27 Temmuz 2017 Perşembe

Neml

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.

1.-2. Ne güzel müjde ve hidayetler müminler için.Ta, Sin apaçık kitabın ayetleridir bunlar
3.     En doğru şekilde namazını kılarlar, zekatı verirler, ahirete de kesin olarak inanırlar.
4.     Muhabbetli, sevimli gösterilmişti, amelleri ahirete inanmayanlara. Sonra da bocalalar.
5.     Layık olan kimselere öyle kötü azap vardır ki, en çok ziyana uğrayacaklar onlardır.

6.     Nasıl olsa şüphesiz ki sen, Kur'an'ı Hakim ve hikmet sahibi her şeyi bilenden almaktasındır.
7.     Eh hani Musa ailesine şöyle: "Gözüme bir yerde bir ateş ilişti size ondan bir haber, bir
        Malumat yada ısınmanız için bir ateş parçası kor getireceğim" demişti o zamanlar
8.     Lakin ateşin yanına geldiğinde bir ses geldi:" Ateşin bulunduğu yer ve oradakiler,

        Nevinden olan çevresindekiler mübarek kılınmıştır. Alemlerin Rabbi olan Allah münezzehtir."
9.     "Ey Musa! Şüphen olmasın ki, "Ben güçlü galip ve hikmet sahibi olan Allah'ımdır."
10.   Musa asanı at! Asanın yılan gibi hareketini görünce Musa arkasını dönüp kaçmıştır.
        Lakin, "Ey Musa korkma! Çünkü benim huzurumda peygamberler korkmazlar."

11.   Nasıl ki zulmedenler, kötülüğünü iyiliğe çevirirse şüphesiz Ben merhametli ve bağışlayanımdır
12.   Elini koynuna sok bembeyaz ve kusursuz çıksın. Bu dokuz mucizelerden biridir.
        Mucizeler Firavun ve topluluğuna gösterilir. Şüphesiz onlar yoldan çıkmış bir kavimdir.
13.   Lakin mucizelerimiz gözlerinin önüne serilince: "Bu apaçık bir büyüdür" dediler.

14.   Neyin doğru olduğuna karar verip onlara yakinen gönülden inandıkları halde onlar,
        Enfüsi kibirleri ve zulümleri yüzünden inkar ettiler. Sonunda bak nasıl oldu fesatçılar.
15.   Muhakkak ki biz Davud'a ve Süleyman'a ilim verdik yeminler olsun! Akabinde onlar:
        "Lutfüyla bizi mümin kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun" dediler

16.   "Nasip verildi her şeyden bize, kuşların dili öğretildi, Ey insanlar! Bu apaçık bir lutuftur."
        Eh Süleyman Davud'a varis olduktan (sonra ilim ve ihsan hakkında böyle) demiştir.
17.   Mahiyetindeki cin, insan ve kuşlardan olan orduları topladı Süleyman. Zaten o sevk etmektedir.
18.   Lisanıyla bir karınca: "Ey karıncalar topluluğu! yuvalarınıza gidin hemen sizi ezmesinler

        Nice Süleyman'ın askerleri fark etmeden "dedi. Karınca vadisine vardıklarında onlar
19.   "Ey Rabbim; bana, ana-babama verdiğin nimetlere şükretmemi ve razılığını ilham ediver.
        Merhametinle salih kulların arasına al!" Süleyman karıncanın sözüne gülümseyip böyle demiştir.
20.   "Lakin Hüdhüd'u niçin göremiyorum?" kuşları teftiş edip dedi. "Yoksa kayıplara mı karışmıştır."

21.    Neticesi açık kanıt olan mazeret getirir yada ona şiddetle azap ederim, belki de boynunu kesilir.
22.    Eh bunun üstünden çok zaman geçmeden Hüdhüd çıkageldi ve "Ben senin henüz bilmediğin bir
         Malumat öğrendim. Sana Sebe hakkında çok önemli ve doğru bir haber getirdim" demiştir.
23.    "Liyakatli bir kadın buldum. O Sebe'ye meliktir. Her şeyden pay verilmiş, büyük bir tahtı var.

24.    "Ne var ki onu da, halkını da Allah'ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan güzel gösteriyor
         En kötü yaptıklarını böylece Allah yolundan alıkoymuştur. Bu yüzden doğru yolu bulamıyorlar"
25.    Malumu olan şeyleri, göklerde ve yerde gizli saklı olan her şeyi açığa çıkaran kimse odur.
         Lahuti şekilde gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilen Allah'a niçin secde etmiyorlar?

26.   Nihayetsiz olan O, Allah ki, kendinden başka ilah yoktur. O büyük arşın yegane sahibidir.
27.   "Eh bakacağız, doğru mu söyledin yoksa yalancılardan mısın?" (O kuşa böyle) demiştir.
28.   "Mektubu al götür ver onlara, sonra biraz uzaklaş dikkatlice bak. Ne sonuca varacaklardır."
29.   Lider olan Melike Belkıs: " Ey ileri gelenler! Bana çok önemli bir mektup geldi" der.

30.   Name Süleyman'dandır. Şüphesiz ki, O, "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla" başlıyor.
31.   Eh içinde "Bana büyüklük taslamayın isteğinizle boyun eğerek bana gelin" yazmaktadır.
32.   Muhterem danışmanlarım, bu mesele hakkında bana görüş bildirin. İyi bilirsiniz sizler;
        Lüzumlu işlerde sizleri çağırıp, size danışmadan hiç bir meselede, vermem ciddi bir karar.

33.   "Neticede biz güçlü ve savaşçı bir milletiz, ama yetki sizindir. uygun kararı verin" dediler.
34.   "Eh bilirsiniz krallar bir ülkeye girdiğinde orayı harap eder orasını bozguna uğratırlar.
        Mansıp sahiplerini alçaltır rezil ederler. Herhalde bunlar da böyle yapacaklardır." demiştir.
35.   "Lakin ben onlara bir hediye göndereyim de, bakalım elçiler nasıl bir şekilde döneceklerdir."

36.    Neticede elçiler Süleyman'a gelince: "Mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz" der
         "Elinizdeki hediyelerle siz böbürlenirsiniz. Oysa Allah'ın bana verdikleri daha hayırlıdır."
37.    (Melike'ye) onlara dön: "Andolsun karşı koyamayacakları bir ordu ile onlara gelir,
         Layık olduğu şekliyle onları ülkelerinden zelil olarak başları eğik çıkarırım" der.

38.    Nida etti Süleyman: "Ey Ulular! Onlar teslim olup gelmeden önce onun tahtını kim getirir?"
39.    "Emrini sen daha makamından kalmadan getiririm. Buna benim gücüm var " cinlerden İfrit der.
40.     Malumatı kitaptan olan biri de: " Ben onu sana sen daha gözünü açıp kapamadan getiririm" der
          Lahzasında Süleyman, Belkıs'ın tahtını yanı başında görünce: "Bu Rabbimden bir lütuftur" der.

          "Ne yapacağım şükür mü edeeğim nankörlerden mi olacağım? diye beni sınamak içindir."
          Eğer kim şükrederse kendi faydasınadır. Kim de şükür etmeyip nankörlük ederse eğer,
          Muhakkak ki Rabbim tamamen onun şükründen müstağnidir. Hiç bir şeye ihtiyacı yoktur.
41.     Lakin onun tahtını tanınmayacak hale getir bakalım. Kendi tahtını tanıyacak mıdır?

42.     Neticede melike gelince: "Senin tahtın böyle miydi?" dedi. O da: "Sanki bu o tahtımdır.
          Eh zaten bize daha önceden bilgi verilmiş ve biz teslim olup müslüman olmuştuk" demiştir.
43.     Melikeyi Allah'tan başka taptıkları alıkoymuştu. O inkar eden bir kavimdendi.
44.     "Lütfen köşke girin!" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti.

          Nitekim ona Süleyman; " O mekan billurdan yapılmış bir zemindir" demiştir.
          "Ey Rabbim! Kendime zulmetmişim. Süleymanla ben, alemlerin Rabbine teslim oldum" der.
45.     Millet-i Semud'a gönderdiler, kardeşleri Salih'i, Allah'a çağırıp ibadet etsinler
          Layık olsunlar ona diye. Halbuki onlar birbirleriyle tartışarak iki zümreye ayrılmıştır.

46.     "Ne oluyor ey kavmim!" dedi Salih. "İyilik dururken niçin önce azabı istiyorsunuz?"
          Eğer Allah bağışlanmanızı murad ederse, umulur ki sizler de merhamet edilirsiniz."
47.     Milleti ona: "Senin ve beraberindekiler yüzünden bizler uğursuzluğa uğradık" dediler.
          Lakin o da: "Sizin uğursuzluğunuz Allah'tandır siz imtihandasınız" diye cevap vermiştir.

48.     Neferlerden dokuz kişilik çete yeryüzünde fesat çıkarıyor iyilik yapmaya yanaşmıyorlar.
49.     Ettiler yemin kendi aralarında Allah adına : "Bir gece baskın yapıp onu ve ehlini öldürelim,
          Malumatımız yok,biz onları öldürmediğimiz gibi kimin ödürdüğünü de bilmiyoruz diyelim
          Lillah için bilmiyoruz deriz onların velisine ve yine; gerçekten doğru söylüyoruz diyelim

50.       Nasıl da onlar bir düzen kurdular. Biz de bir düzen düzen kurduk. Ama onlar bilgisizlerdir. 
51.       Ey Resulum, hilelerinin akibeti nasıl olduğuna bak. Onları ve kavimlerini yerle bir etmişizdir.
52.       Muhakkak ki; bilenlere ibret alınacak bir çok delil vardır. İşte zulümleriyle ıpıssız evler.
53.-54. Lakin inanıp sakınanları kurtardık. Lut'u da: "Göz göre göre fuhuş mu işliyorsunuz demiştir."

55.       Ne o yani, kadınları bırakıp, şehvetle erkekler mi yaklaşıyorsunuz? Ne cahil bir kavimsinizdir.
56.       Eh bunun karşılığında kavminin cevabı: "Lut'u ve ailesini memleketinizden çıkarın! onlar,
            Meğer ne kadar da temiz kalmak isteyen insanlarmış" demekten başka olmamıştır.
57.       Layık olan onu ve ailesini kurtardık fakat karısını kurtarmadık. Onu geride bırakmışızdır.

58.       Ne de acayip yağmur indirdik. Uyarılmış olanların üzerine inen yağmur ne de kötüdür.
59.       "En yüce hamd Allah'ındır." de "Selam seçtiklerinedir. Allah mı? Onların şirkleri mi iyidir?"
60.       Muhkem gökleri ve yeri yaratan ve size gökten suları indiren onlar mı? Biz gözler gönüller
            Lahuti güzellikte bahçeler bitirdik o suyla. Sizin, bir tek ağacını bitirmeniz mümkün değildir.

            Ne mümkün Allah'ın yanında bir ilah mı var? Hayır! Ama onlar haktan ayrılan topluluktur.
61.       Elverişli bir mekan olarak yeryüzünü kılan, onun arasında ırmaklar var eden, ve dağlar
            Muhkem şekilde yaratan ve iki deniz arasında bir ara engel koyan? Allah ile beraber
            Liyakatli olacak başka bir ilah mı? Hayır kesinlikle onların çoğu hakikati bilmiyorlar.

62.       Ne zaman sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, kendisine dua edildiğinde icabet eden, keder,
            Elem ve sıkıntıyı kaldıran, sizi yeryüzünde hükmetmeye halife kılan mı hayırlıdır?
            Muktedir olmayacak Allah ile beraber başka bir ilahmı? Ne kadar da kıt düşünmektesinizdir.
63.       Lütfuyla karanın ve denizin karanlıklarında size yol gösterip rahmetinin önünde rüzgarlar

            Ne iyi müjde gönderen mi? Allah ile beraber başka ilah mı? Allah şirk koştuklarından yücedir.
64.       En başta sizi yaratmaya başlayıp sonra tekrar tekrar yaratan, size gökten ve yerden rızıklar
            Muhteşem şeyler veren mi daha hayırlı? Allah'ın yanında başka bir ilah mı? De ki: Eğer,
            Laf ettiğiniz sözlerinizde doğru kimseler iseniz, getirin o susturucu kanıtlarınızı sizler."

65.       "Ne bilirler" de. "Göklerde ve yerde gaybı sadece Allah bilir. Dirilecekleri zamanı bilmezler."
66.       Ebedi yurt ile bilgiler "ardarda gelip pekiştirildi." Hayır, onlar bundan bir kuşku içindedirler
            Mümkün değil, hayır, hayır! onlar gerçeklerden yana onu göremeyecek kadar kördürler.
67.       Laubali inkarcılar: " Biz ve atalarımız toprak olduktan sonra tekrar mı çıkarılacağız?" dediler

68.       Neticede andolsun ki bununla şimdi biz ve çok önceleri de atalarımız tehdit edilmiştir.
            Eh bu öncekilerin uydurduğu onların masalından, efsanelerinden başka bir şey değildir
69.       "Mücrimlerin günahkarların akibetleri bakın ne olmuş? Gezin, bakın yeryüzünü" deyiver
70.       Lehlerine kurdukları tuzaklarından dolayı sen hüzne kapılma, tasalandırmasın bu hileler.

71.       "Ne vakit yerine gelecek bu azap, (ölümden sonra diriliş)? Eğer doğru söylüyorsanız " derler.
72.       "Eh belki de acele etmekte ettiğiniz azabın bir kısmı size yetişmiştir bile" deyiver.
73.       Muhakkak Senin Rabbin, insanlara karşı büyük lütuf sahibidir. İnsanları çoğu şükretmiyorlar
74.       Lahuti olarak Rabbin onların gönüllerinde gizledikleri ve açıkladıklarını iyice bilmektedir.

75.       Ne gökte ne de yerde gizli hiç bir şey yoktur ki; apaçık kitapta bulunmasın. her şey vardır.
76.       Emin olunan Kur'anda; İsrailoğullarına ayrılığa düştükleri şeylerin bir çoğunu aktarıyor."
77.       Muhakkak ki Kur'an müminler için bir hidayet rehberidir, gerçek bir yol gösterici rahmettir.
78.       Lazım olan onların arasındaki hükmü Rabbin şüphesiz ki verecektir. O, yücedir, bilendir.

79.       Nasıl olursa olsun, Sen Allah'a dayanıp güven tevekkül et! Sen apaçık hak üzerindesindir.
80.       Eh şüphesiz Sen ölülere duyuramazsın. Arkasını dönüp giden sağırlara işittirmen imkansızdır.
81.       Mümkün değildir ki, Sen düştükleri sapıklıktan körleri de çıkaramazsın. Teslim olmuş kişiler
            Layık olanlar ki onlar ayetlerimize inananlardır. Bunlardan başkasına senini duyurman zordur.

82.       Nasıl da o söz karşılarına çıktığında, yeryüzünde onlar için yürüyen bir canlı dâbbe çıkarır,
            Eh işte o kendileriyle konuşur insanların ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler.
83.       Mesajlarımızı yalanlayan her ümmetten bir grubu toplayacağız ve topluca huzura sevkedilirler
84.       Lazım olan hesap yerine geldiklerinde Allah: " Siz benim ayetlerimi kavramayıp durur,

            Ne olduğunu bilmediğiniz halde yalanladınız mı? Yoksa siz o şekilde ne yapıyordunuz?" der.
85.       Eh artık zulmetmelerine karşılık, söz kendi aleyhlerine gelmiştir. artık konuşamazlar.
86.       Meskuniyetleri için geceyi gözleri aydınlansın diye gündüzü yarattık görmezler midir?
            Lillah için iman edecek nice topluluklara bunda elbette nice işaretler, ibretler vardır.

87.       Nihayetinde Sur'a üfürüleceği gün, Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olanlar
            Endişe verici bir korkuya tümüyle hepsi kapılmıştır. Her biri boyun bükmüş ona gelmişlerdir.
88.       Muhkem duran dağları donmuş görürsün. Oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenir.
            Lakin her şeyi sapasağlam ve yerli yerinde yapan Allah'ın saltanatı tamamen yerli yerindedir.

            Nitekim bu Allah'ın işidir. Şüphesiz O sizin yaptığınızın şeylerin tamamından haberdardır.
89.       Eh artık, kim iyilikle gelirse, kendine daha hayırlısı vardır. O günün korkusu için güvendedir.
90.       Maalesef, kim de bir kötülükle gelirse o güne, artık onlar da ateşe yüzükoyun atılırlar.
            Layık oldukları cezadır. " Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz? " denir.

91.       Neticede de ki: "Ben bu memleketin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Burayı O kılmıştır
            En saygılı yer. Her şey O'nundur. Benim emrolunduğum şey ise Allah'a teslim olmaktır.
92.       Mukaddes Kur'an'ı okumakla emrolundum. Artık kim doğru yola gelir hidayete ererse eğer,
            Liyakati nefsinedir. Sapan kimseye gelince de ki: "Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi budur."

93.       Nitekim yine de ki; "Allah'a hamdolsun, O size ayetlerini dilediği şekilde gösterecektir.
            Eh siz de onları bir şekilde bilip tanıyacak takdir edeceksiniz. Bu sizin işinizdir.
            Muhakkak ki Rabbin, sizin ne yapıp yapmadığınızdan hiç bir an habersiz değildir.
            Lakin Allah işlediğiniz her şeye cezayı hemen vermez mühlet verir ama ihmal yoktur.

17 Temmuz 2017 Pazartesi

Kasas

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.

1.   Ta, Sin, Mim.

2.   Kitabın ayetleridir bunlar. İşte gerçeği var olduğu gibi açıklayan apaçık, en iyi delilleridir.
3.   Açıkça sana, Musa ve Firavun haberlerinden hakikatleri veriyoruz. Müminler istifade etsinler
4.   Şüphesiz ki; Firavun yeryüzünde büyüklük tasladı zulmetti.  Halkını çeşitli fırkalara ayırmıştır.
      Aralarından bir topluluğu, güçsüz bırakıp zayıflatıyordu, tüm erkekleri çocukları boğazlıyor, 
      Sair kadınları da diri bırakarak yaşatıyordu. Çünkü  o, bozgunculukla fesat çıkaranlardandır.
 5.   Kifayetsiz kalıp yeryüzünde güçsüz düşürülenlere ihsanlarda bulunup onlara verip rahmetler,
      Ardından da onları dinde önderler olmasını sağlamak ve istiyorduk ki mirasçılar olsun onlar.
6.   Sonrasında yine onları yeryüzünde kudretli itibarlı iktidar sahipleri kılıp hakim olsunlar.
      Ardından da Firavun'a, Haman'a ve onların ordularına, korktuklarını gösterelim de görsünler.
7.   "Sen onu emzir, şayet onun için endişelenecek olursan, korkma ve üzülme onu suya koyuver.

      Kesinlikle onu sana geri verip, gönderilen elçi kılacağız" diye Musa'nın annesine vahyetmişizdir.
8.   Ancak Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldılar. O kendileri için bir dert ve düşmandır
      Sahipsiz görüp aldılar ama gerçekte Firavun, Haman ve askerleri bir yanılgı içinde olmuşlardır.
9.   Açıp sandığı çıkan çocuğu göründe Firavun'un hanımı: Benim ve senin için de bir göz bebeğidir.
      Sakın onu öldürmeyin, umulur ki, bize yararı olur ve onu evlat ediniriz. Oysa farkında değillerdir

10. Kalbi ki; Musa'nın annesinin bomboş bir halde sabahladı. İnanlardan olması için kalbine eğer,
      Açık bir bağ vermeseydik, az kalsın böylesi bir durumu açığa vururdu. (O korunmuştur.)
11. Sakince kız kardeşine "Onu izle" dedi annesi. Böylece onlar farkında değilken o da gözetlemiştir.
12. Annesinden önce orada süt anneleri ona haram kılmıştık. Bu esnada kız kardeşi şöyle demiştir:
      Sütannelik olarak bakımını üstlenecek bir aile göstereyim mi? onu iyi eğitip terbiye ederler."

13. Keyfiyetiyle, gözünün aydın olması, üzülmemesi, kederlenmemesi için öz annesine çevrilmiştir.
      Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin o. Fakat insanların çoğu bunu bu şekilde bilmezler.
14. Serpilip ergenlikle olgunlaşınca, ona bir ilim ve hikmet verdik. İyilere böyle veririz mükafatlar.
15. Aniden halkın haberi olmadığı zaman Musa şehre girdi. Orada kavga eden iki adam bulmuştur.
      Şu kendi tarafından bu da düşmanlarından. Kendi halkından olan kimse ondan yardım istemiştir.

      Karşı taraftan olan düşmana bunun üzerine bir yumruk attı ve orada onun işini bitirivermiştir.
      Ardından da dedi ki: " Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkça saptırıcı bir düşmandır."
16. Sonra bunun üzerine: "Rabbim, muhakkak ki, ben kendi nefsime zulmettim. beni bağışla" der.
      Allah da onu mağfiret buyurup bağışladı. Çünkü O, çok esirgeyici ve çok merhametlidir.
17. "Suçlu günahkarlara artık destekçi olmayacağım, verdiğin nimetler adına ey Rabbim" demiştir.

18. Korku içinde bu şekilde çevreyi gözetleyerek sabahladı. Bir de baktı ki dün yardım isteyen nefer,
      Ardı sıra yine yine yardım için çağırıyor. Musa ona deki ki: "Sen apaçık azgın bir adamsındır."
19. Sonunda ikisinin de düşmanı olan kişiyi yakalamak isterken adam ona: "Ey Musa" der.
      "Adamın birini dün öldürdüğün gibi bugün de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen değil ıslahçılar
      Seçkinler olmak, yeryüzünde zorba olmaktan başka herhalde bir şey bir niyetin yoktur.

20. Koşarak şehrin öteki yakasından bir adam geldi dedik ki: " Ey Musa Ülkede önde gelenler,
      Artık aralarında seni öldürme hakkında görüşüyor. Artık çık git! Ben sana öğüt veren kişiyimdir."
21. Sonra korkarak, çevreyi kollayarak çıktı. Dedi ki: "Rabbim zalimler topluluğundan beni kurtar."
22. Artık Medyen'e doğru yöneldiğinde dedi ki: "Umarım Rabbim beni doğru yola yöneltip iletir."
23. Su kuyularına varınca Medyen'de davarlanı sulayan bir grup insan buldu. Onarın gerisinde vardır

      Kendi hayvanlarını uzakta tutan iki kadın. Bunları gördü. "Siz niçin bekliyorsunuz? "diye sorar.
      "Açıkçası çobanlar sürülerini sulanmadıkça biz hayvanlarımızı sulayamayız. Çünkü biz kadınlar
      Sulamada zorlanırız. Zaten bu işleri yapabilecek babamız da ileri yaşta bir ihtiyardır" dediler.
24. Ardından sürüyü suladı, sonra gölgeye çekilip:"Rabbim bana indirdiğin hayra muhtacım" demiştir
25. Sonra iki kızdan biri utana sıkıla yürüyerek geldi.: "Babam sizin,  sürüyü sulamanıza göre" der


      "Karşılık olması için size mükafat vermek üzere davet ediyor" Bunun üzerine onun yanına varır.
      Anlatır başından geçen olan biteni. O da "Korkma! Zalimler topluluğundan artık kurtuldun" der
26. (Sonra) Kızlardan biri: " Babacığım bunu işçi olarak tut, Şüphesiz işçi olarak tuttuğun kimseler 
      (Arasında) en hayırlısı, güçlü. kuvvetli ve güvenilir, işini sağlam yapan bir adamdır." demiştir.
27. "Sekiz yıl hizmet etmene karşılık, şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum" der.

       "Kendin on yıl edersen, o da sendendir, zorluk çıkarmam. İnşaallah, bulacaksın beni salihlerden"
28. Aramızda dediğin gibi olsun, kabul ediyorum. Her iki süreden hangisini doldurursam eğer,
      "Sakinlik var, bana karşı bir düşmanlık yok" dedi ve ekledi. "Sözleşmemize Allah kefildir."
29. Artık Musa çalışmayı bitirip, çocuklarıyla yola çıktığında, Tur dağı tarfında bir ateş görür.
      "Siz burada bekleyin" der ailesine ve ekler." Bir ateş gördüm belki bir haber veya getirim bir kor."

30. Kavuşunca ateşin bulunduğu yere, Mukaddes vadinin sağ tarafında bir ağaç cihetinden ses gelir.
      (Açık ve net şu şekilde ) "Ey Musa! Muhakkak ki  Ben alemlerin Rabbi olan Allah'ım" der.
31. "Sen asanı yere at!" Onu bir yılan gibi hareket ettiğini görünce arkasına bakmadan kaçmıştır.
      Ardından ses devam etti. "Ey Musa dönüp gel! Korkma! "Şüphesiz sen güvendesindir."
32. "Sok elini koynuna, kusursuz bembeyaz olsun. Kokudan açılan kollarını kendine çekiver,

      Korkudan sıyrıl! İşte gördüğün bu iki delil, Rabbinin sana özel ihsan ettiği iki mucizedir.
      Artık Firavun ve adamları karşısında birer delildir. Onlar fasık bir topluluk olmuşlardır.
33. (Sonra) Musa: Ey Rabbim onlardan birini öldürdüm. Beni öldürmelerinden korkarım" demiştir
34. "Ayrıca kardeşim Harun benden daha düzgün konuşuyor. Onu da bana yardımcı gönder.
      Şüphesiz onların beni yalanlamalarından korkuyorum. O beni tasdik etsin" demiştir.

35. "Kardeşinle seni güçlendirip üstünlük vereceğiz" diye Allah kudretiyle buyurmuştur.
      Artık ikinize bu mucizelerimiz karşısında bir yapamazlar. Siz ve size uyanlar üstün olacaklar.
36. Sonunda Musa apaçık mucizelerimizi getirince: "Bu şey sadece uydurma bir büyüdür.
      Atalarımıza ait olan geçmiş olan tarihte hiç de buna benzer bir şey işitmedik" dediler.
37. Söyledi Musa: "Rabbimin hidayet getirdiğini ve bu dünya hayatının akibetini O daha iyi bilir."

      Kesinlikle zalimler iflah olmaz, kurtuluşa eremezler. Allah'ın cezasından kurtulamazlar.
38. Ardından Firavun: "Ey devlet adamlarım! Ben sizin benden başka bir ilahınızı bilmiyorum."
      Sen Ey Haman! Balçıktan tuğlalar pişir. Üzerine çıkıp tırmanacağım bir kule yapıver.
      Açıkçası ben Musa'ın tanrısına çıkıp görürüm. Doğrusu onu yalancılardan sanıyorum" demiştir.
39. Sandılar ki bize dönmeyecekler. Kendi ve askerleri haksız yere ülkede büyüklük tasladılar.

40. Kesinlikle onu ve askerlerini yakalayıp başaşağı denize attık. İşte bak zalimlerin sonunu gör!
41. Ateşe davet eden önderler yaptık onları. Kıyamette onlara asla en ufak yardım ulaşmayacaktır.
42. Sürekli lanet içinde olacaklar bu dünyada. Kıyamette de iğrenç kimselerden olacaklardır.
43. Andolsun ki Musa'ya onlardan ilk nesilleri yok ettikten sonra insanlar hakikati düşünsünler ,
      Sahiplensinler diye kitabı açık bir delil, bir rehber gibi Musa'ya verdik ki düşünüp ibret alsınlar.

44. Kesinlikle Musa'ya peygamberlik verildiğinde batı tarafında yoktun. Onun şahidi değilsindir.
45. Ama Biz ondan sonra da bir çok nesiller getirdik. Onların ömürleri de uzun olmuştur.
      Sen Medyen halkı arasında olup, ayetlerimizi öğrenmedin. Fakat o haberleri gönderen Bizizdir.
46. Ancak rahmet olarak gönderildin sen, kendilerine uyarıcı gelmemişler için bir uyarıcısındır.
      Seslendiğimizde Biz Musa'ya, sen Tur dağının yakınlarında değildin. Ola ki düşünüp öğüt alırlar.

47. Kendi elleriyle öne sürdükleri şeylerden onlara bir musibet isabet ettiğinde hemen şöyle derler:
      "Ah Rabbimiz bize de bir elçi gönderseydin de, biz de ayete uysaydık, olsaydık müminler."
48. Şahsen onlara kendi katımızdan hak gelince: "Musa'ya verilenin bir benzeri verilse ya!" dediler. 
      Ancak bunlar daha önce de Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? Şöyle demişlerdir:
      "Sihirdir bunlar, her ikisi de birbirine arka çıkmaktadır. Biz hepsini reddedip, ediyoruz inkar"
49. "Kitap getirin Allah katından ki, bu kitaptan daha doğru olsun. Ona uyayım. Samimiyseniz eğer."
50. Artık bil ki, onlar kendi heva ve heveslerine uymaktadırlar, buna rağmen icabet etmezlerse eğer.
      Şanı yüce Allah'tan bir kılavuzluk olmaksızın, kendi arzularına uyanda daha sapık kim vardır?
      Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. Gerçek şu ki zalimler hidayete ermeyecektir.
51. Sözü ardarda, biz getirdik onlar için andolsun. Belki o sözleri hakkıyla düşünüp öğüt alırlar.

52. Kur'an'ın indirilmesinden önce kendilerine kitap verdiklerimiz de buna inanmaktadırlar.
53. Ancak kendilerine Kur'an okununca: "Ona iman ettik. O Rabbimizden gelen gerçeğin kendisidir.
      Senden önce de biz zaten şüphesiz Allah'ın emrine tabi olup, teslim olmuş kimseleriz" derler.
54. Açıkça her türlü güçlüklere sabrettikleri için, işte böyle kimselere ödülleri iki kez verilir.
      Savarlar onlar kötülüğü güzellikle. Ve onlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler.

55. Kaçınır yüz çevirirler, boş sözler işittiklerinde ve şöyle derler: "Bizim amellerimiz bizedir.
      Aittir sizin amelleriniz de size. Selam olsun hepinize. Bizim cahillerle işimiz olmayacaktır."
56. Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğini erdirir. Muhdediyi en iyi O bilir.
57. "Atarlar bizi yurdumuzdan, eğer seninle birlikte doğru yola uyacak olursak" dediler.
      Sakini kılındı onlar halbuki, kendi katımızdan rızık olarak her şeyin aktarılıp toplandığı yerdir.

      Kılmadık mı onları güvenli bir yer olan harem'de? Ne var ki,  onların çoğu bunu bilmiyorlar.
58. Aşikardır ki; helak ettik yaşam biçimleriyle refahtan şımarıp azmış olan nice memleketler.
      Sonrasında ise meskenlerinde kendilerinden çok azı oturmuştur. Oraya varis olan bizizdir. 
59. Ayetlerimizi okuyacak bir peygamber gelinceye kadar o memleketi helak edecek değilizdir.
      Senin Rabbin memleketin ana merkezlerinde onların karşısında ayetlerini nebilere okutur.

      Kesinlikle, Biz ahalisi zulmeden ülkelerden başka yerleri de yıkıma uğratacak değilizdir.
60. Açıkçası size verilen her şey sadece dünya hayatının geçim vasıtaları, metaı ve süsüdür.
      Siz hala akıllanmayacak mısınız? Allah katında olan şey daha hayırlı ve daha devamlıdır.
61. Aynısı mıdır ki? şimdi kendisine vaatte bulunup ve ona kavuşan kişi ile dünyada nimetler
      Sahibi olup, sonra kıyamet gününde huzurumuza dikilecekler arasında olan kişiler.

62. Kıyamette, o gün Allah onlara seslenerek: "Bana ortak olarak öne sürdükleriniz nerede? "der.
63. Azap sözünü hak edenler derler ki: "Rabbimiz, işte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar,
      Saptığımız gibi onları da azdırıp saptırdık. Onlardan uzak olduğumuzu sana arz ediyoruz bizler.
      Açıkçası zaten onlar sadece bize kulluk ve ibadet etmiyorlardı. Kendi heveslerine tapıyorlar.
64. Sonunda denilir: Ortaklarınızı çağırın." Onlar çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler

      Kesin azabı görmüşlerdir diğerleri. Ne olurdu önceden doğru yolu tutmuş olsalardı onlar!
65. Allah O gün onlara seslenerek: "Gönderilen peygamberlere ne cevap verdiniz?" der.
66. Soramazlar artık birbirlerine hiçbir şey. O gün haberler onlar için körelmiştir, bitmiştir.
67. Ancak kim tevbe edip iman eder ve salih amel yaparsa kurtuluşa erenlerden olabilir.
68. Seçer Rabbin ve dilediğini, dilediği şekilde yaratır. onların seçim gibi bir hakları yoktur. 

      Kesinlikle Allah onların ortak koştuklarından uzaktır, münezzehtir, arınmıştır, yücedir 
69. Açığa vurduklarını ve onların göğsünde neyi gizleyip sakladıklarını Rabbin hepsini bilir. 
70. Şüphesiz O Allah'tır. Kendinden önce başka ilah yoktur. İlkte de sonda da hamd O'nadır.
      Ahir hüküm de yalnız O'nundur. O'nun içindir. Ve yalnız O'na döndürüleceksiniz sizler.
71. "Söyleyin gördünüz mü; Allah kıyamet gününe kadar geceyi sürekli kılacak olsa eğer,

       Kim size Allah'ın dışında aydınlık verecek ilah? Yine de dinlemeyecek misiniz?" deyiver.
72. "Açıkça gördünüz mü söyleyin; Allah kıyamet gününe kadar gündüzü sürekli kılacak olsa eğer,
      Şimdi, Allah'tan başka, dinleneceğiniz geceyi getirecek ilah kimdir? Hala görmez misiniz sizler.
73. Allah, rahmetinin bir eseri olarak geceyi ve gündüzü var etti ki, onda sükunet bulasınız. 
      Sükunetle O'nun lütfundan bir şeyler arayasınız ve Allah'ın nimetlerine de şükredesiniz.

74.  Kıyamette, o gün Allah onlara seslenerek: "Bana ortak olarak öne sürdükleriniz nerede? "der.
75. Ayrıca o gün her ümmetten bir şahit çıkarırız: " Haydi getirin kesin kanıtlarınızı!" deriz. Onlar
      Şüphesiz hakkın Allah'a ait olduğunu bilmişlerdir. Uydurdukları şeyler ise onları bırakıp gitmiştir.
76. Ancak gerçek şu ki, Karun, Musa'nın kavmindendi, ama onlara karşı azgınlaştı. Biz onu hazineler
      Sahibi yapmıştık. Öyle ki, anahtarları birlikte taşıyan topluluğa ağır geliyordu. Hani ona demiştir

      Kavmi: "Şımararak sevinme! Çünkü Allah şımararak sevince kapılanları sevmemektedir."
77. Allah'ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyada da payını unutma! Allah sana ihsan etmiştir.
      Sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk yapma. Allah bozguncuları sevmemektedir.
78. "Ancak bu servet bana bendeki ilim sayesinde verildi." dedi. O bilmedi mi ki, önceki nesiller
      Sayıca daha çok, ve ondan daha kuvvetliydi ve güçlüydüler, Allah onları bile helak etmiştir.

      Kesin olan şey şudur ki, suçlu ve günahkarlardan günahları sorulmaz. Allah hepsini bilir.
79. Ahalinin karşısına kendi ihtişamı ve süsü içinde çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar:
      "Şu karuna'a verilenlerin bir benzeri bizimde olsaydı keşke, O büyük pay sahibidir" dediler.
80. "Allah'ın sevabı, iman edip salih amel işleyenler için daha hayırlıdır" dedi, ilim verilenler.
      "Sabredenlerden başkası kavuşamaz buna da" (diye ekledi kendine ilim verilen kimseler.)

81. Konağını de onu da yerin dibine geçirdik sonunda. Böylece Allah'a karşı ona yardımcı yoktur.
      Ahaliden bir topluluğu da yardımcı olmadı. O kendi kendine yardım edebileceklerden de değildir.
82. Sabahladıklarında dün onun yerinde olmayı isteyenler: "Vay bize, Allah dilediği kuluna genişletir.
      Arzu ettiği kuluna da daraltmaktadır rızkı. Eğer Allah bize de lütfetmiş olsaydı bizi de batırır,
      Sahiden de demek ki gerçekten inkarcılar kurtuluşa eremez, felah bulamaz" demeye başladılar.

83. Kısaca işte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde üstünlük taslamayan, bozgunculuk yapmayanlar,
      Amaçları Allah rızası olan kimselere veririz. Akibet Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır.
84. Sizden kim iyilikle gelirse, artık onun için daha hayırlısı vardır. Kim kötülükle gelirse eğer,
      Artık kötülükleri yapanlar, yalnızca yaptıklarına karşılık yaptığının karşılığını görürler.
85. Şüphesiz, sana Kur'an'ı farz kılan, seni dönülecek yer neresi ise elbette oraya döndürecektir.

      "Kesinlikle Rabbim hidayetle geleni de açıkça sapıklık içinde geleni de iyi bilir" de onlara
86. Açıkçası kitabın sana vahyolunacağını ummazdın. Bu Rabbinden rahmettir. Kafirlere arka çıkma
87. Sana Allah'ın ayetleri indikten sonra sakın seni alıkoymasınlar. Rabbine çağır, Müşriklerden olma
88. Allah'la beraber başka ilahlara tapma. O'ndan başka ilah yoktur. O'nun yüzünden, zatından başka 
      Şeyler ne varsa hepsi helak olucudur. Hüküm O'nundur. Ve siz de döndürüleceksiniz O'na 

11 Temmuz 2017 Salı

Ankebut

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.

1. Elif, Lam, Mim

2.   Açıkça sınavdan geçirilmeden insanlar, sadece "iman ettik" demeyle bırakılacağını mi sanırlar?
3.   Nice öncekileri de sınadık andolsun. Allah gerçekten doğruları da, yalancıları da bilmektedir.
4.   Kötülükleri yapanlar yoksa, bizi aşıp gideceklerini mi sandılar? Ne kötü hükme varıyorlar.
5.   Eh kim Allah'a kavuşmayı umarsa, Şüphesiz, Allah'ın belirlediği süre gelir. O işitendir bilendir.
6.   Bir de kim cihat ederde, yalnızca kendisi için etmiş olur. Şüphesiz Allah alemlerden müstağnidir.
7.   Ubudiyetini iman edip de salihce yapanlara gelince Biz onların kötülüklerini muhakkak örter,
      Tam olarak yaptıklarının karşılığından daha güzeliyle karşılıklar vereceğiz. Bunlar rmükafatlardır.

8.   Anne babasına karşı güzelliği tavsiye ettik insana. Onlar senin bilmediği bir şey hakkında eğer,
      Neticesi bana ortak koşman için çabalarsa, bu durumda onlara itaat etme. Dönüşünüz banadır.
      Kim ne yaptıysa artık tüm yaptıklarınızı size haber vereceğim, gözünüzün önüne serilecektir.
9.   Ehil olmak için iman edip salih amel işleyenler ise, elbette salihlerin arasına yerleştireceğizdir.
10. "Biz iman ettik" diyen öylesi insanlar vardır; Allah uğruna eziyet gördükleri zaman onlar,
      Ubudiyeti sebebiyle, insanların baskı ve eziyetini Allah'ın azabıymış gibi sayar. Ama bir zafer,
      Tam bir inayet Rabbinden gelince de: "Biz gerçekten sizlerle birlikteydik" demektedirler.

      Allah, alemlerin (insanların) göğüslerinin içinde olanları çok daha iyi bilen değil midir?
11. Neticede Allah, elbette kendisine iman edenleri bilir. Muhakkak ki münafıkları da bilir.
12. Kafirler müminlere: "Bizim yolumuza tabi olun, günahlarınız bizim boynumuzadır.
      Ettiğinizin karşılığı yükünüzü biz taşırız" derler. Oysa hiçbir günahı yüklenmezler, yalancıdırlar
13. Başkalarının başka yüklerini de kendi veballeriyle beraber mutlaka yükleneceklerdir.
      Uydurdurup durdukları şeylere karşı kıyamet günü kesinlikle sorguya çekileceklerdir.
14. Tam içlerinde elli yılı eksik bin yıl yaşayan Nuh'u kendi kavmine elçi olarak göndermişizdir

      Ama sonunda onlar yaratılış gayesi dışında zulme devam ederken kendilerini tufan yakalamıştır.
15. Nuh'u ve gemi halkını böylece kurtardık. Bunu da alemlere bir ayet, bir ibret kılmışızdır.
16. Kavmine İbrahim demişti ki;" Allah'a kulluk edin, O'ndan sakının, bilirseniz bu daha hayırlıdır."
17. "Eğilip Allah'tan başka birtakım putlara tapıyor ve birtakım yalanlar uyduruyorsunuz sizler
      Bir Allah'tan başka taptıklarınız size rızık verme gücüne sahip değildir. O halde rızkı arayın sizler
      Ulu Allah'ın katında. O'na kulluk edin, O'na şükredin. Sonunda O'na döndürüleceksiniz sizler.
18. Tekzip ederseniz eğer, Sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Elçiye düşen; açık tebliğdir.

19. Allah yaratmaya nasıl başladı, sonra nasıl iade ediyor görmediler mi ki? Bu Allah'a göre kolaydır.
20. "Nasıl yaratmaya başladığına bakın gezin dolaşın yeryüzünü. Son yaratmayı (ahireti) inşa eder,
      Kudretiyle ahirette mahlukatı yeniden yaratacaktır" de. Şüphesiz Allah her şeye güç yetirendir.
21. Eh artık O dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. O'na çevrilip götürüleceksinizdir.
22. Bırakamazsınız Allah'ı yerde ve gökte. Sizin Allah dışında velini ve yardımcınız da yoktur.
23. Ulu Allah'ın ayetlerini, kainattaki tüm delillerini ve O'na kavuşmaya inanmayıp inkar edenler,
      Tam işte onlar, benim rahmetimden ümidini kesmiş kimselerdir. İşte onlara acı bir azap vardır.

24. Açıkçası bunun üzerine kavminin ( İbrahim'e) cevabı:"Onu öldürün yada yakın" olmuştur.
      Nasıl da Allah onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda iman eden kavim için ayetler vardır.
25. "Kıyametten önce dünya hayatında siz gerçekten Allah'ı bırakıp birbirinizi sevmek için putlar
       Edindiniz. Sonra kıyamette birbirinizi inkar edip, tanımayacak, birbirinize lanet edeceksinizdir.
       Barınma yeriniz ateştir, cehenneme varacaksınız. Ve sizin hiç bir yardımcınız da yoktur.
26. Ulvi şey olarak ona Lut iman etti ve o : "Gerçekten ben Rabbime hicret edeceğim" demiştir.
      Tek mutlak güç sahibi şüphesiz O'dur. O Azizdir, her şeyden üstün, Hakim'dir, her şeyi kuşatır.

27. Armağan ettik Biz ona İshak ve Yakup'u. Onun soyunda peygamberliği ve Kitap'ı vermişizdir.
      Neticede onu bu dünyada mükafatlandırdık. Şüphesiz o, ahiret yurdunda da salih olanlardandır.
28. Kavmine Lut da demişti: "Gerçekten sizden önceki hiç kimsenin yapmadığını yapmaktasınızdır."
29. "Erkeklere yaklaşacak, yol kesecek, bir araya geldiğinizde çirkinlikler yapacak mısınız sizler?"
      Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca şu oldu: "Doğru söylüyorsan, bize Allah'ın azabını getir"
30. "Ulu Rabbim, fesat çıkarak bu kavme karşı bana yardım et!" Lut ancak bu cevaba, böyle demiştir.
31. Temsilcilerimiz İbrahim'e bir müjde ile geldiklerinde dediler ki: " Bu şehrin halkı zalim oldular,

      Açıkçası yaratılış gayesi dışına çıktılar, Şüphesiz biz bu şehrin halkını helak edeceğiz." dediler.
32. Nitekim İbrahim: "Onun içinde Lut da var" dedi. Melekler: "Onun içinde kim var biliriz" dediler.
      "Kendi karısı dışında onu ve ailesin kurtaracağız. Karısı ise arkada kalacak olanlardandır."
33. Elçilerimiz Lut'a geldiklerinde, bu durumdan fenalaşıp kötüleşti. Onlar: "Korkma üzülme" dediler
      "Biz karın dışında seni ve aileni muhakkak kurtaracağız. O ise arkada kalanlardan olacaktır."
34. "Ülke halkının üstüne şüphesiz ki fasıklık yapmalarından dolayı gökten bir azap indireceğizdir."
35. Tecrübeyle gelişen, aklını kullanan kulanabilecek bir kavim için apaçık bir ayet bırakmışızdır.

36. Ardından Medyen'e kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. O dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin,
      Neticede ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."
37. Kavmi onu yalanladı. Derken amansız sarsıntı yakalayıverdi. Yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.
38. Eh işte Ad ve Semud kavmini helak ettik. Oturdukları yerlerde durumları belli olmaktadır.
      Beğendirip güzel gösterdi şeytan kendi yaptıklarını. Alıkoydu onları. Halbuki onlar uyanıklardır
39. Umumiyetle aynen Karun'e, Firavun'u ve Haman'ı da helak ettik. Andolsun ki Musa getirmiştir
      Tam açık delilleri onlara. Ancak yeryüzünde büyüklendiler. Oysa azaptan kurtulacak değillerdir.

40. Açıkça Biz onları kendi günahlarından yakalayıverdik. Dolayısıyla kimisinin tepesine taşlar,
      Nüzul edip yağan fırtınalar, kimine şiddetli korkunç ses yakaladı. Kimi yerin dibine geçirmişizdir
      Kimini sularda boğduk. Allah zulmedici değil, bilakis onlar kendi nefislerine zulüm edenlerdir.
41. Eşsiz Allah'tan başkasını kendilerine dost ve yardımcı edinenlerin misali örümcekler gibidir.
      Bir bilseler di; Örümcek kendine kendi ev yapar, ama gerçekten en dayanıksız ev örümcek evidir.
42. Ulu Allah, kendini bırakıp da hangi başka şeye taptıklarını şüphesiz bilir. O, Aziz'dir, Hakim'dir.
43. Tam bu misalleri insanların bildiriyoruz. Ancak alimlerden başkası bunlara akıl erdiremezler.

44. Allah gökleri ve yeri hak üzere yarattı. Muhakkak ki bunda iman edenler için bir ayet vardır.
45. Namazı dosdoğru kıl, sana Kitap'tan vahyedileni oku. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar,
      Kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.
46. Ehlikitap'la en güzel şekilde dışında mücadele etmeyin. Ancak zulme sapanları müstesnadır.
      "Bize indirilene iman ettiğimiz gibi size indirilene de iman ediyoruz. İlahımız ve ilahınız birdir.
      Usulen aynı inançlara sahibiz. Biz O'na her halimizle teslim olanlarız" deyin, onlara sizler.
47. Tam da işte biz sana böyle bir Kitap indirdik. Kendilerine Kitap verdiklerimiz ona inanırlar.

      Ayetlerimizi kafirlerden başkası bile bile inkar etmez. Mekke'lilerden de ona inanlar vardır.
48. Ne kitap okuyor ne de elinle yazıyordun bundan önce. Böyle olsaydı, kuşkulanırdı batıla sapanlar.
49. Kur'an kendilerine ilim verilmişlerin kalplerinde apaçık ayettir. Ayetleri ancak zalimler inkar eder.
50. "Eh Rabbinden mucize indirilseydi ya" derler. "Mucize Allah'tandır. Ben açık uyarıcıyım" deyiver
51. Bu ayetleri açıktan okunan kitap yetmez mi? Ona iman eden kavme elbette rahmet ve öğüt vardır.
52. Uzlaşma adına benimle sizin aranızda Allah'ın şahit olması yeter. Batıla iman edeni Allah bilir.
      Tamamıyla gökte ve yerde olanı hakkıyla haberdardır. İşte gerçekten kaybedenler bunlardır.

53. Azabı senden acele bekliyorlar. Azap onlara hemencecik gelirdi elbet verilen süre bitseydi eğer,
      Nasıl olsa yine de onlar farkına varmadan başlarına ansızın acısı çetin olan azap gelecektir.
54. Kendilerine azabın çabucak gelmesini istiyorlar senden. Şüphesiz kafirleri kuşatacaktır.
55. Eh azabın üstlerinden ve altlarından kaplayacağı gün Allah: "Yaptıklarınızı tadın!" der.
56. Benim iman eden kullarım hey! Şüphesiz arzım geniştir; artık yalnızca bana ibadet edin sizler.
57. Usul olarak her nefis ölümü tadıcıdır; Sonda huzurumuza döndürüleceksiniz sizler
58. Tam iman edip salih amel işleyenleri altından ırmaklar akan cennete koyacağız, yerleri orasıdır.

      Ameli salih olanların kimselerin mükafatları ne güzeldir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.
59. Nitekim onlar (mişriklere) sabrederler ve yalnız Rablerine dayanıp güvenmektedirler.
60. Kendi rızkını taşıyamayan nice canlı vardır ki  Allah onu rızıklandırır. O işitendir, bilendir.
61. Eğer onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kurulu düzene kim boyun eğdirmiştir?"
     Bunları sorsan andolsun ki: "Allah'tır" derler. O halde ne diye haktan batıla çevriliyorlar?
62. Ulu Allah, kullarından istediğine rızkı verip, açıp yayar ve daraltır. Şüphesiz O her şeyi bilendir.
63. Tabi ki, onlara: "Gökten su indirip ölümden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?" diye sorsan eğer,

      "Allah" diyeceklerdir andolsun. De ki: " Hamd Allah'ındır" Hayır, onların çoğu akletmiyorlar.
64. Neşeli dünya hayatı eğlence ve oyundan başka bir şey değil, keşke bilselerdi; asıl olan ahirettir.
65. Kendileri halishane yalvarırlar gemiye binip tehlikedeyken. Ama kurtulunca karada şirk koşarlar.
66. Eh kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etsin, zevk alsınlar diye. Ancak yakında bilecekler
67. Bakmazlar mı? çevrelerimde insanlar kaçırılırken Harem'i günvenli kıldık. Hala batıla inanıyor,
      Ulu Allah'ın nimetine nankörlük mü edecekler? (Halbuki bulundukları yerde güven içindeler.)
68. Tekfirle uydurduğu yalanları Allah'a isnat edenlerden yahut kendisine hakikat geldiği zamanlar

      Açıkça yalan sayanlardan daha zalim kimdir? İnkarcılara cehennemde konaklama yeri mi yoktur?
69. Neticede bizim uğrumuzda çaba harcayıp cihat edenlere elbette yollarımızı gösteririz ulaşırlar.
      Kesinlikle Allah, güzel düşünüp, en güzel şekilde, ihlaslıca davrananlarla beraberdir.
      (Emin olun ki; Allah yolunda iyilik yapanlar, onun yolunda var gücüyle çalışanlar vardır.
       Bu kimseler, iyiliği, iyi niyeti samimi ibadetlerini ihlas içinde yapar, hakkı içinde bulurlar.
       Unutulmamalıdır ki; Allah için aktif çabalayıp bu yolda olan kimseler güzel işleri hedefler.
       Tam istikametlerinde onların yegane yardımcısı olan Allah'dır. O inanlarla beraberdir.)

8 Temmuz 2017 Cumartesi

Rum

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.

1.      Elif, Lam, Mim.

2.-3. Rumlar en yakın bir yerde mağlup oldular. Fakat bu yenilgilerinden sonra galip olacaklardır.
4.     Uzun değil bir kaç yıl içinde müminler sevineceklerdir. Önce de sonra da hüküm Allah'ındır
5.     (Muhkem olan) Allah'ın yardımıyla. O dilediğine yardım eder. O, üstündür Aziz'dir, Rahim'dir.

6.      Rab olan Allah'ın vaadidir bu. Allah vaadinden geri dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler.
7.      Umursayıp bildikleri sadece dünya hayatının dış görünüşüdür, fakat ahiretten gafildirler.
8.      Müzakere edip nefisleri hakkında hiç düşünmezler mi? Allah gökleri ve yeri yaratmıştır.

         Rabıtalı, gerçek uyumlu, hak ile belirlenmiş bir zaman için ikisi arasındakileri de yaratmıştır.
         Ulu ortada olan insanlardan çoğu, şüphesiz ki Rablerine kavuşmayı, cezayı inkar etmektedirler.
9.      Mobil olup yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden öncekilerin akibetini görsünler.

         (Rahatlık) ve güçleri bakımından kendilerinden çok daha üstündüler.toprağı alt-üst etmişler.
         Umur, imarette onlardan çok daha fazlasını yapmışlardı. Elçileri de açık delillerle gelmiştir.
         Malum ki; Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulüm etmişlerdir.

10.    Rab olan Allah'ın ayetlerini yalanlayarak ve alay ederek kötülük yapanların sonu fena olmuştur.
11.    Ulu Allah yaratılışa başlar, (ölümden) sonra onu iade eder, sonra O'na döndürüleceksiniz sizler.
12.    Malum gün olan kıyamet saatinde günaha batmış olanlar hayal kırıklığına uğrayacaklardır.

13.    Reddedeceklerdir ortakları, kendilerine tek bir şefaatçi dahi bulamazlar zaten onlarda reddeder.
14.    Umulmayan o gün kıyamet saati gelip çattığında müminlerle kafirler birbirinden ayrılırlar.
15.    Makbul işler yapanlar gelince, iman edip hayır yapanlardır onlar. Bir bahçede mutlu kılınırlar.

16.    Reddedip ayetlerimizi, ahireti inkar edip yalanlayanlar ise, artık onlar azap için hazırlanırlar.
17.    Ulu Allah'ı tesbih edin, akşama girdiğiniz vakit de, sabaha kavuştuğunuzda da. olsun tesbihler.
18.    Münezzehtir O, göklerde ve yerde, günün sonunda ve öğleye eriştiğiniz vakitte Hamd O'nundur.

19.    (Rab) O, ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkarır. Ölen yeri sonra diriltir. Çıkarılmanız da böyledir.
20.    Usul olarak topraktan yaratılmış olmanız O'nun ayetlerindendir. Sonra yere dağılır tür-ü beşer.
21.    Muhabbetle kaynaşmanız için kendi cinsinizden eşler yaratıp sevgi vermesi de ayetlerindendir.

         Realist şekilde düşünebilen bir kavim için şüphesiz ki bunda ayetler ve alınacak ibretler vardır.
22.    Ulusal diller ve renklerinizin farklı olması göklerin ve yerin yaratılması da O'nun ayetleridir.
         Muhakkak ki bunda da ilim sahipleri olanlar için elbette deliller, alınacak çok ibretler vardır..

23.     Rızkı lütfuyla çalışarak aramanız ve uyumanız için gece ile gündüz, O'nun ayetlerindendir.
          Uyarılara kulak verip dinleyen topluluklar için şüphesiz ibret alınacak mesajlar vardır.
24.     Malum delillerinden biri de: Korku ve ümitle şimşeği göstermesi sonra gökten su indirmesidir

          (Rab) bu suretle, yerin ölümünden sonra onunla diriltmesi de O'nun belirgin ayetlerindendir.
          Uyarıcı bu delillerde şüphesiz ki, aklını kullanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
25.     Muhkem delillerinden biri de göğün ve yerin, emriyle kaim ve belli yerde sağlam olmasıdır.

          (Rabbiniz) sonra sizi bir kere çağırdı mı, hemencecik davete icabet için çıkarsınız yerden sizler.
26.     Üstte göklerde, altta yerde olanlar O'nundur. HepsiO'na gönülden boyun eğmiş bulunurlar.
27.     Mahlukatın ilk yaratmayı başlatan, öldükten sonra onu tekrar yeniden yaratacak olan O'dur.

          Rab'bindir göklerde ve yerde en üstün misaller. O, üstün, Azizdir, hikmet sahibi, Hakimdir.
28.     Üstünüze uygun, sizin nefsinizden bir misal verdi size: "Rızık olarak verdiğimiz şeyler,
          Malikiyetine ellerinizle sahip olduğunuz köle ve hizmetçileriniz, sizinle payda eşit midir?

          Rızıklarda eşit olarak paylaşımda kendilerinden çekindiğiniz başka ortaklarınız mı vardır?
          Usulüne uygun aklını kullanan bir kavim için ayetleri böyle birer birer açıklamaktayızdır.
29.     Maalesef zulmedenler hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi heva ve hevesleri uymuşlardır.

          Rab olan Allah'ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir. Onların hiçbir yardımcıları yoktur.
30.     Ubudiyetin için o halde sen yüzünü hanif bir dine, Allah'ın insanları yarattığı fıtrata çevir.
          Muhakkak Allah'ın yaratması değişmez. Doğru din budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar.

31.     Rıza-i ilahiye yönelin ve O'ndan sakının. Namazı dosdoğru kılın ve olmayın müşrikler.
32.     Ubudiyette dinlerini parçalayıp fırkalaştılar. Her bir hizip kendisininkiyle sevinip övünür.
33.     Muhabbetleri katıksız olarak insanlar, bir zarar dokunduğu zaman Rablerine dua ederler.

          Rahmetten kendilerine bir müktar tattırılınca hemencecik bir grup Rablerine şirk koşar.
34.     Uluorta değil, ihsanımıza nankörlük etsinler diye, Haydi zevklenin! Yakında öğrenirsiniz sizler
35.     Malum şekilde onlara bir delil indirdik de, yoksa o mu Allah'a şirk koşmalarını söylüyor?

36.     Rahmet tattırdığımız zaman insanlara, onunla sevinirler; kendi elleriyle hazırladıkları işler
          Üzerinden bir kötülük gelip de kendilerine çatarsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler.
37.     Malumu görmezler mi ki, Allah dilediğine rızkı bol bol ihsan eder ve dilediğine kısar.

          Rabbini bilen, ona inan eden topluluk için bunda elbette ibret alınacak dersler vardır.
38.     Uygulama olarak yakınlarına hakkını ver, yoksula da. Allah'ın rızasnı kazanmak isteyenler
          Mümkün oldukça böyle yapsın onlar için bu daha hayırlıdır ve felaha erenler onlardır.

39.    Riba (faiz) olarak insanların çoğalsın diye verdikleri Allah katında artmaz. Ama zekatlar
         Ulu Allah'ın rızasını isteyerek verilenler; işte sevap ve gelirleri kat kat artıranlar bunlardır.
40.    Muhakkak Allah sizi yarattı sonra size rızık verdi, sonra sizi öldürmekte ve diriltmektedir.

         Rabbe ortak koştuklarınızdan bunu yapabilecek var mıdır? O, Şirk koştuklarınızdan yücedir.
41.    Uğraşarak insanların elleriyle kendi kazandıkları sebebiyle karada ve denizde fesat çıkmıştır.
         Mümkün olur da hakka dönerler diye Allah onlara yaptıklarının bir kısmını tattırmaktadır

42.    "Rastlaşıp ulaştıkları sonu görmek için yeryüzünde gezip dolaşın, daha öncekiler ne haldeler?
          Ulaştıkları akibete ibretle bakınız. Allah nasıl helak etti. Onların çoğu müşriklerdi." deyiver.
43.     Mutlak takdir olup, geri çevrilmesi mümkün olmayan gün gelmeden önce, sen yüzünü çevir.

          Rabbinin dosdoğru, güçlü dinine. O gün geldiğinde insanlar bölük bölük  bölünecekler.
44.     Umursamayıp gerçekleri kim inkar ederse, artık inkar ettikleri şeyler kendi aleyhinedir.
          Muhlis amelde kim bulunursa, onlar da kendi lehlerine cennetteki yerlerini hazırlamaktadır.

45.     (Rabbin) kendi fazlından iman edip salih amellilere ödüllendirmesidir. O, kafirleri sevmez.
46.     Ulu Allah'ın varlığının ve kudretinin delillerinden biri de: Size rahmet eserlerini tatırmasıdır.
          Muhkem emriyle gemileri akıp gitmesi ve onun lütfundan rızkınızı aramanız umulur.

          Rüzgarları müjde vericiler olarak göndermesi bütün bunlara umulur ki, şükredersiniz diyedir.
47.     Uyarmak için senden önceki kavimlere de gönderdik, kendi içlerinden apaçık belgelerle elçiler.
          Müminlere yardım etmek üzerimize haktır. Böylece biz de günahkarlardan aldık intikamlar.

48.     Rab olan Allah, rüzgarları gönderir, bu şekilde bir bulut kaldırır da onu dilediği gibi dağıtır.
          Üstüne üstlük onu parça parça dağıtır. Nihayet onun ardından da yağmur yağmaya başlar
          Müjde almış gibi sevinirler, tüm bunların sonunda onu dilediği kullarına ulaştırdığı zamanlar.

49.     Rüzgar ile yağmurun üzerlerine yağdırılıp indirilmesinden evvel suskun ve ümitsiz idiler.
50.     Ulu Allah'ın rahmetinin eserine bak şimdi. Ölümden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir?
          Muhakkak ki, Oölüleri de gerçekten diriltecektir. Zaten O her şeye güç yetiren Kadir'dir.

51.     Rürgar göndersek de şayet, mahsülleri sararıp solmuş görseler muhakkak ki nankörlük ederler.
52.     Uyarıp duyuramazsın ölülere. Dönüp giden sığırlara da çağrıyı durduramazsın, İşitmez onlar.
53.     Muhakkak sen kendi sapıklıkları içinde kör olan kimseleri doğru yola iletecek değilsindir.

          Rabbe teslim olup iman eden kimselere, Sen ancak duyurabilirsin. İşte onlar müslümanlardır.
54.     Ulu Allah sizi bir zayıflıktan yarattı sonra bu zayıflığın ardından bir kuvvet oluşmuştur,
          Muhkem kuvvetin ardından bir zayıflık ihtiyarlık verdi. Dilediğini yaratır. O Alim ve Kadir'dir.

55.     Rastlaşacakları O kıyamet günü suçlular, dünyada bir saat dışında kalmadıklarına and içerler.
          Umursamadan yaşadıkları dünya hayatını sadece bir saat görürler. İşte böyle yanılıyorlardır.
56.     Müminler kendilerine iman ve ilim verilen kimseler dediler ki: "Andolsun, siz ne kadar,

          Rab olan Allah'ın kitabındaki kadar yaşadınız. Ancak siz bilmediniz. İşte bu dirilme günüdür."
57.     Üstelik o gün zulmedenlerin ne mazeretleri yarar sağlar ne de O'dan rıza talepleri kabul edilir.
58.     Muhakkak ki biz Kur'an'da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen mucize göstersen eğer,

          Rabbin ayetini inkar edenler şöyle: "Siz batıl şeyleri ileri sürüp uyduran kimselersiniz" derler.
59.     Ulu Allah, işte O'nu bilmeyenlerin, hakkı tanımayanların kalplerini bu şekilde mühürler.
60.     Mahbunum, Sen sabret! İyice inanmayanlar telaşa düşürmesin. Mutlaka Allah'ın vaadi haktır.

3 Temmuz 2017 Pazartesi

Lokman

Her yapılan işe Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla  başlanır.

1.      Elif, Lam, Mim.

2.-3. Layıkıyla muhlis olanlara bir hidayet ve rahmet olan hikmetli kitabın ayetleridir bunlar.
4.     Onlar dosdoğru namazlarını kılarlar, zekatlarını verir, kesin bilgiyle ahirete inanırlar.
5.     Kurtuluşa erenlerdir onlar. İşte onlar Rableri tarafından gösterilmiş doğru yoldadırlar.
6.     Malumatsız, delile dayanmayan Allah'ın yolundan saptırmak için laf satın alan insanlar
        Alay konusu edinirler bunu. İşte böylelerine çok aşağılayıcı rezil rezalet bir azap vardır.
7.     N'oldu, ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki işitmiyormuş, kulaklarında bir ağırlık vardır.

        Lafları duymayıp, büyüklük taslayarak sırt çevirir o. Artık sen ona acı bir azap müjdeleyiver.
8.     Onlar ki, iman edip, salih amelde bulunanla. Şüphesiz nimetlerle dolu cennetler onlar içindir.
9.     Kalacaklardır orada ebedi olarak. Allah'ın va'di yakındır. O üstündür, Azizdir, hakimdir.
10.   Mükemmel şekilde gördüğünüz gökleri bir direk olmaksızın yarattı O. Arzda da sağlam dağlar,
        Ağırlık olsun, sizi sarsmasın diye dayanak olarak bıraktı. Orada çeşitli hayvanları yaymıştır.
        Nitekim gökten bir su indirdik, böylelikle orada her güzel çift bitkilerden yetiştirmişizdir.

11.   Lütufla işte bunlar Allah'ın yarattıklarıdır. Şimdi gösterin bakalım O'nun dışında ne var.
        O'nun olandan başkası yoktur. Hayır, zulmeden kimseler apaçık bir sapıklık içindedirler
12.   Kim şükrederse, o kendine şükreder. Kim inkar ederse, şüphesiz Allah, Ganidir Hamiddir.
        Muhakkak andolsun ki, Lokman'a "Allah'a şükret" diye tarafımızdan hikmet verilmiştir.
13.   "Allah'a şirk koşma ey oğlum! Şirk büyük zulümdür." diye Lokman oğluna öğütlemiştir.
14.   Nasihat ettik insana biz; anne ve babasına iyi davranmasını, Annesi zorlukla taşımıştır.

        Letafetle, zayıflıkla karnında taşımasından sonra sütten kesilmesi de iki yıl kadar sürer.
        O halde hem bana, hem anne ve babana şükredenlerden ol! Dönüş yalnızca banadır.
15.   Kesin bilgin olmadığı şey hakkında, halde onların ikisi bana şirk koşman için çabalar
        Malumatsız zorlarlarsa onlara itaat etme. Onlarla dünyada örfe uyun, Olun iyilik eder,
        Ama bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz banadır. Yaptıklarınızı haber vereceğimdir.
16.   Neticede, Ey Yavrucuğum, yaptığın şey bir hardal tanesi ağırlığı kadar küçük olsa eğer,

        (Lerzesi) kayanın içinde, gökte, yerin bir içinde bile olsa Mutlaka Allah meydana çıkarır.
        O, Allah Latif'tir, lütfu sınırsızdır. Habir'dir. Her türlü, en gizli şeyden bile haberdardır.
17.   "Kıl namazı dosdoğru, ey oğulcuğum. Ma'rufu, iyiliği emret, münkerlerden sakındır.
        Musibetten sana gelene karşı sabret. Çünkü bunlar kararlılık gerektiren işlerdendir.
18.   Allah şüphesiz ki, büyüklük taslayıp kendini övenleri, böbürlenenleri sevmemektedir.
        Nahoş şekilde, kibirli davranarak insanlara yüzünü çevirme, yürüyüşünde olmasın kibir!

19.   Lazım olan, yürüyüşünde doğal ol, sesini alçalt. Doğrusu, seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.
20.   Olan ne varsa göklerde ve yerde, Allah emrinize amade kılmıştır görmez misinizdir?
        Kısmetinizdeki nimetleri gizli ve açık sizi nimete gark etmiştir. Yine de, var ki, öyle insanlar;
        Mesnetleri hiç bir rehber ve aydınlatıcı kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışırlar.
21.   "Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde " Hayır, biz atalarımızdan ne gördüysek uygular,
        Ne üzerine ise biz de ona uyarız" derler onlar. Şeytan ateşin azabına çağırsa da mı uyacaklar?

22.   Latif şekilde kim etrafına davranarak özünü Allah'a teslim ederse, o en sağlam kulpa sarılır.
        O veya bu şekilde bütün işlerin sonu Allah'a döner. Sonuç kararlar onun divanındadır.
23.   Kim ki dini inkar ederse, onun küfrü seni üzmesin. En sonunda Bize döneceklerdir.
        Muamelelerini Biz bir bir bildirip karşılığını vereceğiz. Allah içlerinden geçeni dahi bilir.
24.   Az bir zaman onları yaşatır. Sonunda tarafımızdan şiddetli bir azaba mahkum olurlar.
25.   Nasıl ki onlara sorsan; "Gökleri ve yeri yaratan kimdir?", elbette "Allah'tır" diyecekler.

         Lakin onları çoğu böylesine gerçekleri bilmezler. Onlara de ki: "Hamd Allah'ındır"
26.    Olan ne varsa göklerde ve yerde Allah'ındır. Şüphesiz Allah, Mutlak Gani'dir, Hamid'dir.
27.    Kalem olsa yeryüzündeki tüm ağaçlar, ardından yedi deniz de mürekkep olsa eğer,
         Mümkün değil Allah'ın sözleri tükenmeyecektir. Allah öyle üstündür, öyle hakimdir.
28.    Ancak tek bir kişiyi yaratmak gibidir, sizin yaratılmanız. Şüphesiz, Allah işitendir, görendir.
29.    Nasıl da Allah geceyi gündüzün içine sokuyor, gündüzü de geceye bağlayıp katıyor.

         Lahuti şekilde güneş ile ayı emre amade kılmıştır. Her biri belli süreye kadar akıp gider.
         Onların hepsi yörüngelerinde devam ederler. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
30.    Kısacası bu böyledir. Allah gerçeğin ta kendidir. O'ndan başkaları ise batılın ta kendisidir.
         Muhakkak ki Allah yüceler yücesi ulu olandır. O en büyüktür. büyüklüğünde sınır yoktur.
31.    Allah'ın nimetiyle gemiler denizde akıp gitmektedir. Görmez misiniz? Bunlar ayetlerindendir.
         Nice kesin ibretler, şüphesiz ki, bunlar gereğince sabreden ve gereğince şükredenler içindir.

32.    Lahuti olarak, dağlar gibi dalgalar onları sardığında, dini yalnız has kılarak Allah'a dua ederler.
         Ortalık yatışıp karaya çıkınca, bir kısmı doğru yol alır. Ayetlerimizi gaddar nankörler inkar eder.
33.    Korkun Rabbinizden ey insanlar! öyle bir gün ki; baba evladına, evlat babaya sağlamaz yarar.
         Muhakkak Allah'ın vaadi haktır. Dünya sizi aldatmasın. Allah, ile sizi aldatmasın aldatıcılar.
34.    Allah katındadır kıyametin saati. Yağmuru yağdırır, rahimlerde olanı bilir. Kimse bilmeyecektir
         Nasıl nerede öleceğini, yarının ne  kazanıp kaybedeceğini. Şüphesiz Allah bilendir. Haberdardır.