27 Kasım 2017 Pazartesi

Al-i İmran

Başlanır her yapılan işe, Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 

1.     Elif Lam Mim

2.     Allah ki, O'ndan başka gerçek ilah yoktur. Hayat sahibidir, Gözeticidir.
3.     Lahuti Kitab'ı sana O, hak ve öncekileri doğrulayıcı olarak indirmiştir
        İncil'i ve Tevrat'ı da toplu halde ve parça parça, bölüm bölüm indirmiştir
4.     İnsanlar için bir hidayet idi evvelce de bunlar ve Furkan'ı indirmiştir.
        Muhakka ki Allah'ın ayetlerini inkar edenler için şiddetli azap vardır
        (Rab olan) Allah öyle üstün kudret sahibidir ki, güçlü intikam alıcıdır.
5.     Allah'a yerde ve gökte hiç bir şey gizlik kalmaz şüphesiz. (O mutlak bilir)
6.     Nitekim O, siz daha analarınızın karnındayken size dilediği gibi şekil verir

        Allah'tan başka ilah yoktur. O çok yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
7.     Lahuti kitabı sana indiren O'dur. O'nun bir kısım bazı ayetleri muhkemdir.
        İşte diğer ayetler de müteşabihtir. Onlar çeşitli manalara benzerlik gösterir.
        İç aleminde yüreklerinde sapma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlar
        Manasında tevil etmek için tam açık olmayan müteşabih ayetlere uyarlar.
        (Rab olan) Allah'tan başkası onların tevilini bilemez halbuki. Bazı kimseler
        Ancak ilimde derinleşenler: "Biz inandık bunların tamamı Rabbimizdendir,
        Nitekim bunu temiz akla sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünemez" dediler.

8.     Akıl sahipleri: "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kaydırma kalbimizi
        Lahuti katından bize bir rahmet ihsan et. Şüphesiz Sensin, en çok ihsan sahibi.
9.     İyi biliriz ki geleceğinde şüphe olmayan gün insanları huzuruna toplayan sensin
        İyi biliriz ki yine Allah sözünü yerine getirmekten asla dönmez. (Budur bilinen)
10.   Muhakkak ki inkar edenleri azaptan ne malları, ne çocukları kurtarabilir.
        Rab olan Allah'ın katındaki azaba karşı durduramaz. Onlar ateşin yakıtıdır.
11.   Aynen Firavun ve ehli ve onlardaki öncekiler gibi hani. Ayetlerimizi yalanladılar,
        Nitekim Allah suçları sebebiyle yakalayıverdi. Allah'ın cezası çok şiddetlidir.

12.  "Alt olacaksınız yakında" de kafirlere. Cehenneme sürüleceksiniz. Ne kötü yataktır.
13.  Lazım olan bir ibretti size; karşılaşan iki topluluğun hali. Bir bölük savaşıyor
       İlgiyle Allah yolunda, diğer ise kafirdi ki onlar inananları gözle iki misli görüyor
       İşte Allah dilediğine yardımıyla destekler. Şüphesiz bu görenlere kesin bir ibrettir.
14.  Muhabbeti kadınlar, oğullar, kantar kantar altın ve gümüşler, çok güzel cins atlar,
       Rağbet gören hayvanlar ve ekinlere yönelik tutkulu şehvet insanlar için kılınmıştır.
       Ama bunlar dünya hayatına mahsus birer metadır. Asıl varılacak yer Allah katıdır.
15.  "Neticesi bundan daha hayırlısını bildireyim mi?"de. Korkup sakınanlar için vardır;

        Altından ırmaklar akan ebedi kalınacak cennetler, Allah'ın rızası ile tertemiz eşler,
        Lahuti olan Rabbinin katında. Allah bütün kullarını hakkıyla çok iyi görendir
16.   İşte onlar öyle kimselerdir ki, "Rabbimiz biz iman ettik, çok günahlarımız var.
        İşte onları bağışla, merhamet et bize. Bizi ateşin azabından koru" diyenlerdir.
17.   Mutlak sabredenlerdir onlar. Dürüst olanlar, itaat edenler, fakirlere infak edenler,
        Rablerine yürekten bağlılıkla seher vakti günahlarının bağışlanmasını dileyenlerdir
18.   Allah, kendisinden başka ibadet edilecek kimse olmadığına şahitlik etmiştir.
        Nitekim meleklerle ilim sahipleri de ondan başka ilah olmadığına şahitlik ettiler

        Aziz, yüce, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur.
19.   Lahuti olan Allah katında din ancak islamdır. Kendilerine kitap verilen kimseler
        İyice bunu bildikten sonra aralarındaki kıskançlık ve haddi aştılar onlar
        İşte bu yüzden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse eğer
        Muhakkak iyi bilsin ki Allah göreceği hesabı çok çabuk gören kimsedir.
20.   Rast gelip eğer seninle çekişirlerse de ki: "Ben ve bana uyan kimseler
        Artık onlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." Kitap verilen ümmiler,
        Nitekim onlara de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Teslim oldular eğer,

        Artık onlar gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirirlerse eğer,
        Layıkıyla Allah kulları görmektedir. Şimdi sana düşen yalnız tebliğdir
21.   İnkar edip Allah'ın ayetlerini haksız yere peygamberlerini öldürenler,
        İnsanlardan hakkı emredenleri öldürenler; işte onlara azabı müjde ver.
22.   Mutlaka onların yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gider. Yardımcıları da yoktur
23.   (Rablerinden) kendilerine kitap verilenleri görmedin mi? İşte onlar,
        Aralarında hüküm vermesi için hepsi Allah'ın kitabına çağrılıyorlar
        Neticede içlerinden bir kısım kimseler yüz çevirerek dönüp gidiyorlar

24.   "Ateşte sayılı günlerden başka kalmayız"demelerindendir bu. Onlar
        Laflarıyla uydurdukları bu iftiralar kendilerini dinlerinde aldatmıştır.
25.   İşte onları şüphe olmayan günde topladığımızda halleri ne olacaktır?
        İnceden inceye hesabın görüldüğü, kazanç tam verildiğinde halleri ne olur?
26.   "Mülk sahibi elbette Sensin Allah'ım, dilediğinde mülkü dilediğine verir,
        Reddedersin dilediğini, vermezsin, hatta çeker alırsın. Dilediğini aziz kılar
        Aziz olanı rezil eder alçaltırsın dilediğinde. Hayır hasenat Senin elindedir.
        Nasıl istersen yaparsın. Her şeye gücü yetensin. Her şey Senin elindedir.

27.   Açıkça geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine geçirirsin.
        Layık olduğu haliyle ölüden diriyi çıkarır, diriden den de ölüyü çıkarırsın.
        İstediğine istediğin kadar hesapsız bir şekilde nihayetsiz rızıklandırırsın.
28.   İnananlar, müminleri bırakıp da inkar eden kafirleri dost edinmesinler.
        Muhakkak ki kim böyle yaparsa, ona Allah'tan hiç bir yardım yoktur.
        Rahatsız olmama ve onlardan korunma için bu yola başvurma başkadır.
        Allah sizi emirlerine karşı gelmenizden sakındırıyor. Dönüş Allah'adır.
29.   Nitekim de ki: "Yüreklerinizde bulunan şeyi gizleseniz de Allah bilir,

        Açıklasanız da".O göklerde ve yerdekileri bilir. Allah her şeye güç yetirendir.
30.   Layığı olduğu şekliyle her bir nefis kendi yaptıklarını hazır bulacaktır.
        İşte o gün her ne kötülük işlediyse arasında uzun mesafe olsun isteyecektir
        İyilik ve kötülüğün hazır olduğu o günde Allah sizi kendisinden sakındırır.
        Muhakkak ki Allah kullarına karşı çok şefkatlidir, oldukça çok esirgeyendir
31.   "(Rabbiniz olan) Allah'ı seviyorsanız eğer bana uyun ki Allah da sizi sevsin,
        Affetsin günahlarınızı. Çünkü Allah çok bağışlayan ve Rahimdir." de onlara sen
32.   Nihayetinde de ki: "Allah'a ve Resulüne itaat edin" Yüz çevirirlerse eğer,

        Allah da şüphesiz ki inkar eden kafirleri sevmez. (Bu böyle bilinmelidir)
33.   Liyakati üstün olarak Adem'i Nuh'u, İbrahim ve İmran ehlini, Allah seçmiştir.
34.   İşte onlar birbirinden türemiş alemlere üstün bir soydur Allah işitir, bilir..
35.   İmran'ın zevcesi hani o zamanlar: "Ya Rabbi, karnımdakini bağımsız, hür
        Mahiyetinde sadece sana kul olmak üzere sana adadım, Sen kabul buyur.
        Rabbim niyetimi biliyorsun Şüphesiz Sen işiten bilensin" demiştir.
36.   Allah ne doğurduğunu biliyordu ama o doğurduğunda: "Rabbim, " demiştir.
        "Nitekim kız doğurdum, Erkek ise kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim"

        Ancak ben, onu da, soyunu da kovulmuş şeytanın şerrinden Sana sığınırım."
37.   Layık olduğu surette Rabbi onu kabul etti. Bir bitki yetiştirir gibi yetiştirmiştir
        İyi bir himaye olarak Zekeriya'yı verdi, büyüttü. Zekeriya ne vakit mihraba girer,
        İşte orada yanında bir yiyecek bulurdu ve: "Ya Meryem nereden geliyor bunlar?"
        Meryem de Allah'tan demişti. Şüphe yok ki Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır.
38.   Rabbine dua etmişti, orada Zekeriya: "Ya Rabbi, katından bana tertemiz bir soy ver.
        Ancak Sen bütün duaları işitensin, her yakarışı hakkıyla duyarsın" demiştir.
39.   Namaz kılarken mihrapta melekler ona seslendi: " Allah sana Yahya'yı müjdeler.

        Allah'tan gelen kelimeyi (İsa'yı) tasdik eden, efendi, iffetli, salih bir peygamberdir.
40.   Lal kesilip şaşkınlıkla: "Rabbim, bana ihtiyarlık gelmişken nasıl oğlum olur?
        İhtiyarlık üstümüzde, karım da kısır" Bu böyle olsa da Allah dilediğini yapar.
41.   "İşaret, bir alamet ver bana Rabbim" demişti. Allah da: senin alametin şudur;
        "Muhakkak ki üç gün işaretleşme dışından insanlarla konuşamayacak olmandır"
        Rabbini akşam ve sabah vakitlerinde çokça zikret. O'nu yücelt" demiştir.
42.   An o zamanı ki, hani melekler: "Ya Meryem, Allah seni seçti ve arındırmıştır.
        Nitekim seni alemlerdeki kadınların üstünde bir konuma çıkardı" demiştir.

43.   Artık, Ya Meryem Rabbine itaat et, secde et, rüku et, rüku edenlerle beraber.
44.   Lakin bunlar gayba ait haberlerdir ki bunları sana vahyediyoruz. Onlar
        İçlerinden kim Meryem'i himayesi altına alacak diye kalemlerini kuralar
        İçin kullandıkları zaman sen yanlarında değildin, birbirleriyle çekişirken de
45.   Melekler hani:"Ya Meryem,hakikaten Allah, seni bir kelimesiyle müjdeliyor.
        (Rabbinden) Onun adı da Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O dünyada seçkindir
        Ahirette de onurlu, seçkin ve değerlidir. O (Allah'a) yakın olan kimselerdendir
46.   Nitekim beşikteyken de olgun iken de insanlarla konuşacaktır. O salihlerdendir.

47.   Ancak o: "Ey Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken nasıl çocuğum olur?"
        "Lazım olan öyledir ama" dedi. "Allah ne dilerse o şekilde dilediğini yapar
        İşin olmasına karar verirse, yalnızca ol der. O da elbette hemen oluverir.
48.   İşte O ( Allah) ona (İsa'ya) Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretecektir.
49.   Muhakkak o İsrailoğullarına peygamber olarak gönderilir ve şöyle der:
        "Rabbinizden bir ayetle size geldim şüphesiz. Çamurdan balçığı yoğurur,
        Artık bir kuş şekline sokar, ona üflerim. O da Allah'ın izniyle kuş oluverir.
        Nitekim Allah'ın izniyle doğuştan kör olanı ve abraş, alaca hastası olanlar

        Allah'ın izniyle iyileştirir, ölüleri diriltirim. Yediklerinizi size haber verir,
        Layıkıyla inanmışsanız eğer, bunda sizin için kesin olan deliller vardır.
50.   İlgi olarak benden önceki Tevrat'ı tasdiklemek ve haram kılınan şeyler
        İçin onlanları helal kılmak üzere Rabbinizden bir delille gelmişimdir.
        Muhakkak ki Allah'tan korkun, sakının ve bana da itaat edin sizler.
51.   Rabbim olan Allah, şüphesiz sizin de Rabbinizdir. Hal böyleyken sizler
        Artık hakkıyla O'na kulluk edin. İşte dosdoğru olan gerçek yol budur.
52.   Nitekim İsa onlarda küfrü sezince: "Allah için bana yardım edecek kimdir?"

        "Allah'ın yardımcıları biziz"dedi havariler." Biziz Allah'a iman edenler,
        Layıkıyla müslüman kimseler olduğumuza sen de şahit ol" dediler.
53.   İnandık indirdiğine Rabbimiz, uyduk peygambere, bizi haşret şahitlerle beraber
54.   İnanmayanlar bir tuzak kurdu. Allah da bir tuzak kurdu. O en iyi tuzak kurandır.
55.   Malum o vakit Allah: "Ya İsa, senin hayatına son verecek de Ben'imdir
        Refedip katıma kaldıracak da, kafirlerden kurtarıp arıtacak da Ben'imdir.
        Artık sana uyanları kıyamete dek kafirlere üst edeceğim.Sonra döneceğiniz yer.
        Nitekim yalnızca Banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeylerde aranızda hüküm Bana aittir.

56.   Azabın çetini ile azaplandıracağım kafirlere gelince. Onların yardımcıları yoktur
57.   Layık olduğu şekilde iman edip de salih amel işleyenlerin ecirleri kusursuz ödenir,
58.   İşte Allah zalimleri sevmez. Bunlar, sana okuduğumuz ayetlerden, hikmetli zikirdendir.
59.   İsa'nın Allah katındaki durumu, bütünüyle Adem'in örneğinde olduğu gibidir.
        Muhakkak ki Allah onu topraktan yarattı, sonra "ol" dedi ve o da oluvermiştir.
60.   Rabbindendir bu gerçek. öyleyse artık tereddüde düşen kimselerden olma.
61.   Artık sana iyice bildirildikten sonra yine seninle bu konuda tartışan olursa,
        Nitekim deki: "Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı

        Alalım, biz bizzat gelelim siz de gelin. Ondan sonra da her beraber edelim dualar
        Lanetleşelim de Allah'ın laneti yalancılar üzerine kılalım. (Onlar olsun lanetliler)
62.   İşte şüphesiz hakiki sözün haberi budur ki; Allah'tan başka ilah yoktur.
        İşte şüphesiz, Allah her daim üstün ve güçlüdür. hüküm ve hikmet sahibidir
63.   Muhakkak Allah, eğer yüz çevirirlerse, bozgunculuk yapanları bilir.
64.   "Rıza ile gelin ey ehli kitap" de. "Aramızda ortak olan tek kelime vardır.
        Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, hiç bir şeyi ona koşmayalım ortaklar.
        Nitekim Allah'ı bırakıp da bazılarımız diğer bir kısmını tanımayalım Rabler

        Artık yine yüz çevirirlerse:"Şahid olun, biz  müslümanlarız" deyin sizler.
65.   Laflayıp ne diye İbrahim hakkında iddialaşırsınız ey ehli kitaplar?
        İşte Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmişdir. Akıl etmez misiniz sizler?
66.   İşte siz böylesiniz, farzedelim ki bildiğiniz bir şey hakkında tartıştınız sizler.
        Malumatınız olmayan şey hakkında ne diye tartışıp duruyorsunuz sizler?
        (Rab olan) Allah her şeyi bilir halbuki, fakat hiç bir şey bilemezsiniz sizler.
67.   Açıkçası İbrahim ne Yahudi ne Nasraniydi. Hanif bir müslümandı, müşrik değildir.
68.   Nitekim İbrahim'e gerçekten en yakın olanlar; ona hakkıyla tabi olanlardır.

        Ancak bu peygamber ve iman edenlerdir. Allah iman edenlerin velisidir.
69.   Lakin ehl-i kitaptan bir topluluk sizi şaşırtıp yolunuzdan saptırmak ister.
        İyi de, onlar ancak kendi nefislerini şaşırtıp saptırırlar farkına bile varmazlar
70.   İnkarınız nedendir Allah'ın ayetlerini ey ehl-i kitap? Halbuki siz şahitsiniz.
71.   Malum olan hak ile batılı ne diye bir birine karıştırır, hakkı batıl ile örtersiniz?
        (Rabden gelen hak bir Resul gerçeğini) bildiğiniz halde neden gizliyorsunuz?
72.   Ancak ehl-i kitaptan bir bölümü dedi ki:" İman edenlere indirilen şeylere
        Nehar vakti inanın, akşam üstü inkar edin. Belki onlar dönerler sizlere.

73.  Artık dininize uyan kişiden bir başkasına kesinlikle uymayın. "Allah'ın yoludur,
       Lahuti olan dosdoğru yol" de. "Size verilenlerin bir benzerinin başkasına veriliyor,
       İşte onlarla Rabbiniz katından size deliller getiriliyor diye mi telaştasınız sizler?
       "İhsan ve lütuf Allah'ın elindedir" de. Onu dilediğine verir. Allah'ın lütfu geniştir.
74.  Muhakkak ki dilediğine rahmetine has kılar, Allah büyük lütuf ve ihsan sahibidir.
75.  (Ruhu temiz) ehl-i kitaptan öyleleri vardır ki onlara emanet bıraksan, bir kantar
       Aynen sana geri verirler. Fakat öyleleri de vardır ki ona emanet etsen bir dinar,
       Ne şekilde olursa olsun, ısrar üstüne ısrar edip durmadıkça onu sana ödemezler

       Açıkçası bu onların "okuma yazma bilmeyenlerin mallarını almada beis yoktur"
       Laflarından kaynaklanmaktadır. Onlar bile bile Allah karşı yalan söylerler.
76.  İş öyle değil aslında. Kim ahdinde vefa eder sakınırsa, Allah sakınanları sever.
77.  İşte onlar Allah'a verdikleri sözü, yeminlerini az bir değer karşılığında satarlar.
       Muhakkak ki işte onlar için ahrette hiç bir pay yoktur. Allah yüzlerine bakmaz
       Reddeder onları konuşmaz, kıyamet günü gözetip günahlarından arındırmaz
       Acıklı bir azap vardır, kıyamet günü her haliyle onları bekleyip durmaktadır.
78.  Nitekim kitap ehlinden bir kısmı, kitaptan bir şeyler okuyormuş gibi yaparlar

       Açıkça onlar dillerini eğip bükerler siz sananasınız ki, onlar kitap okuyorlar
       Lakin onların okudukları kitapta yoktur. Bunlar Allah katındandır derler.
       İlla ki Allah katından değildir. Kendileri de bildikleri halde yalan söylerler.
79.  İçtenlikle hiç bir insana yakışmaz ki; Allah'ın kendisine kitap, hikmet versin
       Mukaddes peygamberlik ihsan etsin de sonra insanlara: "Benim kullarım olun,
       (Rab olan) Alah'ı bırakın" desin! Bilakis o şöyle der: "Öğrettiğiniz şu kitaptan
       Araştırıp okuduklarınıza dayanarak Allah'a içtenlikle adanan kullardan olun!"
80.  Nitekim o, melekleri ve peygamberleri Rab olarak tanımanızı emretmez.

       Artık siz hakkıyla müslüman olduktan sonra size inkar etmeyi mi emreder?
81.  Layıkıyla sizden Allah peygamberlerden kesin bir söz almıştı hani, o zamanlar,
       "İşte size hikmet ve Kitap'tan bir hisse verdikten sonra, elinizdekini doğrular,
       İkna olacağınız bir peygamber geldiğinde zaman mutlaka ona inanacaksınızdır.
       Muhakkak ona yardım edeceksiniz." Buyurur. ve sorar: " Bu ahdi kabul ediyor,
       Rahatlıkla yükü üstleniyor musunuz?". Onlar: "Kabul ettik" şeklinde dediler.
       Allah da buyurdu ki: "Şahit olun; sizinle beraber Ben de bunun şahidiyimdir."
82.  Nitekim bundan sonra kim yüz çevirirse, artık onlar fasık olanların kimselerdir.

83.  Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Göklerde ver yeryüzündekiler,
       Layıkıyla olacak şekilde isteseler de istemeseler de O'na teslim olmuştur.
       İşte her şey eninde sonunda O'na döndürülecektir. (Her şey O'na boyun eğer)
84.  İnandık Allah'a ve bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup ve nesillerine
       Mutlak olarak indirilene. Öyle ki; Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere verilen şeylere
       Rablerinden. Onlar arasında hiç bir ayrım yapmayız, biz O'na teslim olmuşuz elbette.
85.  Artık kim İslam'dan başka din ararsa, o asla kabul edilmez. O, ahirette ziyankar olur
86.  Nitekim Allah kendilerine apaçık deliller geldiği ve Resul 'ün hak olduğuna inanır

       Ardından da küfre sapmış olan topluluğa Allah nasıl doğru bir yol gösterir?
       Layık olamayan zalimler topluluğuna şüphesiz Allah doğru yolu göstermez .
87.  İşte bu kişilerin cezası, Allah'ın, meleklerin, insanların laneti üzerine olmasıdır.
88.  İçinde onlar daimi kalıcıdırlar. Azapları ne hafifletilir ve ne de yüzlerine bakılır.
89.  Müstesnası ancak tövbe edip hallerini düzeltenlerdir. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.
90.  Reddedip iman ettikten sonra inkar edenler daha sonra da inkarını artıranlar;
       Artık tövbeleri kesinlik kabul edilmez onların. Gerçek sapıklar işte bunlardır.
91.  Nitekim inkar edip de kafir olarak ölenlere gelince onlar kurtulmak için verseler

       Altın dolusu olarak yeryüzünü, hepsini feda etseler yine de kabul edilmeyecektir.
       Layık oldukları şey acıklı bir azaptır. Onların yardımcıları da olmayacaktır.
92.  İnfak edeceğiniz şeyler en sevdikleriniz olmadıkça asla erginliğe erişemezsiniz
       İnfak etmek üzere harcadığınız her şeyi Allah çok daha iyi bilmektedir.
93.  Muhakkak Tevrat indirilmeden önce İsrail'in kendine haram kıldığı şeyler,
       Reddedilmeyerek tüm yiyecek İsrailoğullarına helaldi. Onlara de ki sen:
      "Artık Tevrat'ı getirin bakalım ortaya, eğer doğru sözlü iseniz onu okuyun."
94.  Nitekim bundan sonra kim Allah'a yalan isnat ederse, İşte onlar zalimlerdir

95.  "Allah doğru söylemiştir" de. "Siz de hanif olan İbrahim'e uyun. O müşrik değildir."
96.  Lütfedilip ilk kurulan ev şüphesiz ki Mekke'de insanlar için kurulan evdir.
       İnsanlara hidayet kaynağı, istikameti gösteren işarettir o. Alem için mübarektir.
97.  İbrahim'in makamı oradadır. Orada apaçık ayetleri vardır. Kim oraya girerse eğer,
       Muhkem bir güvenlik altındadır. Oraya gitmeye kimin gücü yeterse haccetmesi farzdır.
       Reddedip de kim inkar ederse, bilsin ki; Allah bütün alemlerden müstağni olandır.
98.  "Allah'ın delilerini ne diye inkar eder kafir olursunuz ey ehl-i kitaplar?"
       Nasıl olursa olsun Allah sizin bütün yaptıklarınıza şahittir." deyiver

99.  Aynen de ki: "Ey ehl-i kitap, şahit olduğunuz halde ne diye iman edenler,
        Layık olmadığı halde onları zorlayarak bir eğrilik bulmaya çabalar durur,
        İnatla Allah yolundan çevirmeye çalışırsınız? Allah yaptığınızdan gafil değildir."
100. İşte böyle ey iman edenler, kitap verilenlerin bir kısmına uyacak olursanız eğer,
        Mutlaka sizi iman etmenizden sonra tekrar küfür yoluna sevkedip dururlar.
101. Reddedip nasıl küfre dönebilirsiniz ki sizler? Allah'ın ayetleri size okunuyor
        Allah'ın Resulü de içinizde. Kim Allah'a sıkıca tutunursa, doğru yola erişmiştir
102. Nasıl korkup sakınmak gerekiyorsa Allah'tan öyle korkup sakın ey iman edenler!

        Ancak iman eden müslüman olarak can verin. Hak ne ise öylece olun.
103. Layık olduğu şekliyle hep birden birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın.
        İstikametinizi bozup dağılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın.
        İrdeleyin anın o zamanı ki siz bir birbirinize düşmandınız, kalplerinizin
        Muhabbeti yok iken O sizi uzlaştırdı, yakınlaştırdı. O'nun nimetiyle kardeşliğin
        Rahatına erip sabahladınız. Yine siz tam ateş dolu çukurun kenarındayken
        Aniden kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz. Allah size ayetlerini böyle açıklar.
104. Nitekim içinizde öyle kimseler bulunmalı ki, sizi hayra çağırır, iyiliği emreder,

        Aykırı kötü şeylerden meneder bir topluluk olsun. İşte bunlar kurtuluşa erenlerdir.
105. Layık oldukları veçhile, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra ayrılığa düşenler,
        İşte böyle dağılan kimselere benzemeyin. Onlar için çok büyük bir azap vardır.
106. İşte bazı yüzler ağarır bazıları da kararır o gün. Yüzleri kararan kimselere denir:
        "Mümin olduktan sonra kafir oldunuz öyle mi? Öyle ise küfrünüze göre tadın azabı."
107. Rahmetle yüzleri ağıranlara gelince onlar, Allah'ın rahmetindedir. Orada ebedidirler.
108. Allah'ın ayetleridir bunlar ki sana okuyoruz. Allah alemlere zulüm isteyen değildir.
109. Ne varsa göklerde ve yeryüzünde Allah'ındır. Bütün işler eninde sonunda O'na döner.

110. Artık siz insanlar için meydana çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder
        Lakin münkeri nehyedersiniz. Allah'a iman edersiniz. Ehl-i Kitap da inansaydı eğer,
        İşte onlar için de hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var fakat çoğu fasıktır.
111. İstedikleri kadar uğraşsınlar onlar hiç bir şekilde size zarar veremezler
        Muhalif olup savaşırlarsa, arkalarını dönüp kaçar onlar, yardımcıları bile yoktur.
112. Rast geldikleri yer neresi olursa olsun onlar, aşağılanma damgası vurulmuştur.
        Ancak Allah'ın ipine veya insanların ipine sığınanlar elbette müstesnadır.
        Nitekim onlar Allah'ın gazabına uğradılar. Üstlerine miskinlik damgalamıştır.

        Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri sebebiyledir bu. Onlar haksız yere öldürdüler
        (Lahuti olan) peygamberleri. Bu da, isyan etmeleri ve haddi aşmaları sebebidir.
113. İşte onların hepsi bir değildir elbette. Ehl-i Kitaptan başka bir topluluk da vardır;
        İbadetten vazgeçmez. Gece vakti ayakta, Allah'ın ayetlerini okur secdeye kapanırlar.
114. Muhakkak ki onlar Allah'a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği doğruluğu emreder,
        Reddeder kötülüğü sakındırırlar. Hayırda yarışırlar. İşte bunlar salih kimselerdir.
115. Artık hayra ait ne yaparlarsa mükafatını görürler. Allah korkup sakınanları bilendir.
116. Ne malları ne de evlatları, kafirleri Allah'ın gazabından korumak için fayda sağlar.

        Ateşin halkları olmuşlardır onlar işte. Orada onlar ebedi olarak kalacaklardır.
117. Lüzumlu lüzumsuz harcadıkları şu dünya hayatındaki şeyler, tıpkı şöyledir;
        İçten içe kendine zulmeden bir topluluğun tarlalarına vuran zemheri yelidir.
        İsabet ettiği yerleri ekinleri kavurucu soğuktakine benzer şekliyle mahveder.
        Muhakkak ki Allah onlara zulmetmez. Onlar kendi kendilerine zulmederler.
118. Reddedip birbirinizi bırakıp da başkalarını dost edinmeyin ey iman edenler!
        Ancak onlar size kötülük verir, başka da bir şey yapmaktan geri durmazlar.
        Nitekim onlar kötülük yaparak size zarar vermekten büyük zevk alırlar.

        Artık onların düşmanlıkları ağızlarından dışa vurmuştur. Sinelerindekiler
        Lafla ifade etmeyip gizledikleri çok daha büyüktür. Siz aklınızı eğer
        İşletir, aklınız başınıza alırsanız diye apaçık ayetleri beyan etmişizdir.
119. İşte siz öyle kimselersiniz ki onları seversiniz, fakat sizi sevmez onlar.
        Muhakkak ki siz kitabın tamamına inanırsınız, ama siz onlarla buluşur,
        Rastlaştığınız zaman inandık derler. Yalnız kaldıkları zaman onlar,
        Artık size karşı besledikleri kin ve öfke yüzünden parmaklarını ısırırlar
        Nitekim de ki: " Gayzınızda ölün! Şüphesiz Allah sinelerinizdekini bilir."

120. Artık size bir iyilik dokunduğunda tasalanırlar. Bir kötülük dokunursa eğer,
        Lehde olan bir şeymiş gibi sevinirler. Siz, sabreder ve sakınırsanız eğer,
        İşte o zaman onların yaptığı hileler, hiç bir şekilde size zarar vermeyecektir.
        İlmiyle, kudretiyle Allah, onların yapmakta olduğu her şeyi kuşatmıştır.
121. Muhakkak ki sen hani, müminleri savaşma yerlerine yerleştirmek için,
        (Remzetmek için) ailenden erkenden ayrılmıştın. Allah işitendir, bilendir.
122. Aranızdan iki grup neredeyse paniğe kapılıp geri dönmek istemiştir.
        Nasıl ki Allah onların velisiydi. Ancak müminler Allah'a tevekkül etmelidir.

123. Andolsun siz zayıfken Allah size Bedir'de kendi inayetiyle zafer vermiştir.
        Layıkıyla siz de artık Allah'tan sakının ve şükredenlerden olun. (İşte zafer budur)
124. İnananlara hani sen demiştin ki: "Rabbiniz size, meleklerden üç bin kadar
        İndirecek, yetmez mi?" (Rabbinizin inayetini görmeniz yeterli değil midir?)
125. Muhakkak ki siz sabreder, sakınırsanız, ve onlarda aniden saldırılarsa eğer,
        Rabbiniz size meleklerden alametleri belli olan beş bin melekle yardım eder.
126. Allah bunu, size ancak bir müjde olsun da yürekleriniz rahatlasın diye yapmıştır.
        Nusret ve hüküm ancak Allah'tandır. Her türlü güç, hüküm ve hikmet Allah'tadır.

127. Ancak bu, kafirlerin ileri gelenlerinden bir kısmını öldürmek ve diğer kısımlar
        Layık oldukları şekliyle baş aşağı olup ümitleri kesilsin öylece kalsınlar diyedir.
128. İnkarcıların işi için sana sorumluluk yoktur. Allah dilerse tövbelerini kabul eder
        İsterse de onların zalimliklerinden dolayı, onların azaplandırılmasını sağlar.
129. Muhakkak ki göklerde ve yeryüzünde her ne varsa Allah'ındır dilediğini bağışlar,
        Reddeder dilediğini de azap eder. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
130. Artırarak kat kat faizi yemeyin, ey iman edenler! Allah'tan sakının ki kurtulun.
131. (Nitekim sizler iyi bilin ve) inkar eden kimseler için hazırlanmış ateşten sakının.

132. Allah'a ve onun Resulüne hakkıyla itaat edin ki size de merhamet edilsin.
133. Layıkıyla yarışın ki; Rabbinizin mağfireti, göklerle yer arası kadar olan,
        İçinde muttakiler için hazırlanmış cennete kavuşun. Bir birinizle yarışın.
134. İnfak ederler onlar mallarını fakirlere bollukta da darlıkta da. İşte onlar
        Mutlak öfkelerini yenen ve insanları affedenlerdir. Allah iyilik yapanları sever.
135. Rahatsız edici çirkin bir iş yaptıkları veya kendilerine zulmetikleri zamanlar
        Allah'ı hatırlayıp hemen günahları sebebiyle bağışlanma dileyenlerdir.
        Nitekim Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir? Ayrıca onlar;

        Aykırı iş olarak yaptıkları çirkin şeylerde bile bile ısrar etmeyenlerdir.
136. Layık oldukları yer; yaptıkları bu işlerin karşılığı olarak mükafatı cennettir.
        İşte orası ebedi olarak kalacakları, altından ırmakların aktığı ne güzel yerdir.
137. İbret alınacak nice hadiseler gelip geçmiştir sizden önce. Yeryüzünü dolaşın,
        Merakla bir bakın çevreye, yalan söyleyenlerin akibetleri nasıl olmuştur.
138. Rehberlik için, bu insanlara açıklama ve sakınanlar için de bir hidayettir.
139. Artık gevşemeyin, mahzun olmayın, İnanıyorsanız mutlaka üstünsünüzdür.
140. Nasıl ki siz bir yara aldıysanız eğer, o kavim de sizin gibi bir yara almıştır.

        Artık o günler öyle günlerdir ki Biz onları insanlar arasında devreder dururuz
        Layık olduğu haliyle Allah'a inanları belirleyip ayırır müminlere açıklar,
        İçinizden de şahitler edinir. Allah zulmeden kimseleri hiç bir şekilde sevmez.
141. İman edenleri Allah arındırır tertemiz hale getirir. İnkar edenleri de helak eder.
142. Muhal mi zannettiniz yoksa; Allah için çabalayıp uğraşanlar ve sabredenler
        Remzedilmeyip, seçilerek belirlenip, ayırt edilmeden cennete mi girersiniz?
143. Andolsun onunla karşılaşmadan önce ölümü arzu edip duruyordunuz
        Nitekim onu gördünüz siz ve şimdi de ona öylece bakıp duruyorsunuz.

144. Ancak Muhammed bir peygamberdir. Ondan önce geldi geçti nice elçiler.
        Lakin o ölür veya öldürülürse siz ökçeleriniz üzerine gerisingeriye mi gidersiniz?
        İşte topukları üzerinde gerisingeriye dönen kimse kesinlikle Allah'a zarar veremez.
        İyi bilinmelidir ki Allah şükredenlerin mükafatını çok yakın zamanda verecektir.
145. Mümkün değildir Allah'ın izni olmaksızın bir kimsenin ölümü. O'nun süresi bellidir.
        Resmen takdir edilmiş vakittir. Kim dünya nimetini isterse, ona ondan veririz.
        Ahiret mükafatını kim isterse ona da ahirete ait mükafatlardan ihsan ederiz.
        Nitekim Biz şükreden kimseleri çok yakında en güzel şekliye ödüllendiririz.

146. Açıkçası nice peygamberler vardır ki, onunla birlikte nice Rabbani erenler
        Layıkıyla savaşa giriştirler. Allah yolunda başlarına gelene dayandılar.
        İşte onlar ne gevşeklik gösterdiler ne de boyun eğdiler. Allah sabredenleri sever.
147. "İşlerimizdeki aşırılıklarımızı ve günahlarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlamlaştır.
        Münkirler topluluğuna karşı bize yardım et." onların sözü buydu, başka bir değildir..
148. Rahmetiyle Allah dünya ve ahiret nimetlerini verdi onlara. Allah muhsinleri sever
149. Artık siz inkar edenlere itaat ederseniz, ey iman edenler, onlar sizi döndürürler.
        Nitekim topuklarınızın üzerinde gerisingeriye çevirir siz de hüsrana uğrarsınız.

150. Allah'tır, sizin yardımcınız başka yoktur.  O yardımcıların en hayırlısıdır.
151. Layığıyla korku salacağız onların yüreklerine, çünkü onlar Allah'a ortak koştular.
        İyi de onlar hakkında hiç bir delil indirmediği şeydir. Onların yurtları ateştir.
        İşte orası ki zalimlerin konaklama yeridir. Ne kadar da kötü barınılacak bir yerdir.
152. Muhakkak ki Allah size verdiği sözü doğruladı. O'nun izniyle onları öldürdünüz.
        Rahata erdiniz sevdiğiniz zaferlerden sonra da yılgınlık gösterip isyan ettiniz.
        Ardından verilen emirler hakkında çelişkiye düştünüz. Dünyası istedi kiminiz,
        Nitekim diğerleriniz de ahireti. Sonra sizi imtihan etmek için ondan geri çevirdi.

        Allah yine de sizi bağışladı. O iman edenlere karşı lütuf ve ihsan sahibidir.
153. Lüzumuna biaen elçi size arkanızdan sürekli çağırıyordu. Siz ise uzaklaşıyor,
        İşte o anı hatırlayın hiç kimseye dönüp de bakmıyordunuz bile. Sizler
        İşte böylece elinizden kaçırdıklarınıza ve size isabet eden felaketler
        Mahzun etmesin diye gam üstüne gam vererek sizi cezalandırmıştır.
        (Rab olan) Allah hepinizin yapıp durduğu şeylerden haberdardır.
154. Ardından bu kederin. sizin üzerinize bir emniyet uykusu indirmiştir.
        Nitekim içinizden bir kısmını sarıp sarmalamıştı bu. Bir grubu da kaygılar

        Aldı yürüdü can derdine düşmüştü. Allah hakkında cahiliye ait bilgiler;
        Lisanlarıyla zanna düşüp: "Bize ne var bu işten" gibi sözler söylediler.
        "İşlerin tamamı Allah'ındır."  de onlara. Onlar sana bir şeyleri gizli tutular
        İçlerinde gizleyip açıklamadıkları şeylerdir bunlar. Onlar: "Bu işten eğer
        Mutlak bir şey olsaydı bize, elbette ki burada öldürülmezdik" diyorlar.
        Rahatlıkla de ki: "Evlerinizde olsaydınız da öldürülme yazılmışsa eğer,
        Aynen yine de öldürülüp devrilip gideceklerdi." Allah sizi sınama yapar.
        Nitekim sinelerinizi yoklamak kalbinizi arındırmak için bunları yapmıştır.

        Allah, sizin sinelerinizin içinde saklı duran ne varsa hepsini hakkıyla bilir.
155. (Lanet olasıca) şeytan, bazı işler yüzünden ayaklarını kaydırmak istemiştir.
        İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden olup da geri dönüp giden kimselerdir
        İşte Allah yine de onları affetti. Allah çok bağışlayıcıdır, çok müsamahalıdır.
156. Münkirlerle yeryüzünde gezinirken; savaşta olup da ölen kardeşleri için:
        "Reddetmeyip bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi, öldürülmezdi" diyen
        (Alakasız sözler söyleyen kimseler) gibi olmayın, ey iman edenler
        Nitekim Allah bunu onların yüreklerinde onulmaz bir hasret gibi koymuştur.

        Allah'dır hem dirilten hem de öldüren. Allah, yaptıklarını görendir.
157. Lahuti bir yol olan Allah yolunda öldürülür yahut ölürseniz eğer,
        İşte Allah'ın bağışlaması ve rahmeti, onların topladıklarından hayırlıdır.
158. İşte böyle, andolsun ki, ölseniz de öldürülseniz de Allah'a götürüleceksiniz.
159. Merhametli davrandın onlara, Allah'ın rahmeti sebebiyle. Kaba olsaydın eğer,
        Rahatlıkla senin çevrenden uzaklaşır giderlerdi. Öyleyse onları bağışlayıver
        Artık onların bağışlanmaları dile ve iş hususunda onlarla müşavere et
        Nihayetinde de Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah mütevekkilleri sever

160. Allah size yardım ederse eğer, size galip gelecek hiç bir güç yoktur.
        Lakin sizi terk edip yapayalnız bırakırsa eğer, size kim yardım edebilir?
        İşte hal böyleyken, iman edenler, sadece Allah'a tevekkül edip güvensinler.
161. İhanet etme hiç bir peygambere yaraşmaz, onlar emanette emindirler.
        Muhakkak ki kim hıyanet ederse, kıyamet günü hıyanetiyle haşrolunur.
        Rağbet edip kazandığı şey ne ise her nefse eksiksiz olarak tastamam ödenir.
162. Allah rızasını kazanmak olan kişi ile Allah'ın gazabına uğrayıp da varış yeri
        Nihayetinde cehennem olan kişi bir midir? Cehennem ne kötü bir barınaktır.

163. Allah katında onlara dereceler vardır. Allah onların yaptıklarını görür.
164. Lütfuyla Allah, müminlere andolsun ki kendi içlerinden bir elçi göndermiştir.
        İşte o, onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor. Kitap ve hikmeti öğretiyor.
        İşte öyle ki daha önce apaçık bir sapkınlık içinde bulunuyorlardı onlar.
165. Musibet olarak onlara iki mislini uğrattığımızdan size de isabet edince mi:
        "Rastgelen bu şey de nereden?" dediniz. De ki;" Bu da sizin kendinizden geldi."
        Allah şüphesiz ki her şeye güç yetirendir. Dilediği her şeyi yapmaya güç yetirir.
166. Nitekim iki topluluğun bir araya gelip karşılaştığı gün bir musibet gelmiştir,

        Ama Allah'ın izniyle idi ve gerçek müminleri ayırıp belirlemesi içindir
167. Layıkıyla münafıklık edenleri açığa çıkarmayı dilemişti. Onlara gelin sizler,
        İşte Allah'ın yolunda savaşın veya savunma yaparak defedin" denildiği anlar,
        "İyi de biz savaşmayı bilseydik size uyardık elbette" dediler. Halbuki onlar,
        Mümin olmadan çok küfre daha çok yakındırlar. Yüreklerinde olmayan şeyler
        Reflesk olarak dile getiriyorlardı. Allah onların gizli tuttuklarını iyi bilir.
168. Açıkçası onlar, oturup da kardeşlerine:" Bize itaat etselerdi onlar eğer,
        Neticede öldürülmezlerdi" diyenlerdir. Sen de: "Doğru söylüyorsanız eğer,

        Akibetin belli olduğu ölümü kendinizden savında gitsin bakalım" deyiver.
169. Lahuti olan Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma. Onlar elbet diridirler.
        İşte o kimseler Rableri katında en iyi şekilde rızıklandırılmaktadırlar.
170. İçinde bulundukları sevinç Allah'ın onlara ihsan ettiği lütuflardandır.
        Mahzun olmayacakları müjdeyi, henüz kendilerine ulaşmamışlara vermek isterler
        Rahatlık olacaktır onlara. artık ne korku ve ne de mahzun olma yoktur.
171. Allah'ın ikramı, ihsanı, nimetine nail oldukları için onlar sevinç içindedirler.
        Nitekim Allah, onların ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemektedirler.

172. Allah'ın ve Resulünün davetine yaralandıktan sonra bile icabet edenler,
        Layıkıyla onların içinden iyilik yapan ve sakınanlar için büyük ecir vardır.
173. İnanan kimseler öyle ki insanlar: "İnsanlar sizin aleyhinizde toplandılar,
        İşte onlardan korkun" dedikleri halde, imanları artar ve: "Allah bize yeter,
        Mütevekkiliz biz ona, O ne güzel vekildir" deyip duran kimselerdir.
174. Rahatlıkla Allah'ın nimetine ihsanına nail olarak, böylelikle geri döndüler .
        Allah'ın rızasına uymuş oldu onlar. Allah büyük ihsan ve lütuf sahibidir.
175. Nitekim, şeytan ancak kendi dostlarını korkutur. İman edenlerseniz eğer,

         Artık siz ondan korkmayın. Ancak Benden korkun. (ey iman edenler)
176. Lüzumsuz yere; küfre girmekte yarış edenler seni mahzun etmesin. Onlar,
        (İnan ki) hiç bir şekilde Allah'a zarar veremezler. Allah onlardan istiyor;
        İhmal olsun hakları, ahiret nimetinden payları kalmasın. Büyük azap onlarındır.
177. Muhakkak ki imanı bırakıp da karşılık olarak küfrü satın alan kimseler
        (Rab olan) Allah'a zarar veremezler. Onlar için çok şiddetli bir azap vardır.
178. Açıkçası küfreden kimseler, kendilerine verilen mühleti, hayır sanmasınlar.
        Nitekim verilen bu süre, onların günahı daha da artsın, çoğalsın diyedir.

        Aşağılayıcı bir azap onları beklemektedir. Onlar hor ve hakir olacaklardır.
179. Layıkıyla müminleri, murdar olanları temiz olandan Allah ayıracaktır,
        İman edenleri içinde bulundukları durumda bırakacak da değildir.
        İşte Allah size gaybı bildirecek de değildir. Fakat Allah elçilerinden seçer,
        Muhakkak ki dilediğini. Öyleyse; Allah'a ve elçisine iman edin sizler.
        (Rab olan Allah'a) iman edip sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır
180. Allah'ın bol bol ihsan etti şeyleri vermekten sakınanlar, bunu iyi sanmasınlar,
        Nitekim bu kendileri için şerdir. de. Kıyamet günü sakındıkları şeyler,

        Artık onların bu cimrilikleri boyunlarına dolanacak tasma olacaktır.
        Lehde aleyhde her ne yaparsanız yapın Allah onlardan haberdardır.
        İşte böylece  göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Hepsi O'nundur.
181. İşitmiştir Allah ki: "Andolsun Allah yoksuldur, biz ise zenginizdir"
        (Mealinde) sözleri söyleyenleri. Ne söyledilerse, elbet yazacağız.
        Resulleri haksız şekilde öldürmelerini de elbet kaydedeceğiz.
        Açıkça onlara: "Haydi bakalım tadın artık yakıcı azabı" diyeceğiz.
182. Nitekim bu, elleriyle kazandıklarıdır. Allah kullarına zulmetmez

183. "Allah bize. ateşin yeyip yok ettiği bir kurban getirmedikçe, hiçbir
        Lahuti peygambere inanmamamız için bizden bir söz almıştır."
        İşte böyle diyenlere de ki: "Muhakkak ki benden önce nice elçiler
        İçindeki apaçık delilleri ve bu dediklerinizi de getirmişlerdir.
        Madem söylediğinizde samimi iseniz, neden onları öldürdünüz?
184. (Resulüm) onlar seni yalanlıyorlarsa eğer, senden önce apaçık deliller,
        Aydınlatıcı kitap ve sahifelerle gelen elçileri de yalanlamışlardır.
185. Nitekim her nefis ölümü tadacaktır. Şüphesiz kıyamet günü ecirler

        Açıkça tam ve eksiksiz ödenecektir. Kim ki, ateşten uzaklaştırılır,
        Layık olduğu cennete sokulursa, o gerçekten kurtuluşa ermiştir.
        İşte dünya hayatı, zaten aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.
186. İmtihan olacaksınız andolsun ki, mallarınızla canlarınızla sizler.
        Muhakkak ki senden önce kendilerine kitap verilenler ve şirk koşanlar
        Rahatsız edici kötü sözler söylerler, elbette onları işiteceksiniz.
        Azgınca eziyetlere, zorluklara, zahmetlere elbette  uğrayacaksınız
        Nasıl ki bunlara sabreder ve sakınırsanız, bunlar metanetten sayılır.

187. Allah, hani kitap verilenlerden: "Onu mutlaka açıklayacaksınız,
        Lazım olan şeyi gizlemeyeceksiniz" diye söz almıştı. Fakat onlar
        İşte bunu kulak ardı edip küçük bir kazanç karşılıyla değiştirdiler.
        İşte bu aldıkları şey ne kadar da kötü şeydir, ne kötü alışveriştir.
188. Mutlak yaptıklarına sevinen, yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananlar
        Rahatça azaptan kurtulacaklardır diye sanma. Onlara elemli azap vardır.
189. Allah'ındır göklerin verin hakimiyeti. Allah her şeye güç yetirendir.
190. Nitekim göklerin ve yeryüzünün yaratılışında akıllılara deliller vardır.

        Ardarda gelen gece ve gündüzün halinde akıl sahipleri için ayetler vardır.
191. Layıkıyla Allah'ı, ayaktayken, otururken, yan yatarken anarlar.
        İşte onlar hakkıyla gökler ve yeryüzünün yaratılışını düşünürler.
        İçtenlikle: "Rabbimiz!" derler. "Sen bunu boşu boşuna yaratmadın.
        Muhakkak ki Sen pek yücesin elbet, Koru bizi o, ateşin azabından
192. Rabbimiz! Gerçekten Sen kimi ateşe atarsan, muhakkak onu hor, hakir,
        Aşağılık hale sokarsın. Şüphesiz zalimlerin hiç bir yardımcıları yoktur.
193. Nitekim Rabbimiz! Gerçekten biz: "Rabbinize iman edin" diye çağıran,

        Aşikar münadiyi duyduk ve hemen iman ettik. Rabbimiz! Affet, bizi Sen.
        Lütfet günahlarımızı ört. Bizi iyilerin arasına kat. Bizi iyilerle beraber öldür.
194. İhsan edip ver bize, peygamberlerin aracılığıyla vaat ettiklerini. Eyleme hor
        İşte o kıyamet günü bizi Ey Rabbimiz. Şüphesiz Sen sözden dönmeyensindir.
195. Muhakkak ki Rableri dualarını kabul etti ve: "Şüphesiz erkek olsun, kadın olsun
        Rızasıyla bir iş yapanın işini boşa çıkarmam.  Siz hepiniz bir birinizdensinizdir.
        Ama benim yolumda hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp çıkarılanların,
        Ne şekil de olursa olsun yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin,

        Andolsun günahlarını örteceğim. Onları altlarından ırmaklar akan cennetler,
        Layık oldukları yerlere sokacağım. Bu elbet Allah katında olan bir karşılıktır.
        İşte Allah katında olan mükafattır bu. En güzel mükafat da onun katındadır.
196. İnkar edenlerin keyiflice ülke ülke gezip dolaşmaları sakın seni aldatmasın.
197. Muhakkak ki bu şeyler  ne kadar da az bir faydalanmadır. Sonra onlar,
        Rabtedilecekleri barınma yeri cehennemdir. Orası ne de kötü bir yerdir.
198. Ama Rablerinden korkup sakınanlar kimseler için Allah katında vardır;
        Nice güzel ikramlar. Altlarından ırmaklar akan ebedi kalacakları cennetler.

        Allah tarafından iyilik yapanlar içindir. Allah olan şeyler daha hayırlıdır.
199. Layıkıyla kimseler vardır şüphesiz kitap ehlinden. Allah'a saygı beslerler.
        İnanırlar size indirilene de kendilerine indirilene de, derin saygı gösterirler.
        İşte onlar Allah'ın ayetlerini az bir bedel menfaat karşılığında satmazlar.
        Muhakkak ki onların karşılığı olan ecir ve mükafatları Rableri katındadır.
        (Rab olan) Allah ise, şüphesiz ki hesabı tezlikle çok çabuk görendir.
200. Allah'tan sakının ey iman edenler!. Sabredin, sebat edin, uyanık olun.
        Nitekim böylece kurtuluşa erer, üstün olursunuz. Allah'tan korkun.

9 Kasım 2017 Perşembe

Nisa

Başlanır her yapılan işe, Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 

1.     Nefsinizi tek bir candan yarattı, ondan da eşini yarattı ve birçok kadın ve erkekler
        İkisinden üretip yaydı Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının sizler
        Sakın Allah'tan ki O'nun adına anarak dileklerde bulundunuz. Sakının akrabalar
        Arasındaki bağları koparmaktan. Muhakkak ki Allah sizi Görüp gözetmektedir.

2.     Niteliği pis olan malla temizi değiştirmeyin. Yetimlere mallarını verin sizler.
        İşte onların mallarını kendi malınıza katarak yemeyin. Bu büyük bir suçtur.
3.     Siz, yetim kızlar hususunda adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız eğer,
        Artık bu durumda onlardan değil, size helal olan kadınlardan ikişer, üçer, dörter

        Nikahlayın. Fakat yine adil olamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir eş yeter
        İktifa edin onunla ve malik olduğunuz cariye ile. Bu sapmamanıza daha uygundur.
4.     Siz hanımlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin fakat onlar mehirlerini eğer
        Açık gönül hoşluğu ile size bağışlarlarsa onu afiyetle iç huzuruyla yiyin sizler.

5.     Nitekim Allah'ın size hayatınız idame için verdiği malları akılsızlara vermeyin
        İçtenlikle onları rızıklandırın, giyindirin, elbet kendilerine güzel sözler söyleyin.
6.     Sorumluluğunuzdaki yetimleri nikahlanacakları ergenlik çağına kadar deneyin
        Artık olgunlaştığını gördüğünüz zaman onların mallarını kendilerine verin.

        Nitekim onlar malını israf ederler diye veya büyüyünce geri alırlar diye yemeyin.
        İçinizden zengin olan yetimin malına dokunmasın, bizzat iffetli olmaya çalışsın.
        Sadece fakir olan örfe uygun miktar yiyebilir. Mallarının geri verileceği zaman
        Adlarına şahitler bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter size unutmayın!

7.     Nitekim anne, baba ve akrabaların bıraktığı mallardan erkeklere bir pay vardır.
        İtina ile kadının da anne, baba ve akrabaların bıraktığı mallardan br hisse vardır.
        Sayısı, miktarı ister az olsun, ister çok olsun onlardan farz kılınmış hisse vardır.
8.    Akrabalar, yetimler ve yoksul kimseler miras taksim edilirken, bulunurlarsa eğer,

        Nazik ve güzel sözler söyleyin onlara. Mevcut maldan onları da rızıklandırın sizler.
9.     İmkansızlıklar içinde geride bıraktıkları çocuklar için endişe kaygı duyanlar
        Sözün doğrusunu söylesinler, İçleri ürpertiyle titresin Allah'tan korksunlar.
10.   Ateş yerler, zulümle yetimlerin mallarını yiyen kimseler.

        Nitekim o mallar karınlarında ateştir. Onlar çılgın ateşe atılırlar.
11.   İki kızın hissesi kadar bir erkeğin payı olur. Allah böyle tavsiyede bulunur
        Sizin çocuklarınız hakkında. Kızlar ikiden çoksa terekenin üçte ikisi kadardır.
        Ancak kız tekse, yarısı onundur. Tek çocuksa, ana ile babaya altıda birdir.

        Neticede çocuk yok, mirasçı ana baba ise terekenin üçte biri annenindir.
        İsteyip de vasiyet ettiği şeyler varsa yerine getirilip ve borçları ödenir,
        Sonrasında kalan miktar için mürascı kardeşleri varsa altıda biri annenindir.
        Anlamını siz bilemezsiniz, babalarınızdan oğullarınızdan hangisi daha faydalıdır.

        Nitekim bunlar Allah'ın farzıdır. Şüphesiz ki Allah Bilendir, Hakim'dir.
12.   İhtimal ki çocukları yoksa zevcelerinizin, geri bıraktıkalarının yarısı sizindir.
        Şayet çocukları varsa, vasiyeti tamamlanıp borcu ödendikten sonra dörtte birdir.
        Ayrıca çocuğunuz yoksa sizden kalan malın dörtte biri zevcelerinizindir.

        Nasıl ki çocuğunuz varsa eğer, vasiyetiniz tamamlanıp borcunuz ödenir
        İşte ondan sonra kalan miktarın sekizde biri onlarındır. Miras eğer
        Sadece bir erkeğe veya kadına aitse bunun da çocuğu ve babası yoksa eğer
        Ardında kalan kız ve erkek kardeşine düşen miktarın hakkı ise altıda birdir.

        Nitekim bunlar birden fazla ise mirasçının vasiyeti yerine getirilir
        İçinden bulunan borçlar ödenir. sonra kalanın üçte birine ortak olurlar
        Sonuçta kimsenin zarar görmemesi gerekir. Bu Allah tarafından öğüttür
        Allah'tan bir vasiyettir.Allah mutlaka her şeyi bilir,  halim olandır.

13.   Nitekim bunlar Allah'ın koymuş olduğu sınırlardır. Kim Allah'a ve Resulüne
        İtaat ederse, şüphesiz Allah, sokar onu altından ırmaklar akan cennetlere.
        Sonsuz olarak kalırlar orada onlar. İşte en büyük kurtuluş ve mutluluk budur.
14.   Allah'a ve Resulüne kim isyan eder ve onun belirlediği sınırları aşarsa eğer,

        Nihayetsiz kalmak üzere ateşe atar. Ona çok horlayıcı aşağılayıcı azap vardır.
15.   İçinizden dört şahit getirin, kadınlarınızdan fuhuş yapanlar aleyhine dair.
        Şayet onlar tanıklık ederlerse, onları, ya ölüm zamanları gelinceye kadar,
        Ayrıca ya da onları bir evde alıkoyun, Allah onlara bir belirleyince kadar.

16.   Ne zaman ki içinizden iki kişi fuhuş yaparsa her ikisine de edin eziyetler.
        İyi tövbe eder, düzelirlerse bırakın. Allah tövberi kabul eden, esirgeyendir.
17.   Şüphesiz Allah katındaki tövbe; bilgisizlikle olan kötülükten hemen sonrakidir.
        Allah'ın tövbelerin kabul ettiği kimseler onlardır. Allah bilendir, hakimdir.

18.   Nitekim tövbe şöyle değildir ki; kötülükler yapıp durup da en nihayetinde
        İşte ölüm gelip çatınca: "Ben tövbe ettim, bin pişman oldum" demesi ve
        Son haline kadar devam edip kafir olarak ölenlerin tövbesi gibi tövbe.
        Azap işte böyle kimseler için hazırlanmıştır. (İşte böyle geçerli olmayan tövbe)

19.   Nefsiniz için ey iman edenler, kadınları baskı ve zorla mirasçı almak helal değildir.
        İrtikap etmedikçe herhangi bir fuhuş, onlara verdiğiniz mehirden bir şeyler
        Sahiplenip almaya çalışmak için onları sıkıştırmanız, zorlamanız  helal değildir
        Artık onlara güzel geçinin. Onlardan hoşlanmasanız bile Allah onda çok hayır kılar.

20.   Nasıl ki zevcenizi bırakıp başka birini almak istediğinizde, öncekine çokça mehir
        İhsan etmişseniz bile ondan hiç bir şey almayın. Tüm verdikleriniz onundur.
        Saygısızlıkla ona iftira ederek ve apaçık günah işleyerek onu geri mi alacaksınız?
21.   Ayrıca kaynaşmıştınız birbirinize, Sizden güçlü bir güvence almıştı. Nasıl alırsınız?

22.   Nikahlamayın, babalarınızın nikahladığı kadınları. Bu ancak cahiliyedeki adettir.
        İğrençliktir, hayasız bir adettir geçmiştir. geçip gitmiştir bu. Çok çirkin bir yoldur.
23.   Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, erkek kardeşleriniz kızları, halalar.
        (Aynen devamla) teyzeler, kız kardeşlerinizin kızları, süt anneler, süt kız kardeşler,

        Nitekim hanımlarınızın anneleri, zifafa girdiğiniz zevcelerin, sizin himayeniz
        İçinde bulunan kızları. Ancak zifafa girmedinizse kızlarını almanızda beis yoktur.
        Sizin öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir araya getirerek nikahlamanız
        Açıkça haramdır. Ancak cahiliyede geçen geçmiştir. Allah Gafurdur, Rahimdir.

24.   Nitekim evli kadınlarla nikahlamak da haramdır. Ancak cariyeler müstesnadır
        İşte bu Allah'ın sizde yazdığıdır. Bunlar dışındakileri, iffetli yaşamak üzere
        Sizin, gayrı meşru ilişkiden kaçınarak mallarınızdan mehir vererek, nikah helaldir
        Artık kendileri ile zifafa girdiğiniz kadınlara mehri kararlaştırdığınız üzere

        Net bir şekilde verin. Ancak mehir kararlaştırdıktan sonra aranızda anlaşabilir
        İstediğiniz şekilde değiştirmenizde mahsur yoktur. Allah her şeyi bilir, Hakim'dir.
25.   Sizin içinizde hür ve mümin kadınları nikahlamaya güç yetiremeyen kimseler,
        Artık sağ elinizin malik olduğu hakka iman etmiş olan cariyelerden alsınlar.

        Nitekim siz bir birinizden türediniz, aynısınız. Allah, sizin imanınızı çok iyi bilir.
        İffetli olan, fuhuşta bulunmayan gizli dostları olmayanlardan velisinden izin alır
        Sahip olduğunuzdan örfe uygun mehir vererek nikahlarsınız. Nikahtan sonra eğer
        Ahlaki olmayan davranışlarda bulunur fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar

        Nispetinde olan cezanın yarısını uygulayın. Bu sizden günaha sapmaktan korkanlar
        İçindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
26.   Size ve her şeyi açıklamak ve öncekilerin yollarını gösterip, iletmek ister
         Allah. Tövbelerinizi kabul etmek ister. Allah her şeyi bilir, hüküm sahibidir.

27.   Nitekim Allah tövbelerinizi kabul etmek ister. şehvetlerine kapılıp gidenler,
        İşte onlar ki, sizin büyük bir sapkınlıkla dosdoğru yoldan sapmanızı isterler.
28.   Sizin yükünüzü hafifletmeyi diler Allah. Zira insan zayıf olarak yaratılmıştır.
29.   Aranızda mallarınızı haksız şekilde boştan yere yemeyin ey iman edenler!

        Ne zaman ki karşılıklı anlaşma ve hoşnutlukla ile yapılan alışveriş başkadır.
        İntihar edip canlarınıza kıymayın. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir
30.   Sizden kim haddi aşıp zulmederek böyle yaparsa, ateşe sokarız. Bu Allah'a kolaydır
31.   Artık sizler, size yasak konulan büyük günahlardan kaçınırsanız eğer,

        Nasıl olursa olsun suçlarınızı örteriz. Büyük şerefli mevkilere ulaştırırız.
32.   İhsan-ı İlahi tarafından verilerek Allah’ın kiminizi üstün etmesine haset etmeyin
        Şüphesiz erkeklerin kendi kazançlarından payları vardır. Şüphesiz kadınların
        Aynen diğerleri gibi kendi kazandıklarından payları vardır. Siz Allah'tan

        Nimetlerini cömertçe bol bol isteyin. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
33.   İşte yakınlarının bıraktıkları mallardan anne ve babayla mirasçı olan kimseler
        Seçilmiş erkek ve kadınlar tayin ettik. Kendileriyle yeminleştiğiniz kimseler
        Ahdinize göre paylarını verin onlara da. Şüphesiz Allah her şeyi görendir.

34.   Nitekim Allah'ın bazılarını bazısına üstün kılması kendi mallarından harcaması
        İçin erkekler kadınlar üzerinde sorumluk sahibi, koruyucu, yöneticidirler.
        Saliha kadınlar erdemli olanlardır gerçekten (Allah'a) itaatlı olan kimselerdir.
        Allah onların haklarını nasıl koruduysa onlar da iffetlerini, gizliliği korurlar.

        Nüşuz davranışından korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin. Sonra olmazsa
        İsteksizce yatakta onları yalnız bırakın. Düzelmezse, hafifçe vurun onlara.
        Saygılı davranırlarsa, aleylerine başka yol aramayın. Allah Alimdir, Büyüktür.
35.   Ayrılık gibi nahoş bir şeyin karı ile koca arasında olmasından korkarsanız eğer,

        Nahoşluğu için kadın tarafından bir hakem, koca tarafından bir hakem gönderin.
        İsterlerse aralarının düzelmesini Allah onlara başarı sağlar. Allah Alim'dir, Habirdir.
36.   Siz Allah'a ibadet edin ve ona hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyilik edin,
        Akraba, yetimlere, yoksullara, yakın komşulara, uzak komşulara iyilikler edin.

        (Nasıl olursa olsun) yanınızdaki arkadaşa yolcuya, köle ve cariyenize iyilik edin.
        İyi güzel davranın hepsine. Çünkü Allah, kendi beğenip böbürlenenleri sevmez
37.   Şahsen cimrilik yaparlar ve insanlara da cimri olmayı tavsiye edip öğütlerler.
        Allah'ın lütfettiğini gizlerler. Biz o kafirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamışızdır.

38.   Nitekim onlar Allah'a ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını harcarlar
        İnsanlara gösteriş olsun diye. Şeytan kime arkadaşsa, o en kötü dost sahibidir.
39.   Sanki ne olurdu Allah'a ve ahiret gününe inanıp Allah'ın verdiği rızıktan infaklar
        Aleyhlerine mi olurdu? Rızıktan hayra harcasalardı keşke. Allah onları bilendir.

40.  Ne şekilde olursa olsun Allah zerre kadar zulmetmez. Zerre kadar hayır iş olsa eğer
       İyilikleri kat kat artırır, çoğaltır. Kendi katından da çok büyük mükafatlar verir
41.  Seni genel ve her ümmettten de bir şahit getirdiğimiz gün ne olacak onların halleri?
42.  Artık o gün inkar edip peygambere isyan edenler yerle bir olmayı isteyeceklerdir

       Nitekim olan biten her şeyi bilen Allah'tan hiçbir sözü gizleyemeyeceklerdir.
43.  İşte şu anlar Namaza yaklaşmayın ey müminler! ne dediğinizi bilinceye kadar
       Sarhoşken, yolculukta olmanız haricinde cünüpken, gusledinceye kadar
       Ayak yolundan geldiyseniz, yolculukta, hasta iken yahut kadına dokunur,

       Normal şartlarda su bulamazsanız çevredeki temiz toprak ile teyemmüm edin sizler.
       İyi, temiz toprağı yüzlerinize ve elinize sürün. Şüphesiz Allah affedicidir, Gafur'dur,
44.  Sapıklığı satın aldıklarını görmez misin o kendilerine kitaptan pay verilenleri?
       Aynen kendileri gibi sizin de yolu sapıtmanızı istiyor onlar. Görmedin mi?

45.  Nitekim Allah düşmanlarınızı bilir. Veli olarak Allah yeter. Yardımcı olarak Allah yeter
46.  "İşittik de isyan ettik" diye kimi yahudiler sözleri yerlerinden alıp değiştirirler.
       Saptırırlar sözleri, dillerini eğip bükerek, "İşitmez olasıcalar", "Raina" derler
       Ancak davar güder gibi güt bizi derler. "İşittik, itaat ettik, dinle bak bize" deselerdi eğer

       Nitekim kendileri için daha hayırlı olurdu. Fakat Allah onları elbette lanetlemiştir
       İnkar ettikleri şey yüzünden. Onların çok az bir kısmı haricinde iman etmezler.
47.  Silip bazı yüzleri arkalarına çevirmeden, veya cumartesi yasağını ihlal edenler
       Açıkça lanetlendiği gibi sizleri de lanetlemeden önce yanınızdaki tasdikleyici

       Nazil olana inanın. ey Ehl-i Kitap. Yoksa Allah emrini yerine getirecektir.
48.  İlahlığına şirk koşulmasını, şüphesiz Allah bağışlamaz. Başkadan dilediğini bağışlar.
       Şüphesiz kim Allah'a şirk koşarsa büyük suç işlemiş ve O'na iftira etmiş olur.
49.  Ayrıca görmez misin kendilerini tezkiye edenleri? Hayır. Allah dilediğini temizler.

       Nitekim O hiç bir kimseye en ince kıl kadar bile haksızlık yapmaz. Hakkını verir
50.  İbret nazarıyla bak! nasıl da Allah'a iftira ediyorlar. Bu apaçık günah olarak yeter
51.  Sen görmedin mi kendilerine kitaptan bir pay verilen kimseleri? Onlar inanıyorlar;
       Asılsız saçma şeyler olan tağut'a, cibt'e puta, şeytana. Diğer inkar eden kimseler:"

       "Nitekim bunlar iman edenlerden daha doğru yol üzerindedir" diyorlar
52.  İşte bunlar Allah'ın lanetlediği kişilerdir. Allah'ın lanetine hiç yardımcı bulunmaz
53.  Saltanattan yoksa onların bir payı mı var? Eğer olsa insanlara bir habbe bile vermezler.
54.  Allah'ın lütfedip kendilerine verdiklerini mi kıskanıyorlar yoksa? Doğrusu şudur;

       Nasıl ki bir İbrahim ehline kitap ve hikmet verdik, onlara büyük mülk de ihsan ettik
55.  İman edenler de olu ona sırt çevirenler de. Onlara çılgın ateş olan cehennem yeter.
56.  Şüphesiz ayetlerimizi inkar edenleri ateşe sokacağız. Derileri yanıp dökülür
       Azabı tadarlar, yerlerine yeninden deri bitiririz de tekrar tekrar azabı tadarlar

       Nitekim gerçek şudur ki Allah güçlü ve üstün olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir.
57.  İnanıp da salih amellerde bulunanlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır
       Şüphesiz oraya sokacağız ve orada ebedi kalıcılardır.  Orada tertemiz eşler vardır
       Ayıptan arınmıştır onlar. Onları ne sıcak ne soğuk tam kararında gölgeliğe sokarız

58.  Nitekim Allah emanetleri ehline vermenizi ve adaletle hükmetmenizi emrediyor.
       İşte Allah size ne de güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.
59.  Siz Allah'a itaat edin ey iman edenler! Elçiye ve sizden emir sahibine de itaat edin.
       Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, bir şeyde ihtilafa düşerseniz eğer hemen

       Nasıl olursa olsun Allah'a ve Resulüne müracaat edin. Bu sonucu en güzel olandır.
60.  İndirilene ve senden önce indirilene inandıklarını sananları görmez misin? Onlar
       Şeytan, tağut tarafından muhakeme olunmasını isterler. Halbuki onu inkar,
       Aleyhinde olmakla emrolunmuşlardır. Şeytan onları dönemeyecekleri kadar

       Nihayetsiz bir uzak durumda olan bir sapkınlıkla tamamen sapıtmak istemiştir.
61.  İşte onlara "Allah'ın indirdiğine ve Peygambere gelin" denildiğinde münafıklar
       Senden uzaklaşırlar. Görürsün ki; mümkün olan en uzak noktaya doğru kaçarlar.
62.  Açıkçası kendi elleriyle hazırladıkları felakete maruz kalınca halleri nasıl olur?

       Nihayetinde sana gelirler: "Şüphesiz biz iyilik yapmak ve uzlaştırma istemişizdir"
       İşte bu şekilde diyerek Allah'a yemin ederler. Onlar elleriyle ettini bulmuşlardır.
63.  Şüphesiz bunlar, Allah'ın kalplerin de ne olduğunu tümüyle bildiği kimselerdir.
       Artık onları kendi haline bırak. Öğüt ver. Söyle onlara, çok etkileyici sözler.

64.  Nitekim Biz elçileri ancak, Allah'ın izniyle itaat edilsin diye gönderdik.
       İsteselerdi ya onlar, kendilerine zulmettikleri zaman, sana gelerek
       Senin aracılığınla Allah'tan bağışlanma. Elçi de onlar için dileseydi eğer,
       Allah'tan bağışlanma. Elbette Allah'ı tövbeleri kabul eden bulurlardı onlar.

65.  Nitekim öyle değil; Rabbine yemin olsun,  iş hiç de onların sandığı gibi değildir.
       İman etmiş olmaz onlar; ta ki aralarında anlaşmazlığa düşüp de seni hakem ister,
       Senin hakemliğine ait hükümde hiçbir burukluk duymadan teslim olurlarsa eğer.
66.  Aynen Biz onlara kendinizi öldürün veya ülkeyi terk edin diye emretseydik eğer

       Nitekim onlardan çok az kısmı dışında bunu yapmazlardı. Halbuki onlar
       İtaat edip kendilerine verilen öğüdü yerine getirip tavsiyeye uysalardı eğer
       Şüphesiz bu kendileri için daha hayırlı, inançları daha sağlam olurdu.
67.  Ayrıca Biz de o vakit onlara verirdik katımızdan büyük mükafatlar

68.  Nitekim Biz onları mükafatlar çok güvenli ve dosdoğru yola sevkederdik
69.  İşte kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, onlar Allah'ın nimet vererek
       Seçilenlerden yaptığı, peygamberler, doğrular, şehitler ve salihlerle beraber
       Arkadaş olur. Onlara katılırlar. Bu erdemli kimseler ne iyi arkadaşlardır.

70.  Nitekim bu lütuf bu ihsan Allah'tandır. Her şeyi bilen olarak Allah kafidir.
71.  İhtiyatlı olun düşmana karşı tedbiri alın da onlara karşı bölük bölük gruplar
       Seçerek yada toplu olarak hep birden  karşılarına çıkın, ey iman edenler!
72.  Ağır davranan vardır mutlaka içinizde. Şayet size bir felaket gelirse eğer,

       "Nihayetinde Allah bana lütfetti. onlarla beraber olamadım" diyecektir.
73.  İhsan gelince Allah'tan size, o zaman sanki aranızda dostluk yokmuş gibi
       Şöyle der: : "Keşke ben de onlarla olsaydım da kazansaydım onlar gibi"
74.  Allah yolunda savaşsınlar öyleyse onlar ki; dünya hayatı karşılığı ahireti

       Namzet olmak için satın olan kimseler. Kim ki Allah yolunda savaşır
       İşte o an öldürülür veya galip gelirse, ona vereceğiz büyük bir ecir.
75.  Size ne oluyor ki, çaresiz kadınlar erkekler ve çocuklar: "Rabbimiz
       Ahalisi zalim olan bu ülkeden bizi çıkar. Katından bir veli gönder"

       Nidalarıyla yalvarırken, Allah yolunda savaşmıyor musunuz sizler?
76.  İman edenler Allah yolunda savaşırlar elbet. İnkar eden kafirler
       Şeytan yolunda savaşırlar. Savaşın! şeytanın dostlarıyla da sizler.
       Açıkçası şudur ki, şeytanın hile ve tuzakları kesinlikle çok zayıftır.

77.  "Namaz kılın, zekat verin, savaştan el çekin" denilenleri görmedin mi?
       İçlerinden bir kısmı, onlara savaş farz edilince; Allah'tan korkmuş gibi
       Şiddetlice, hatta çok daha fazla olarak insanlardan korkar oldular.
       Ardında: "Ey Rabbimiz, savaşı bize ne diye farz kıldın, keşke bu emri

       Netleştirmek için erteleseydin." dediler. Sen de ki: "Dünyanın metaı azdır.
       İnana muttakiler için ahiret daha hayırlıdır. İşte onlar hurma çekirdeği
       Sıradan incecik bir kıl kadar bile olsa kesinlikle haksızlığa uğratılmazlar
78.  Artık nerede olursanız olun ölüm sizi bulur, hatta  sağlam yerlerdeki

       Nadide kulelerde bile olsanız. Onlara bir iyilik geldiği anlardaysa eğer,
       İşte bu Allah'tan derler. Allah'tan bir kötülük geldiği zaman bu derler;
       Sendendir. Sen se ki: "Hepsi Allah katındır." Bu topluluğa ne oluyor,
       Anlatılan bunca şeylerden neredeyse hiç birini anlamaya yanaşmıyorlar.

79.  Ne gelirse sana, iyilikten yana o Allah'tandır. Kötülükten ise nefsindendir.
       İnsanlığa seni bir elçi olarak gönderdik. Buna şahit olarak Allah yeter.
80.  Şüphesiz ki kim Peygambere itaat ederse, Aslında o Allah'a itaat etmiştir.
       Ancak yüz çevirene gelince, zaten Biz, seni onlara bekçi göndermemişizdir.

81.  Nasıl ki onlar senin yanında "Tamam, biz sana itaat ediyoruz" derler.
       İşte senin yanından ayrıldılar mı onların bir kısmı gecenin karanlığında,
       Senin dediğinden bambaşka şeyler tasarlarlar. Allah planladıklarını yazar.
       Allah'a tevekkül et, yüz çevir sen de onlardan. Vekil olarak Allah yeter.

82.  Nasıl yani, onlar hala Kur'an'ı hakkıyla düşünmezler mi? Öyle ki O eğer,
       İndilirseydi Allah'tan başkası tarafından, kuşkusuz olurdu birçok  çelişkiler.
83.  Şayet korku yada güven ile ilgili bir haber gelse hemen onu yaygınlaştırırlar.
       Ama onlar Peygambere yada içlerindeki emir sahiplerine arzetselerdi eğer,

       Nitekim onların gerçeğini, iç yüzünü öğrenirlerdi. Allah'ın lutfu olmasaydı eğer
       İşte o zaman pek azınız müstesna, bir çoğunuz şeytana uymuş olurdunuz sizler.
84.  Savaş Allah yolunda artık sen. Kendinden başkasından sorumlu değilsindir.
       Ancak iman edenleri hazırla ve teşvik et. Ümit edilir ki Allah geri püskürtür,
"
       Ne şekilde olursa olsun kafirlerin tüm baskı ve zulümlerini defeder giderir.
       İşte Allah'ın gücü çok daha şiddetlidir. Cezalandırması da daha çetindir.
85.  Şefaatte kim bulunursa, o iyilik şefaatinde kendisine de bir hisse vardır.
       Allah her şeyi denetler, gözetir ve korur. Her şeyin karşılığını verir.

86.  Nitekim bir selamla selamlandığınızda, siz onu daha güzeliyle selamlayın
       İhtimalin en düşüğü aynısıyla verin. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla hesaplar.
87.  Şüphesiz O, Allah'tır ki O'ndan başka ilah yoktur. Hiç şüphe olmayan gün,
       Ahir olan zaman, kıyamet gününde hepinizi muhakkak ki toplayacaktır.

       Nitekim kimin söylediği söz, Allah'ın söylediği sözden daha doğru olabilir?
88.  İkiye bölünmeniz nedir, münafıklar hakkında? Halbuki Allah onları, kazandıkları
       Şeyler sebebiyle, baş aşağı ederek döndürmüştür. Allah'ın yoldan çıkardıklarını
       Aynen geri, hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi azdırdıysa eğer,

       Nitekim sen ona kesin bir çıkış yolu bulamazsın artık. Sapıtanların yolu budur.
89.  İnkara saptıkları gibi kendileri, sizin de inkara sapıp küfre girmenizi isterler
       Sonuç olarak eşit olasınız. Onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar,
       Aranızda dostluk olmasın onları dost edinmeyin. Yine yüz çevirirlerse eğer,

       Nerede bulup ele geçirirseniz, tutun, öldürün. Onlardan ne dost, ne de yardımcı olur.
90.  İhtiyarıyla, sizinle antlaşma yapılmış topluluğa sığınan kimseler,
       Sizinle veya kendi kavmi ile savaşmaya yürekleri yetmeyenler,
       Ahir olarak bu şekilde size gelenler, bu hükmün dışındadırlar.

       Nitekim Allah dileseydi, sizin başınıza salar, savaşırlardı onlar.
       İşte onlar savaşmayı bırakıp, barış hükmünü size bırakırlarsa eğer,
       Size Allah bundan sonra onların aleyhine bir yol bırakmamıştır.
91.  Artık bir takım kimseler bulacaksınız ki, onlar güvende olmak isterler

       Nitekim hem sizden hem de kendi kavimlerinden. Fakat onlar,
       İnkara fitneye ne zaman çağrılsalar hemen içine dalarlar. Onlar
       Şayet sizden uzak durmazlar ve barış teklifini size bırakmazlar,
       Artık ellerini sizden çekmezlerse, nerede bulursanız tutun, öldürün.

       Nitekim size, onlara karşı yapılacak şeyde apaçık bir yetki verilmiştir.
92.  İman etmiş bir kişinin iman etmiş bir kişiyi öldürmesi caiz değildir.
       Şayet hataen öldürmüşse, mümin bir köleyi azat etmesi ve diyet vermesidir
       Ailesine. Fakat onların sadaka olarak o kişiyi bağışlaması başkadır.

       Netice itibariyle ölen kişi mümin ama size düşman bir kavimdeyse eğer,
       İşte bu durumda mümin bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmak gerekir.
       Şayet sizinle anlaşma halindeki bir topluluktan ise bu durum şöyledir;
       Ailesine diyet vermek ve mümin olan bir köleyi azat etmek gerekir.

       Nitekim diyet ve köle azat etme imkanı olmayanlara ise şu gerekir;
       İki ay kesintisiz oruç tutsun. Bu Allah'tan tövbedir.Allah Alim'dir Hakim'dir.
93.  Şüphesiz kim bir mümini kasıtlı öldürürse, onun yer ebedi cehennemdir.
       Allah ona gazap edip lanetlemiştir. Kendisine büyük bir azap hazırlamıştır.

94.  Nitekim ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınızda dikkatli olun,
       İhtiyatla tüm araştırmanızı yapın. Selam verene, geçici dünya hayatının
       Sevdasına düşüp: "Sen mümin değilsin" demeyin. Asıl ganimet vardır
       Allah katında. Siz de önceden böyleydiniz. Allah size ihsan etmiştir.

       Nitekim dikkat edin sizler. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
95.  İman edenlerden mazereti olmadan savaşa katılmayıp oturan kimseler
       Savaşa Allah yolunda mallarıyla canlarıyla katılanlar bir olmazlar.
       Allah mallarıyla, canlarıyla savaşanları derece bakımından üstün etmiştir.

       Nitekim Allah hepsine iyilikler güzellikler vaat etmiştir. Allah üstün etmiştir
       İyilikte. cihat edip savaşanları, oturanlara. Büyük bir ecir ile üstün etmiştir.
96.  Şüphesiz katından dereceler, mağfiret, rahmet vardır. Allah Gafur'dur, Rahimdir.
97.  Açıkça melekler nefislerine zulmedenlerin canını alırken: "Neredeydiniz? derler.

       Nitekim onlar da: "Biz yeryüzünde çok güçsüz aciz kimselerdik" derler.
       "İyi de hicret etmeniz için Allah'ın yeri yeterince geniş değilmiydi" derler
       Şüphesiz onların yurtları cehennemdir. Orası ne kötü bir kalınacak yurttur.
98.  Ancak erkekler, kadınlar ve çocuklardan çıkış için yol bulamayanlar hariçtir.

99.   Nitekim işte bunları umulur ki Allah affeder. Allah çok affedici, çok bağışlayandır.
100. İnanarak Allah yolunda kim hicret ederse, sığınacak nice geniş rızıklı yerler bulur.
        Şüphesiz kim evinden Allah'a ve Resulüne hicret için ayrılır da ecel gelirse eğer,
        Allah'a kalmıştır onu mükafatlandırmak. Şüphesiz Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

101. Nasıl ki yeryüzünde sefere çıktığınız zaman inkar edenlerin size bir zarar
        İle müdahelesinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda günah yoktur.
        Şüphesiz kafirler sizin apaçık düşmanınızdır. Onlar düşmanlık yaparlar.
102. Açık tehdit altında onlara namaz kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber,

        Namaz kılsın silahları da yanlarında olsun. Secde ettiler mi namaz kılanlar
        İşte diğerleri arkanızda dursun. Sonra namaz kılmayan kısım gelsin kılsınlar,
        Seninle olsunlar. kalkanlar silahlarını üstlerinde bulundursunlar. Kafirler
        Ancak sizin üstünüze saldırmada, silahlardan gafil olduğunuz zamanı isterler.

        Nitekim yağmur varsa veya hastaysanız, silahınızı bırakmanızda mahsur yoktur.
        İhtiyatlı davranın sizler. Şüphesiz Allah kafirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.
103. Son olarak namazınızı bitirdikten sonra ayaktayken, otururken, yanınıza yaslanırken
        Allah'ı anın. Ne zaman ki tam emniyete kavuştunuz, o zaman namazı dosdoğru kılın.

        Namaz müminler üzerine muayyen vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmıştır.
104. İhtiyatlı olun düşman kavmi takipte gevşek davranmayın. Acı çekiyorsanız eğer,
        Şüphesiz onlar da sizi gibi acı çekiyorlar. Halbuki Allah'tan umuyorsunuz sizler;
        Ancak onların ummadığı şeyleri. Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.

105. Nitekim Biz sana Allah'ın sana şekilde insanlara hükmetmen için vermişizdir,
        İndirdiğimiz kitabı. O'nu hak olarak indirdik. Sakın hainlerin savunucusu olma.
106. Sadece Allah'tan bağışlanma dile. Hakikaten Allah bağışlayandır, rahmet edendir
107. Artık nefislerine ihanet edenleri savunma. Şüphesiz Allah sevmez, hain günahkarı

108. Nitekim onlar yaptığı şeyleri insanlardan gizlerler de, Allah'tan gizlemezler.
        İşte geceleyin düzenleyip söylerken O onlarladır. Allah bütün yaptıklarını kuşatır.
109. Sizler böylesiniz işte. Dünya hayatında onları tuttunuz. Uğraştığınız kişiler bunlar
        Ama kıyamet gününde, Allah'a karşı onları kim savunur veya kim korur?

110. Nitekim kim bir kötülük yapar veya nefsine zulüm eder sonra da bağışlanmalar
        İsterse Allah'tan, Allah'ı çok bağışlayıcı ve suçları örten merhametli bulur.
111. Suç işlerse biri, o suç kendi aleyhinedir. Zararı kendinedir. Allah Alim'dır, Hakim'dir.
112. Ama kim bir hata yapar veya suç işleyip de günahsız bir başkasına isnat ederse eğer,

        Neticede o iftirada bulunmuş olur. Apaçık bir günahı da sırtına yüklenmiş olur.
113. İnayeti, fazlı lütfü olmasaydı senin üzerinde Allah'ın, onların bir kısmı tasarlar,
        Seni doğru yoldan çıkarıp saptırmayı. Fakat onlar ancak kendilerini saptırırlar.
        Allah sana kitabı ve hikmeti indirdi ve hakikati öğretti. Onlar sana zarar vermezler

        Nitekim Allah'ın sana vermiş olduğu fazlı lütfü, ihsanı hakikaten çok büyüktür.
114. İyiliği, insanların arasını bulmayı, sadaka dışında gizli konuşmalarda hayır yoktur.
        Sözleriyle kimler iyiliği emrederse onların gizli konuşmalarında hayır vardır.
        Allah'ın rızasını aramak için bunları yapan kimselere çok büyük mükafat vardır.

115. Nitekim kim, kendisine hidayet apaçık belli olduktan sonra elçiye muhalif olur,
        İnanların yolundan başka bir yola giderse, onu gittiği yolda bırakırız giderler
        Sonunda da cehenneme sokarız. Orası ne kadar da kötü bir varış yeridir.
116. Allah kendine şirk koşanları bağışlamaz hiç şüphesiz. Bunun dışında kalanlar

        Nasıl dilerse öylece bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa uzak bir sapıklığa düşmüştür.
117. İşte onlar Allah'ı bırakırlar da, dişi olarak saydıkları bir takım  putlara taparlar.
        Şüphesiz ki onlar iyilikle hiç işi olmayan, inatçı şeytandan başkasına tapmazlar.
118. Allah şüphesiz ki onu lanetlemişti. O da: "Kullarından bir az pay alacağım" demiştir.

119. Nasıl ki onları doğru yoldan saptıracağım. Dolduracağım onlara boş hevesler.
        İşte onlara emredeceğim hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine emredeceğim
        Şüphesiz onlara ki, Allah'ın yaratılıştaki düzeni değiştirecekler." Kim bırakır
        Allah'ı da şeytana yandaş olur onu dost edinirse, apaçık hüsrana düşmüş olur.

120. Nitekim şeytan onlara vaatlerde bulunur. Olmayacak kuruntulara sürükler.
        İşte şeytanın verdiği sözler onlar için sadece bir aldatmadan başka değildir.
121. (Sonunda) barınma yerleri cehennemdir. Oradan kurtulacak yer de bulamazlar
122. Ama iman edip de iyi işler yapanlara, altından ırmaklar akan cennetler vardır

        Nihayetsiz olarak onları buralara koyacağız. Bu Allah'ın gerçek bir vaadidir.
        İşte gerçek vaad öyle ki, Allah'ın söz vermesinden daha doğru kimin olabilir?
123. Sizin kuruntularınız da ehl-i kitap'ın kuruntularının da hiç bir gerçekliği yoktur.
        Artık kim kötülük yaparsa onun cezasını görür. Yaptığı şeyle cezalandırılır

        Nitekim kendisine hiç bir şekilde Allah'tan başka ne dost ve ne yardımcı bulur
124. İster erkek olsun ister kadın olsun, inanıp da salih amellerde bulunursa eğer,
        Şüphesiz cennete girecek ve zerre kadar bir haksızlığa uğramayacaklardır.
125. Allah'a teslimiyetini iyilik yaparak yerine getiren ve tevhidi İbrahim dini bilen

        Nitekim bu kişiden daha iyi dinli kimdir? Allah İbrahim'i dost edinmiştir.
126. İşte göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Allah her şeyi kuşatmıştır.
127. Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. Onlar hakkında Allah fetva veriyor.
        Açıkçası: Belirtilen haklarını vermeksizin nikahlamak istediğiniz yetim kızlar,

        Nazik, ezilip horlanan çocuklar, yetimler için adaleti gözetmenize dair emirler
        İçeren şeyle kitapta size okunuyor. Hayır olarak yaptığınız Allah hakkıyla bilir.
128. Şayet bir kadın kocasının eziyet edeceğinden ve uzaklaşmasından korkar,
        Ancak barışmaların aralarını düzeltmesinde ikisi için de sakınca yoktur.

        Nitekim barış hayırlı bir iştir. Nefisler zaten bencilliğe meyilli kılınmıştır.
        İyilik yapar sakınırsanız, şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
129. Sizler kadınlar arasında adaletle muameleyi etmeyi ne kadar isterseniz isteyin,
        Açıkçası buna güç yetiremezsiniz. Hiç olmazsa birine çok meyledip durmayın

        Nitekim öbürü muallakta kalmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir, uzlaşır,
        İtina ile sakınırsanız. şüphe yok ki Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
130. Şayet eşler birbirinden ayrılacak olsa Allah her birine lütuf ihsan eder.
        Açıkça ihtiyaçtan kurtarır. Allah'ın lütfü geniştir, boldur. O Hakim'dir

131. Ne varsa göklerde ve yerde hepsi Allah'ındır. Andolsun ki ettik tavsiyeler
        İlla ki size de sizden önceki kitap verilenlere de: "Allah'tan sakın sizler"
        Şayet inkara saparsanız, şüphesiz göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır
        Allah her şeyden müstağnidir, hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. Hamd O'nadır.

132. Nitekim göklerde ve yerde var olanlar Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.
133. İsterse O, ey insanlar! Sizi götürür, başkasını getirir. Allah'ın buna gücü yeter
134. Sizden kim dünya mükafatını isterse bilsin ki, Dünya mükafatı Allah katındadır
       Ahiret mükafatı da. Allah her şeyi hakkıyla işiten ve her şeyi hakkıyla görendir.

135. Nitekim ey müminler! Kendi nefsiniz, anne-babanız, yakınlarınız bile olsalar,
        İster zengin ister fakir olsunlar Allah için şahitler olarak adaletli olun sizler.
        Şüphesiz Allah ikisine de sizden daha fazla sahiptir. Sizden daha fazla korur
        Adaleti uygularken nefsinize heveslerine uymayın. Bir tarafı iyi gözetir

        Nitekim öbür taraftan yüz çevirirseniz, Şüphesiz Allah yaptığınızdan haberdar olur.
136. İnan Allah'a ve Peygamberine ey iman edenler! Elçisine indirdiği kitaba iman edin
        Sizden önce indirdiği kitaba da. Kim Allah'a, Meleklerine, kitaplarına, elçilerine,
        Ahiret gününe inanmazsa, şüphesiz doğru yoldan uzak bir sapkınlıkla sapmıştır.

137. Nasıl ki önce iman edip sonrasında inkara sapanlar, son tekrar iman edip, sapanlar
        İnkarını bu şekilde artırdılar. Allah affetmez onları, doğru yola iletecek de değildir.
138. Şüphesiz münafıklara müjde ver. Onlara hakikaten çok acılı bir azap vardır.
139. Ancak onlar müminler bırakarak kafirleri dost edinirler. Kuvveti onlarda mı umarlar?

        Nasıl onlarda ararlar ki, hiç şüphe yoktur ki, bütün kudret ve yücelik Allah'ındır .
140. İndirdiği kitapta Allah'ın ayetlerini inkar edip eğlendiklerini duyarsanız eğer,
        Söz başka bahisten açılıncaya kadar onlarla oturmayın. yoksa sizde onlarla beraber
        Aynı olursunuz" diye emredilmiştir. Şüphesiz ki Allah münafıklarla beraber

        Nehy edip inkar kafirlerin hepsini yerleri olan cehennemde toplayacaktır.
141. İşte onlar sizi sürekli gözetleyip dururlar. Size Allah'tan bir fetih gelirse eğer,
        "Sizinle birlikte değilmiydik?" derler. Kafirlere üstünlük biraz payı düşse eğer,
         Açıkça onlara: "Size üstünlük sağlamadık mı? müminlerden gelecek şeyler,

         Nitekim tarafımızdan önlenmedi mi?" derler. Allah kıyamet günü hükmedecektir
         İnkar eden kafirlere müminler aleyhimde Allah hiç bir zaman yol vermeyecektir.
142. Şüphesiz münafıklar güya Allah'ı kandırmak isterler. Oysa O, onları aldatır.
        Açıkçası onlar namaza kalktıkları zaman isteksizce üşenerek kalkarlar.

        Namazda gönülsüzdür. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah çok az anarlar.
143. İmanla küfür arasında bocalayıp dururlar. Kısacası onlara da yar olamazlar
        Sapıtanlara da yar olmazlar. Allah kimi sapıtırsa, sen onu yola getiremezsin.
144. Açıkçası ey iman edenler, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin.

        Nitekim böyle yaparak, aleyhinize Allah'ın apaçık bir delil mi vermek istersiniz?
145. İşte gerçekten münafıklar, ikiyüzlüler cehennem ateşinin en alt tabakasındadır.
        Şüphesiz ki orada, onlara yardımcı olacak herhangi birini de bulamazsınız.
146. Ancak tövbe edenler, ıslah olup hayatını değiştirenler, Allah'a sıkıca sarılanlar

        Nihayetinde dinlerini Allah için ihlas sahibi kılanlar bu durumdan başkadır.
        İşte onlar, mümin olanlarla beraberdir. Allah müminlere büyük ecir verecektir.
147. Şayet şükreder iman ederseniz, Allah ne diye size azap etsin. Azap etmeyecektir.
        Allah şükredenlerin şükürlerinin karşılığını her zaman en iyi şekilde verir.

148. Nitekim Allah zulme uğrayanlar kimseler dışında kötü sözün aşikar,
         İlan edilerek söylenmesini sevmez. Allah iyi işitendir, iyi bilendir
149. Siz bir hayrı açıklar yada gizlerseniz veya bir kötülüğü bağışlar
        Affederseniz, Şüphesiz Allah affedicidir. her şeye güç yetirendir.

150. Nitekim onlar öyle kişilerdir ki, Allah'ı ve Peygamberini inkar ederler.
        İsterler ki, Allah ile elçisi ayrılsın: "Bazısını tanır, bazını tanımayız" derler.
        Şüphesiz iman ile küfür arasında bir yol tutturup gitmek istiyorlar.
151. Açıkçası kafirler bunlardır. Biz kafirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamışızdır

152. Nitekim Allah'a ve Peygamberine inananlar ve onlar arasında ayrım yapmayanlar
        İşte onlara mükafatları  tam olarak verilecektir. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
153. Senden, ehl-i kitap kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar
        Ancak unlar Musa'dan daha büyük bir şey istemişlerdi: "Bize göster;

        Net bir şekilde Allah'ı" demişlerdi. Bu zulümleri onlar da bu sebepten
        İçinden çıkamayacakları bir yıldırıma maruz kaldılar. Bunun ardından,
        Seçkin apaçık deliller kendilerine geldiği halde buzağıyı ilah edindiler.
        Ancak yine de bunları affettik ve Musa'ya apaçık bir yetki, kudret verdik.

154. Nasıl ki, kesin söz verdiler diye Biz de Tur'u üstlerine yükselttik. Onlara:
        "İşte kapıdan secde ederek girin" dedik." ve sonrasıında yine aynen onlara:
        "Sakın cumartesi günü haddi aşmayın" diye uyardık ve kesin söz aldık.
155. Ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri ve sapkınlığa

        Niyetlenip Peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: "Kalplerimiz kapalıdır"
        İnadından dolayı onları cezalandırdık. Hayır aslında Allah mühürlemiştir
        Sapıtmaları sebebiyle onların kalplerini. Onların bir azı haricinde inanmazlar.
156. Açıkça küfre sapmaları, Meryem aleyhinde iftirada bulunmaları sebebiyledir.

157. Nitekim şöyle: "Biz Mesih'i, Meryem oğlu İsa'yı öldürdük" demişlerdir
        İşte bu sebepten onlar cezalarını buldular. Aslında onu öldüremediler
        Sadece onlara öyle göründü. Zaten ihtilafa düştükleri şey de bu olmuştur.
        Artık kesin bir şüphe içindedirler. Onlar kesinlikle bu konuda zan içindediler.

        Nitekim ona ait bilgileri de yoktur. Gerçek bir hakikattir ki, onu öldüremediler.
158. İşte Allah bilakis onu kendi katına yükseltti. Allah yücedir, hüküm sahibidir.
159. Şüphesiz ki elh-i kitap'tan ölümünden önce ona inanmayacak kimse yoktur
        Artık o da, kıyamet günü onların (iman etmeyenlerin) aleyhinde şahit olacaktır.

160. Nitekim Yahudilerin zulümlerinden dolayı, onlara helal olan temiz şeyler,
        İşte böylece haram ettik ki, onlar halkın çoğunu Allah yolundan çevirmişlerdir
161. Şüphesiz yasaklandığı halde faiz almalar ve insanların mallarını gasp etmeler
        Ardından da onları yemeleri sebebiyle onlara acıklı bir azap hazırlamışızdır.

162. Nasıl ki onlardan ilimde derinleşenler müminler, sana indirilene de inanırlar
        İşte onlar senden önce de namaz kılanlar, zekat verenlerdir ve onlar inanırlar
        Şüphesiz Allah'a ve ahiret gününe. Biz vereceğiz onlara, büyük mükafatlar.
163. Aynen Biz sana vahyettik, Nuh'a ve sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi

        Nitekim, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yahukp'a ve torunlarına, Eyyub'a, Yunus'a
        İsa'ya, Harun'a, Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.
164. Sana daha önceki peygamberlerin kıssalarını anlattığımız elçiler gönderdik
        Anlatıp bahsetmediğimiz elçilere de vahyettik. Allah Musa ile de konuştu

165. Nitekim elçiler müjdeleyici ve uyarıcılar olarak gönderdik ki, peygamberler
        İnsanlara bildirdi. Bundan sonra onların Allah'a karşı mazeretleri kalmasın
        Sebep bildirmesin diyedir. Allah üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
166. Ama Allah sana indirdiğine kendi ilmiyle şahitlik eder. Buna yine şahitlik eder

        Nitekim melekler de. Oysa her şeye şahit olarak elbette ki Allah yeter.
167. İnkar edenler şüphesiz Allah yolundan uzak bir sapkınlık içindedirler.
168. Şüphesiz Allah, inkar eden ve zulmedenleri ne bağışlar, ne  de hidayete iletir.
169. Ancak onları ebedi kalacakları cehenneme sevkeder. Allah'a bu çok kolaydır

170. Nitekim ey iman ederler! Resul size Rabbinizden gerçek üzere gelmiştir.
        İnanın siz de, sizin için hayırlıdır. Sizler İnkara yönelirseniz eğer,
        Şüphesiz ki, göklerde ve yeryüzünde her ne varsa hepsi Allah'ındır.
        Allah her şeyi hakkıyla bilendir. O hüküm ve hikmet sahibidir.

171. Nitekim ey ehl-i kitap! diniz konusunda taşkınlık edip aşırıya gitmeyin.
        İşte Allah hakkında sadece doğruyu söyleyin. Meryem oğlu Mesih İsa
        Sadece Allah'ın kelimesi ve peygamberidir. Onu Meryem'e yöneltmiştir.
        Ancak "ol" kelimesidir. O'ndan bir ruhtur. Siz inanın elçisine ve Allah'a

        Ne şekilde olursa olsun "üçtür" demeyiniz. Sakınmanız size daha hayırlıdır
        İlah tekdir ve O Allah'dır. O çocuk sahibi olmaktan münezzehtir, yücedir.
        Şüphesiz göklerde ve yerde ne varsa o'nundur. Allah vekil olarak yeter.
172. Allah'a kul olmaktan, ne Mesih kaçınır ne de kendine yaklaştırdığı melekler.

        Nitekim kim ona ibadet etmekten kaçınır, kendi kendine büyüklenirse eğer,
        İyi bilsin ki, hesap günü Allah hepsini kendi huzurunda toplayacaktır.
173. Salih amel işleyenlerin ve iman edenlerin ecirlerin hakkıyla ödeyecektir.
        Ayrıca kendi fazlından daha fazlasını ihsan eder. Kulluktan kaçınanlar

        Nasıl ki büyüklenip de uzak duranlar ki, onlara acıklı bir azap olacaktır.
        İşte onlar, kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak bir kimse bulamazlar.
174. Size Rabbinizden bir delil gelmiştir, ey insanlar! Apaçık bir nur indirmişizdir.
175. Allah'a iman edip O'na sarılanlar, kendi rahmetine ve ihsanına yerleştirilir

        Nitekim onlar Kendine doğru olan dosdoğru bir yol ile sevk edileceklerdir.
176. İşte onlar senden fetva isterler. Onlara de ki:"Allah, konuya ilişkin açıklar;
        Şüphesiz çocuksuz ve babasız kişinin mirasına dair hükmü izah etmektedir.
        Artık öyle ki, evladı olmayan kişi ölürse, onun bir tek kız kardeşi varsa eğer,

        Nitekim bıraktığı malın yarısı onundur. Mirasçı olan erkek kardeşse eğer,
        İşte o zaman çocuğu ve babası olmayan kız kardeşin bıraktığı mal onundur.
        Şayet kız kardeş ikiyse, ölenin terekesinin üçte ikisi onlarındır. Mirasçılar
        Artık fazla olarak kız ve erkeklerse bu durumda, erkeğinki, iki kız payı kadardır."

        Nitekim Allah size şaşırmayın diye açıkça bunu bildirmektedir.
        İşte böyle şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir.
        (Size miras konusunda ne şekilde davranacağınızı bildirmektedir.
         Artık onun miras hakkında hükümleri bellidir O herşeyi bilir.)