27 Eylül 2017 Çarşamba

Rad

Başlanır her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 

1.   Rabbinden indirilen bir gerçektir; Elif, Lam, Mim, Ra, Kitab'ın ayetleridir bunlar.
      Ancak yine de insanların çoğu hak olarak indirilen bu gerçeğe iman etmezler.
2.   Direksiz gökleri görmektesiniz onları Allah yükselti sonra da arşa istiva etmiştir.

      Ram etmiştir güneşi ve ayı. Hepsi adı belli bir zamana dek akıp gitmektedirler.
      Ayetleri birer bire açıklar. Her şeyi O düzenler. Rabbinize kavuşuncaya kadar,
      Delilleri birer birer gözünüzün önüne serer ta ki görün ve olun inanan kimseler.

3.   Rabb'ül alemindir yeryüzünü yayıp genişleten ve üzerine yerleştiren sabit dağlar.
      Akan ırmaklar. Orada her meyveden çifter çifter yarattı. Geceyi gündüze bürür.
      Doğrusu bütün bunlarda düşünen topluluk için çıkarılacak nice dersler vardır.

4.   (Rabıtasız ama) bir birine komşu kıtalar vardır. Üzüm bağları, ekinler,
      Ayrı ayrı ve bir kökten yetişmiş hurma ağaçları. Hepsi bir suyla sulanır
      Dikkat çeken kısım bazısının meyveleri bazısına üstün etmekteyizdir.

      Rahatça görülen bu şeylerde akıl edip düşünen topluluk için ibretler vardır.
5.   Allah'ın yarattığı bunca şeye hayret ediyorsan eğer asıl hayret verici şeyler
      Dedikleri: "Biz toprağa karıştıktan sonra yeniden mi yaratılacağız"'dır.

      Rablerine karşı inkara sapanlar işte onlardır. Bunlar öyle ki şu kişilerdir:
      Ateşten halkalar ki; boyunlarına geçirilenler ve orada ebedi kalıcıdırlar.
6.   Doğrusu senden iyilikten önce kötülüğün gelmesini çarçabuk isterler.

      Rabbin şüphesiz zulümlerine karşılık insanları bağışlama sıfatına sahibidir
      Azabı da şüphesiz ki çok şiddetlidir. Rabbinin cezası adil ve çetin olandır.
7.   Derler ki inkar eden kafirler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya?"

      Resulüm, sen sadece bir uyarıcısın. Her topluluk için bir hidayet rehberi vardır.
8.   Allah her bir dişinin neye gebe kaldığını, karnında ne taşıdığını bilir.
      Döl yatağında neyin eksik neyin artırıldığını bilir. Katında her şey ölçü iledir.

9.   (Rab) gayp alemini de ve şehadet alemini de bilendir. O pek büyüktür, yücedir.
10. Açıkça sözünü söyleyenle, sizden onu gizleyen; gece gizlenen ile gündüz
      Dolaşan da, onun katında birdir. O'nun bir şeyi bilmesi aynı durumdur.

11. Raptedilmiş melekler vardır herkesin önünde ardında nöbetleşerek görevlidir.
      Allah'ın emrinden ötürü koruyup kollarlar. Bir toplum durumunu değiştirmedikçe
      Doğrusu Allah da toplulukla olan hali değiştirmez. Allah bir topluluğa eğer

      Rüsvay edecek kötülük isterse, artık onu geri çevirecek hiç bir güç yoktur.
      Artık bundan sonra Allah'tan başka himaye edecek hiç bir kimse de yoktur.
12. Doğrusu O korku ve ümit olsun diye şimşeği gösterir. Yağmur yüklü bulut oluşturur.

13. (Rabbi) tenzih ve takdis eder gök gürlemesiyle. Melekler de tesbih ederler,
      Açıkça O'ndan ürpererek ve saygı duyarak. Yıldırımları gönderir O ve çarpar
      Dilediğine. Allah hakkında tartışıp dururlar. Oysa ki O'nun çok cezası çetindir.

14. (Rabbe) yapılan duadır geçerli olan. Müşriklerin O'ndan başkasına yöneldikleri putlar;
      Arzuladıkları hiç bir şeye icabet etmezler. Onların durumu iki elini suya uzatan gibidir.
      Doğrusu da uzattığı avuçları hiç bir zaman suya uzanmaz, boşuna su bekler.

      Reddedip inkar eden kafirlerin duası da böyle şaşkınlıktan başka bir şey değildir.
15. Allah'a göklerde ve yerde her kim varsa, isteyerek veya istemeyerek de olsa eğer,
      Daima sabah ve akşam hem kendileri hem de gölgeleriyle beraber secde eder.

16. "Rabbi kimdir göklerin ve yerin?" diye sor. De ki: "Allah'tır. De ki: "O'nu bırakıyor
      Aslında kendilerine de hayrı olmayan bir takım velileri mi ediniyorsunuz tanrılar?"
      De ki: "Hiç görmeyen ama ile basiret sahibi bir olur mu? veya karanlıkla nur eşit midir?"

      Rağbet ettikleri mabutları da tıpkı onun gibi yaratıyor mu ki onları Allah'a eş koştular.
      Allah her şeyi yaratandır. O birdir. O acze düşmez. O her şeyden mutlak üstündür.
17. Dereler ırmaklara gökten su indirir de kapasitesine göre dolar ve sular akar.

      Rahatlıkla bu sel suların üzerinde kabaran köpüğü alır götürür. Bu köpük şuan benzer;
      Ateşte eritilip de insanların zinet veya bazı eşyaları yaptıkları maden köpüğü gibidir.
      Doğrusu Allah hak ile batılı belirtirken böyle temsili örnekler getirerek anlatır.

      Resmedilen temsildeki gibi var olan köpük yok olur. Fayda olan cevher dipte kalır
      Allah işte böyle insanlara fayda sağlayacak şeylerle böyle misaller getirmektedir.
18. Davetine icabet edip gelenlere elbette en güzel mükafat olarak cennet vardır.

      Rablerinin çağrısını kabul etmeyenlere gelince, yeryüzünün tümü onların olsa eğer
      Ayrıca bir o kadar daha ilave edilse onların olsa kurtulmak için fidye verirlerdi.
      Doğrusu böylelerin hesabı çok fenadır. varacakları yer cehennemdir. O yer ne kötüdür.

19. Rabbinden sana indirilen vahyin hak olduğunu bilen kişi şimdi hiç bir mi olur,
      Âma gibi kör olanla? Ancak salim akıl sahibi kimseler düşünüp ibret alırlar.
20. Dururlar verdikleri sözde onlar. Allah'a olan ahidlerinden asla dönmezler.

21. Rablerinden sakınan, kötü hesaptan endişe eden kimselerdir onlar
      Allah'ın gözetmesini emrettiği şeyleri gözetenler kimselerdir onlar.
22. Dosdoğru namazını kılan, Rablerinin rızasını isteyerek sabredenlerdir

      Rızık olarak kendilerine verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler.
      Ayrıca kötülüğe iyilikle mukabele ederler. İşte ahiret mutluluğu onlarındır.
23. Doğrudan Adn cennetlerine girer onlar. Atalarından, eşlerinden, soylarından

      Rıza gözeterek salih amel işleyenlerle girerler. Her bir kapıda melekler şöyle der:
24. "Akibet ne güzeldir bu sonsuzluk yurdu. Sabretmenize karşılık size selamlar"
25. Dönüp ahdini bozanlar ki; onlar önceden Allah'a verdikleri sözler vardır.

      Reddedip terk ettiler, Allah'ın gözetmesini emrettiği şeyleri. Bozgunculuk çıkardılar.
      Ancak böyle kimseler için lanet vardır. Yurdun da kötü tarafı onlar içindir.
26. Dilediği kimsenin rızıkını bollaştırır Allah. Dilediği kimseninkini de daraltır.

      Razı olup dünya hayatına sevindi o inkarcılar. Halbuki dünya hayatı sadece bir metadır.
27. "Açıkça ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya" derler küfür içinde olanlar.
      De ki: "Allah dilediğini saptırır, kendisine sağlam inanları dosdoğru yola iletir."

28. Rablerini anmakla kalpleri huzur ve mutmain olur. Allah'a iman edenlerdir bunlar.
      Allah'ın zikriyle/kur'anla anarak ancak, gönüller kalpler gerçekten tatmin olur.
29. Dosdoğru iman edip de güzel ve makbul işler yapanlara ne mutlu! Ne güzel gelecek var.

30. Resulüm işte böyle; Senden önce nice ümmetlerin olduğu bir ümmete resul gönderdik
      Artık sana vahyettiklerimizi okursun. Oysa onlar ise Rahman'a nankörlük ediyorlar.
      De ki: "O benim Rabbimdir. Başka ilah yoktur. Ona tevekkül ettim Dönüş O'nadır."

31. Reaksiyona girip dağlar yürütülse veya parçalansa, ölüler konuşturulsaydı bir kitapla eğer,
      Aşikar ki bu Kur'an olurdu. Hayır tüm emir Allah'ındır. Müminler hala inanmazlar mı?
      Dilemiş olsaydı Allah bütün, insanları hidayete erdirirdi. İnkar eden kimseler

      Rabbin vaadi gelene kadar, kurdukları düzen ve işler sebebiyle başlarına bela inecektir.
      Allah şüphesiz verdiği sözden dönmez bu hal Allah'ın vaadi kıyamete kadar sürecektir.
32. Doğrusu senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ama ben belki vazgeçerler

      Reddettiklerini kabul ederler diye mühlet verdim. Fakat onlar akıllanmadılar.
      Ardından azabımla onları kıskıvrak yakalayıverdim. cezam nasılmış gördüler.
33. Doğrusu herkesin ne yapıp ettiğini görüp gözetene baş mı kaldırılır?

      Reddettiler, bir de ortak koştular. De ki: "Bunları isimlendirin bakalım sizler.
      Allah'ın yeryüzünde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz yoksa sizler?"
      Doğru sözde değil de boş laflar mı ediyorsunuz yoksa? Hayır, inkarcılara gösterilir

      Rağbet edip hazırladıkları tuzakları süslüce. Allah'ın şaşırttığına kılavuz edecek yoktur
34. Azap vardır dünya hayatında onlar için. Ahirette ise tahmin edemeyecekleri azap bekler
      Doğrusu onları Allah'ın var olan azabına karşı koruyacak hiç bir kimse yoktur.

35. Ram olup muttaki olanlara vaad edilen cennetin durumu şöyledir. Onun altından ırmaklar
      Akar, meyveleri, gölgeleri süreklidir. Bu mutttakilerin son yurdu, Münkirlerin sonu ise ateştir
36. Doğrusu kendilerine kitap verdiğimiz kimseler sana indirdiğimize sevinirler

      Reddedip bir kısmını inkar eden, bu indirilenlere karşı olan bir kesim de vardır.
      Açıkça de ki: "Şirk koşmaksızın sadece Allah'a kulluk etmekle emredilmişimdir.
      Davetim O'nadır. O'na yalvarıp yakarırım ben. Dönüşüm şüphesiz ki o'nadır.

37. Riayet edilerek uygulanacak Arapça bir hüküm olarak indirdik Kur'an'ı
      Andolsun bu gelen şeylerden sonra onların  istek ve arzularına uyarsan eğer,
      Dost bulamazsın Allah'a karşı. Seni Ondan koruyacak her hangi biri de yoktur.

38. Resuller gönderdik senden önce de andolsun. Verdik onlara eşler ve çocuklar
      Allah'ın izni olmaksızın, hiç bir elçiye mucize getirme işi olacak şey değildir.
      Doğrusu şudur ki; her mukadder edilmiş zaman kitapta tespit edilmiştir.

39. Rab olan Allah dilediğini ortadan kaldırır, Kitab'ın aslı O'nun katındadir.
40. Azap adına onlara vaad ettiğimizden bir kısmını sana göstersek de
      Daima senin üzerine olan vazife tebliğdir. Hesap sormak Bize aittir.

41. Resmen yer kürenin uçlarından eksiltiyoruz. Görmüyorlar mı? Biz oraya geliyoruz.
      Allah hükmeden. O'nun hükmünü denetleyecek de yoktur. Hesabı hızlı görendir.
42. Düzenekleri hileleri sizden öncekiler de kurdular; Fakat düzen kurma hükmü Allah'a aittir

      Rahatça herkesin ne kazanacağını O bilir. Kafirler bu yurdun sonu kime ait yakında bilirler.
43. Allah'tan gelenleri örtbast edenler: " Elçi değilsin" derler. De ki: Şahit olarak aramızda yeter;
      Dosdoğru kitap'tan ilmi yanında olan kimseler ve Allah. Başka şahit aramaya gerek yoktur.

26 Eylül 2017 Salı

İbrahim

Başlanır her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 

1.   İnsanları karanlıktan aydınlığa çıkarman için bu kur'an  Elif, Lam, Ra bir kitaptır.
      Büyük kudret ve sonsuz hamd sahibi Rabbin izniyle, onun yoluna ulaştırman içindir.
2.   Rab olan Allah ki göklerde ve yeryüzünde her ne varsa hepsin O'nundur.
      Azabın şiddeti olanı dolayısıyla, gerçekleri inkar edenlerin vay hallerine
3.   Hayat-ı dünyeviyi ahirete tercih eder onlar. Allah yolundan alıkoyarlar.
      İşte onlar ki pek uzak, oldukça da derin olan bir sapkınlık içindedirler.
4.   Mutlaka apaçık olsun diye, elçiyi kendi milletinin diliyle göndermişizdir.

      İşte sonra da Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. O Aziz'dir, Hakim'dir
5.   Biz andolsun ki Musa'yı "Allah'ın günlerini hatırlat, kavmini karanlıktan nura çıkar. "
      Rolü üzere mucizelerle gönderdik. Şüphhe yok ki, bunda çokça sabredenler,
      Ayrıca yine bunda çokça şükreden herkes için nice ibretlik hususlar vardır.
6.   Hani Musa kendi toplumuna şöyle demişti: "Allah'ın size bahşettiği nimetler
      İşte onları hatırlayın! O sizi Firavun ve hanedanından kurtarmıştı. İşkenceler
      Merhametsizce şiddetliydi. Kadınlarını sağ bırakıp erkek çocukları boğazlıyor,

      İşte sizin başınıza gelen tüm bu olaylar, Rabbinizden gelen büyük bir imtihandır."
7.   Bildirmişti Rabbiniz hani: "Size kat kat artırırım andsolun, şükrederseniz  eğer.
      Reddedip nankörlük ederseniz eğer, iyi bilin ki size azabım pek çok şiddetlidir."
8.   Açıkça Musa: " Siz de yeryüzünde  bulunanların tümü de inkar edip küfür,
      Halkası içinde de olsa, Hiç şüphesiz Allah hiç bir şeye muhtaç değildir. O Hamid'dir.
9.   İnkar eden sizden önceki kavimlerden hiç haber gelmedi mi? Haberiniz yok mudur?
      Malum olan kavimler, Nuh, Ad, Semud'dur. Bunların hepsini birden Allah bilir.

      İşte böyle peygamberleri apaçık deliller getirmişi de, ellerini ağızlarına götürdüler
      Biçare öfkelerinden ısırıp dediler: "Doğrusu biz seninle gönderileni ederiz inkar.
      Rızamız için davet ettiğin şeyden de gerçekten şüpheli bir tereddüt içindeyizdir."
10. "Allah  hakkında şüphe edilir mi"dediler peygamberleri. O gökleri ve yeri yaratandır.
      Halbuki O sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet ediyor. Sizi bir müddet erteliyor.
      İşte o adı konulmuş bir vakte kadardır." Onlar: "Siz bizim gibi bir beşersiniz" dediler.
      "Mabutlarımızdan ki; atalarımızın taptıklarından vazgeçirmek istiyorsunuz sizler.

       İşte öyle ise madem, elçi olduğunuza dair getirin bize apaçık belirgin olan deliller."
11. "Biz de sizin gibi insanız, fakat Allah dilediği kullarına lütufta ihsanda bulunur.
       Rab olan Allah'ın izni olmadıkça bizim bir delil göstermememiz mümkün değildir."
       Allah'a güvenip dayansınlar ancak O'na iman eden kimseler. O'na Tevekkül etsinler.
12. Her halükarda bize yolu gösteren Allah'a neden tevekkül etmeyelim ki? Bizler
      İktidarınızın tüm gücüyle bize verdiğiniz eziyetlere elbet katlanıp sabredeceğiz.
      Mutlaka tevekkül edip güvenenler yalnız Allah'a tevekkül edip güvensinler."

13. İnkar edenler peygamberlerine: "Muhakkak sizi toprağımızdan süreceğiz" dediler
      "Bizim dinimize geri döneceksiniz veya". Bunun üzerine onlara vahyetmiştir
      Rableri: " Zalimleri muhakkak ki helak edeceğiz. (Onlar yok olacaklar)"
14. Ardında mutlaka sizi oralara yerleştireceğiz. Bu durum bir özel ayrıcalıktır.
      Hakkıyla celalimden, tehdidimden, makamımdan korkan kimseler içindir.
15. İnatçı ve zorba olanlar perişan olup gitti. Allah fetih verdi, çünkü zafer istedi onlar.
16. Muhakkak zalimlerin önünde cehennem var. Orada kanlı, irinli su içirilecektir.

17. İçer onu yudum yudum, fakat boğazında bir türlü yutamaz takılır kalır.
      Bir türlü ölmeyecek ama her yanından felaketler gelecek. Ardından da ağır azaplar.
18. Rablerini inkar edenlerin durumu: Yaptıkları işler; fırtınalı bir günde savrulan küldür
      Aşırı uğraşarak kazandıkları hiç bir şeyin gücü yoktur. İşte çok uzak bir sapıklık budur.
19. Hikmetle Allah'ın gökleri ve yeri yarattığını görmüyor musun? O dilerse eğer
      İstediği gibi sizi yok eder, ortadan kaldırır götürür ve yerine yeni bir halk getirir.
20. Malum olan bu şeyi yerine getirmek, Allah'a hiç de güç gelen bir şey değildir.

21. İşte hepsi toplanıp Allah'ın huzuruna çıktılar zayıflar büyüklük taslayanlara derler:
      "Biz size tabi olmuştuk şüphesiz ki.Şimdi bizi Allah'ın azabından bir kısmı defeder,
      Rahatlatabilir misiniz?" Onlar da: "Allah bize doğru yolu gösterseydi eğer,
      Açıkça bizde size gösterirdik. Şimdi yakınıp, sızlansak da kaçacak yer yoktur."
22. Hükme bağlanıp iş bitince şeytan: "Gerçek şu ki Allah vaad etti, bende size vaadler
      İle yalan söyledim. Benim kesinlikle size karşı zorlayıcı gücüm yoktu. Sadece çağrılar
      Misali davet ettim siz de icabet ettiniz. Ne benim size ne de sizin bana yardımınız olur.

      İşte siz beni kınamayın kendi kendinizi kınayın. Zaten önceden de beni ortak koşar
      Belleyişinizi de tanımamıştım. Gerçek şudur. Zulmedenlere acı bir azap vardır" der.
23. Rablerinin izniyle, iman edip salih amellerde bulunanlar altından ırmaklar
      Akan, ebedi kalacakları cennetlere konulurlar. Orada birbirlerine iltifatları "Selam'dır"
24. Hadi görmedin mi? Allah nasıl misal vermektedir: "Güzel bir söz güzel bir ağaç gibidir.
      İşte onun kökü yerde sabit, sapasağlam dalları ise göğe doğru uzanan ağaca benzer."
25. Meyvesini Rabbinin izniyle her zaman verir. Olur ki Allah insanlar düşünür,

      İbret alır da kendilerine gelirler diye böyle benzetmelerle misaller vermektedir.
26. Bir kötü söz ise kötü ağaca benzer; kökü yerden koparılmış. duracak hali yoktur.
27. (Rab olan) Allah iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sağlam kılar.
      Allah onları sabit sözle sebat içinde, zalimleri şaşırtıp saptırır. O dilediğini yapar.
28. Hakkı inkarla değiştirenleri görmüyor musun? Halkını helak yurduna sürüklediler.
29. İçine atılacakları helak yurdu cehennemdir. Orası ne kötü bir konaklama yeridir.
30. Münkirler O'nun yolundan saptırmak için Allah'a rekabet edecek eşler koştular.

      "İyice geçinin gidin şimdilik" de. "Çünkü dönüp varacağız yer elbet ateştir"
31. Benim ilahlığımı tanıyan kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar
      Rızıklandırdığımız şeylerden gizli açık infak etsinler. O gün gelmeden yapsınlar
      Artık o gün ne bir alışveriş vardır ne de karşılıklı olarak bir dostluk vardır.
32. Halk etmiştir Allah gökleri ve yeryüzünü. Türlü ürünler çıkarmıştır gökten yağmur
      İndirerek. Emriyle gemilerin denizde yüzüp gitmesini emre amade kılmıştır.
      Musahhar kıldı sizlere nerihleri. Yine bunları da sizin yararınıza sunandır.

33. İşte şu  mutat seyirleri, gece ve gündüzü güneşi ve ayı istifadenize veren O'dur.
34. Bir kere Allah kendisinden istediğiniz her şeyi verdi. Allah'ın nimetleri eğer
       Rakamlarla saymaya kalsanız sayamazsınız. Doğrusu insan, zalim ve nankördür
35. An ki, o zamanı İbrahim: "Ey Rabbim! Bu beldeyi (Mekke'yi) güvenli kılıver
      Heykeller putlara tapmaktan beni de oğlumu da uzak tut. Bizden onları uzaklaştır.
36. İnsanların çoğunu şaşırtıp saptırdı onlar şüphe yok ki, Ey Rabbim! Eğer
      Milletten kim uyarsa artık bendendir. Kim isyan ederse, Sen bağışlayansındır.

37. İçlerinden bir kısım çocuklarımı ekin bitmeyen yere, Beyt-i Haram yakınlarına
      Bırakıp namaz kılsınlar diye yerleştirdim Rabbimiz. İnsanları bir kısmı da onlara
      Rabıta kurar kıl gönülleriyle ve şükretmeleri için meyvelerden rızıklar ver onlara.
38. Allah'a yerde ve gökte hiç bir şey gizli kalmaz. Ey Rabbimiz sensin her şeye aşina
      Her şeyi sen bilirsin şüphesiz gizleyip saklı tuttuğumuzu da, açığa vurduğumuzu da
39. İsmail ve İshak'ı ihtiyarlığımda veren Allah'a hamd olsun. Şüphesiz Rabbim duayı duyar
40. Müdavim et Rabbim! soyumdan gelenleri namazda. Rabbimiz duamı kabul buyur.

41. "İnanları, anamı, babamı, beni hesap görüleceği gün bağışla Ey Rabbimiz." Duası budur.
42. Baskı ve zulüm yapan zalimlerin yaptıklarından Allah'ı sakın habersiz sanma. O bilir.
      Rezil olup da korkudan gözlerinin dışarı fırlayacağı güne kadar onları erteliyor
43. Artık o gün başları yukarıda koşarlar, gözlerini kendilerine çevirmez, kalpleri bomboştur.
44. Haber ver kendilerine azabın gelip çatacağı günü. Uyarıp korkut insanları. Zulmedenler
      İşte şöyle: "Rabbimiz! yakın bir zamana kadar bırak bizi, tekrar dünyaya dönelim bizler
      Malum olan senin davetine icabet edelim, elçilerine uyalım." Oysa önceki zamanlar

      İçinde kendinize yönelik "bize zeval yoktur" diye yemin edenler değil miydiniz sizler?
45. Bilakis siz, kendilerine zulmedenlerin yerlerine yerleşip oturmuştunuz. O yerler
      Resmen oradakilere nasıl davrandığımızın olduğu yerlerdi. Size vermiştik örnekler.
46. Açıkça düzen kurdular. kurdukları hileler dağları  yerinden oynatacak olsa da eğer,
      Hilelerine karşı Allah'ın da bir tuzağı vardır. O'nun katındaki tuzak daha büyüktür.
47. İyi bil ki, Sakın Allah'ı Elçilerine olan sözde ters düşer sanma Allah Aziz'dir, Müntakim'dir.
48. Mutlak yerin başka bir yeryüzüne, göklerin de bir başkaya dönüştürüldüğü gün o gündür.

      İşte o gün insanlar yalnızca bir ve kahhar olan Allah'ın huzuruna çıkarılacaklardır.
49. Bütün suçluları o gün boyunlarına zincirler vurulmuş olarak görürsün. (Bu haldedirler)
50. Rahatsızlıkları bellidir. Onların gömlekleri katrandandır. yüzlerini de ateş bürür.
51. Allah herkese yaptığının karşılığını verir. Şüphe yok ki Allah'ın hesabı çok hızlıdır.
52. Hakikat olan işte bu Ku'an insanlara apaçık bir tebliğdir. Bununla uyarılsınlar
      İlah olarak bilsinler tek bir Allah'ı. Akıl ve vicdan sahipleri düşüp öğüt alsınlar.
      (Muhakkak ki Kur'an insanlara bir çok ibretlerle hakikati gösteren bir tebliğdir)

24 Eylül 2017 Pazar

Hicr

Başlanır her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 

1.   Her şeyi apaçık açıklayan Elif, Lam, Ra; bu harfler Kur'an ayetleridir.
2.   İnkar edip örtbas edenler, çok kez müslüman olmayı isteyeceklerdir.
3.   Canlarının istediği bırak onları, yararlansınlar. yakında bileceklerdir.
4.   Resmen takdiri yazılı olmaksızın hiç bir ülkeyi helak etmemişizdir.

5.   Hiç bir ümmet ecelini, ne erkene alabilir, ne de onu geciktirebilir.
6.   İşte onlar:" Ey kendisine kitap indirilen. Gerçekten sen delisin" derler.
7.   Ciddi isen gerçekten, neden bize getirmiyorsun meleklerle beraber?
8.   Rızamız ancak hak üzere olduğunda melekleri indiririz. İnişleri haktır.

      Hak üzere indirildiklerinde de o zaman onlara göz açtırılmaz, mahvolurlar.
9.   İndirdik Kur'an'ı Biz şüphesiz. O koruyacak da muhakkak Biz'izdir.
10. Celalim hakkı için senden önceki milletlere de gönderdik elçiler.
11. Rahatsız edip de alay etmedikleri herhangi bir Resul olmamıştır.

12. Hakikatte Biz o alaycılığı böyle sokarız günahkarların kalplerine.
13. İman etmezler ona, öyle ki öncekilerin yaptığı yöntemler geçmiştir.
14. (Cam) kapı açsak da üzerlerine gökten, oradan yukarı çıksalar bile
15. "Ruhsuzlaşıp gözlerimiz boyandı, biz büyülendik herhalde" derler.

16. Halk eyledik andolsun gökte burçlar. Onları seyredenler için süsledik.
17. İşte onu/onları her kovulmuş, taşlanmış, şeytani güçten koruduk.
18. Çalmak isterse sırları kulak hırsızlığıyla, onu da parlak bir ateş izler.
19. Rabtettik sarsılmaz dağlarla yeryüzünü onunla enine boyuna yaydık.

      Her şeyden ölçüsü belirlenmiş oldukça dengeli bitkileri orada bitirdik.
20. İşte orada size ve rızıklandırıcısı olmadıklarınız için geçimlikler yarattık.
21. Çünkü hiç bir şey yoktur ki hazineleri katımızda olmasın. Biz onu ancak,
      Rızamızla kusursuz bir ölçü ile belirlenmiş bir miktar olarak indiririz.

22. Havada aşılayıcı rüzgarlar gönderir, susuzluğunuzu giderici su indiririz
      İhtiyacınızı bu gökten inen su ile karşıladık. Siz onları depolayıcı değilsiniz.
23. Can verir yaşatırız sizi gerçekten ve öldürürüz. Her şeye varis olan biziz.
24. Resmen sizin önde gidenlerinizi de bilir. Andolsun geri kalanlarınızı da biliriz.

25. Hakikaten Rabbin onları haşredecektir. Gerçekten o hüküm sahibidir, bilendir.
26. İnsanı andolsun, kurumuş çamurdan, şekillenmiş suret verilmiş balçıktan yarattık
27. Caan'ı da onlardan önce yakıp kavurucu çok hararetli bir ateşten yaratmıştık
28. Rabbin meleklere: 'Ben kuru çamurdan şekillenen balçıktan bir insan yaratacağım"

29. Hemen ona secde edin! Ben biçim verip ona ruhumdan üflediğim zaman.
30. İşte o an bunun üzerine bütün melekler hepsi bir den secdeye kapandılar.
31. Çekindi İblis secde edenlere katılmaktan. Ancak o oldu secde etmeyen.
32. (Rab): "Ey İblis" diye buyurdu. "Sana ne oluyor da secde edenlere katılmadın?"

33. "Hayır! Kuru çamurdan, şekillenen balçıktan yarattığın insana secde etmem" demiştir.
34. İşte o an Allah da :"Çık git buradan, artık sen kovulmuş bulunmaktasın" demiştir.
35. Ceza gününe, din günü olan hesaba kadar da artık lanetim senin üzerinedir.
36. "Rabbim, öyle ise bana onların diriltileceği güne kadar mühlet ver" demiştir.

37. "Haydi bakalım şüphesiz ki sen kendine mühlet verilenlerdensin" buyurmuştur.
38. İşte sana müsaade edildi o tayin edilen belirli güne (kıyamete) kadar.
39. "Cilveli süslemeler yaparak azdıracağım onları muhakkak ki. Bu şeyler
      Rabbim! senin, beni saptırmana karşılık olacaktır. yemin ederim" demiştir.

40. Hakkıyla ihlasa ermiş muhlis kulların müstesna, ancak onlar mümkün değildir.
41. "İşte bu yol bana doğru dosdoğru ulaşan yol bir yoldur" diye, O buyurmuştur
42. Candan iman eden benim kullarım üzerine senin hiç bir hükmün yoktur.
      Reddedip sapmış olan azgın kimseler sana uyar, Senin işin onlarla olur.

43. Hiç şüphe yok ki, onların hepsinin varıp buluşacağı yer cehennemdir.
44. İçeri girişte onun yedi kapısı vardır. Her kapı için ayrı bir grup  ayrılmıştır.
45. Cennetlerde pınar başında olurlar, şüphesiz ki takva sahibi olanlar.
46. "Rahatlık ve esenlik, emniyet ve güven içinde girin oraya" denir

47. Haset ve kini göğüslerinden çekip aldık, taht üzerinde karşılıklı otururlar.
48. İçlerinde artık ne bir yorgunluk duyar onlar, ne de orada çıkarılırlar.
49. "Çok bağışlayıcı ve çok esirgeyenim Ben". Kullarıma haber ver.
50. (Reddenler için) Azaba gelince de benim azabım çok acı azaptır.

51. Haberdar et. İbrahim'e gelen misafirlerden de onları (bilsinler.)
52. İbrahim'e geldiklerinde "Selam" demişlerdi. O da "Sizden korkarız" demiştir.
53. "Çekinip korkma bizden! Biz sana bilge bir oğul müjdeliyoruz" dediler
54. "Rahat gençlik sonrası ihtiyarlıkta mı müjdeliyorsunuz? Bu ne ile müdjedir?"

55. "Hak ile müjdeledik seni gerçektir bu. sakın ümit kesenlerden olma!" dediler.
56. İbrahim: "Sapkınlardan başka Rabbinden kim ümidini keser ki?"demiştir.
57. (Candan bir şekilde) şöyle ekledi: "Ey Elçiler! Başka göreviniz nedir?"
58. "Resmen biz, suç işleyen  günahkar bir topluluğa gönderildik" dediler.

59. Hariç tutulan Lut ailesi olmak üzere inanların hepsini kurtaracağız muhakkak.
60. İşte yalnız Lut'un karısı müstesnadır. Onu geride kalacak şekilde taktir ettik.
61. Cenab-ı Hak'tan gönderilen elçiler Lut'un ailesine geldiğinde irkilerek;
62. "Rastlamadığımız, daha önce gerçekten tanınmamış bir kimselersiniz" dedi

63. "Hayır!" dediler. "Onların şüphe ettikleri şeyleri getirdik" diye cevapladılar.
64. "İşte biz sana gerçeği getirdik. Muhakkak ki doğru söyleyeniz bizler"
65. "Celbet, yola çıkar aile fertlerini, gecenin bir yarısında.Ardından da sen gidiver.
      Rahatça gidin hiç kimse arkasına bakmasın, ta ki emrolduğunuz yere kadar.

66. Hükmü tebliğ ettik onlara: "Sabaha doğru muhakkak kökleri kesilecektir."
67. İçten bir sevinçle şehir halkı bir birine müjdeleyerek misafirlere geldiler.
68. (Canı sıkılarak Lut) bunlar benim misafirlerim beni utandırmayın sizler.
69. Rabb'ül Alemin olan Allah'tan korkun da beni utandırmayın sizler.

70. "Halbuki biz seni el alemin işine karışmaktan men etmedik mi?" dediler.
71. "İşte bunlar benim kızlarım" dedi. "İlle de bir şey yapacaksanız eğer"
72. Canın, ömrüne yenim olsun ki Resulüm; Onlar sarhoşluktan bocalıyorlar.
73. (Rabbin takdiri) sabah tan yeri ağarırken apansızca onları yakalayıvermiştir.

74. Hemen şehrin altını üstüne getirdik. Üzerlerine yağdırdık çamurdan taşlar.
75. İşte şüphesiz ki bunda düşünen kimseler için ibretler, ayetler vardır.
76. Çok rahat herkesin görebileceği yol güzergahı üzerindedir o yerler.
77. Rahatça görülebilen bu şeylerde inanalar için elbette ibretler vardır.

78. Halk olarak Eyke de gerçekten yoldan çıkmış zalim topluluktur.
79. İşte bu yüzden onlardan da intikam aldık. Her ikisi de göz önündedir
80. Cepheleşen Hicr halkı da andolsun ki, gönderilen elçileri yalanladırlar
81. (Resullerimizle) ayetlerimizi göstermiştik de onlar yüz çevirdiler.

82. Halk onlar dağları yontarak kendilerine güvenli evler yapmışlardır.
83. İşte onları da sabah erken vakitte dayanılmaz bir çığlık yakalamıştır.
84. Canlarını, kazandıkları mal, mülk, servet, hiç bir şey kurtaramamıştır
85. Rastgele abes bir amaç için gökleri, yeri ve arasındakileri yaratmadık.

      Hakikaten o saat yaklaşarak gelmektedir. Sen hoşgörülü ol, güzel davranıver
86. İç özünü bilir her şeyin Rabbin. Şüphesiz O her şeyi yaratandır, bilendir.
87. Celalim hakkı için Biz sana tekrarlanan yedi ayeti ve büyük Kur'an'ı vermişizdir
88. Rahatlık üzere onlardan bazılarına verdiğimiz nimetlere göz dikme, tasalanma.

Hüzünlenme iman etmiyorlar diye. Müminlere de merhamet kanatlarını indir.
     (İçten içe seni hüzünlendiren şeyden vazgeç. İman edenlere kol kanat ger.

89. Can-ı gönülden de ki: "Şüphe yok ki ben apaçık konuşan bir uyarıcıyımdır."
90. Reddedenlere de kitap indirmiştik ki onlar kısım kısım parçalayanlardır.

91. Hakikatte Kur'an'ı bölümlere ayırdırlar. Bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmadılar
92. İşte Biz onların hepsini mutlaka sorguya çekeceğiz Rabbine olsun yeminler.
93. Canlarının istediği yada istemediği şeyleri gözeterek hesaba çekeceğizdir.
94. Rabbinden sana emrolunan şeyi apaçık bildir. Müşriklerden de yüz çevir.

95. Her halükarda, muhakkak ki, seninle alay edenlere karşı biz yeteriz.
96. İlah olarak Allah'tan başkalarını edindiler. Onlara yakında bildireceğiz.
97. Canın yandığını, onların söylediklerinden göğsünün daraldığını biliyoruz.
98.-99. Rabbine hamd ile tesbih et secde edenlerden ol. Yakine kadar Rabbine kulluk et


23 Eylül 2017 Cumartesi

Nahl

Başlanır her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 

1.   Nitekim Allah'ın emri geldi, onunla yüz yüze gelmede acele etmeyin
      Allah yücedir ve münezzehtir onların ortak koştukları şeylerden
2.   Hakikatte, Allah, melekleriyle kullarından dileğine emrindeki ruh indirilen
      "Lazım olan gerçek şu ki; Benden başka ilah yoktur, öyleyse Benden korkun!"

3.   Nizam ile gökleri ve yeri yarattı. O onların ortak koştuklarından yücedir.
4.   Azıcık bir damla sudan yarattı insanı, buna rağmen o apaçık düşmandır.
5.   Hayvanları yarattı; sizin için giyinme, beslenme ve bir çok faydalar vardır
6.   Latif güzellikler vardır, akşamları getirildiği, sabahları götürüldüğü zamanlar

7.   Nice varamayacağınız yerlere, zorlanmadan canlarınızı ve yüklerinizi taşırlar.
      Acıyıp esirger sizi Rabbiniz. Gerçekten Rauf'tur, Rahim'dir. Merhamet eder.
8.   Hem onlara binesiniz hem de zinet olsun diye atları, katırları yaratmıştır.
      Lütfedip sizlere, daha nice nice bilemeyeceğiniz şeyleri yaratıp duruyor.

9.   Neticesi doğru yolu göstermek Allah'a aittir. Yolların bazıları da eğridir.
      Allah hepinizi doğru yola iletirdi elbet, yüce kudretiyle dileseydi eğer.
10. Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler, ağaçlar indirilen suyla yetişir.
      Lütfedip size gökten su indirir, siz de içersiniz. İşte bunu yapan O'dur.

11. Nitekim onunla size ekinler, zeytin, hurma, üzüm ve çeşitli meyveler bitirir.
      Ayetlerdir bunlar. Şüphesiz ki bunlar düşünen topluluğa mahsus delildir.
12. Hizmetinize amade etmiştir geceyi, gündüzü, yıldızları, güneşi ve ayı birer birer.
      Layıkıyla aklını kullanan topluluk için bunlarda çıkarılacak dersler vardır.

13. Nasıl da rengarenk yeryüzünde yarattığı tüm şeyler de sizin içindir.
      Akıl edip düşünecek topluluk için elbette bunda ibretler vardır.
14. Hizmetiniz için emrinize denizi veren O'dur. Yemeniz için taze etler,
      Latif takınıp kuşanacağınız zinet eşyaları çıkarırsınız. Yine orada gemiler ,

      Nasıl da suyu yara yara gittiğini görürsün. Bütün bunlar onun fazlındandır.
      Arar, nasibinizi bulursunuz O'nun lütfundan, Tüm bunlar şükretmeniz içindir.
15. Hareketlenip sarsıntıya uğratır diye yeryüzüne muhkem ağır dağlar,
      Lazım olan yollar ve ırmaklar koydu. Doğruya ulaşmanız umulur.

16. Nice alametler yaratmıştır. Yıldızla da onlar elbet doğru yolu bulurlar.
17. Akıl edip ibret almaz mısınız ? Hiç yaratan, yaratmayana benzer midir?
18. Hakkıyla Allah'ın nimetleri saymaya kalksanız, sayamayacaksınızdır.
      Lütfuyla verdikleri çoktur. Allah Gafur'dur, Rahimdir. Çok merhametlidir.

19. Niyetinizde olup gizlediğinizi bilir Allah. Açığa vurduğunuzu da bilir.
20. Allah dışında taptıklarınız hiç bir şey yaratamazlar. Onlar da yaratılmaktadır.
21. Hep ölüdür, diri değildir onlar. Ne vakit dirileceklerini de bilmezler.
22. Lahut olan ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalbi ise inkarcıdır

      Ne var ki onların kalpleri kibirlenerek gerçeği kabule yaklaşmamaktadırlar.
23. Allah, onların sakladıklarını da açıkladıklarını da bilir. O kibirlenenleri sevmiyor.
24. Halbuki onlara "Rabbiniz indirdi" denildiğinde " Eskilerin masalları" derler.
25. Layıkıyla kendi günahlarını kıyamet günü yüklendikten sonra diğer günahlar,

      Nasılsa bilgisizliklerinden dolayı saptırdıkları kişilerden de bir kısım yüklenecekler
      Ah ki ne ah, bir bilseler kıyamet gününde onlar ne kötü bir yük yükleniyorlar.
26. Hileli düzen kurdular onlardan öncekiler de gerçekten. Allah temelinden yıkmıştır.
      Lağvolup düzenleri, onların üstlerindeki tavan tepelerine tamamen çökmüştür.

      Nitekim azap onlara hiç tahmin etmedikleri bir yerden üzerilerine gelmiştir.
27. Allah sonra onları zelil hale getirip diyecek ki: " Hani ortak koştuklarınız" der
      "Haklarında (müminlere) düşmanlık yaptıklarınız nerede?" İlim verilenler:
      "Layık olan şey; rezillik ve kötülüktür. onlar gerçeği inkar edenlerdir" deler.

28. Nefislerinin zalimleri olarak melekler canlarını aldıklarında: "Biz değiliz kötüler
      Açıkça bir kötülük yapmadık hiç bir zaman" diye canlarını verip teslim olurlar.
      Hayır! Doğrusu Allah sizin daha neler neler yaptığınızı çok iyi bilendir.
29. Layığınız artık, cehennemin kapısından girin! Orada ebedi kalacaksınızdır .

      Ne kötü şeydir ki; büyüklük duygusuna kapılanların düştüğü durumlar.
30. Allah'a sığınıp sakınanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" denildiğinde " Hayır" derler.
      Hareketi güzel olup iyi davrananlara bu dünyada güzellikler vardır.
      Lakin ahiret mekanı ise çok daha hayırlı. Takvalıların yurdu ne güzeldir.

31. Nitekim onların girecekleri yer Adn cennetidir. Onun altından ırmaklar akar.
      Aradıkları her şey vardır. Allah işte böyle takva sahiplerini ödüllendirir.
32. Haliyle melekler onların canlarını güzellikle aldıklarında:" Selam size" derler.
      "Layık olduğunuz minval üzere yaptıklarınıza karşılık girin cennete" derler

33. Nehyedip gerçeği örtenler, kendilerine melekler gelmesinden ne beklerler?
      Azap emrinin Rabbinden  gelmesinden başka bir şey mi gözlüyorlar?
      Halbuki öncekiler de öyle yapmıştı. Allah zulmetmedi ama kendilerine zulmettiler.
34. Layık oldukları; yaptıkları şey, kendilerine isabet etti. Bu ise alaylarının cezasıdır.

35. Nehyedip şirk koşan kimseler dediler ki: "Allah dileseydi eğer,
      Ancak O'na kulluk eder başka bir şeye kulluk etmezdik bizler.
      Haliyle biz de atalarımız da O'nun emri haricini sayardık haramlar.
      Lakin öncekiler de öyle yapmıştı. Resül'lere tebliğden başka şey midir?

36. Nitekim Biz her topluluğa: "Allah'a kulluk edip, tağuttan sakınsınlar"
      Amacıyla bir peygamber gönderdik andolsun. Böylelikle onlar,
      Hidayete kavuştu Allah tarafından. Bir kısmına da sapıklık hak olmuştur
      Layık oldukları sonuç; yalancılar için nasıl olmuş yeryüzünü dolaşıp görün.

37. Nasıl ki içten onların hidayete ermelerini istesen de, sapkınlar
      Allah öyle kabul edilmişse, hidayete ermez, onlara yardımcı da yoktur
38. Halbuki onlar: "Allah öleni diriltmez" diye tüm güçleriyle yemin ettiler.
       Lakin onlar diriltilecektir. Bu vaaddir ama insanları çoğu bilmezler.

39. Nasıl ki ihtilaf ettikleri şeyin apaçık anlaşılması için diriltilecekler.
      Anlaşılan hususta kafirlerin yalancı oldukları bilinmesi için diriltilecektir.
40. Hakkında olmasını istediğimiz şeye sadece "ol" demekle, o da oluverir.
41. Lüzumsuzca zulme uğradıktan sonra yurtlarından Allah yolunda hicret edenler,

      Nice güzel yerlere tarafımızdan yerleştirilir dünyada. Bilirlerse eğer,
      Ahirette de elbette ki onların mükafatı çok daha büyük olacaktır.
42. Hakkıyla sabredenler ve yalnız Rablerine tevekkül edenlerdir onlar.
43. Lütfedip gönderdiğimiz senden önceki vahyedilenler de erkektir.

      Nasıl olduğunu bilmiyorsanız zikir ehline (devrin alimlere) soruver.
44. Apaçık deliller ve kitaplarla gönderildi onlar. Sana bu zikri indrimişizdir.
      Hakkıyla insanlara onu açık seçik bildir; ta ki iyice düşünebilsinler.
45. Lanetlenecek kötülük düzenleri kuranlar, Allah'ın gücünden emin mi oldular?

      Nice kötü düzenlerini hiç farketmeksizin gelebilecek azaptan eminler midir?
46. Aciz bırakacak değillerdir O'nu, dönüp dolaşırken derdest etmeyeceğinden mi eminler?
47. Hazmettire hazmettire, korkuta korkuta azabın gelmesinden emin mi oldular?
      Lütfü bol, Rabbiniz Şüphesiz ki Rauf, Rahim'dir. O çok şefkatli ve merhametlidir.

48. Nasıl da Allah'ın yarattıklarına bakıp görmezler mi? Hepsinin gölgeleri vardır.
      Alçalarak onlar, sağdan ve soldan Allah'a secde eder şekilde yere kapanırlar.
49. Hakkıyla Allah'a secde ederler. Göklerde ve yerdeki tüm canlılar ve melekler
      Layık olduğu vechiyle Allah'a tazimde bulunup hiç de büyüklük taslamazlar

50. Nitekim onlar egemen olan Rablerinden korkarlar ve emredildikleri şeyi yaparlar.
51. Allah:"İki mabudu tanımayın. O ancak tek ilahtır. Yalnız benden korkun" demiştir.
52. Hal böyleyken göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Kulluk O'na olmalıdır.
      Lazım olan ibadet ve itaat böyleyken, Allah'tan başkasından mı korkarsınız sizler?

53. Nimet olarak size gelen ne varsa Allah'tandır. Sonra zarar dokunduğunda O'na yalvarırsınız.
54. Ardından sizden zararı kaldırdığında, sizden bir zümre Rablerine ortak koşarlar.
55. Haydi nasiplenin zevk alın bakalım. Verdiklerimize nankörlük edenler yakında bileceksiniz
56. Lakin kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, hiç bir şey bilmeyenlere pay ayırıyorlar.

      Neticede Allah'a iftira ettiklerinden dolayı andolsun ki sorguya çekilecek onlar.
57. Allah'a kızlar isnat ediyorlar. O münezzehtir. Hoşlandıklarını da kendilerine alırlar.
58. Halbuki onlardan birine kız müjdelendiğinde öfkelenir içi, yüzü de kapkara olur.
59. Lanetlenecekmişcesine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı topluluktan gizlenir.

      Ne yapacak bilemez, aşağılanarak tutar mı, toprağa mı gömer?Bak hüküm ne kötüdür.
60. Ahirete inanmayanların kötü misalleri vardır. En yüce sıfatlarsa Allah'a aittir.
      Hüküm ve hikmet sahibi O'dur. Her şeyi yerli yerine güzelce ancak O yapar.
61. Lüzumu üzere Allah insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı eğer,

      Ne bir kimse ne de bir canlı kalırdı yeryüzünde. Ancak belli bir süre ertelemektedir.
      Ancak ecelleri gelince onların ne bir saat geciktirilir ne de bir saat öne alınır.
62. Hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a atfederler. Güzel sonuçları kendilerine verirler
      Lisanlarıyla yalan söyler dururlar. Şüphesiz ateş onlarındır. Ona en önde gidenlerdir.

63. Nitekim, andolsun ki senden önceki ümmetlere de göndermişti peygamberler,
      Ama şeytan onlara kendi yapıp ettiklerini iyi, hoş, güzel, süslü göstermiştir.
      Halbuki bugün de onların dostudur, velisidir.Onlara acıklı bir azap vardır.
64. Lütfedelip verilen kitabı, Biz sana ancak hakkında ihtilafa düştükleri konular,

      Nasıldır diye apaçık açıklaman için indirdik. Bu, inanlara bir rahmet ve hidayettir
65. Allah gökten yağmur yağdırdı. Yeri de onunla ölümünden sonra diriltir.
      Hakikaten duyup işiten bir topluluğa bunda bir ayet, bir ibret vardır.
66. Lazım olan ibretlik şeyler, sizin için davarlarda da vardır. Size içirdiğimiz şey vardır.

      Nitekim karınlarındaki süt; fışkı ile kan arasındadır. İçenlerin boğazından kayar gider
67. Ayrıca hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden sarhoş edici içi yapar,
      Harika rızıklar edinirsiniz. İşte bunda akıl sahibi topluluk için kesin ibret vardır.
68. Lütfuyla Rabbin bal arısına: Dağlarda, ağaçlarda ve insanları kurduğu kovanlar

      Nasiplenip istifade edeceğiniz evler edinin diye kendilerine ilham etmiştir.
69. Artık bundan sonra bütün meyvelerden ye. Rabbinin yoluna koyuluver.
      Has ve renkleri çeşitli içecekler onun karınlarından çıkar. O, insanlar için şifalıdır.
      Layığıyla düşünen bir topluluk için bunda kesin olan  bir mucize vardır.

70. Nasıl ki Allah sizi yarattı zamanı gelince de öldürüyor. İçinizden bazıları vardır;
      Ahir ömürleri yaşlılıktan kocalıp da bildikeri şeyleri bilmez halde gelir.
      Her şeye güç yetiren şüphe yok ki Allah'tır. O her şeyi en iyi bilendir.
71. Lütfedip verdiği rızıkta Allah bir kismınızı, diğer kısmınıza üstün kılmıştır.

      Nimeti elleri altında olup da rızkı üstün kılınanlar ellerinin altındakiler için
      Alıp sahip olduklarını eşit olacak şekilde vermezler. Halbuki o rızıkta eşittir
      Hal böyleyken onlar Allah'ın verdiği rızık nimetleri inkar mı ediyorlar?
72. Liyakatinize uygun kendi cinsinizden eşler yarattı Allah. Eşinizden çocuklar,

      Nimetlerin tertemizinden verdi, oğullar, torunlar yarattı. Şimdi kalkıp onlar,
      Allah'ın nimetlerini inkar mı ediyorlar ve boş şeyler mi inanıyorlar?
73. Hiçbir şeye malik olmayan, göklerde ve yerde rızık veremeyene mi taparlar?
      Lahut olan Allah'ı bırakıp kulluk ettikleri buna güç yetiremeyen mi taparlar?

74. Ne çare ki sizler, Allah'a eşit varlık aramayın siz bilemezsiniz Allah bilir.
75. Allah hiçbir şeye güç yetiremeyen ile kendi nimetlendirdiğinden örnek verir
      Hiçbir şey elinden gelmeyen köle ile güzel bir rızık verdiğimiz, gizi ve aşikar
      Lüzumu çerçevesinde bağışta bulunan kimseyi misal verdi. Bir olur mu bunlar?

      Namütenahi övgüler Allah'a mahsustur. Fakat Onların bir çoğu bilmiyor.
76. Allah yine size bir başka şu iki insanın örneğini de veriyor. Biri dilsizdir.
      Hiçbir şeye güç yetiremez. Nereye gönderse bir iş beceremez. Sahibine yüktür.
      Lakin bununla, adaletle emreden, doğru istikamet üzere bulunan bir midir?

77. Ne var ne yok göklerde ve yerde gayb adına Allah aittir. Bir an içince biter,
      An göz kapama açma anı olan gün (kıyamet) veya çok daha yakındır.
      Her şeye güzü yeter Allah'ın şüphesiz ki. O mutlak kudret sahibidir.
78. Lütfedip sizi annelerinizin karnından hiç bir şey bilmezken çıkarmıştır.

      Neticede şükredesiniz diye işitme duyusu, görme gücü, kalp, gönüller vermiştir.
79. Açıkça gökle yer arasında uçup duran kuşları görmezler mi? Tutan Allah'tır
      Havada öylece. Şüphesiz iman eden bir topluluk için bunda ibretler var.
80. Lüzumu kadar evlerinizi oturma ve dinlenme yeri yaptı Allah. Kolay barınaklar

      Naifdir onlar; göç günlerinizde ve konaklamanızda taşınabilen hayvan derilerindendir.
      Ayrıca yünlerini, yapağını, kıllarını değerlendirirsiniz, belli bir müddette kadar.
      Hakkıyla kullanacağınız giysiler, ticaretini yapacağınız eşyaları bir meta kılmıştır.
81. Lütfedip yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Yaptı dağlardan sığınak evler.

      Ne iyi giysiler de yaptı sıcaktan koruyanlarla tehlikeden koruyabilecek zırlar.
      Allah ona teslim olup esenliye ulaşasınız diye nimetini üzerinizde böyle tamamlar.
82. Her şeye rağmen  onlar yüz çevirirse, sana düşen sadece apaçık tebliğdir.
83. Lütfedilen Allah'ın nimetini biliyorlar sonra inkar ediyorlar. Onların çoğu kafirdir.

84. Neticede o gün, her ümmete bir şahit getirir sonra kafirlere özür izni verilmez
      Açıkçası onların özür dileme gibi arzu ve taleplerine bile imkan sağlanmaz.
85. Hak ettikleri azabı görmeye başladıkları mı artık, zulmeden kimseler.
      Lazım olan azap ne hafifletilir, ne de kendilerine kurtuluş süre tanınır.

86. Nihayetinde Şirk koşanlar Allah'a ortak koştukları şeyleri görünce onlar:
      "Aha işte bunlar seni bırakıp taptığımız ortaklarımız Ey Rabbimiz" derler.
      "Hey yalancılar, sizler yalancısınız" diye ortakları onlara böyle laf atarlar.
87. Lakin o gün artık Allah'a teslim olmuşlardır. Uydurdukları ilahlar da kayboldular.

88. Nefyedip halkı Allah yolundan alıkoyanlar, yaptıkları bozgunculuklar
      Azap üstüne azap getirerek onların üstüne böylece cezalandırılacaklardır.
89. Her ümmete kendi içlerinden bir şahit getirdiğimiz o gün, ey peygamber
      Lahuti mesajlarının ulaşabileceği herkes üzerine de seni şahit kılarız.

      Nitekim Biz Kitab'ı sana; müslümanlara doğru yolu göstererek
      Açıklayan, her şeyi anlatan, bir rahmet, bir müjde olarak indirdik
90. Hakikat şudur ki Allah adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder.
      Lüzumsuz malayani şeylerden, çirkinlik, kötülüğü, zorbalığı yasaklar,

      Nehyeder haksızlığı. Olur ki; öğüt alasınız diye size öğüt veriyor.
91. Antlaşma yaptığınızda, Allah'a verdiğiniz sözü tam yerine getirin.
      Hakkıyla pekiştirip yemininizi bağladıktan sonra onu bozmayın.
      Layıkıyla Allah'ı kefil yaptınız kendinize, Allah, yaptıklarınızı bilir.

92. Nitekim ipliğini sağlamca büküp işi yaptıktan sonra dağıtan gibi olmayın.
      Aranızdaki bir topluluk diğer bir gruba üstünlüğü bozgun unsuru saymayın.
      Hileli hareket edip gelişkinlik üstünlüğünüz sebebiyle yeminini bozmayın.
      Layığınızla nasılsa Allah sizi öylece imtihan etmektedir. Ayrılığa düşmeyin

      Nitekim O ayrılığa düştüğünüz şeyleri de kıyamet günü açıklayıp bildirecektir.
93. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Ancak dilediğini saptırır,
      Hidayet vermek istediğine de verirdi. Yaptığınızdan sorgulanırsınız sizler.
94. Lüzumsuz yere yeminlerinizi aranızda aldatma aracı edinmeyin sizler

      Nasıl ki öyle olur da, sonra sizin sapasağlam basan ayağınız kayar.
      Allah'ın yolundan alıkoymanıza karşılık kötülüğü tadarsınız sizler.
      Hak edersiniz artık; yaptıklarınıza karşılık büyük azap sizin içindir.
95. Layık olmadığı halde Allah'ın ahdini ucuz bir menfaate satmayın sizler.

      Ne kadar da değerlidir  Allah katında, eğer bilirseniz, o daha hayırlıdır.
96. Allah katında olan kalıcıdır. sizin yanınızdakiler bitip tükenendir.
      Hakikaten sabredenlerin mükafatını en güzeli şekliyle vereceğiz.
97. Layıkıyla ister erkek ister kadın inanarak salih amelde bulunursa eğer,

      Ne güzel bir yaşayışa mazhar eder, güzel işlerine veririz güzel mükafatlar.
98. Allah'a sığının! Kur'an okuduğun zaman kovulmuş şeytandan sizler.
99. Hükmü yürümez onun o kimselere ki Rabbine tevekkül eden kimselerdir.
100. Lakin onun gücü ancak onu dost edinenlere ve Allah'a şirk koşanlaradır.

101. Nasıl ki; Biz bir ayeti bir başkasıyla değiştirdiğimizde, iftiracısın derler,
        Allah neyi indireceğini iyi bildiği halde. Halbuki onların çoğu bilmezler.
102. "Hak ve gerçek olarak Rabbinden Ruh'ül Kudus onu (Kur'an'ı) indirmiştir.
        Layıkıyla iman edenlerin kimselerin imanlarını sağlamlaştırmak içindir.

        Ne güzel müjde ve ayrıca müslümanların doğru yolu bulmaları içindir.
103. Andolsun ki Biz onların dediği "Bu (Kur'an'ı) bir beşer öğretmektedir"
        Hakikatini de biliyoruz. Kastettikleri  kişi halbuki bir yabancıdır.
        Layıkıyla Arapçayı doğru düzgün konuşamaz. Bu apaçık Arapçadır.

104. Nitekim Allah'ın ayetlerine inanmayanları Allah hidayete erdirmez
        Acı ve oldukça da can yakıcı bir azap vardır. Onlara öngörülen budur.
105. Haliyle yalanı yalnızca Allah'ın ayetlerine inanmayanlar uydurur.
        Lüzumsuz iftiralarda bulunurlar, işte bunlar yalancıların ta kendileridir.

106. Nasıl ki tüm gönlüyle inanmışken sonradan Allah'ı inkar eden kimseler
        Ancak kalbi ile iman etmiş fakat baskı ile zorlanan hariç olanlar
        Hak edecekleri Allah'tan inecek bir azaptır. Allah'ın gazabına uğrar.
107. Letafetli bulup dünya hayatını, ahiretten üstün tutmalarıdır bu şeyler.

        Nitekim bir de, Allah'ın inkarcıları hidayete erdirmemesi sebebiyledir.
108. Allah'ın kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir
        Hakka ve hakikate karşı duyarsız olan kimseler işte buynlardır.
109. Layık olacakları şey, ahirette ziyana uğrayanlar olduğunda şüphe yoktur.

110. Nihayeti işkence olup sonra hicret edenlerin, ardından cihat edip sabredenler
        Allah tarafından desteklenir şüphesiz. O zorluğa göğüs gerenlerin yanındadır
        Hakikat şudur ki, senin Rabbin çok esirgeyen, bağışlayan,  rahmet edendir.
111. Lakin o gün herkes kendi nefsiyle meşgul olur herkes kendi derdindedir

        Nitekim o gün kişi ne yaptıysa haksızlık edilmeksizin tam karşılığı verilir.
112. Allah bir yerden bir ülkeden  örnek verdi: Halkı emniyet ve huzur içindedir.
        Her yerden rızkı gelir bolluk içindedir. Fakat Allah'ın nimetine nankörlük ettiler
        Layığı olarak Allah işlediklerinden dolayı onlara  açlığı, korku tattırmıştır.

113. Nasıl onlara içlerinden bir elçi geldi ama onu yalanladılar. Azap da onları yakalamıştır.
114. Allah'ın verip rızıklandırdıklarından, temiz olanlardan yiyin, sizler
        Helal olan Allah'ın nimetlerine şükredin. O'na kulluk ediyorsanız eğer
115. Leşi, domuz etini, Allah adından başkası adına kesilmiş olanı haram etmiştir.

        Niyeti isyan olmaksızın zorda kalırsa kişi haddi aşmamak üzere yiyebilir.
        Allah muhakkak ki esirgeyendir, bağışlayandır. O suçları örter, Rahimdir.
116. Halinizle dilinizle şuan haram buna helal diye yalan yere nitelemeyin sizler.
        Lahut olan Allah adına yalan uydurmuş olursunuz. Yalan, doğru şey değildir.

        Nitekim Allah'a iftira atıp yalan uyduranlar asla kurtuluşa erişemezler.
117. Az bir geçimden ibarettir elde edip kazandıkları. Onlara acı bir azap vardır.
118. Haram kılmıştık bundan önce sana anlattıklarımızı, yahudiler için de
        Lakin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı, Biz onlara zulmetmemişizdir.

119. Nihayetinde, şüphesiz ki Rabbin, bilgisizlikten dolayı kötülük işleyenler
        Ardından tevbe eden de hallerini düzelten kimselerin yanında beraberdir.
        Hakikaten Rabbin kötü işlerden sonra da bağışlar. O esirgeyendir Rahimdir.
120. Layıkıyla Allah'a gönülden yönelen İbrahim tek başına bir ümmettir.

        Nitekim o gerçekten Allah'a itaat eden bir muvahiddi ve müşriklerden değildir.
121. Allah'ın nimetlerine şükrederdi o. Allah da onu doğru yola iletmiştir.
122. Haliyle ona dünyada iyilik verdik. Ahirette de o, iyilerle beraberdir.
123. Lahuti şekilde, sonra sana da:"Doğru istikamete olarak İbrahim'in dinine uy!

        Nitekim o Allah'tan başkasına ilahlık yakıştırmayandı" diye vahyetmişizdir.
124. Ancak ihtilaf edenlere cumartesi tatili farz kılındı. Rabbin tartışılan şeyler
        Hakkında, elbet (o gün) kıyamet günü, onlar arasında hüküm verecektir.
125. Letafetle, güzel öğütle Rabbinin yoluna hikmetle çağır. Onlarla güzel bir

        Netice alacak şekilde mücadele et. Şüphe yok ki Rabbin çok iyi bilir,
        Açıkça sapanları ve doğru yolu tutup hidayete erenleri. O en iyi bilendir.
126. Her halükarda ceza verecekseniz, size verilenin misliyle cezalandırın
         Lakin sabrederseniz andolsun ki bu sabır gösterenler için daha hayırlıdır.

127. Nasıl olursa olsun sabret! Allah yolunda başına gelecek her şeye göğüs ger.
        Aşağılık düzen kurduklarından dolayı darılma, tasalanma, telaşlanma.
128. Hakikat şudur ki gerçekten Allah, sakınan ve iyilik edenlerle beraberdir.
        Layık olduğu şekliyle kulluğunun bilinciyle hareket eden beraberdir Allah'la.

18 Eylül 2017 Pazartesi

İsra

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır

1.   İstediğimiz bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için
      Seçtiği kulunu bir gece, Mescid-i Haram'dan çevresinin
      Razı olarak  mübarek kıldığımız Mescid_i Aksa'ya  götüren
      Allah he türlü noksanlıktan uzaktır. O her şeyi işiten ve görendir.

2.   İsrailoğullarına Musa'yı hidayet rehberi kıldık. Ona kitap verdik
      "Sakın Benden başka hiç bir kimseyi vekil edinmeyin" diye yaptık
3.   Rahatlıkla Nuh'un yanında taşıdıklarımızın nesilleri! Nuh çok şükreden bir kuldu.
4.   Açıkça kitapta İsrailoğullarına şöyle haber verdik; Muhakkak

      İki kere yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaksınız. Yine muhakkak
      Sizler büyük bir azgınlıkla kibirlenip taşkınlıkta bulunacaksınız
5.   Reddettiğimiz iki taşkınlıktan ilkinin vakti geldiğinde, size gönderdik.
      Azap etmede güçlü kuvvetli kullarımızı. Yurdunuzda sizi aramak 

      İçin girmedikleri yer bırakmadılar. Bu yerine getirilmesi gereken vaattir.
6.   Sonra onlara karşı size tekrar güç verdik. Size yine verdik çocuklar, mallar.
      Rahatlıkla destekledik sizi. Sayıca daha kalabalık hale getirmişizdir.
7.   Artık şu ki; iyilik ederseniz eğer, kendinize iyilik edersiniz sizler.

      İyilik değil kötülük ederseniz eğer, o da sizin kendi aleyhinizedir.
      Sonunda vaat edilen geldiğinde yüzlerinizi kötü duruma soksunlar
      Raptedip yeniden girsinler mescide ilk girdikleri gibi mahvetsinler
8.   Acıyıp merhamet eder size, umulur ki Rabbiniz. Ama dönerseniz eğer

      İşte Biz de döneriz. Cehennemi kafirler için bir zindan yapmışızdır.
9.   Şüphesiz bu Kur'an insanları doğru yola iletir. Nice iyi işler
      Rızaya uygun amel sahibi müminlere büyük ecirle müjde verir
10. Ahirete inanmayanlara gelince onlara da can yakıcı azap hazırlamışızdır

11. İnsan hayra dua eder gibi, şerre de dua eder. İnsan çok acelecidir.
12. Sabit iki delil kıldık gece ile gündüzü. Öyle ki geceyi gideriyor,
      Rabbinizden lutfünü isteyesiniz diye gündüzün aydınlığını getiriyor
      Ayrıca yılların sayısını, vaktin hesabını bilesiniz diye açıkça belirtmiştir.

13. İnsanın her birinin işini kendi boynuna verdik. Kıyamet günün onun için
      Saçılıp kendi önüne konulacak bir kitap bulunacaktır. Her şey elbet onun!
14. Rahatça kitabını oku bugün!. Hesap sorucu olarak yeter artık senin nefsin.
15. Aleyh de leyh de kişinin kendindendir. Kim ki gerçek doğru yolu bulan,

      İşte kendi nefsi için hidayete erer. Kim de doğru yoldan sapmışsa eğer,
      Sapar kendi aleyhine. Hiç bir kimse başkasının günahını yüklenmemektedir
      Resullerden birini göndermedikçe Hiçbir topluluğa azap edecek değilizdir.
16. Altüst edip helak etmek istediğimiz zaman bir ülkeye, Oradaki ileri gelenler

      İktidar sahibi, güçlülere emrederiz. Ama orada onlar şımarır, elebaşı olurlar.
      Şımarıklıklarıyla bozgunculuk çıkarırlar. Artık orası da azabı hak eder olur.
      Rabbinin hükmü o memlekete gelir. Artık orayı yıkar, ederiz yerle bir.
17. Alaşağı ettik nice toplulukları, Nuh'tan sonra yok olmuştur nice kuşaklar

      İşte kullarının günahlarını görücü ve haber alıcı olarak Rabbin yeter.
18. Sizden kim dünya hayatını dilerse, orada onu dilediğimize verir
      Rızamız kadar olur o da. Sonra onu kınanmış mahrum bırakılmış yapar
      Asıl mekanı olan gideceği yer, cehenneme perişan halde ulaşır.

19. İnanarak kim ahireti ister ve çaba gösterirse, bu kimseler mükafatını görürler.
20. Sınırsız olarak Rabbinin ihsanından onlara da bunlara da verilir
      Rabbinin ihsanı elbet sonsuzdur. O'nun ihsanı hiç kısıtlanmamıştır
21. Ahiretteki dereceler daha büyüktür. Üstünlük bakımından da büyüktür.

      İşte bak nasıl bazılarını diğerlerinden daha üstün kılmışızdır.
22. Sakın Allah ile beraber başka ilahlar edinme, yoksa kınanmış olur,
      Rezil duruma düşer, yalnız tek başına kalır tümden perişan olur
23. Artık Rabbiniz kendinden başkasına kulluk etmemenizi ister.

      İster ki yine; anne babanıza iyilik yapmanızı emir buyurur.
      Senin yanında onlardan biri veya ikisi ihtiyarlığına ulaşırsa eğer
      Rızalarını al onların " öf" bile deme. Onları azarlama, yumuşak oluver.
24. Alçak gönüllülük kanadını ger onlara merhametli ol ve şöyle deyiver:

      "İkisi de beni çocukluğumda nasıl büyüttülerse Sen de onları esirge Rabbim"
25. Salih olursanız, O da kendine yönelenenleri bağışlar içinizdekini Rabbiniz bilir
26. Razılıkları kadar akrabaya, yoksula, yolcuya, çaresiz kalan hakkını ver
      Allah'ın belirttiği sorumluluğu yerine getir. Malını israf ile saçıp savurma!

27. İşte saçıp savuranlar şeytanın kardeşi olur. O Rabbine karşı nankördür.
28. Söyle güzellikle onlara, Rabbinden beklentide olduğun zamanlar.
      Rahmet elinde olmadığı, darlık anında onlara sırt çevireceksen eğer.
29. Açıp tamamen saçma, elini boynuna bağlamış olarak da tutmayasın

      İşte böylece kınanırsın sonra, gücün yetmeyerek pişman olur kalırsın
30. Şüphesiz senin Rabbin dilediği kimseye rızkını genişletir ve daraltır.
      Rabbin muhakkak ki; kullarından her haliyle haberdardır, onları görendir.
31. Açlık yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Onlara da size yeter

      İhtiyacınızı kadar rızıklandırırız. Şüphesiz onları öldürmek büyük suçtur.
32. Sakın zinaya yaklaşmayın! Şüphesiz o pek çirkin ve kötü bir yoldur.
33. Rahman olan Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyin sizler!
      Ancak, kim haksız yere öldürülmüşse onun velisine bir yetki verilmiştir.

      İşte o hakkını arar ama öldürmede aşırıya gitmesin. Zaten o yardım görmüştür.
34. Sakın yetimin malına güzel tarz dışında, rüşdüne kadar yaklaşmayın sizler.
      Rüşde erişinceye kadar ahdinize vefalı olun. Çünkü ahdiniz sorulacaktır.
35. Ağırlığı dosdoğru tartıyla tartın ölçtüğünüzde de ölçüyü tam tutun sizler.

      İşte bu çok daha hayırlıdır. Sonuç bakımından da elbette çok daha güzeldir.
36. Sakın bilmediğin şey üstünde durup ısrar etme, ardına düşme. Sorumludur
      Rast gelse bile kulak, göz, kalp her şeyden. Tümü yaptıklarından sorumludur.
37. Aman ha yeryüzünde kibirlenerek yürüme. Sen azametinle ne yeri yarabilir,-
38. İsteğinle ne de dağlara ulaşabilirsin. Bu yasaklar Rabbin katında kötü işlerdir.
39. Sana hikmet olarak Rabbinin vahyettiği şeylerdir bunlar. O'nunla beraber
      Rabbe başka ilahlar edinme. Yoksa kınanmış kovulmuş olarak cehennemdesindir.
40. Açıkçası Rabbiniz erkekleri size seçti de, kendinin meleklerden kızları mı var?

      İşte bu haliyle siz gerçekten çok büyük vebali olan sözlerin sahibisinizdir.
41. Şüphesiz bu konuda ibret almaları için yaptık, Kur'an'da bir çok açıklamalar
      Rahatsızlıklarını artırdı nefislerinin tüm bunlar. Onları daha da kaçırdı bunlar
42. "Arşın sahibine yol ararlardı, dedikleri gibi O'nunla birlikte ilahlar olsaydı eğer."

43. İşte O Allah, onların söylediklerinden çok yüce, münezzeh, hemde çok uludur.
44. Şüphesiz yedi gök, yer ve bunların içinde her ne varsa hepsi O'nu tesbih ederler.
      Rızaya tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur. Ancak kavramazsınız nasıldır o tesbihler.
      Azap etmede acele etmez suçları örter O şüphesiz. O hilm sahibidir. bağışlayıcıdır.

45. İşte Kur'an okuduğunda, seninle ahirete inanmayanlar arasında gizli bir perde çekeriz
46. Setler koyduk kalplerine, anlamalarını engelleyici ağırlıklar koyduk kulaklarına biz.
      Rabbini tek bir ilah olarak andığın zaman Sen Kur'an'da, yüz çevirip kaçarlar senden.
47. Açıkça Biz onların seni dinledikleri zaman, niçin dinlediklerini gizli konuşurlarken

      İşte o zalimlerin: "Siz büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediklerini de iyi biliriz.
48. Sana nasıl örnek verdiler de saptılar. Artık onların bir yol bulmaya güçleri yetmez.
49. "Rezil şekilde kemik, toz, toprak olduktan sonra mı?" diyorlar "biz tekrar mı diriltileceğiz"
50. "Aklınıza ne gelirse ister taş olun ister demir olun" de. Elbette ki siz diriltileceksiniz.

51. İster zihninizde büyüttüğünü farklı bir yaratık olun "Bizim kim geri çevirir" diyecekler.
      "Sizi ilk defa kim yarattı ise o diriltecek " de. Bu durumda başlarını alayla sallayacaklar.
      Rahatlarmış gibi alayla" Ne zamanmış bu?" derler. Onlara "Umarım pek yakında" deyiver.
52. Allah'ın sizi çağırdığı gün, hamdederek gelecek ve pek az kaldığınızı sanacaksınız sizler.

53. İyi güzel sözleri söylemelerini söyle kullarıma. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır.
      Şüphe yoktur ki şeytan insanların arasına fesat sokar. o insana apaçık bir düşmanıdır.
54. Rabbiniz sizi en iyi bilir. Dilerse size merhamet eder. dilerse sizi azaplandırır.
      Açıktır ki şurası; Biz seni onların üzerinde bir vekil olarak göndermemişizdir.

55. İyi birlir Rabbin göklerde ve yerde bulunan her varlığı. Andolsun bazı nebiler,
      Seçip diğer peygamberlere  üstün kılmışızdır. Davud'a da Zebur'u vermişizdir.
56. Rab olarak O'nun dışında öne sürdüklerinizi çağırın, sizden hangi zararı uzaklaştırır
      Ayrıca size hangi zararı yada sıkıntıyı faydaya dönüştürüp yarar sağlayabilirler.

57. İşte onların taptıklarından  hangisi daha yakındır diye Rabbe vesile arıyorlar.
      Sonra onun rahmetinin gelmesini umuyorlar ve onun azabından da korkuyorlar
      Rabinin azabı hakikaten çok korkunçtur. Şiddetle kaçınılacak bir azaptır.
58. Azapla helak etmeyeceğimiz bir ülke yoktur ki kıyametten önce bu azap olacaktır.

      İşte bu şiddetli azap Allah'ın koyduğu kanundur. o kitapta bunlar yazılıdır.
59. Semud'a dişi deveyi apaçık bir mucize olarak verdik, ama onu boğazladılar.
      Reddetmiş olup kendilerine yazık ettiler bununla. Böylece zulmetmiş oldular
      Ayetleri göndermekten alıkoyan şey; öncekilerin onları yalanlamalarıdır.

      İşte biz ayetlerimizi daima onunla korkutup uyarmak için göndermişizdir.
60. Sana hani demiştik: "Şüphesiz Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır."
      Rüya ki, sana gösterdiğimiz şey; insanları denemek için yapmışızdır.
      Ağaç ki; Kur'anda lanetmiş olanı da onları sınamak için kılmışızdır.

      İşte onları korkutuyoruz, fakat bu sadece onların azgınlıklarını artırıyor.
61. "Secde edin Adem'e" demiştik meleklere. İblis dışında hepsi secde etmiştir.
      Reddedip o: "Balçıktan yarattığın kimseye secde eder miyim?" demiştir.
62. "Asaletli şerefli kıldığını görüyor musun?" demiştir. Andolsun eğer,

      İstisna olarak bana kıyamet gününe kadar süre tanırsan.çok azı dışında,
      Soyunu mutlaka kandırıp, onları bağlayacağım kendi kontrolüm altına.
63. Reddedip dedi: "Git! kim sana uyarsa, cezanız cehennemdir. O tam bir ceza"
64. "Artık güç yetirdiklerine seslen, onları sarsıntıya uğrat, atlılarınla, yayalarınla ,

      İstediğin kadar yaygara kopar, mallarda ve evlatlarda ortak ol, bulun vaadler"
      Şeytan, onlara aldatmadan başka şey vaadetmez. Bu şeyler sadece aldatmacadır.
65. Rabbin vekil olarak yeter. Gerçek kullarım üzerinde hiç bir hükmün ve gücün yoktur
66. Arayasınız onun fazlından  nasibinizi diye gemileri sizin için yüzdüren Rabbinizdir

      İşte O'dur size şüphesiz ki merhametiyle muamele eden. Doğrusu O, size acır.
67. Size denizde tehlike geldiği vakit. Ondan başka yalvarıp yakardıklarınız kaybolur.
      (Rabbiniz) karaya çıkarıp kurtarınca, yine sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür.
68. Ancak siz kara tarafında O'nun sizi yerin dibine olduğunuz yerde yerle beraber,

      İsterse taş yağdıracak kasırgalar göndermeyeceğinden emin misiniz sizler?
      Sonra kendinize hiç bir koruyucu vekil de bulamazsınız. (İşte busunuz sizler.)
69. (Rabbiniz) sizi bir kez daha oraya (denize) gönderip üstünüze bir fırtına salar
      Akabinde nankörlüğünüz yüzünden kırılıp geçmeyeceğinizden emin misinizdir?

      İşte o zaman sizi Bize karşı koruyacak birini bulamazsınız. Öc alacak da yoktur.
70. Süphesiz andolsun ki Biz Ademoğlunu yücelttik. onları karada, suda taşımışızdır.
      Rızıklandırdık onları temiz şeylerle. Yaratıklarımızın pek çoğundan üstün kılmışızdır.
71. Artık her  toplumu önderleriyle çağıracağımız gün kimin kitabı sağ eline verilirse eğer

      İşte onlar kitaplarını okuyacaklar. Hiç birine kıl kadar bile haksızlık yapılmayacaktır.
72. Sizden kim bu dünyada körse ahirette de kördür. Yolunu da tam sapıtmış şaşkındır.
73. Ramak kaldı ki seni, vahyettiğimizden uzaklaştırarak hakkımızda fitneye düşürecekler
      Ancak o zaman seni dost edineceklerdi, eğer sen onlara uysaydın ama başaramadılar.

74. İşte böyle sana imanda sebat vermeseydik, andolsun az da olsa onlara meyledecektin.
75. Sana bu durumda, hayatında kat kat, ahirette de iki kat acısını tattıracaktık gerçekten.
      (Rabbine) Bize karşı olarak kendine hiç bir yardımcı bulamayacaktın sonrasında sen.
76. Az daha seni yurdundan çıkarmak için tedirgin edeceklerdi. Bu durumda lakin

      İşte onlar da senin ardından orada (Mekke'de) çok az bir süre kalabileceklerdir.
77. Senden önce gönderdiğimiz Resüllerin sünnetir bu. Sünnetimizde değişiklik bulamazsın
78. (Rıza istikametinde) Namazı kıl ta ki; güneşin zevalinden gecenin karanlığına kadar.
      (Ardından) sabah namazını da kıl. Çünkü sabah Kur'an'ı şahitlerce izlenmektedir.

79. (İstekle) gecenin bir kısmında kalk sana mahsus nafile olarak namaz kılıver.
      Şüphesiz umulur ki; Rabbin ahirette seni övgüye değer bir makama eriştirir.
80. "Rabbim beni girilecek yere doğru ve emniyetle girdir. Çıkılacak yerden de çıkar,
      Ancak doğru ve emniyetle. Katından da bana yardımcı bir güç bir kuvvet ver."

81. İşte de ki:" Hak geldi batıl zail oldu. Hiç şüphesiz batıl olan yokluğa mahkumdur."
82. Şifa ve rahmet olan şeyleri, Kur!an'dan müminler için indiriyoruz. İşte bunlar
      Rabbinden müminleredir. Zalimlere ise zarardan başka bir şey artırmayacaktır.
83. Açıkçası insana bir nimet verdik mi sırt çevirir. Şer dokunduğunda umutsuzluğa kapılır.

84. "İşini yapar kişi kendi fıtratına göre" de "Şu halde kimin doğru yolda olduğunu Rabbim bilir."
85. Sana ruh'tan sorarlar. de ki: "Ruh Rabbimin emrindedir. Size ilimde az bir şey verilmiştir."
86. Reddedip tamamen, sana vahyettiklerimizi senden kaldırırız andolsun ki dilersek eğer.
      Artık sonrasında da geri alınması için bize karşı hiç bir vekil de bulman mümkün değildir.

87. İşte bir şey olmuyorsa bu Rabbin rahmetidir. O'nun sana iyilik ve lütfu çok büyüktür.
88. Şimdi de ki; "Bütün insanlar ve cinler bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek için toplansalar
      Refakat edip bir birine destekçi, yardımcı da olsalar. Bir benzerini ortaya koyamazlar.
89. Andolsun, Biz bu Kur'an'da insanlar için açıklamada bulunduk. Ama inkarda ayak direttiler.

90. İşte onlar: "Bize yerden pınarlar fışkırtmadığın müddetçe sana inanmayacağız" dediler.
91. "Sana ait hurmalıklar, üzümler dolu bahçen içinde ırmaklar fışkırtmalısın ya da" dediler
92. (Redlerine devamla) "Ya da tehdit edip durduğu göğü üstümüze parça parça düşür.
      Allah'ı ve meleklerini bizim karşımıza, söylediğine şahit olarak getirmelisin" dediler.

93. İnanmayız yine; senin altından bir evin olmadıkça, gökyüzüne önümüzde yükselmedikçe
      Sen bunu yapsan bile bizim okuyacağımız bir kitap indirmedikçe. Sen onlara de ki:
      "Rabbimi yüceltirim. Ben elçi olarak gönderilen bir beşerden başkası değil miyim sadece?"
94. "Allah elçi olarak bize bir beşer mi gönderdi?" demeleridir.

      İşte onları kendilerine hidayet geldiğine imandan alıkoyan
95. Şunu söyle: "Yeryüzünde melekler olsaydı gezen, dolaşan,
      Resul, peygamber olarak onlara elbette bir melek gönderirdik
96. "Allah yeter elbette benimle sizin aranızda bir  şahit olarak"

      İşte böyle de: "Şüphesiz O kullarından haberdardır O, görür."
97. Şüphesiz Allah kimi hidayete erdirirse, o kimse hidayet bulur.
      Reddedip kimi saptırırsa, onlar için O'ndan başka veliler
      Asla bulamazsın. Kıyamet günü yüzükoyun kapanmış körler,

      İşitmeyen sağır ve dilsizler olarak haşrederiz. Barınacakları yer,
      Şüphesiz cehennemdir. Ateşi sakinleşince alevi fazlalaştırır,
      Rahatlayıp külleri durulunca yakar yandırırız, o da ziyadeleşir.
98. Ayetlerimizi inkar etmelerine ve " Biz mi diriltileceğizdir?

      İşte kemikler dağılıp, toz toprak haline gelip dağıldıktan
      Sonra" demelerine karşılıktır. Böyle şeydir cezası onların.
99. Rab olan Allah'tır gökleri ve yeri yaratan, görmüyorlar mı onlar?
      Aynen benzerlerini yaratmaya gücü yeter hiç şüphe olmaksızın.

      (İradesiyle) onlara bir müddet sonuna kadar süre tayin etmiştir.
      Sonra diriltilirler. Zulmedenler ancak böylece küfre kapılırlar.
100. "Rabbimin rahmet hazinesine sahip olsaydınız sizler eğer,
        Açıkçası tükenmesinden korkardınız. İnsan çok cimridir.

101. İsrailoğullarına sor işte; Vermiştik Musa'ya dokuz ayet andolsun.
        "Şüphesiz ki ben seni büyülenmiş sanıyordum" demişti Firavun.
        (Resul olan) Musa onlara gelince işte böyle olmuştu o zaman.
102. Andolsun bunları görülecek belgeler olarak; göklerin ve yerin,

        (İçindekilerinin) Rabbinden başkası şüphesiz ki indirmemiştir.
        "Şüphe yok ki, Ey Firavun! ben de seni helak olmuş görüyorum"der.
103. Rahatsızlık edip böylece onları, oradan sürüp çıkarmak istemiştir.
        Ancak Bşz de onu ve onunla beraberindekileri denizde boğmuşuzdur.

104. İsrailoğullarına bunda sonra dedik ki: " Yeryüzünde rahatça oturun,
        Sükunet içince yaşayın. Ahiret için olan vaadimiz geldiği zaman
        (Rabbin) huzuruna derleyip toplayıp bir araya getiririz gerçekten.
105. Apaçık bir hak olarak Kur'an'ı indirdik ve o hak ile indi hakikaten,

        İşte seni de sadece bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik
106. Sana Kur'an'ı insanlara dura dura yavaş yavaş okuman için
        Rahatça olsun diye ayet ayet, kısım kısım, azar azar indirdik.
107. "Artık ister inanın ister inanmayın" de "O, evvelce ilim verilen

        İşinin ehli kimselere okunduğunda derhal yüzüstü secdeye kapanırlar"
108. "Sınırsız kudretiyle çok yücedir, münezzehdir Rabbimiz" derler
         "Rabbimizin vaadi muhakkak gerçekleşir yerine getirilir" derler
109. Allah korkusundan yüzüstü yere kapanıp ağlıyor, Huşularını artırıyorlar

110. İster Allah adıyla dua edin ister Rahman adıyla ne ile çağırırsanız hepsi birdir.
        Sonunda en güzel isimler O'nundur. Duanda sesini yüksek ve kısık yapma
111. (Rab olan) "Allah'a mahsustur hamd ki O; çocuk edinmemiştir. Ortağı yoktur
        Aciz değildir. yardımcıya ihtiyacı yoktur."Allah'u Ekber ile onu dile getir.

13 Eylül 2017 Çarşamba

Kehf

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır

1.     Kitabı kuluna indirdi. Hamd kitapta hiçbir eğrilik bırakmayan Allah'a aittir.
2.     En tutarlı, en doğru bir kitaptır. Kendi katındaki şiddetli azaptan sakındırır
        Hayırlı ameler işleyen mü'minleri de müjdelemek üzere onu  indirmiştir.
3-4.  Fiilen orada ebedi kalıcıdırlar. Allah çocuk edindi diyenleri uyarıp korkutur.

5.     Kendilerinin ve atalarının bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Ağızdan çıkan sözler,
        En büyük söz, ne de büyük laftır. Bunlar yalandan başka bir şey söylemiyorlar
6.     Halbuki sen bu söze inanmıyorlar diye neredeyse kendini mahvedeceksin.
7.     Fakat Biz yeryüzündekileri süs kıldık. Hangisi daha değerlidir diye, ettik imtihan.

8.     Kupkuru toprak haline getiririz zamanı gelince yeryüzündekileri şüphesiz
9.     Ehl-i Kehf ve Rakim ehlini yoka Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandınız?
10.   Hani o gençler mağaraya sığındıklarında: "Ey Rabbimiz! Bize katından
        Fiili bir rahmet ver, yaptığımız işimizde doğruyu kolaylaştır. Sebepler senden."

11.   Kulaklarına ağırlık vurduk. Bunun üzerine yıllarca mağarada uyuttuk
12.   Eh sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi hesaplar diye uyandırdık
13.   Haberlerini sana doğru şekilde anlatıyoruz. Bu haberler haktır muhakkak..
        Filhakika Rablerine yürekten inanan gençlerdi. Biz de hidayetlerini artırmıştık.

14.   Kalplerine kuvvet ve metanet verdik. Böylelikle onlar ayağa kalktılar
        "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yeryüzünün Rabbidir. Ondan başka hiçbir
        Hak olmayan ilaha Rab demeyiz. Aksini söylersek her söz saçma olur.
15.   Fakat bunlar bizim kavmimizdir. Ondan başkasını mabut kabul ettiler

        Kesinlikle onlara bir şekilde apaçık delil getirmeleri gerekmez midir?
        Eh öyle ki Allah'a yalan söyleyen iftira edenden daha zalim kim vardır?
16.   "Halinizle onlardan ve taptıklarınızdan ayrıldını madem" dedi. İçlerinden biri
         "Fırsat bulup mağaraya sığının ki , Rabbimiz üzerimize yağdırsın rahmetini,

        Kolaylık sağlasın işinizde, muvaffakiyetler sağlasın işlerinizde sizler için"
17.   Eğer onlara baksaydın görürdün ki, güneş doğduğunda mağaranın sağındadır
        Ha bir de batarken sağ taraftan geçerdi. Onlar mağaranın dehlizlerindedir
        Farklı olan bu şeyler Allah'ın ayetlerindendir. Allah kime hidayet ederse eğer,

        Kesinlikle hidayet bulan odur. Kimi de saptırırsa eğer artık  kimse ona
        Elbette doğru yolu gösteremez ve doğruyu gösterici veli bulunmaz oına
18.   Halbuki sen onları uyanık sanırsın. Ama öyle ki onlar uyumuşlardır.
        Fasılalarla Biz onları sa tarafa ve sol tarafa doğru çevirmekteyizdir.

        Köpekleri de iki konulu uzatıp yatıyordu. Görmüş olsaydın eğer,
        Elbette geri dönüp kaçardın. Gördüğün şeylerden için korku ile dolar
19.   Hal böyleyken uykuda dirilttik onları ki, aralarında sorgulama yapsınlar.
        Fertlerden biri: "Ne kadar kaldınız?" dedi.Diğerleri şöyle dediler:

        "Kim bilir kalışımız belki bir gün veya bir günün bir kaç saati kadardır."
        "Evet ne kadar kaldığınızı ancak Rabbiniz daha iyi bilir" dediler.
         "Hadi şimdi birimizi şu parayla şehre gönderelim de yiyecek alsın"
         Fakat hangi yiyecek temizse ondan bir rızık olarak alsın getirsin

         Kesinlikle orada nazik davransın. Sakın kimseye bir şey söylemesin
20.    Eğer anlarlarsa taşa tutarlar ve onlar kendi dinlerine geri çevirirler
         Haliyle de bir daha asla kurtuluş yolu bulunmaz. Felah da yoktur.
21.    Filhakika Allah'ın vaadinin hak olduğunu ve kıyametin gerçek bir

         Kesinliği olduğunu bildirmeleri için, şehrin insanları gördüler, onları
         Elbette onları görenler kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı
         Hallerine vakıf olan bir kısmı: "Üzerlerine bina yapın , gizli kalsın halleri
         Filhakika Rableri onları daha iyi bilir" dedi. Bu işe böyle vakıf oldular

         "Kesinlikle onlar için mağara önüne bir mescid yapmalıyız" dediler.
22.    Elbette yıllar sonra insanlar onlar hakkında üçtüler dördücüsü köpektir.
         Hayır, bilakis onlar beştiler, onların altıncısı köpekleridir" diyecekler
         Fakat bu gayba taş atmadır. Bir kısmı da "Yedidir sekizincisi köpektir" der

         Kesinlikle onlara de ki: "Rabbim, onların sayısını çok daha iyi bilir."
         "Elbette ki onları çok az insan dışında kimse bilememektedir."
         Haliyle onlar hakkındaki açık tartışmalardan başka bir şey tartışma
         Fiiliyatta da onlar hakkında kesinlikle hiç kimseye bir şey sorma.

23.    Kesinlikle bir şey hakkında: "Bunu yarın yapacağım" diye söyleme
24.    "Eğer Allah diler yapacağım" de. Bir şeyi unutunca Rabbini an ve de:
         "Hayra ve doğru bir şeye erdirip umarım Rabbim beni başarıya ulaştırır.
25.    Fakat onlar mağarada üç yüz yıl kaldılar ve dokuz yıl daha kaldılar.

26.    "Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir" de. Göklerin ve yerin gaybı O'ndadır.
         En güzel O görmekte ve en güzel O işitmektedir. Onların bir velisi yoktur.
         Hak  olan O'dur. O, kendi dışında, hükmüne hiç kimseyi ortak kılmamıştır
27.    Filvaki Rabbinin kitabında vahyedileni oku. Onun sözlerini değiştirecek yoktur

         Kesinlikle O'nun dışında bulabileceğin bir sığınak ve dayanak asla yoktur.
28.    Elhak sen de sabah akşam; O'nun rızasını dileyerek Rablerine dua edenler
         Hali gibi beraberce sabret. Kapılarak dünya hayatının çekici cazibesine
         Fevkalade olan şeyden gözlerini sakın kaçırma. Uyma gafil kaplilere

         Kötü arzularına uymuş, Bizi anmayan, aşırılığa gidenlere uyma kesinlikle.
29.    "Emin olup dileyen inansın , dileyen inkar etsin. Hak Rabbinizdendir" de.
         Hakikate zalimler için öyle bir ateş hazırladık ki, kuşatır onları çepeçevre
         Filhakika yardım isteseler yardıma koşulur onlara katran gibi bir sıvı ile

         Kavurur yüzleri o. O ne fena bir içkidir. Orası da ne fena bir yerdir.
30.    Elbette ki, hakkıyla iman edip salih amellerde bulunan kimseler
         Hakkında, Biz ecirlerini zayi etmeyiz. Onlar güzel davranışlardır
31.    Fevkalade yer işte; altlarından ırmaklar akan Adn cenneti onlarındır

         Kalın ipekli yeşil elbiseler giyer, zinetleri altın bileziklerle süslenirler
         En güzel tahtlara kurulup dayanırlar. İşte bu ne güzel sevap, ne güzel yer
32.    Hal olarak onlara iki adamın misalini anlat. Onlarda biri şöyledir;
         Fırsat olarak iki üzüm bağı verilmiş ve çevresinde de hurmalıklar

         Kuşatılmış güzel yer ve bunların aralarında ekili bir alan yerleştirmiştik.
33.    Elbet iki bağ mahsul verir ve hiç eksiği yoktu. Birde ırmak fışkırtmıştık
34.    Hal böyleyken bunun başka gelierleri de vardı. Arkadaşlarıyla konuşurken
         Fevkaladeden daha zengin" der ve "nüfus olarak da çok üstündür sizden."

35.    Kendine zulmeden onların bağına girdi ve dedi: "Bunun soznsuza kadar,
         Ebediyen helak olacağını düşünemiyorum. Bu her zaman var olacaktır."
36.    "Hakikaten kıyametin kopacağını da zannetmiyorum ben. Eğer,
         Fiilen Rabbime döndürülürsem, bundan daha hayırlısını bulurum" der

37.    Kendisiyle tartıştığı arkadaşı ona: "Seni topraktan, akabinden
         Eşsiz bir damla sudan yaratan, sonra eksiksiz tam düzgün bir insan,
         Halk edip yaratan Allah'a karşı inkarcı mı oldun ?" demiştir.
38.    Fakat, O: Allah benim Rabbim'dir. Ben kimseyi ortak koşmamışımdır.

39.    Kendi bağına girdiğinde: "Maşaallah, güç ve kuvvet ancak Allah'a aittir."
         Edebide deseydin ya? Beni mal ve  çocuk bakımından az görüyorsan eğer.
40.    Harika bağlardan umulur ki bana da birisi verilir. Seninkine afet gönderir.
         Felaketle kupkuru toprağa döner. Gökten gelen bir afetle, senin bağlar.

41.    Kaybolur çekilir suyu yahut da onu bir daha bulmaya güç yetiremezsin
42.    Eseflenme vakti geldi bir an. Ürünleri mahvoldu, karşında durduğu bağın.
         Habire çabaladığı emeğine karşın ellerini oğuşturuyor: "Ah keşke ben
         Fahirlenmeyip ve Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım" der.

43.    Kendine Allah'tan başka yardım edecek yoktur. Kendi kendine kudreti yoktur.
44.    Eh işte burada,her zaman ve her yerde hakiki hak güç olan Allah'ındır
         Hak edilen karşılı vermede O vardır. Sunuç bakımından da O hayırlıdır.
45.    Fani dünya hayatının misalini ver onlara: O gökten inen bir suya benzer

         Karışır yeryüzünün bitkileri birbirine. Bir şekilde de sonra rüzgarlar
         Esip savurur oluşur çalı çırpı. Allah mutlaka her şeye güç yetirendir.
46.    Hayat-ı dünyeviyenin cazibedar çekici süsüdür; mal, mülk ve çocuklar
         Fakat daimi erdemli davranışlar ise Rabbininkatında daha değerlidir.

         Kesin bir ümit kaynağı olarak bunlar çok daha hayırlı olanlardır.
47.    Eh gün olur, dağları yürütürüz. Yer çırılçıplak, dümdüz görünür
         Haşir anı mahşerde insanları topladık. Eksik bir kişi bile kalmamıştır
48.    Fert fert, sıralı haller olarak Rablerine sunulmuşlardır onlar.

         Kasem olsun ki, sizler ilk defa yarattığımız gibi Bize geldiniz
         Eh yani! Size kavuşma zamanını tayin etmedik mi sandınız?
49.    Herkesin yapıp ettiklerinin yazılı olduğu kitap orta konmuştur.
         Felaket gelmişcesine korkuya kapıldıklarını görürsün. "Eyvahlar,

         Kesinlikle bize! Bu kitaba ne oluyor? küçük büyük sayıp döküyor."
         Ettikleri her şey önlerine konmuştur. Rabbin kimseye zulmetmeyecektir.
50.    Hani melekler: "Adem'e secde edin" demiştik Sadece İblis vardır
         Fiilen secde etmeyen. Diğerleri yere kapanmıştı. O ise cinlerdendir

         Karşı çıktı Rabbinin emrine. Hal böyleyken, bu durumda Beni bırakır,
         Emre siyan edeni ve soyunu mu dostlar edineceksiniz sizler?
         Halbuki onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için ne kötü bir tercihtir.
51.    Fiilen onları göklerin ve yerin yaratılış anına şahit etmemişizdir.

         Kendilerinin yaratılışına da. Saptırıcıları da yardımcı edinmemişimdir.
52.    "Eş ve ortaklarım sandığınız şeyleri çağırın" diye onlara buyrulur
         Ha işte o gün, onlar kendilerine hiç bir cevap dahi verememişlerdir
         Farklı ve tehlikeli bir uçurumu onların aralarına koymuşuzdur.

53.    Kuvvetli ateşi mücrimler gördüğünde, oraya gireceklerini anlarlar.
         Eh artık orada savuşup kaçabilecekleri hiç bir yol da kalmamıştır.
54.    Hakikaten bu Kur'an'da insanlara misaller verdik. İnsan çok tartışmacıdır
55.    Filen insanları Rablerinden bağışlanma dilemesinden alıkoyan şey şudur:

         Kendilerine hidayet geldiğinde, evvelkilerin başlarına gelen şeyler,
         Evvelkiler gibi kendilerine de ansızın gelmesini beklemeleridir.
56.    Hak olan müjdeleyici ve uyarıcı olması dışında göndermeyiz elçileri
         Fakat münkirler ise hakkı batıl ile geçersiz yapmak için uğraşırlar.

         Kesinlikle onlar ayetlerimi ve uyardıklarını alay konusu edinirler.
57.    Elbette kendisine, Rabbinin ayetleri öğüt olarak erildiği zamanlar
         Hatırlatmaya karşı sırt çevirip, işlediği suçu unutandan daha zalim kim var? 
         Fakat Biz, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engeller koyar,

         Kulaklarına ağırlık vermişizdir. Onları hidayete çağırsan bile onlar.
         Elbette sonsuza kadar doğru yola gelmezler. Hidayeti bulamazlar
58.    Her şeye rağmen Rabbin Rahmet sahibidir.  Kazandıkları şeylerden eğer
         Filhakika bir şekilde yakalayıp hesaba çekseydi, şüphesiz ki onlar,

         Kazandıkları azabı çarçabuk başlarında bulurlardı. Hayır onlar,
         En sonunda vadedilen güne kadar mühlet erilir. Henüz zamanları vardır
         Ha işte o zaman geldi mi, artık Allah'ın azabından kurtuluşları yoktur.
59.    Felaketlerin geldiği, zülmettikleri için helak ettiğimiz nice şehirler vardır

         Kesinlikle Biz onların helaki için belli bir süre miktarı mühlet vermişizdir.
60.    Eh bir vakit Musa genç dostuna ( Yuşa'ya) şu şekilde demiştir.
         (Hızır'ı bulmak için) durmadan ta ki iki denizin birleştiği yere kadar
         Fiilen yürüyeceğim, gerekirse eğer harcayacağım ona nice yıllar.

61.    Kendileri böylece iki denizin birleştiği yere ulaşınca balıklarını unuttular
         Ellerinde şey de denizde bir akıntıya doğru bir yol tutup gitmiştir.
62.    Hedeflerini geçtiklerinde Musa genç arkadaşına: "Kahvaltımızı getir
         Farkında olmadan gerçekten bu yolculukta yorgun düştük" demiştir.

63.    Kaya yanına oturduklarında balığı unuttum. "Gerçekten onu bana unutturan
         Elbette şeytandan başkası değil." O da tuhafça denize yol bulup gitmiştir"
64.    "Ha işte aradığımız buydu" dedi Musa. Kendi izleri üzere geri döndüler.
65.    Farkedip bir kul buldular orada. Biz ona katımızdan rahmet vermişizdir.

         Kendisine bir ilim öğrettiğimiz kulumuzdur o. Öyle ki, özel bilgiye sahiptir.
66.    En doğru yol olarak sana öğretilenleri bana öğretmen için sana tabi olabilir.
         Haiz olduğun bilgiyi öğretir misin? Musa orada, ona böyle demiştir.
67.    Fakat o: "Gerçekte sen benimle birlikteyken sabır gösteremezsin" demiştir.

68.    Kavramayıp anlamadığın özlere, asıl şeylere sen nasıl sabredebilirsin?
69.    "Eh inşaallah sen beni sabredenlerden kimselerden biri olarak bulursun.
         Hiçbir yaptığın işte sana karşı gelmeyeceğim" şeklinde dedi Musa
70.    Fikrinde kararlı ve bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana

         Kesinlikle soru sorma ta ki, ben sana öğütle bir şeyler anlatıncaya kadar.
71.    En nihayetinde ikisi yola koyuldular. Bir gemiye binince onu delivermiştir.
         "Hey içindekileri batırmak için mi onu deldin? diye Musa sormuştur.
         "Filhakika andolsun ki sen şimdi burada çok tuhaf bir iş yapmışsındır."

72.     "Kesinlikle benimle birlikte olmaya güç yetiremezsin, sabredemezsin,
          Emin misin diye sana söylemedim mi?" diye (Hızır sözü hatırlatmıştır.)
73.     "Hatırımdan çıktı, beni azarlama, beni bundan dolayı zorlama" demiştir.
74.     Fasılasız yine yola koyuldular. Bir müddet geçince bir çocuğa denk geldiler

          Karşılaştıkları çocuğu hemen öldürdü. Musa dayanamayıp şöyle der:
          "(Ey dostum) tertemiz bir masumu, herhangi bir can karşılığı olmaksızın
          Haksız yere öldürdün ha? Muhakkak ki sen çok kötü bir iş yaptın."
75.     Filhakika sana dememiş miydim benimle birlikteliğe güç yetiremezsin.

76.    " Kesinlikle bundan sonra bir şey sorarsam eğer arkadaşlık etme bana."
         Eh artık, bir şekilde, bir daha özür beyan edemeyecek haldeyim sana.
77.    Hal böyleyken yine ikisi yola koyuldular ve bir kasabaya geldiler.
         Fırsat bulup yemek yemek istediler fakat kasaba halkı kaçındılar

         Konuk almaktan onları. Orada yıkılmak üzere bir duvar buldular.
         Eğik olan duvarı yıkmaktan kurtardı. Musa bunu görünce der:
         "Hakikaten sen isteseydin yaptığın bu işten ücret alabilirdin.
78.   "Fiilen şimdi ayrılmak vaktidir" dedi o zat. "Şimdi dayanamadığın

         Kusura düşüp sorduğun şeylerin iç yüzünü, yorumları ana bildireyim"
79.    Ele geçirdiği tüm sağlam gemilere el koyan bir kralın varlığını biliyorum
         Hem de bindiğimiz geminin denizde çalışan yoksulların olduğunu biliyorum
         Fark ettirmeden gemiyi kusurlu yapıp zorba kraldan kurtarmak istedim.

80.   Küçük çocuğa gelince onun anne babası iman eden kimselerdi
        Ehlini azgınlığa ve inkara sevketmesi korkusundan olduğu içindi
81.   Haliyle onlara, diledik ki, Rablerinden daha temizi daha merhametlisini
82.   Fayda sağladığımız duvar ise şehirde iki öksüz çocuğa aitti.

        Kavileşen duvarın altında define vardı. Babaları salih biriydi.
        Ergenlik çağlarına erişsinler onlar diledi Rabbin. Sonra defineyi
        Harice kendileri çıkarsınlar. Rabbinden ancak bir rahmettir bu.
        Filhakika tüm yapılan işlerı kendiliğimden yapmadım. İşte bu.

        Kesinlikle bu, senin sabır gösteremediğin bütün işlerin yorumu.
83.   (Ey Resul) Zülkarneyn'den sorarlar sana. De ki: " Okuyayım on ait bir anı"
84.   Hakikaten ona yeryüzünde güçlü ve sağlam bir iktidar verdik
        Fiilen her türlü imkanla donattık. Her şeyden bir sebep verdik

85.   Kendisi de sebebi izledi. Batıya doğru giden bir yol tuttu
86.   En nihayetinde güneşin battığı yere ulaştı. onu batarken buldu.
        Hali ise koyu karanlık balçıklı bir yer idi. Orada bir kavim gördü
        (Fırsat var) "Ey Zülkarneyn" dedik. Onlara ister cezalandır, ister iyilik et

87.   Kim zulmederse onu azaplandıracağız, sonra Rabbe döndürülürler.
        Eh o da ona görülmemiş bir azap ile şiddetlice azaplandırırlır
88.   Her kim de iman eder, güzel davranır, salih amelde bulunursa eğer
        Fevkalade güzel karşılık vardır. Zor işler vermez kolayı emrederiz

89.   Kendisi yine bir yol tuttu. Gide gide güneşin doğduğu yere ulaştı
90.   Erişince orada, kendilerine örtü vermediğimiz bir kavme güneş doğar gördü
91.   Haliyle biz böyle biliyorduk Zülkarneynle ilgili  öz bilgi ve her şeyi
92.   Farklı bir yol daha tuttu gitti sonra. Ta ki iki set arasına ulaştı

93.   Karşılaştığı topluluk hemen hemen hiç bir sözü kavramayan kavimdir.
94.   "Ey Zülkarneyn!" dediler. "Ye'cüc ve Me'cüc  yeryüzünde bozguncudur.
        Hakkımızda onlarla aramızda bir set yapman için sana verdi verelim mi?
95.   "Fakat Rabbimin bana verdiği imkanlar, sizin vereceğinizden daha hayırlıdır.

        Kendi bedensel gücünüzle bana yardım edin. Aranızda bir set yapılır" der.
96.  " Eşit düzeye gelinceye kadar iki dağ arasına demir külçesi getirin" demiştir.
        "Her iki yanın arası dolunca "körükleyin" dedi. Kor ateş doldurun "sizler
        "Farklı olarak ayrıca bana erimiş bakır getirin üzerine dökelim" demiştir.

97.   Kaldı ki böylece set inşa oldu. Artık onlar ne aşabildiler ne de delebildiler.
98.   "Eh bu Rabimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yıkar.
        Her halukarda Rabbimin vaadi mutlak bir gerçektir" demiştir
99.   Feci gibi, kıyamet günü onlar deniz dalgaları gibi birbirlerine çarpar.

        Kesin olarak Sur'a üfürülmüştür. Onların hepside bir araya toplanmıştır.
100. Eh artık cehennemi inkar edenlere artık onu apaçık göstermişizdir.
101. Hatırlatılan ayetlere karşı gözleri perdeliydi, işitmeye tahammül edemediler
102. Filhakika, kafirler Beni bırakıp kullarımı veli dost edindiklerini mi sandılar?

        Kendileri böyle bir şey mi zannetti? O, inkar edip küfre giren kimseler?
        Elbette Biz cehennemi kafirlere bir konak yeri olarak hazırlamışızdır.
103. Habibim de ki: "Size yaptıklarından dolayı hüsrana uğrayacakları vereyim mi haber?
104. Fiilen yaptıkları işleri iyi ameller sandıkları halde onların yaptıkları işler

        Kesinlikle boşa gitmiştir. Dünya hayatındaki çabaları kalmış kimselerdir.
105. Eh işte onlar Rabbinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir.
        Hemen hemen bütün yaptıkları işler boşa çıkmış olan kimselerdir.
        Farkların belirleneceği gün kıyamette onlara hiçbir değer vermeyeceğizdir.

106. Küfre girip ayetlerimizi ve elçimizi alay konusu edinmeleridir.
        Eğlencelerine koydukları için onların tam cezası cehennemdir.
107. Haliyle iman edip salih amel işleyenler Firdevs cenneti onların yeridir.
108. Fiilen orada ebedi olarak kalıcıdırlar; oradan ayrılmak istemezler

109. Kelam olarak de ki: "Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa,
        Engin kelimeler bitmeden deniz biter. Bir o kadar dahası olsa
        Her haliyle yine Rabbimin sözleri bitmeden onlar da biter.
110. Filhakika, ben de sizin gibi bir beşerim. Şurası var ki bana,

        Kesinlikle: "Sizin ilahınız tek bir ilahtır" diye vahyediliyor.
        Eh artık km Rabbine, ahirettte kavuşmayı arzu ederse eğer
        Hayırlı ve güzel ameller işlesin. İbadetinde hiçbir zaman
        Farklı bir kimseyi Rabbine ortak koşmayıp özenle dikkat etsin.