katından yeryüzüne indirilmiş mükemmel bir kitap budur.
2. (Uygulayıcı Resulüm) Şüphesiz ki Kitab'ı hak olarak indirdik, Sen de Allah'a ihlasla yap ibadetler.
3. Muhkemce dikkat et, halis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine başka dost edinenler:
    Eh onlara, bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz derler. Doğrusu Allah hüküm verecektir
    Rızasızlıkla ayrılığa düştükleri şeylerde. Şüphesiz Allah yalancı ve kafiri hidayete erdirmemektedir

4. Zaten Allah bir evlat edinmek isteseydi, dilediğini seçerdi. O yücedir, O tek Kahhar olan Allah'dır
5. Üstteki gökleri ve yeri hak ile Allah yarattı. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de sarıyor
    Mükemmel şekilde gecenin üstüne. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belli bir vakte kadar
    Emri altında akıp gider. Dikkat et! O üstün, güçlü, aziz ve yüce olandır, O çok bağışlayandır.
6. (Rab) O, sizi bir tek candan yarattı. Sonra ondan da eşini var etti. Davarlardan sekiz çift indirmiştir.

    Zifiri üç karanlık içinde annelerinizin karnında bir yaratılıştan diğerine dönüştürüp yaratmaktadır.
    Üstün olan Rabbiniz olan Allah işte budur. Mülk O'nundur. O'ndan başka gerçek İlah yoktur.
    Malikiyet böyle olmasına rağmen nasıl oluyor da O'na kulluktan yüz çevirmektesiniz sizler.
7. Eğer, inkar edecek olursanız sizler, artık şüphesiz Allah size hiç bir ihtiyacı olmayandır.
    Rıza göstermez hiçbir zaman kullarının küfrüne. Eğer şükrederseniz, sizin için ondan razı olur.

    Zaten hiç bir günahkar, bir başkasının yükünü yüklenmez. Sonra Rabbinize döndürüleceksinizdir.
    Üstlenip yaptıklarınızı size haber verecektir. Şüphesiz sinelerin içinde saklı olanı en iyi bilendir.
8. Maalesef insana bir zaman dokunduğu zaman, gönülden acziyle yönelerek Rabbine dua eder.
    Eh sonra da ona kendinden bir nimet verildiği zaman da, daha önce O'na dua ettiğini unutur.
    (Rabbin) O'nun yolundan kendisini saptırıp çıkması için O'na bir takım ortaklar uydurur
    "Zevk al bakalım inkarınla biraz oyalan!" de "Nasıl olsa sen kesinkes cehennemlikler içindesindir."
9. Üzerinde durup iyi düşünün: Böyle olanların durumu mu iyi, yoksa gece geç saatlerinde dualar
    Münacatlar yaparak ahiret endişesi ile Rabbinin rahmeti umarak gah secde, gah kıyam ile ibadetler
    Edenin durumu mu daha iyidir? De ki:" Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak ibret alır,
    Rızasıyla düşünüp sağduyulu, akıl sahipleri." (Akl-ı selim, sağ duyu ibret almak için erdemdir.)

10. Zatımdan naklen onlara de ki: "Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının sizler
      Üstün güzel işleri bu dünyada yapanlar, mutlaka iyilik bulurlar. Allah'ın dünyası geniştir.
      Mutlaka hak yolunda sabredip işlerinde devam edenlere ücretleri sınırsız bir şekilde ödenir.
11. "Emredildiğim şey" de: "Dini yalnızca Allah'a has kılarak kulluk ederek O'na ibadet etmemdir."
12. (Rabbim tarafından) " ve bana Allah'a teslim olan müslümanların ilki olmak da emredilmiştir."

13. "Zaten Rabbime isyan ettiğim taktirde, korkunç büyük günün azabından korkarım." deyiver
14. "Üzerime aldığım sorumluluğu dinimde özüm O'na bağlı, Yalnız Allah'a kulluk ederim" deyiver
15. (Muhayyersiniz) O'nun dışında dilediğinize ibadet edin." De ki: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar,
      Eninde sonunda hem kendini hem de yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Bu işte apaçık hüsrandır.
16. (Rahatsız edici şekilde) onların hem üstlerinde, hem de altlarında ateşten kat kat örtüler vardır

      Zarar verici böyle bir azabın varlığını bildirerek, Allah kullarını korkutur, onları sakındırır
      Üzerinize gelebilecek bu azap sebebiyle Ey kullarım! Bana karşı gelmekten sakının sizler
17. Müstağnileşip Tağut'a kulluktan kaçınan, Allah'a yönelenlere bir müjde vardır. Onlara müjde ver
18. En güzeline uyar ve sözü işitir onlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir.
      Rıza-ı ilahiyi kazanan, Allah'ın dosdoğru yola eriştirdiği bunlardır. İşte bunlar akıl sahiplerdir.

19. Zatı hakkında azap hükmü kesinleşmiş kimseyi, ateşte olanı sen mi kurtaracaksın? (Hayır.)
20. Üstün görüp Rablerini, kötülüklerden sakınanlar için, içinden ırmaklar akan üst üste odalar
      Mevcut olan yüksek köşkler vardır. Allah ise asla vaadinden caymaz.  Bu Allah'ın vaadidir.
21. Eserini görmüyor musun O'nun, Allah gökten bir su indirir ve onu yerdeki kaynaklara aktarır
      Rengarenk çeşit çeşit ekinler çıkarır bunlarla. Daha sonra onlar kurur. Sonra sararmış görünür

      Zamanla onu da kuru bir kırıntı yapar. Elbette bunda akl-ı selim sahipleri için ibretler vardır.
22. Üzerine Rabbinden bir nur olan kimse, Allah'ın göğsünü İslam'a açmışsa ancak mümkündür
      Münevverliğe kavuşması Rabbi tarafından olan kimse, kötü tercihlerinden ötürü değiştirir
      En güzel fıtratını, kalbi kaskatı kesilir, göğsü daralır şeklinde olan kimseye benzer midir?
      (Rabbi) Allah'ı zikretme hususunda kalpleri kaskatı kesilmiş olanlara olun yazıklar!

      (Zatını nefsine mahkum edip heva hevesine kapılanlar.) işte onlar besbelli sapıklık içindedirler
23. Üslubu en güzel sözleri Allah indirmiştir. Allah'ı vahiy yoluyla gönderdiği bu sözler
      Mükemmel üsluplarla, gerçekleri tutarlı ve farklı olarak tekrar tekrar beyan eden bir kitaptır.
      En güzel şekilde Rab'lerini tazim edenlerin derileri onu okuyup dinlerken ürperti duyar.
      Rahatlar sonra derileri ve kalpleri Allah'ı anmakla, içleri ısınıp yumuşar ve sükunet bulur

      Zaten böyledir Allah'ın hidayeti. Dilediğine doğru yolu gösterir, onu hidayete erdirir
      (Üstelik) Allah şaşırttığını da, hiç bir kimsenin doğru yola erdirmesi mümkün değildir
24. Mahkeme-i kübra gününde elleri kelepçeli olduğundan, en şerefli uzvu olan yüzü vardır
      Elindeki bu imkanla yüzü ile kendini azaptan koruma çabasıyla uğraşıp duran kimseler
      Rahat güven içinde olan müminlerin durumu ile hiç bir olur mu? Zalimlere denir:

      "(Zulüm ile) kazandığınız şeylerin meyvesini tadın bakalım!" ( keyifli midir?)
25. Ummadıları yerden gelen azap onları yakalayıvermişti öncekileri. Çünkü onlar da yalanladılar
26. Muhakkak Allah onlara dünyada rezilliği tattırdı. Bilmiş olsalardı, ahiret azabı daha büyüktür.
27. Emin olun ki, Biz bu Kur'an'da öğüt alıp düşünürler diye, insanlar için her türlü misali vermişizdir
28. Referansı sağlam, pürüzsüz, çarpıklığı olmayan Arapça bir Kur'an'dır. Umulur ki sakınırlar.

29. Zat'ına ortak koşanlar için Allah bir misal veriyor: İki adam var, bunlardan birincisi  rekabetli yer,
      Üstünlük telaşında hep çekişen ortakların emrinde. Diğeri ise sadece bir kişinin emrinde çalışır.
      Mümkün mü bu ikisinin durumu hiç bir olur mu? hamd Allah'ındır. Hayır onların çoğu bilmezler.
30. Ey Resulüm hiç şüphesiz sen de ölecek olan bir kimsesin, onlar da ölecek olan kimselerdir.
31. Rabbinizin huzurunda kıyamet günü davalaşacaksınız. Sonra, şüphesiz ki, sizin davanız görülür.

32. Zalimin dahası kim olur? Allah'a karşı yalan söyleyen, kendine doğru geldiğinde yalanlayanlar
      (Üstlenecekleri sorumluluğu reddeden) kafirler için cehennemde konaklama yeri yok mudur?
33. Muttakiler doğruyu getiren ve doğrulayanlardır.. İşte bunlara gelince onlar takva sahipleridir
34. En sonunda Ahirette Rab'leri katında istedikleri her şey vardır. İyi huy edinenlerin mükafatı budur
35. Rab olan Allah onların yaptığı kötü işi bile affeder, makbul işlerin karşılığını en güzeli ile verir.

36. Zaten Allah kuluna kafi değil midir? Kalkmışlar da seni O'nun dışındakilerle korkutuyorlar
      (Üsteleyip sapıtan kimse için) Allah kimi şaşırtırsa artık onu yola getiren kimse olmayacaktır
37. Mustakim yola, Allah erdirirse, kimse onu saptıramaz. Allah"Azizzün Zü'ntikam" değil midir?
38. Elbette "Allah" diyecekler, "yeri ve göğü kim yarattı?" diye sorulsa. De ki:" Peki verin bir haber;
      Rab olan Allah'tan başka taptıklarınız, Allah bana bir zarar dileyecek olsa ve onu verirse eğer

      Zararını kaldırabilirler mi? Ya da rahmet vermeyi dilese, rahmetini tutup önleyecek midir?"
      Üstüne sen onlara de ki: "Allah bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O'na tevekkül etsinler."
39. "Mümkün olan ne ise yapın, ben de yaparım. Artık yakında bileceksiniz Ey kavmim" deyiver.
40. Elinizden geleni yapın, aşağılayıcı azap kime gelecek ve kesintisiz azap kimin üzerinedir
41. (Rab'den olan )bu kitabı insanların faydası için sana hak ve gerçek olarak indirmişizdir.

      Zaten artık kim doğru yola girerse kendi yararına olarak girer. kim de yoldan saparsa kendinedir.
      Üstlendiği yol kendi aleyhinedir.  Sen onlar üzerine bekçi değilsin. Herkesin yolu kendinedir.
42. Murad ettiğinde Allah ruhları ( canları) ölüm anında alır. Henüz ölmeyeni de  uykuya sokar
      (Eh bir nevi ölümdür buda) Böylece hakkında ölüm kararı verilmiş olanın ruhunu tutar.
      Ruhu yerine olduğu şekliyle duran diğerini ise adı konulmuş bir vakte (ecel)'e kadar salıverir.

      Zaten şüphesiz ki bunda düşünebilen kavim için gerçekten belirgin açık ayetler vardır
43. Üstelik onlar da kalkmış, Allah'tan başka bir takım sözüm ona şefaatçiler bulmuşlar!
      Mukabe et de ki: "Onların hiç bir yetkileri olmasa, şuursuz olsalar da mı ibadet edeceksinizdir?"
44. Emince söyle ki:" Şefaatin tamamı Allah'a aittir. Çünkü göklerin ve yerin hakimiyeti O'nundur.
      (Rab'nin) huzuruna eninde sonunda götürüleceksiniz. O'na hesap vereceksiniz sizler"

45. Zaten böyleyken Allah bir olarak anılınca ahirete iman etmeyenlerin yürekleri burkulur,
      Üstüne de O'ndan başkalarından bahsedilince de derhal yüzleri güler hale geliverir.
46. Müracaat et ve de ki: " Allah'ım! Ey gökleri ve yeri yaratan! Ey görünen ve görünmeyenler
      En ince ayrıntısına kadar bilen, Hakkında ihtilaf ettikleri her meselede kulların arasında hükmeder
      Rızayı sen vereceksin. Ben bu güven içinde bekliyor ve sabrediyorum. (Hüküm sendedir.)"

47. Zalim kafirler, dünyanın bütün malları ve imkanları kendilerinin olsa, hatta onların bir
      Üst misli daha olsa, kıyamet gününde azabın kötülüğünden kurtulmak için derhal fidye verir.
      Maruz kaldıkları o gün hesaba katmadıkları öyle şeyler Allah tarafından ortaya dökülür, saçılır.
48. Eh işte kazandıkları kötülükler, açığa çıkmıştır ve alay konusu yaptıkları kendilerini kuşatmıştır.
49. Razı olmadığı bir zarar insan dokunduğunda, bize dua eder; Sonra tarafımızdan ona nimet verir

      Zevk aldığı ihsan edilen nimet karşısında der ki: "Bu bana, ancak bir bilgi(m) sebebiyledir.
      Üzerine verilen bu bir fitne (kendisini deneme)dir. Hayır değildir. Ancak çoğu bunu bilmiyorlar.
50. Malum olan bu şeyi öncekiler de söylemişti ama kazandıkları şeyler hiç bir fayda sağlamamıştır
51. Eğlenip işledikleri fenalıkların cezası başlarına geçti. Aynen senin çağdaşların olan zalimler
      Radikal şekilde yaptıkları fenalıkların cezasına çarptırılacak, elimizden kurtulamayacaklardır.

52. Zikredilenleri hala anlamadılar mı ki, Allah dilediği kulun nasibini bollaştırır, dilediğini de kısar.
      Üzerinde düşünüldüğüne bu konunun, elbette inanacak kimseler için alınacak nice ibretler vardır
53. (Mükaleme et onlarla,) adıma de ki: "Ey çok günah işleyerek nefislerine aşırı giden kullar!
      Engin rahmeti olan Allah'tan ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları bağışlar
      Rab'bin şüphe yoktur ki çok esirgeyici ve bağışlayandır. O çok merhamet sahibi affedicidir.

54. Zor bir azap gelip çatmadan size Rabbinize dönün. O'na telim olun. Sonra yardım edilmezsinizdir
55. Üzerinize siz farkında olmadan ansızın azap gelip çatmadan önce, Rabbinizden gönderilenler
      Malum hükümlerdir. İndirilmiş olan hükümlere layıkıyla en güzeline tabi olun sizler!
56. En sonunda kişi şöyle demeye mecbur kalmasın: " Bunca yaptıklarımdan dolayı nice pişmanlıklar
      Rabbime karşı yaptığım kusurlardan dolayı yazıklar olsun bana! Ben O'nun diniyle alay edenler

      Zümresinde yer aldım." "Yazıklar olsun bana! O'nun kitabıyla ve müminlerle alay etmişimdir."
57. Üzerine gelince yahut: "Allah bana hidayet verseydi, Ben de  muttekilerden olurdum" der.
58. Muhkem azabı görünce veya "bir kere daha dünyaya dönme imkanım olsa iyilerden olurum" der.
59. Eh işte ayetlerim sana geldi, fakat sen yalanladın. büyüklüğe kapıldın, kafirlerden olmuşsundur.
60. Reddedip Allah'ı, O'na karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kıyamet günü kapkara olduğu görülür

      Zevklenerek büyüklük taslayanlar için cehennemde uygun konaklama yeri mi yok? (elbet var)
61. Üzerinde takva sahipliği bulunan kimseleri Allah zafere ulaşmaları sebebiyle kurtarır.
      Mümkün değil onlara hiç bir kötülük dokunamaz. Onlar kesinlikle hüzünlenmeyeceklerdir.
62. En ince ayrıntı bulunan şeyi bile yaratan Allah'tır. O her şey üzerine koruyucu ve yöneticidir.
63. Rab'binindir göklerin ve yerin anahtarları. Allah'ın ayetlerini inkar edenler hüsrana uğrayanlardır.

64. "Zavallı cahiller! Bana Allah'ın dışında bir başkasına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz? diye sor
65. Üstelik sana ve senden öncekilere de vahyolundu andolsun ki: "Şirk koşacak olursan eğer,
      Muhakkak amellerin boşa çıkacak ve elbette sen hüsrana uğrayanlardan olacaksındır."
66. (Eh dikkat et) " bilakis sen yalnız Allah'a kulluk et ve O'na şükredenlerden Ol!" (et O'na şükür)
67. (Rab'bin) Allah'ın onlar kadrini hakkıyla taktir edemediler. Oysa kıyamet günü yer,

      Zaten bütünüyle onun avucu (kabzası)ndadır: gökler de sağ eliyle dürülüp bükülmüştür.
      Üstündür O, kendisine ortak koştuklarından. O her şeyden münezzeh ve yücedir.
68. Maruf vakit gelir sura üfürülür. Allah'ın diledikleri dışında göklerde ve yerdekiler
      Elim şiddetten ölüp gitmişlerdir. Sonra bir daha üfürüldü, onlar ayağa kalmış şekilde gözetliyor
69. Rabbinin nuru ışıl ışıl mahşer aydınlanır. Amel defterleri ortaya konur. Peygambeler ve şahidler

      Zamanında getirilir. Onlara asla haksızlık yapılmaz ve haklarında tam adaletle hükmedilir
70. Üstlenilip yapılanlar herkese tam karşılı olarak ödenir. Allah, onların yaptığını pek iyi bilir.
71. Münkirler bölük bölük cehenneme sürülür. Nihayet oraya varıp da açılınca kapılar
      Emir altındaki cehennem bekçileri onlara şöyle sorar: " Allah'ın huzuruna çıkacaksınız sizler
      Rabbinizin ayetlerini okuyan, sizi uyaran peygamberiniz gelmedi mi?" " Evet geldiler" derler.

      "Zaten kafirler hakkında azap hükmü kesinleşti artık, şimdi ne desek her şey boş!" derler
72. Üstünlük taslayanların yeri ne kötü!  " Ebedi kalacağınız cehennem kapılarından girin" denilir.
73. Mabut olan Rablerinden korkup çekinenler ise bölük bölük halde cennete sevkedilirler
      En sonunda oraya vardıklarında cennetin kapıları açılır., oranın bekçileri hoş amedi yapar::
      "Rahatlık, esenlik, selam sizin üzerinize olsun. Tertemiz oldunuz, artık ebedi alarak girin" derler

74. (Zevk alan) onlar:"Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamdler
       Üzerinde dilediğimiz yere gidebileceğimiz cennet, iyi amellerin mükafatı ne güzel" derler
75. Melekleri görürsün ki, Rablerine hamd ile tesbih ederek Arş'ın etrafını kuşatmışlardır.
      Eh artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve "alemlerin Rabbine hamdolsun" denilmiştir.
      (Rabbine salih amel ile ibadet edip O'ndan çekinip sakınan takva sahipleri bu manzarayı görür)