Başlanır her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1. Nitekim Allah'ın emri geldi, onunla yüz yüze gelmede acele etmeyin
Allah yücedir ve münezzehtir onların ortak koştukları şeylerden
2. Hakikatte, Allah, melekleriyle kullarından dileğine emrindeki ruh indirilen
"Lazım olan gerçek şu ki; Benden başka ilah yoktur, öyleyse Benden korkun!"
3. Nizam ile gökleri ve yeri yarattı. O onların ortak koştuklarından yücedir.
4. Azıcık bir damla sudan yarattı insanı, buna rağmen o apaçık düşmandır.
5. Hayvanları yarattı; sizin için giyinme, beslenme ve bir çok faydalar vardır
6. Latif güzellikler vardır, akşamları getirildiği, sabahları götürüldüğü zamanlar
7. Nice varamayacağınız yerlere, zorlanmadan canlarınızı ve yüklerinizi taşırlar.
Acıyıp esirger sizi Rabbiniz. Gerçekten Rauf'tur, Rahim'dir. Merhamet eder.
8. Hem onlara binesiniz hem de zinet olsun diye atları, katırları yaratmıştır.
Lütfedip sizlere, daha nice nice bilemeyeceğiniz şeyleri yaratıp duruyor.
9. Neticesi doğru yolu göstermek Allah'a aittir. Yolların bazıları da eğridir.
Allah hepinizi doğru yola iletirdi elbet, yüce kudretiyle dileseydi eğer.
10. Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler, ağaçlar indirilen suyla yetişir.
Lütfedip size gökten su indirir, siz de içersiniz. İşte bunu yapan O'dur.
11. Nitekim onunla size ekinler, zeytin, hurma, üzüm ve çeşitli meyveler bitirir.
Ayetlerdir bunlar. Şüphesiz ki bunlar düşünen topluluğa mahsus delildir.
12. Hizmetinize amade etmiştir geceyi, gündüzü, yıldızları, güneşi ve ayı birer birer.
Layıkıyla aklını kullanan topluluk için bunlarda çıkarılacak dersler vardır.
13. Nasıl da rengarenk yeryüzünde yarattığı tüm şeyler de sizin içindir.
Akıl edip düşünecek topluluk için elbette bunda ibretler vardır.
14. Hizmetiniz için emrinize denizi veren O'dur. Yemeniz için taze etler,
Latif takınıp kuşanacağınız zinet eşyaları çıkarırsınız. Yine orada gemiler ,
Nasıl da suyu yara yara gittiğini görürsün. Bütün bunlar onun fazlındandır.
Arar, nasibinizi bulursunuz O'nun lütfundan, Tüm bunlar şükretmeniz içindir.
15. Hareketlenip sarsıntıya uğratır diye yeryüzüne muhkem ağır dağlar,
Lazım olan yollar ve ırmaklar koydu. Doğruya ulaşmanız umulur.
16. Nice alametler yaratmıştır. Yıldızla da onlar elbet doğru yolu bulurlar.
17. Akıl edip ibret almaz mısınız ? Hiç yaratan, yaratmayana benzer midir?
18. Hakkıyla Allah'ın nimetleri saymaya kalksanız, sayamayacaksınızdır.
Lütfuyla verdikleri çoktur. Allah Gafur'dur, Rahimdir. Çok merhametlidir.
19. Niyetinizde olup gizlediğinizi bilir Allah. Açığa vurduğunuzu da bilir.
20. Allah dışında taptıklarınız hiç bir şey yaratamazlar. Onlar da yaratılmaktadır.
21. Hep ölüdür, diri değildir onlar. Ne vakit dirileceklerini de bilmezler.
22. Lahut olan ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalbi ise inkarcıdır
Ne var ki onların kalpleri kibirlenerek gerçeği kabule yaklaşmamaktadırlar.
23. Allah, onların sakladıklarını da açıkladıklarını da bilir. O kibirlenenleri sevmiyor.
24. Halbuki onlara "Rabbiniz indirdi" denildiğinde " Eskilerin masalları" derler.
25. Layıkıyla kendi günahlarını kıyamet günü yüklendikten sonra diğer günahlar,
Nasılsa bilgisizliklerinden dolayı saptırdıkları kişilerden de bir kısım yüklenecekler
Ah ki ne ah, bir bilseler kıyamet gününde onlar ne kötü bir yük yükleniyorlar.
26. Hileli düzen kurdular onlardan öncekiler de gerçekten. Allah temelinden yıkmıştır.
Lağvolup düzenleri, onların üstlerindeki tavan tepelerine tamamen çökmüştür.
Nitekim azap onlara hiç tahmin etmedikleri bir yerden üzerilerine gelmiştir.
27. Allah sonra onları zelil hale getirip diyecek ki: " Hani ortak koştuklarınız" der
"Haklarında (müminlere) düşmanlık yaptıklarınız nerede?" İlim verilenler:
"Layık olan şey; rezillik ve kötülüktür. onlar gerçeği inkar edenlerdir" deler.
28. Nefislerinin zalimleri olarak melekler canlarını aldıklarında: "Biz değiliz kötüler
Açıkça bir kötülük yapmadık hiç bir zaman" diye canlarını verip teslim olurlar.
Hayır! Doğrusu Allah sizin daha neler neler yaptığınızı çok iyi bilendir.
29. Layığınız artık, cehennemin kapısından girin! Orada ebedi kalacaksınızdır .
Ne kötü şeydir ki; büyüklük duygusuna kapılanların düştüğü durumlar.
30. Allah'a sığınıp sakınanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" denildiğinde " Hayır" derler.
Hareketi güzel olup iyi davrananlara bu dünyada güzellikler vardır.
Lakin ahiret mekanı ise çok daha hayırlı. Takvalıların yurdu ne güzeldir.
31. Nitekim onların girecekleri yer Adn cennetidir. Onun altından ırmaklar akar.
Aradıkları her şey vardır. Allah işte böyle takva sahiplerini ödüllendirir.
32. Haliyle melekler onların canlarını güzellikle aldıklarında:" Selam size" derler.
"Layık olduğunuz minval üzere yaptıklarınıza karşılık girin cennete" derler
33. Nehyedip gerçeği örtenler, kendilerine melekler gelmesinden ne beklerler?
Azap emrinin Rabbinden gelmesinden başka bir şey mi gözlüyorlar?
Halbuki öncekiler de öyle yapmıştı. Allah zulmetmedi ama kendilerine zulmettiler.
34. Layık oldukları; yaptıkları şey, kendilerine isabet etti. Bu ise alaylarının cezasıdır.
35. Nehyedip şirk koşan kimseler dediler ki: "Allah dileseydi eğer,
Ancak O'na kulluk eder başka bir şeye kulluk etmezdik bizler.
Haliyle biz de atalarımız da O'nun emri haricini sayardık haramlar.
Lakin öncekiler de öyle yapmıştı. Resül'lere tebliğden başka şey midir?
36. Nitekim Biz her topluluğa: "Allah'a kulluk edip, tağuttan sakınsınlar"
Amacıyla bir peygamber gönderdik andolsun. Böylelikle onlar,
Hidayete kavuştu Allah tarafından. Bir kısmına da sapıklık hak olmuştur
Layık oldukları sonuç; yalancılar için nasıl olmuş yeryüzünü dolaşıp görün.
37. Nasıl ki içten onların hidayete ermelerini istesen de, sapkınlar
Allah öyle kabul edilmişse, hidayete ermez, onlara yardımcı da yoktur
38. Halbuki onlar: "Allah öleni diriltmez" diye tüm güçleriyle yemin ettiler.
Lakin onlar diriltilecektir. Bu vaaddir ama insanları çoğu bilmezler.
39. Nasıl ki ihtilaf ettikleri şeyin apaçık anlaşılması için diriltilecekler.
Anlaşılan hususta kafirlerin yalancı oldukları bilinmesi için diriltilecektir.
40. Hakkında olmasını istediğimiz şeye sadece "ol" demekle, o da oluverir.
41. Lüzumsuzca zulme uğradıktan sonra yurtlarından Allah yolunda hicret edenler,
Nice güzel yerlere tarafımızdan yerleştirilir dünyada. Bilirlerse eğer,
Ahirette de elbette ki onların mükafatı çok daha büyük olacaktır.
42. Hakkıyla sabredenler ve yalnız Rablerine tevekkül edenlerdir onlar.
43. Lütfedip gönderdiğimiz senden önceki vahyedilenler de erkektir.
Nasıl olduğunu bilmiyorsanız zikir ehline (devrin alimlere) soruver.
44. Apaçık deliller ve kitaplarla gönderildi onlar. Sana bu zikri indrimişizdir.
Hakkıyla insanlara onu açık seçik bildir; ta ki iyice düşünebilsinler.
45. Lanetlenecek kötülük düzenleri kuranlar, Allah'ın gücünden emin mi oldular?
Nice kötü düzenlerini hiç farketmeksizin gelebilecek azaptan eminler midir?
46. Aciz bırakacak değillerdir O'nu, dönüp dolaşırken derdest etmeyeceğinden mi eminler?
47. Hazmettire hazmettire, korkuta korkuta azabın gelmesinden emin mi oldular?
Lütfü bol, Rabbiniz Şüphesiz ki Rauf, Rahim'dir. O çok şefkatli ve merhametlidir.
48. Nasıl da Allah'ın yarattıklarına bakıp görmezler mi? Hepsinin gölgeleri vardır.
Alçalarak onlar, sağdan ve soldan Allah'a secde eder şekilde yere kapanırlar.
49. Hakkıyla Allah'a secde ederler. Göklerde ve yerdeki tüm canlılar ve melekler
Layık olduğu vechiyle Allah'a tazimde bulunup hiç de büyüklük taslamazlar
50. Nitekim onlar egemen olan Rablerinden korkarlar ve
emredildikleri şeyi yaparlar.
51. Allah:"İki mabudu tanımayın. O ancak tek ilahtır. Yalnız benden korkun" demiştir.
52. Hal böyleyken göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Kulluk O'na olmalıdır.
Lazım olan ibadet ve itaat böyleyken, Allah'tan başkasından mı korkarsınız sizler?
53. Nimet olarak size gelen ne varsa Allah'tandır. Sonra zarar dokunduğunda O'na yalvarırsınız.
54. Ardından sizden zararı kaldırdığında, sizden bir zümre Rablerine ortak koşarlar.
55. Haydi nasiplenin zevk alın bakalım. Verdiklerimize nankörlük edenler yakında bileceksiniz
56. Lakin kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, hiç bir şey bilmeyenlere pay ayırıyorlar.
Neticede Allah'a iftira ettiklerinden dolayı andolsun ki sorguya çekilecek onlar.
57. Allah'a kızlar isnat ediyorlar. O münezzehtir. Hoşlandıklarını da kendilerine alırlar.
58. Halbuki onlardan birine kız müjdelendiğinde öfkelenir içi, yüzü de kapkara olur.
59. Lanetlenecekmişcesine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı topluluktan gizlenir.
Ne yapacak bilemez, aşağılanarak tutar mı, toprağa mı gömer?Bak hüküm ne kötüdür.
60. Ahirete inanmayanların kötü misalleri vardır. En yüce sıfatlarsa Allah'a aittir.
Hüküm ve hikmet sahibi O'dur. Her şeyi yerli yerine güzelce ancak O yapar.
61. Lüzumu üzere Allah insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı eğer,
Ne bir kimse ne de bir canlı kalırdı yeryüzünde. Ancak belli bir süre ertelemektedir.
Ancak ecelleri gelince onların ne bir saat geciktirilir ne de bir saat öne alınır.
62. Hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a atfederler. Güzel sonuçları kendilerine verirler
Lisanlarıyla yalan söyler dururlar. Şüphesiz ateş onlarındır. Ona en önde gidenlerdir.
63. Nitekim, andolsun ki senden önceki ümmetlere de göndermişti peygamberler,
Ama şeytan onlara kendi yapıp ettiklerini iyi, hoş, güzel, süslü göstermiştir.
Halbuki bugün de onların dostudur, velisidir.Onlara acıklı bir azap vardır.
64. Lütfedelip verilen kitabı, Biz sana ancak hakkında ihtilafa düştükleri konular,
Nasıldır diye apaçık açıklaman için indirdik. Bu, inanlara bir rahmet ve hidayettir
65. Allah gökten yağmur yağdırdı. Yeri de onunla ölümünden sonra diriltir.
Hakikaten duyup işiten bir topluluğa bunda bir ayet, bir ibret vardır.
66. Lazım olan ibretlik şeyler, sizin için davarlarda da vardır. Size içirdiğimiz şey vardır.
Nitekim karınlarındaki süt; fışkı ile kan arasındadır. İçenlerin boğazından kayar gider
67. Ayrıca hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden sarhoş edici içi yapar,
Harika rızıklar edinirsiniz. İşte bunda akıl sahibi topluluk için kesin ibret vardır.
68. Lütfuyla Rabbin bal arısına: Dağlarda, ağaçlarda ve insanları kurduğu kovanlar
Nasiplenip istifade edeceğiniz evler edinin diye kendilerine ilham etmiştir.
69. Artık bundan sonra bütün meyvelerden ye. Rabbinin yoluna koyuluver.
Has ve renkleri çeşitli içecekler onun karınlarından çıkar. O, insanlar için şifalıdır.
Layığıyla düşünen bir topluluk için bunda kesin olan bir mucize vardır.
70. Nasıl ki Allah sizi yarattı zamanı gelince de öldürüyor. İçinizden bazıları vardır;
Ahir ömürleri yaşlılıktan kocalıp da bildikeri şeyleri bilmez halde gelir.
Her şeye güç yetiren şüphe yok ki Allah'tır. O her şeyi en iyi bilendir.
71. Lütfedip verdiği rızıkta Allah bir kismınızı, diğer kısmınıza üstün kılmıştır.
Nimeti elleri altında olup da rızkı üstün kılınanlar ellerinin altındakiler için
Alıp sahip olduklarını eşit olacak şekilde vermezler. Halbuki o rızıkta eşittir
Hal böyleyken onlar Allah'ın verdiği rızık nimetleri inkar mı ediyorlar?
72. Liyakatinize uygun kendi cinsinizden eşler yarattı Allah. Eşinizden çocuklar,
Nimetlerin tertemizinden verdi, oğullar, torunlar yarattı. Şimdi kalkıp onlar,
Allah'ın nimetlerini inkar mı ediyorlar ve boş şeyler mi inanıyorlar?
73. Hiçbir şeye malik olmayan, göklerde ve yerde rızık veremeyene mi taparlar?
Lahut olan Allah'ı bırakıp kulluk ettikleri buna güç yetiremeyen mi taparlar?
74. Ne çare ki sizler, Allah'a eşit varlık aramayın siz bilemezsiniz Allah bilir.
75. Allah hiçbir şeye güç yetiremeyen ile kendi nimetlendirdiğinden örnek verir
Hiçbir şey elinden gelmeyen köle ile güzel bir rızık verdiğimiz, gizi ve aşikar
Lüzumu çerçevesinde bağışta bulunan kimseyi misal verdi. Bir olur mu bunlar?
Namütenahi övgüler Allah'a mahsustur. Fakat Onların bir çoğu bilmiyor.
76. Allah yine size bir başka şu iki insanın örneğini de veriyor. Biri dilsizdir.
Hiçbir şeye güç yetiremez. Nereye gönderse bir iş beceremez. Sahibine yüktür.
Lakin bununla, adaletle emreden, doğru istikamet üzere bulunan bir midir?
77. Ne var ne yok göklerde ve yerde gayb adına Allah aittir. Bir an içince biter,
An göz kapama açma anı olan gün (kıyamet) veya çok daha yakındır.
Her şeye güzü yeter Allah'ın şüphesiz ki. O mutlak kudret sahibidir.
78. Lütfedip sizi annelerinizin karnından hiç bir şey bilmezken çıkarmıştır.
Neticede şükredesiniz diye işitme duyusu, görme gücü, kalp, gönüller vermiştir.
79. Açıkça gökle yer arasında uçup duran kuşları görmezler mi? Tutan Allah'tır
Havada öylece. Şüphesiz iman eden bir topluluk için bunda ibretler var.
80. Lüzumu kadar evlerinizi oturma ve dinlenme yeri yaptı Allah. Kolay barınaklar
Naifdir onlar; göç günlerinizde ve konaklamanızda taşınabilen hayvan derilerindendir.
Ayrıca yünlerini, yapağını, kıllarını değerlendirirsiniz, belli bir müddette kadar.
Hakkıyla kullanacağınız giysiler, ticaretini yapacağınız eşyaları bir meta kılmıştır.
81. Lütfedip yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Yaptı dağlardan sığınak evler.
Ne iyi giysiler de yaptı sıcaktan koruyanlarla tehlikeden koruyabilecek zırlar.
Allah ona teslim olup esenliye ulaşasınız diye nimetini üzerinizde böyle tamamlar.
82. Her şeye rağmen onlar yüz çevirirse, sana düşen sadece apaçık tebliğdir.
83. Lütfedilen Allah'ın nimetini biliyorlar sonra inkar ediyorlar. Onların çoğu kafirdir.
84. Neticede o gün, her ümmete bir şahit getirir sonra kafirlere özür izni verilmez
Açıkçası onların özür dileme gibi arzu ve taleplerine bile imkan sağlanmaz.
85. Hak ettikleri azabı görmeye başladıkları mı artık, zulmeden kimseler.
Lazım olan azap ne hafifletilir, ne de kendilerine kurtuluş süre tanınır.
86. Nihayetinde Şirk koşanlar Allah'a ortak koştukları şeyleri görünce onlar:
"Aha işte bunlar seni bırakıp taptığımız ortaklarımız Ey Rabbimiz" derler.
"Hey yalancılar, sizler yalancısınız" diye ortakları onlara böyle laf atarlar.
87. Lakin o gün artık Allah'a teslim olmuşlardır. Uydurdukları ilahlar da kayboldular.
88. Nefyedip halkı Allah yolundan alıkoyanlar, yaptıkları bozgunculuklar
Azap üstüne azap getirerek onların üstüne böylece cezalandırılacaklardır.
89. Her ümmete kendi içlerinden bir şahit getirdiğimiz o gün, ey peygamber
Lahuti mesajlarının ulaşabileceği herkes üzerine de seni şahit kılarız.
Nitekim Biz Kitab'ı sana; müslümanlara doğru yolu göstererek
Açıklayan, her şeyi anlatan, bir rahmet, bir müjde olarak indirdik
90. Hakikat şudur ki Allah adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder.
Lüzumsuz malayani şeylerden, çirkinlik, kötülüğü, zorbalığı yasaklar,
Nehyeder haksızlığı. Olur ki; öğüt alasınız diye size öğüt veriyor.
91. Antlaşma yaptığınızda, Allah'a verdiğiniz sözü tam yerine getirin.
Hakkıyla pekiştirip yemininizi bağladıktan sonra onu bozmayın.
Layıkıyla Allah'ı kefil yaptınız kendinize, Allah, yaptıklarınızı bilir.
92. Nitekim ipliğini sağlamca büküp işi yaptıktan sonra dağıtan gibi olmayın.
Aranızdaki bir topluluk diğer bir gruba üstünlüğü bozgun unsuru saymayın.
Hileli hareket edip gelişkinlik üstünlüğünüz sebebiyle yeminini bozmayın.
Layığınızla nasılsa Allah sizi öylece imtihan etmektedir. Ayrılığa düşmeyin
Nitekim O ayrılığa düştüğünüz şeyleri de kıyamet günü açıklayıp bildirecektir.
93. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Ancak dilediğini saptırır,
Hidayet vermek istediğine de verirdi. Yaptığınızdan sorgulanırsınız sizler.
94. Lüzumsuz yere yeminlerinizi aranızda aldatma aracı edinmeyin sizler
Nasıl ki öyle olur da, sonra sizin sapasağlam basan ayağınız kayar.
Allah'ın yolundan alıkoymanıza karşılık kötülüğü tadarsınız sizler.
Hak edersiniz artık; yaptıklarınıza karşılık büyük azap sizin içindir.
95. Layık olmadığı halde Allah'ın ahdini ucuz bir menfaate satmayın sizler.
Ne kadar da değerlidir Allah katında, eğer bilirseniz, o daha hayırlıdır.
96. Allah katında olan kalıcıdır. sizin yanınızdakiler bitip tükenendir.
Hakikaten sabredenlerin mükafatını en güzeli şekliyle vereceğiz.
97. Layıkıyla ister erkek ister kadın inanarak salih amelde bulunursa eğer,
Ne güzel bir yaşayışa mazhar eder, güzel işlerine veririz güzel mükafatlar.
98. Allah'a sığının! Kur'an okuduğun zaman kovulmuş şeytandan sizler.
99. Hükmü yürümez onun o kimselere ki Rabbine tevekkül eden kimselerdir.
100. Lakin onun gücü ancak onu dost edinenlere ve Allah'a şirk koşanlaradır.
101. Nasıl ki; Biz bir ayeti bir başkasıyla değiştirdiğimizde, iftiracısın derler,
Allah neyi indireceğini iyi bildiği halde. Halbuki onların çoğu bilmezler.
102. "Hak ve gerçek olarak Rabbinden Ruh'ül Kudus onu (Kur'an'ı) indirmiştir.
Layıkıyla iman edenlerin kimselerin imanlarını sağlamlaştırmak içindir.
Ne güzel müjde ve ayrıca müslümanların doğru yolu bulmaları içindir.
103. Andolsun ki Biz onların dediği "Bu (Kur'an'ı) bir beşer öğretmektedir"
Hakikatini de biliyoruz. Kastettikleri kişi halbuki bir yabancıdır.
Layıkıyla Arapçayı doğru düzgün konuşamaz. Bu apaçık Arapçadır.
104. Nitekim Allah'ın ayetlerine inanmayanları Allah hidayete erdirmez
Acı ve oldukça da can yakıcı bir azap vardır. Onlara öngörülen budur.
105. Haliyle yalanı yalnızca Allah'ın ayetlerine inanmayanlar uydurur.
Lüzumsuz iftiralarda bulunurlar, işte bunlar yalancıların ta kendileridir.
106. Nasıl ki tüm gönlüyle inanmışken sonradan Allah'ı inkar eden kimseler
Ancak kalbi ile iman etmiş fakat baskı ile zorlanan hariç olanlar
Hak edecekleri Allah'tan inecek bir azaptır. Allah'ın gazabına uğrar.
107. Letafetli bulup dünya hayatını, ahiretten üstün tutmalarıdır bu şeyler.
Nitekim bir de, Allah'ın inkarcıları hidayete erdirmemesi sebebiyledir.
108. Allah'ın kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir
Hakka ve hakikate karşı duyarsız olan kimseler işte buynlardır.
109. Layık olacakları şey, ahirette ziyana uğrayanlar olduğunda şüphe yoktur.
110. Nihayeti işkence olup sonra hicret edenlerin, ardından cihat edip sabredenler
Allah tarafından desteklenir şüphesiz. O zorluğa göğüs gerenlerin yanındadır
Hakikat şudur ki, senin Rabbin çok esirgeyen, bağışlayan, rahmet edendir.
111. Lakin o gün herkes kendi nefsiyle meşgul olur herkes kendi derdindedir
Nitekim o gün kişi ne yaptıysa haksızlık edilmeksizin tam karşılığı verilir.
112. Allah bir yerden bir ülkeden örnek verdi: Halkı emniyet ve huzur içindedir.
Her yerden rızkı gelir bolluk içindedir. Fakat Allah'ın nimetine nankörlük ettiler
Layığı olarak Allah işlediklerinden dolayı onlara açlığı, korku tattırmıştır.
113. Nasıl onlara içlerinden bir elçi geldi ama onu yalanladılar. Azap da onları yakalamıştır.
114. Allah'ın verip rızıklandırdıklarından, temiz olanlardan yiyin, sizler
Helal olan Allah'ın nimetlerine şükredin. O'na kulluk ediyorsanız eğer
115. Leşi, domuz etini, Allah adından başkası adına kesilmiş olanı haram etmiştir.
Niyeti isyan olmaksızın zorda kalırsa kişi haddi aşmamak üzere yiyebilir.
Allah muhakkak ki esirgeyendir, bağışlayandır. O suçları örter, Rahimdir.
116. Halinizle dilinizle şuan haram buna helal diye yalan yere nitelemeyin sizler.
Lahut olan Allah adına yalan uydurmuş olursunuz. Yalan, doğru şey değildir.
Nitekim Allah'a iftira atıp yalan uyduranlar asla kurtuluşa erişemezler.
117. Az bir geçimden ibarettir elde edip kazandıkları. Onlara acı bir azap vardır.
118. Haram kılmıştık bundan önce sana anlattıklarımızı, yahudiler için de
Lakin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı, Biz onlara zulmetmemişizdir.
119. Nihayetinde, şüphesiz ki Rabbin, bilgisizlikten dolayı kötülük işleyenler
Ardından tevbe eden de hallerini düzelten kimselerin yanında beraberdir.
Hakikaten Rabbin kötü işlerden sonra da bağışlar. O esirgeyendir Rahimdir.
120. Layıkıyla Allah'a gönülden yönelen İbrahim tek başına bir ümmettir.
Nitekim o gerçekten Allah'a itaat eden bir muvahiddi ve müşriklerden değildir.
121. Allah'ın nimetlerine şükrederdi o. Allah da onu doğru yola iletmiştir.
122. Haliyle ona dünyada iyilik verdik. Ahirette de o, iyilerle beraberdir.
123. Lahuti şekilde, sonra sana da:"Doğru istikamete olarak İbrahim'in dinine uy!
Nitekim o Allah'tan başkasına ilahlık yakıştırmayandı" diye vahyetmişizdir.
124. Ancak ihtilaf edenlere cumartesi tatili farz kılındı. Rabbin tartışılan şeyler
Hakkında, elbet (o gün) kıyamet günü, onlar arasında hüküm verecektir.
125. Letafetle, güzel öğütle Rabbinin yoluna hikmetle çağır. Onlarla güzel bir
Netice alacak şekilde mücadele et. Şüphe yok ki Rabbin çok iyi bilir,
Açıkça sapanları ve doğru yolu tutup hidayete erenleri. O en iyi bilendir.
126. Her halükarda ceza verecekseniz, size verilenin misliyle cezalandırın
Lakin sabrederseniz andolsun ki bu sabır gösterenler için daha hayırlıdır.
127. Nasıl olursa olsun sabret! Allah yolunda başına gelecek her şeye göğüs ger.
Aşağılık düzen kurduklarından dolayı darılma, tasalanma, telaşlanma.
128. Hakikat şudur ki gerçekten Allah, sakınan ve iyilik edenlerle beraberdir.
Layık olduğu şekliyle kulluğunun bilinciyle hareket eden beraberdir Allah'la.