Başlanır her yapılan işe, Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1. Elif Lam Mim
2. Allah ki, O'ndan başka gerçek ilah yoktur. Hayat sahibidir, Gözeticidir.
3. Lahuti Kitab'ı sana O, hak ve öncekileri doğrulayıcı olarak indirmiştir
İncil'i ve Tevrat'ı da toplu halde ve parça parça, bölüm bölüm indirmiştir
4. İnsanlar için bir hidayet idi evvelce de bunlar ve Furkan'ı indirmiştir.
Muhakka ki Allah'ın ayetlerini inkar edenler için şiddetli azap vardır
(Rab olan) Allah öyle üstün kudret sahibidir ki, güçlü intikam alıcıdır.
5. Allah'a yerde ve gökte hiç bir şey gizlik kalmaz şüphesiz. (O mutlak bilir)
6. Nitekim O, siz daha analarınızın karnındayken size dilediği gibi şekil verir
Allah'tan başka ilah yoktur. O çok yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
7. Lahuti kitabı sana indiren O'dur. O'nun bir kısım bazı ayetleri muhkemdir.
İşte diğer ayetler de müteşabihtir. Onlar çeşitli manalara benzerlik gösterir.
İç aleminde yüreklerinde sapma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlar
Manasında tevil etmek için tam açık olmayan müteşabih ayetlere uyarlar.
(Rab olan) Allah'tan başkası onların tevilini bilemez halbuki. Bazı kimseler
Ancak ilimde derinleşenler: "Biz inandık bunların tamamı Rabbimizdendir,
Nitekim bunu temiz akla sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünemez" dediler.
8. Akıl sahipleri: "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kaydırma kalbimizi
Lahuti katından bize bir rahmet ihsan et. Şüphesiz Sensin, en çok ihsan sahibi.
9. İyi biliriz ki geleceğinde şüphe olmayan gün insanları huzuruna toplayan sensin
İyi biliriz ki yine Allah sözünü yerine getirmekten asla dönmez. (Budur bilinen)
10. Muhakkak ki inkar edenleri azaptan ne malları, ne çocukları kurtarabilir.
Rab olan Allah'ın katındaki azaba karşı durduramaz. Onlar ateşin yakıtıdır.
11. Aynen Firavun ve ehli ve onlardaki öncekiler gibi hani. Ayetlerimizi yalanladılar,
Nitekim Allah suçları sebebiyle yakalayıverdi. Allah'ın cezası çok şiddetlidir.
12. "Alt olacaksınız yakında" de kafirlere. Cehenneme sürüleceksiniz. Ne kötü yataktır.
13. Lazım olan bir ibretti size; karşılaşan iki topluluğun hali. Bir bölük savaşıyor
İlgiyle Allah yolunda, diğer ise kafirdi ki onlar inananları gözle iki misli görüyor
İşte Allah dilediğine yardımıyla destekler. Şüphesiz bu görenlere kesin bir ibrettir.
14. Muhabbeti kadınlar, oğullar, kantar kantar altın ve gümüşler, çok güzel cins atlar,
Rağbet gören hayvanlar ve ekinlere yönelik tutkulu şehvet insanlar için kılınmıştır.
Ama bunlar dünya hayatına mahsus birer metadır. Asıl varılacak yer Allah katıdır.
15. "Neticesi bundan daha hayırlısını bildireyim mi?"de. Korkup sakınanlar için vardır;
Altından ırmaklar akan ebedi kalınacak cennetler, Allah'ın rızası ile tertemiz eşler,
Lahuti olan Rabbinin katında. Allah bütün kullarını hakkıyla çok iyi görendir
16. İşte onlar öyle kimselerdir ki, "Rabbimiz biz iman ettik, çok günahlarımız var.
İşte onları bağışla, merhamet et bize. Bizi ateşin azabından koru" diyenlerdir.
17. Mutlak sabredenlerdir onlar. Dürüst olanlar, itaat edenler, fakirlere infak edenler,
Rablerine yürekten bağlılıkla seher vakti günahlarının bağışlanmasını dileyenlerdir
18. Allah, kendisinden başka ibadet edilecek kimse olmadığına şahitlik etmiştir.
Nitekim meleklerle ilim sahipleri de ondan başka ilah olmadığına şahitlik ettiler
Aziz, yüce, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur.
19. Lahuti olan Allah katında din ancak islamdır. Kendilerine kitap verilen kimseler
İyice bunu bildikten sonra aralarındaki kıskançlık ve haddi aştılar onlar
İşte bu yüzden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse eğer
Muhakkak iyi bilsin ki Allah göreceği hesabı çok çabuk gören kimsedir.
20. Rast gelip eğer seninle çekişirlerse de ki: "Ben ve bana uyan kimseler
Artık onlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." Kitap verilen ümmiler,
Nitekim onlara de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Teslim oldular eğer,
Artık onlar gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirirlerse eğer,
Layıkıyla Allah kulları görmektedir. Şimdi sana düşen yalnız tebliğdir
21. İnkar edip Allah'ın ayetlerini haksız yere peygamberlerini öldürenler,
İnsanlardan hakkı emredenleri öldürenler; işte onlara azabı müjde ver.
22. Mutlaka onların yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gider. Yardımcıları da yoktur
23. (Rablerinden) kendilerine kitap verilenleri görmedin mi? İşte onlar,
Aralarında hüküm vermesi için hepsi Allah'ın kitabına çağrılıyorlar
Neticede içlerinden bir kısım kimseler yüz çevirerek dönüp gidiyorlar
24. "Ateşte sayılı günlerden başka kalmayız"demelerindendir bu. Onlar
Laflarıyla uydurdukları bu iftiralar kendilerini dinlerinde aldatmıştır.
25. İşte onları şüphe olmayan günde topladığımızda halleri ne olacaktır?
İnceden inceye hesabın görüldüğü, kazanç tam verildiğinde halleri ne olur?
26. "Mülk sahibi elbette Sensin Allah'ım, dilediğinde mülkü dilediğine verir,
Reddedersin dilediğini, vermezsin, hatta çeker alırsın. Dilediğini aziz kılar
Aziz olanı rezil eder alçaltırsın dilediğinde. Hayır hasenat Senin elindedir.
Nasıl istersen yaparsın. Her şeye gücü yetensin. Her şey Senin elindedir.
27. Açıkça geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine geçirirsin.
Layık olduğu haliyle ölüden diriyi çıkarır, diriden den de ölüyü çıkarırsın.
İstediğine istediğin kadar hesapsız bir şekilde nihayetsiz rızıklandırırsın.
28. İnananlar, müminleri bırakıp da inkar eden kafirleri dost edinmesinler.
Muhakkak ki kim böyle yaparsa, ona Allah'tan hiç bir yardım yoktur.
Rahatsız olmama ve onlardan korunma için bu yola başvurma başkadır.
Allah sizi emirlerine karşı gelmenizden sakındırıyor. Dönüş Allah'adır.
29. Nitekim de ki: "Yüreklerinizde bulunan şeyi gizleseniz de Allah bilir,
Açıklasanız da".O göklerde ve yerdekileri bilir. Allah her şeye güç yetirendir.
30. Layığı olduğu şekliyle her bir nefis kendi yaptıklarını hazır bulacaktır.
İşte o gün her ne kötülük işlediyse arasında uzun mesafe olsun isteyecektir
İyilik ve kötülüğün hazır olduğu o günde Allah sizi kendisinden sakındırır.
Muhakkak ki Allah kullarına karşı çok şefkatlidir, oldukça çok esirgeyendir
31. "(Rabbiniz olan) Allah'ı seviyorsanız eğer bana uyun ki Allah da sizi sevsin,
Affetsin günahlarınızı. Çünkü Allah çok bağışlayan ve Rahimdir." de onlara sen
32. Nihayetinde de ki: "Allah'a ve Resulüne itaat edin" Yüz çevirirlerse eğer,
Allah da şüphesiz ki inkar eden kafirleri sevmez. (Bu böyle bilinmelidir)
33. Liyakati üstün olarak Adem'i Nuh'u, İbrahim ve İmran ehlini, Allah seçmiştir.
34. İşte onlar birbirinden türemiş alemlere üstün bir soydur Allah işitir, bilir..
35. İmran'ın zevcesi hani o zamanlar: "Ya Rabbi, karnımdakini bağımsız, hür
Mahiyetinde sadece sana kul olmak üzere sana adadım, Sen kabul buyur.
Rabbim niyetimi biliyorsun Şüphesiz Sen işiten bilensin" demiştir.
36. Allah ne doğurduğunu biliyordu ama o doğurduğunda: "Rabbim, " demiştir.
"Nitekim kız doğurdum, Erkek ise kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim"
Ancak ben, onu da, soyunu da kovulmuş şeytanın şerrinden Sana sığınırım."
37. Layık olduğu surette Rabbi onu kabul etti. Bir bitki yetiştirir gibi yetiştirmiştir
İyi bir himaye olarak Zekeriya'yı verdi, büyüttü. Zekeriya ne vakit mihraba girer,
İşte orada yanında bir yiyecek bulurdu ve: "Ya Meryem nereden geliyor bunlar?"
Meryem de Allah'tan demişti. Şüphe yok ki Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır.
38. Rabbine dua etmişti, orada Zekeriya: "Ya Rabbi, katından bana tertemiz bir soy ver.
Ancak Sen bütün duaları işitensin, her yakarışı hakkıyla duyarsın" demiştir.
39. Namaz kılarken mihrapta melekler ona seslendi: " Allah sana Yahya'yı müjdeler.
Allah'tan gelen kelimeyi (İsa'yı) tasdik eden, efendi, iffetli, salih bir peygamberdir.
40. Lal kesilip şaşkınlıkla: "Rabbim, bana ihtiyarlık gelmişken nasıl oğlum olur?
İhtiyarlık üstümüzde, karım da kısır" Bu böyle olsa da Allah dilediğini yapar.
41. "İşaret, bir alamet ver bana Rabbim" demişti. Allah da: senin alametin şudur;
"Muhakkak ki üç gün işaretleşme dışından insanlarla konuşamayacak olmandır"
Rabbini akşam ve sabah vakitlerinde çokça zikret. O'nu yücelt" demiştir.
42. An o zamanı ki, hani melekler: "Ya Meryem, Allah seni seçti ve arındırmıştır.
Nitekim seni alemlerdeki kadınların üstünde bir konuma çıkardı" demiştir.
43. Artık, Ya Meryem Rabbine itaat et, secde et, rüku et, rüku edenlerle beraber.
44. Lakin bunlar gayba ait haberlerdir ki bunları sana vahyediyoruz. Onlar
İçlerinden kim Meryem'i himayesi altına alacak diye kalemlerini kuralar
İçin kullandıkları zaman sen yanlarında değildin, birbirleriyle çekişirken de
45. Melekler hani:"Ya Meryem,hakikaten Allah, seni bir kelimesiyle müjdeliyor.
(Rabbinden) Onun adı da Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O dünyada seçkindir
Ahirette de onurlu, seçkin ve değerlidir. O (Allah'a) yakın olan kimselerdendir
46. Nitekim beşikteyken de olgun iken de insanlarla konuşacaktır. O salihlerdendir.
47. Ancak o: "Ey Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken nasıl çocuğum olur?"
"Lazım olan öyledir ama" dedi. "Allah ne dilerse o şekilde dilediğini yapar
İşin olmasına karar verirse, yalnızca ol der. O da elbette hemen oluverir.
48. İşte O ( Allah) ona (İsa'ya) Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretecektir.
49. Muhakkak o İsrailoğullarına peygamber olarak gönderilir ve şöyle der:
"Rabbinizden bir ayetle size geldim şüphesiz. Çamurdan balçığı yoğurur,
Artık bir kuş şekline sokar, ona üflerim. O da Allah'ın izniyle kuş oluverir.
Nitekim Allah'ın izniyle doğuştan kör olanı ve abraş, alaca hastası olanlar
Allah'ın izniyle iyileştirir, ölüleri diriltirim. Yediklerinizi size haber verir,
Layıkıyla inanmışsanız eğer, bunda sizin için kesin olan deliller vardır.
50. İlgi olarak benden önceki Tevrat'ı tasdiklemek ve haram kılınan şeyler
İçin onlanları helal kılmak üzere Rabbinizden bir delille gelmişimdir.
Muhakkak ki Allah'tan korkun, sakının ve bana da itaat edin sizler.
51. Rabbim olan Allah, şüphesiz sizin de Rabbinizdir. Hal böyleyken sizler
Artık hakkıyla O'na kulluk edin. İşte dosdoğru olan gerçek yol budur.
52. Nitekim İsa onlarda küfrü sezince: "Allah için bana yardım edecek kimdir?"
"Allah'ın yardımcıları biziz"dedi havariler." Biziz Allah'a iman edenler,
Layıkıyla müslüman kimseler olduğumuza sen de şahit ol" dediler.
53. İnandık indirdiğine Rabbimiz, uyduk peygambere, bizi haşret şahitlerle beraber
54. İnanmayanlar bir tuzak kurdu. Allah da bir tuzak kurdu. O en iyi tuzak kurandır.
55. Malum o vakit Allah: "Ya İsa, senin hayatına son verecek de Ben'imdir
Refedip katıma kaldıracak da, kafirlerden kurtarıp arıtacak da Ben'imdir.
Artık sana uyanları kıyamete dek kafirlere üst edeceğim.Sonra döneceğiniz yer.
Nitekim yalnızca Banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeylerde aranızda hüküm Bana aittir.
56. Azabın çetini ile azaplandıracağım kafirlere gelince. Onların yardımcıları yoktur
57. Layık olduğu şekilde iman edip de salih amel işleyenlerin ecirleri kusursuz ödenir,
58. İşte Allah zalimleri sevmez. Bunlar, sana okuduğumuz ayetlerden, hikmetli zikirdendir.
59. İsa'nın Allah katındaki durumu, bütünüyle Adem'in örneğinde olduğu gibidir.
Muhakkak ki Allah onu topraktan yarattı, sonra "ol" dedi ve o da oluvermiştir.
60. Rabbindendir bu gerçek. öyleyse artık tereddüde düşen kimselerden olma.
61. Artık sana iyice bildirildikten sonra yine seninle bu konuda tartışan olursa,
Nitekim deki: "Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı
Alalım, biz bizzat gelelim siz de gelin. Ondan sonra da her beraber edelim dualar
Lanetleşelim de Allah'ın laneti yalancılar üzerine kılalım. (Onlar olsun lanetliler)
62. İşte şüphesiz hakiki sözün haberi budur ki; Allah'tan başka ilah yoktur.
İşte şüphesiz, Allah her daim üstün ve güçlüdür. hüküm ve hikmet sahibidir
63. Muhakkak Allah, eğer yüz çevirirlerse, bozgunculuk yapanları bilir.
64. "Rıza ile gelin ey ehli kitap" de. "Aramızda ortak olan tek kelime vardır.
Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, hiç bir şeyi ona koşmayalım ortaklar.
Nitekim Allah'ı bırakıp da bazılarımız diğer bir kısmını tanımayalım Rabler
Artık yine yüz çevirirlerse:"Şahid olun, biz müslümanlarız" deyin sizler.
65. Laflayıp ne diye İbrahim hakkında iddialaşırsınız ey ehli kitaplar?
İşte Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmişdir. Akıl etmez misiniz sizler?
66. İşte siz böylesiniz, farzedelim ki bildiğiniz bir şey hakkında tartıştınız sizler.
Malumatınız olmayan şey hakkında ne diye tartışıp duruyorsunuz sizler?
(Rab olan) Allah her şeyi bilir halbuki, fakat hiç bir şey bilemezsiniz sizler.
67. Açıkçası İbrahim ne Yahudi ne Nasraniydi. Hanif bir müslümandı, müşrik değildir.
68. Nitekim İbrahim'e gerçekten en yakın olanlar; ona hakkıyla tabi olanlardır.
Ancak bu peygamber ve iman edenlerdir. Allah iman edenlerin velisidir.
69. Lakin ehl-i kitaptan bir topluluk sizi şaşırtıp yolunuzdan saptırmak ister.
İyi de, onlar ancak kendi nefislerini şaşırtıp saptırırlar farkına bile varmazlar
70. İnkarınız nedendir Allah'ın ayetlerini ey ehl-i kitap? Halbuki siz şahitsiniz.
71. Malum olan hak ile batılı ne diye bir birine karıştırır, hakkı batıl ile örtersiniz?
(Rabden gelen hak bir Resul gerçeğini) bildiğiniz halde neden gizliyorsunuz?
72. Ancak ehl-i kitaptan bir bölümü dedi ki:" İman edenlere indirilen şeylere
Nehar vakti inanın, akşam üstü inkar edin. Belki onlar dönerler sizlere.
73. Artık dininize uyan kişiden bir başkasına kesinlikle uymayın. "Allah'ın yoludur,
Lahuti olan dosdoğru yol" de. "Size verilenlerin bir benzerinin başkasına veriliyor,
İşte onlarla Rabbiniz katından size deliller getiriliyor diye mi telaştasınız sizler?
"İhsan ve lütuf Allah'ın elindedir" de. Onu dilediğine verir. Allah'ın lütfu geniştir.
74. Muhakkak ki dilediğine rahmetine has kılar, Allah büyük lütuf ve ihsan sahibidir.
75. (Ruhu temiz) ehl-i kitaptan öyleleri vardır ki onlara emanet bıraksan, bir kantar
Aynen sana geri verirler. Fakat öyleleri de vardır ki ona emanet etsen bir dinar,
Ne şekilde olursa olsun, ısrar üstüne ısrar edip durmadıkça onu sana ödemezler
Açıkçası bu onların "okuma yazma bilmeyenlerin mallarını almada beis yoktur"
Laflarından kaynaklanmaktadır. Onlar bile bile Allah karşı yalan söylerler.
76. İş öyle değil aslında. Kim ahdinde vefa eder sakınırsa, Allah sakınanları sever.
77. İşte onlar Allah'a verdikleri sözü, yeminlerini az bir değer karşılığında satarlar.
Muhakkak ki işte onlar için ahrette hiç bir pay yoktur. Allah yüzlerine bakmaz
Reddeder onları konuşmaz, kıyamet günü gözetip günahlarından arındırmaz
Acıklı bir azap vardır, kıyamet günü her haliyle onları bekleyip durmaktadır.
78. Nitekim kitap ehlinden bir kısmı, kitaptan bir şeyler okuyormuş gibi yaparlar
Açıkça onlar dillerini eğip bükerler siz sananasınız ki, onlar kitap okuyorlar
Lakin onların okudukları kitapta yoktur. Bunlar Allah katındandır derler.
İlla ki Allah katından değildir. Kendileri de bildikleri halde yalan söylerler.
79. İçtenlikle hiç bir insana yakışmaz ki; Allah'ın kendisine kitap, hikmet versin
Mukaddes peygamberlik ihsan etsin de sonra insanlara: "Benim kullarım olun,
(Rab olan) Alah'ı bırakın" desin! Bilakis o şöyle der: "Öğrettiğiniz şu kitaptan
Araştırıp okuduklarınıza dayanarak Allah'a içtenlikle adanan kullardan olun!"
80. Nitekim o, melekleri ve peygamberleri Rab olarak tanımanızı emretmez.
Artık siz hakkıyla müslüman olduktan sonra size inkar etmeyi mi emreder?
81. Layıkıyla sizden Allah peygamberlerden kesin bir söz almıştı hani, o zamanlar,
"İşte size hikmet ve Kitap'tan bir hisse verdikten sonra, elinizdekini doğrular,
İkna olacağınız bir peygamber geldiğinde zaman mutlaka ona inanacaksınızdır.
Muhakkak ona yardım edeceksiniz." Buyurur. ve sorar: " Bu ahdi kabul ediyor,
Rahatlıkla yükü üstleniyor musunuz?". Onlar: "Kabul ettik" şeklinde dediler.
Allah da buyurdu ki: "Şahit olun; sizinle beraber Ben de bunun şahidiyimdir."
82. Nitekim bundan sonra kim yüz çevirirse, artık onlar fasık olanların kimselerdir.
83. Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Göklerde ver yeryüzündekiler,
Layıkıyla olacak şekilde isteseler de istemeseler de O'na teslim olmuştur.
İşte her şey eninde sonunda O'na döndürülecektir. (Her şey O'na boyun eğer)
84. İnandık Allah'a ve bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup ve nesillerine
Mutlak olarak indirilene. Öyle ki; Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere verilen şeylere
Rablerinden. Onlar arasında hiç bir ayrım yapmayız, biz O'na teslim olmuşuz elbette.
85. Artık kim İslam'dan başka din ararsa, o asla kabul edilmez. O, ahirette ziyankar olur
86. Nitekim Allah kendilerine apaçık deliller geldiği ve Resul 'ün hak olduğuna inanır
Ardından da küfre sapmış olan topluluğa Allah nasıl doğru bir yol gösterir?
Layık olamayan zalimler topluluğuna şüphesiz Allah doğru yolu göstermez .
87. İşte bu kişilerin cezası, Allah'ın, meleklerin, insanların laneti üzerine olmasıdır.
88. İçinde onlar daimi kalıcıdırlar. Azapları ne hafifletilir ve ne de yüzlerine bakılır.
89. Müstesnası ancak tövbe edip hallerini düzeltenlerdir. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.
90. Reddedip iman ettikten sonra inkar edenler daha sonra da inkarını artıranlar;
Artık tövbeleri kesinlik kabul edilmez onların. Gerçek sapıklar işte bunlardır.
91. Nitekim inkar edip de kafir olarak ölenlere gelince onlar kurtulmak için verseler
Altın dolusu olarak yeryüzünü, hepsini feda etseler yine de kabul edilmeyecektir.
Layık oldukları şey acıklı bir azaptır. Onların yardımcıları da olmayacaktır.
92. İnfak edeceğiniz şeyler en sevdikleriniz olmadıkça asla erginliğe erişemezsiniz
İnfak etmek üzere harcadığınız her şeyi Allah çok daha iyi bilmektedir.
93. Muhakkak Tevrat indirilmeden önce İsrail'in kendine haram kıldığı şeyler,
Reddedilmeyerek tüm yiyecek İsrailoğullarına helaldi. Onlara de ki sen:
"Artık Tevrat'ı getirin bakalım ortaya, eğer doğru sözlü iseniz onu okuyun."
94. Nitekim bundan sonra kim Allah'a yalan isnat ederse, İşte onlar zalimlerdir
95. "Allah doğru söylemiştir" de. "Siz de hanif olan İbrahim'e uyun. O müşrik değildir."
96. Lütfedilip ilk kurulan ev şüphesiz ki Mekke'de insanlar için kurulan evdir.
İnsanlara hidayet kaynağı, istikameti gösteren işarettir o. Alem için mübarektir.
97. İbrahim'in makamı oradadır. Orada apaçık ayetleri vardır. Kim oraya girerse eğer,
Muhkem bir güvenlik altındadır. Oraya gitmeye kimin gücü yeterse haccetmesi farzdır.
Reddedip de kim inkar ederse, bilsin ki; Allah bütün alemlerden müstağni olandır.
98. "Allah'ın delilerini ne diye inkar eder kafir olursunuz ey ehl-i kitaplar?"
Nasıl olursa olsun Allah sizin bütün yaptıklarınıza şahittir." deyiver
99. Aynen de ki: "Ey ehl-i kitap, şahit olduğunuz halde ne diye iman edenler,
Layık olmadığı halde onları zorlayarak bir eğrilik bulmaya çabalar durur,
İnatla Allah yolundan çevirmeye çalışırsınız? Allah yaptığınızdan gafil değildir."
100. İşte böyle ey iman edenler, kitap verilenlerin bir kısmına uyacak olursanız eğer,
Mutlaka sizi iman etmenizden sonra tekrar küfür yoluna sevkedip dururlar.
101. Reddedip nasıl küfre dönebilirsiniz ki sizler? Allah'ın ayetleri size okunuyor
Allah'ın Resulü de içinizde. Kim Allah'a sıkıca tutunursa, doğru yola erişmiştir
102. Nasıl korkup sakınmak gerekiyorsa Allah'tan öyle korkup sakın ey iman edenler!
Ancak iman eden müslüman olarak can verin. Hak ne ise öylece olun.
103. Layık olduğu şekliyle hep birden birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın.
İstikametinizi bozup dağılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın.
İrdeleyin anın o zamanı ki siz bir birbirinize düşmandınız, kalplerinizin
Muhabbeti yok iken O sizi uzlaştırdı, yakınlaştırdı. O'nun nimetiyle kardeşliğin
Rahatına erip sabahladınız. Yine siz tam ateş dolu çukurun kenarındayken
Aniden kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz. Allah size ayetlerini böyle açıklar.
104. Nitekim içinizde öyle kimseler bulunmalı ki, sizi hayra çağırır, iyiliği emreder,
Aykırı kötü şeylerden meneder bir topluluk olsun. İşte bunlar kurtuluşa erenlerdir.
105. Layık oldukları veçhile, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra ayrılığa düşenler,
İşte böyle dağılan kimselere benzemeyin. Onlar için çok büyük bir azap vardır.
106. İşte bazı yüzler ağarır bazıları da kararır o gün. Yüzleri kararan kimselere denir:
"Mümin olduktan sonra kafir oldunuz öyle mi? Öyle ise küfrünüze göre tadın azabı."
107. Rahmetle yüzleri ağıranlara gelince onlar, Allah'ın rahmetindedir. Orada ebedidirler.
108. Allah'ın ayetleridir bunlar ki sana okuyoruz. Allah alemlere zulüm isteyen değildir.
109. Ne varsa göklerde ve yeryüzünde Allah'ındır. Bütün işler eninde sonunda O'na döner.
110. Artık siz insanlar için meydana çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder
Lakin münkeri nehyedersiniz. Allah'a iman edersiniz. Ehl-i Kitap da inansaydı eğer,
İşte onlar için de hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var fakat çoğu fasıktır.
111. İstedikleri kadar uğraşsınlar onlar hiç bir şekilde size zarar veremezler
Muhalif olup savaşırlarsa, arkalarını dönüp kaçar onlar, yardımcıları bile yoktur.
112. Rast geldikleri yer neresi olursa olsun onlar, aşağılanma damgası vurulmuştur.
Ancak Allah'ın ipine veya insanların ipine sığınanlar elbette müstesnadır.
Nitekim onlar Allah'ın gazabına uğradılar. Üstlerine miskinlik damgalamıştır.
Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri sebebiyledir bu. Onlar haksız yere öldürdüler
(Lahuti olan) peygamberleri. Bu da, isyan etmeleri ve haddi aşmaları sebebidir.
113. İşte onların hepsi bir değildir elbette. Ehl-i Kitaptan başka bir topluluk da vardır;
İbadetten vazgeçmez. Gece vakti ayakta, Allah'ın ayetlerini okur secdeye kapanırlar.
114. Muhakkak ki onlar Allah'a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği doğruluğu emreder,
Reddeder kötülüğü sakındırırlar. Hayırda yarışırlar. İşte bunlar salih kimselerdir.
115. Artık hayra ait ne yaparlarsa mükafatını görürler. Allah korkup sakınanları bilendir.
116. Ne malları ne de evlatları, kafirleri Allah'ın gazabından korumak için fayda sağlar.
Ateşin halkları olmuşlardır onlar işte. Orada onlar ebedi olarak kalacaklardır.
117. Lüzumlu lüzumsuz harcadıkları şu dünya hayatındaki şeyler, tıpkı şöyledir;
İçten içe kendine zulmeden bir topluluğun tarlalarına vuran zemheri yelidir.
İsabet ettiği yerleri ekinleri kavurucu soğuktakine benzer şekliyle mahveder.
Muhakkak ki Allah onlara zulmetmez. Onlar kendi kendilerine zulmederler.
118. Reddedip birbirinizi bırakıp da başkalarını dost edinmeyin ey iman edenler!
Ancak onlar size kötülük verir, başka da bir şey yapmaktan geri durmazlar.
Nitekim onlar kötülük yaparak size zarar vermekten büyük zevk alırlar.
Artık onların düşmanlıkları ağızlarından dışa vurmuştur. Sinelerindekiler
Lafla ifade etmeyip gizledikleri çok daha büyüktür. Siz aklınızı eğer
İşletir, aklınız başınıza alırsanız diye apaçık ayetleri beyan etmişizdir.
119. İşte siz öyle kimselersiniz ki onları seversiniz, fakat sizi sevmez onlar.
Muhakkak ki siz kitabın tamamına inanırsınız, ama siz onlarla buluşur,
Rastlaştığınız zaman inandık derler. Yalnız kaldıkları zaman onlar,
Artık size karşı besledikleri kin ve öfke yüzünden parmaklarını ısırırlar
Nitekim de ki: " Gayzınızda ölün! Şüphesiz Allah sinelerinizdekini bilir."
120. Artık size bir iyilik dokunduğunda tasalanırlar. Bir kötülük dokunursa eğer,
Lehde olan bir şeymiş gibi sevinirler. Siz, sabreder ve sakınırsanız eğer,
İşte o zaman onların yaptığı hileler, hiç bir şekilde size zarar vermeyecektir.
İlmiyle, kudretiyle Allah, onların yapmakta olduğu her şeyi kuşatmıştır.
121. Muhakkak ki sen hani, müminleri savaşma yerlerine yerleştirmek için,
(Remzetmek için) ailenden erkenden ayrılmıştın. Allah işitendir, bilendir.
122. Aranızdan iki grup neredeyse paniğe kapılıp geri dönmek istemiştir.
Nasıl ki Allah onların velisiydi. Ancak müminler Allah'a tevekkül etmelidir.
123. Andolsun siz zayıfken Allah size Bedir'de kendi inayetiyle zafer vermiştir.
Layıkıyla siz de artık Allah'tan sakının ve şükredenlerden olun. (İşte zafer budur)
124. İnananlara hani sen demiştin ki: "Rabbiniz size, meleklerden üç bin kadar
İndirecek, yetmez mi?" (Rabbinizin inayetini görmeniz yeterli değil midir?)
125. Muhakkak ki siz sabreder, sakınırsanız, ve onlarda aniden saldırılarsa eğer,
Rabbiniz size meleklerden alametleri belli olan beş bin melekle yardım eder.
126. Allah bunu, size ancak bir müjde olsun da yürekleriniz rahatlasın diye yapmıştır.
Nusret ve hüküm ancak Allah'tandır. Her türlü güç, hüküm ve hikmet Allah'tadır.
127. Ancak bu, kafirlerin ileri gelenlerinden bir kısmını öldürmek ve diğer kısımlar
Layık oldukları şekliyle baş aşağı olup ümitleri kesilsin öylece kalsınlar diyedir.
128. İnkarcıların işi için sana sorumluluk yoktur. Allah dilerse tövbelerini kabul eder
İsterse de onların zalimliklerinden dolayı, onların azaplandırılmasını sağlar.
129. Muhakkak ki göklerde ve yeryüzünde her ne varsa Allah'ındır dilediğini bağışlar,
Reddeder dilediğini de azap eder. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
130. Artırarak kat kat faizi yemeyin, ey iman edenler! Allah'tan sakının ki kurtulun.
131. (Nitekim sizler iyi bilin ve) inkar eden kimseler için hazırlanmış ateşten sakının.
132. Allah'a ve onun Resulüne hakkıyla itaat edin ki size de merhamet edilsin.
133. Layıkıyla yarışın ki; Rabbinizin mağfireti, göklerle yer arası kadar olan,
İçinde muttakiler için hazırlanmış cennete kavuşun. Bir birinizle yarışın.
134. İnfak ederler onlar mallarını fakirlere bollukta da darlıkta da. İşte onlar
Mutlak öfkelerini yenen ve insanları affedenlerdir. Allah iyilik yapanları sever.
135. Rahatsız edici çirkin bir iş yaptıkları veya kendilerine zulmetikleri zamanlar
Allah'ı hatırlayıp hemen günahları sebebiyle bağışlanma dileyenlerdir.
Nitekim Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir? Ayrıca onlar;
Aykırı iş olarak yaptıkları çirkin şeylerde bile bile ısrar etmeyenlerdir.
136. Layık oldukları yer; yaptıkları bu işlerin karşılığı olarak mükafatı cennettir.
İşte orası ebedi olarak kalacakları, altından ırmakların aktığı ne güzel yerdir.
137. İbret alınacak nice hadiseler gelip geçmiştir sizden önce. Yeryüzünü dolaşın,
Merakla bir bakın çevreye, yalan söyleyenlerin akibetleri nasıl olmuştur.
138. Rehberlik için, bu insanlara açıklama ve sakınanlar için de bir hidayettir.
139. Artık gevşemeyin, mahzun olmayın, İnanıyorsanız mutlaka üstünsünüzdür.
140. Nasıl ki siz bir yara aldıysanız eğer, o kavim de sizin gibi bir yara almıştır.
Artık o günler öyle günlerdir ki Biz onları insanlar arasında devreder dururuz
Layık olduğu haliyle Allah'a inanları belirleyip ayırır müminlere açıklar,
İçinizden de şahitler edinir. Allah zulmeden kimseleri hiç bir şekilde sevmez.
141. İman edenleri Allah arındırır tertemiz hale getirir. İnkar edenleri de helak eder.
142. Muhal mi zannettiniz yoksa; Allah için çabalayıp uğraşanlar ve sabredenler
Remzedilmeyip, seçilerek belirlenip, ayırt edilmeden cennete mi girersiniz?
143. Andolsun onunla karşılaşmadan önce ölümü arzu edip duruyordunuz
Nitekim onu gördünüz siz ve şimdi de ona öylece bakıp duruyorsunuz.
144. Ancak Muhammed bir peygamberdir. Ondan önce geldi geçti nice elçiler.
Lakin o ölür veya öldürülürse siz ökçeleriniz üzerine gerisingeriye mi gidersiniz?
İşte topukları üzerinde gerisingeriye dönen kimse kesinlikle Allah'a zarar veremez.
İyi bilinmelidir ki Allah şükredenlerin mükafatını çok yakın zamanda verecektir.
145. Mümkün değildir Allah'ın izni olmaksızın bir kimsenin ölümü. O'nun süresi bellidir.
Resmen takdir edilmiş vakittir. Kim dünya nimetini isterse, ona ondan veririz.
Ahiret mükafatını kim isterse ona da ahirete ait mükafatlardan ihsan ederiz.
Nitekim Biz şükreden kimseleri çok yakında en güzel şekliye ödüllendiririz.
146. Açıkçası nice peygamberler vardır ki, onunla birlikte nice Rabbani erenler
Layıkıyla savaşa giriştirler. Allah yolunda başlarına gelene dayandılar.
İşte onlar ne gevşeklik gösterdiler ne de boyun eğdiler. Allah sabredenleri sever.
147. "İşlerimizdeki aşırılıklarımızı ve günahlarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlamlaştır.
Münkirler topluluğuna karşı bize yardım et." onların sözü buydu, başka bir değildir..
148. Rahmetiyle Allah dünya ve ahiret nimetlerini verdi onlara. Allah muhsinleri sever
149. Artık siz inkar edenlere itaat ederseniz, ey iman edenler, onlar sizi döndürürler.
Nitekim topuklarınızın üzerinde gerisingeriye çevirir siz de hüsrana uğrarsınız.
150. Allah'tır, sizin yardımcınız başka yoktur. O yardımcıların en hayırlısıdır.
151. Layığıyla korku salacağız onların yüreklerine, çünkü onlar Allah'a ortak koştular.
İyi de onlar hakkında hiç bir delil indirmediği şeydir. Onların yurtları ateştir.
İşte orası ki zalimlerin konaklama yeridir. Ne kadar da kötü barınılacak bir yerdir.
152. Muhakkak ki Allah size verdiği sözü doğruladı. O'nun izniyle onları öldürdünüz.
Rahata erdiniz sevdiğiniz zaferlerden sonra da yılgınlık gösterip isyan ettiniz.
Ardından verilen emirler hakkında çelişkiye düştünüz. Dünyası istedi kiminiz,
Nitekim diğerleriniz de ahireti. Sonra sizi imtihan etmek için ondan geri çevirdi.
Allah yine de sizi bağışladı. O iman edenlere karşı lütuf ve ihsan sahibidir.
153. Lüzumuna biaen elçi size arkanızdan sürekli çağırıyordu. Siz ise uzaklaşıyor,
İşte o anı hatırlayın hiç kimseye dönüp de bakmıyordunuz bile. Sizler
İşte böylece elinizden kaçırdıklarınıza ve size isabet eden felaketler
Mahzun etmesin diye gam üstüne gam vererek sizi cezalandırmıştır.
(Rab olan) Allah hepinizin yapıp durduğu şeylerden haberdardır.
154. Ardından bu kederin. sizin üzerinize bir emniyet uykusu indirmiştir.
Nitekim içinizden bir kısmını sarıp sarmalamıştı bu. Bir grubu da kaygılar
Aldı yürüdü can derdine düşmüştü. Allah hakkında cahiliye ait bilgiler;
Lisanlarıyla zanna düşüp: "Bize ne var bu işten" gibi sözler söylediler.
"İşlerin tamamı Allah'ındır." de onlara. Onlar sana bir şeyleri gizli tutular
İçlerinde gizleyip açıklamadıkları şeylerdir bunlar. Onlar: "Bu işten eğer
Mutlak bir şey olsaydı bize, elbette ki burada öldürülmezdik" diyorlar.
Rahatlıkla de ki: "Evlerinizde olsaydınız da öldürülme yazılmışsa eğer,
Aynen yine de öldürülüp devrilip gideceklerdi." Allah sizi sınama yapar.
Nitekim sinelerinizi yoklamak kalbinizi arındırmak için bunları yapmıştır.
Allah, sizin sinelerinizin içinde saklı duran ne varsa hepsini hakkıyla bilir.
155. (Lanet olasıca) şeytan, bazı işler yüzünden ayaklarını kaydırmak istemiştir.
İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden olup da geri dönüp giden kimselerdir
İşte Allah yine de onları affetti. Allah çok bağışlayıcıdır, çok müsamahalıdır.
156. Münkirlerle yeryüzünde gezinirken; savaşta olup da ölen kardeşleri için:
"Reddetmeyip bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi, öldürülmezdi" diyen
(Alakasız sözler söyleyen kimseler) gibi olmayın, ey iman edenler
Nitekim Allah bunu onların yüreklerinde onulmaz bir hasret gibi koymuştur.
Allah'dır hem dirilten hem de öldüren. Allah, yaptıklarını görendir.
157. Lahuti bir yol olan Allah yolunda öldürülür yahut ölürseniz eğer,
İşte Allah'ın bağışlaması ve rahmeti, onların topladıklarından hayırlıdır.
158. İşte böyle, andolsun ki, ölseniz de öldürülseniz de Allah'a götürüleceksiniz.
159. Merhametli davrandın onlara, Allah'ın rahmeti sebebiyle. Kaba olsaydın eğer,
Rahatlıkla senin çevrenden uzaklaşır giderlerdi. Öyleyse onları bağışlayıver
Artık onların bağışlanmaları dile ve iş hususunda onlarla müşavere et
Nihayetinde de Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah mütevekkilleri sever
160. Allah size yardım ederse eğer, size galip gelecek hiç bir güç yoktur.
Lakin sizi terk edip yapayalnız bırakırsa eğer, size kim yardım edebilir?
İşte hal böyleyken, iman edenler, sadece Allah'a tevekkül edip güvensinler.
161. İhanet etme hiç bir peygambere yaraşmaz, onlar emanette emindirler.
Muhakkak ki kim hıyanet ederse, kıyamet günü hıyanetiyle haşrolunur.
Rağbet edip kazandığı şey ne ise her nefse eksiksiz olarak tastamam ödenir.
162. Allah rızasını kazanmak olan kişi ile Allah'ın gazabına uğrayıp da varış yeri
Nihayetinde cehennem olan kişi bir midir? Cehennem ne kötü bir barınaktır.
163. Allah katında onlara dereceler vardır. Allah onların yaptıklarını görür.
164. Lütfuyla Allah, müminlere andolsun ki kendi içlerinden bir elçi göndermiştir.
İşte o, onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor. Kitap ve hikmeti öğretiyor.
İşte öyle ki daha önce apaçık bir sapkınlık içinde bulunuyorlardı onlar.
165. Musibet olarak onlara iki mislini uğrattığımızdan size de isabet edince mi:
"Rastgelen bu şey de nereden?" dediniz. De ki;" Bu da sizin kendinizden geldi."
Allah şüphesiz ki her şeye güç yetirendir. Dilediği her şeyi yapmaya güç yetirir.
166. Nitekim iki topluluğun bir araya gelip karşılaştığı gün bir musibet gelmiştir,
117. Lüzumlu lüzumsuz harcadıkları şu dünya hayatındaki şeyler, tıpkı şöyledir;
İçten içe kendine zulmeden bir topluluğun tarlalarına vuran zemheri yelidir.
İsabet ettiği yerleri ekinleri kavurucu soğuktakine benzer şekliyle mahveder.
Muhakkak ki Allah onlara zulmetmez. Onlar kendi kendilerine zulmederler.
118. Reddedip birbirinizi bırakıp da başkalarını dost edinmeyin ey iman edenler!
Ancak onlar size kötülük verir, başka da bir şey yapmaktan geri durmazlar.
Nitekim onlar kötülük yaparak size zarar vermekten büyük zevk alırlar.
Artık onların düşmanlıkları ağızlarından dışa vurmuştur. Sinelerindekiler
Lafla ifade etmeyip gizledikleri çok daha büyüktür. Siz aklınızı eğer
İşletir, aklınız başınıza alırsanız diye apaçık ayetleri beyan etmişizdir.
119. İşte siz öyle kimselersiniz ki onları seversiniz, fakat sizi sevmez onlar.
Muhakkak ki siz kitabın tamamına inanırsınız, ama siz onlarla buluşur,
Rastlaştığınız zaman inandık derler. Yalnız kaldıkları zaman onlar,
Artık size karşı besledikleri kin ve öfke yüzünden parmaklarını ısırırlar
Nitekim de ki: " Gayzınızda ölün! Şüphesiz Allah sinelerinizdekini bilir."
120. Artık size bir iyilik dokunduğunda tasalanırlar. Bir kötülük dokunursa eğer,
Lehde olan bir şeymiş gibi sevinirler. Siz, sabreder ve sakınırsanız eğer,
İşte o zaman onların yaptığı hileler, hiç bir şekilde size zarar vermeyecektir.
İlmiyle, kudretiyle Allah, onların yapmakta olduğu her şeyi kuşatmıştır.
121. Muhakkak ki sen hani, müminleri savaşma yerlerine yerleştirmek için,
(Remzetmek için) ailenden erkenden ayrılmıştın. Allah işitendir, bilendir.
122. Aranızdan iki grup neredeyse paniğe kapılıp geri dönmek istemiştir.
Nasıl ki Allah onların velisiydi. Ancak müminler Allah'a tevekkül etmelidir.
123. Andolsun siz zayıfken Allah size Bedir'de kendi inayetiyle zafer vermiştir.
Layıkıyla siz de artık Allah'tan sakının ve şükredenlerden olun. (İşte zafer budur)
124. İnananlara hani sen demiştin ki: "Rabbiniz size, meleklerden üç bin kadar
İndirecek, yetmez mi?" (Rabbinizin inayetini görmeniz yeterli değil midir?)
125. Muhakkak ki siz sabreder, sakınırsanız, ve onlarda aniden saldırılarsa eğer,
Rabbiniz size meleklerden alametleri belli olan beş bin melekle yardım eder.
126. Allah bunu, size ancak bir müjde olsun da yürekleriniz rahatlasın diye yapmıştır.
Nusret ve hüküm ancak Allah'tandır. Her türlü güç, hüküm ve hikmet Allah'tadır.
127. Ancak bu, kafirlerin ileri gelenlerinden bir kısmını öldürmek ve diğer kısımlar
Layık oldukları şekliyle baş aşağı olup ümitleri kesilsin öylece kalsınlar diyedir.
128. İnkarcıların işi için sana sorumluluk yoktur. Allah dilerse tövbelerini kabul eder
İsterse de onların zalimliklerinden dolayı, onların azaplandırılmasını sağlar.
129. Muhakkak ki göklerde ve yeryüzünde her ne varsa Allah'ındır dilediğini bağışlar,
Reddeder dilediğini de azap eder. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
130. Artırarak kat kat faizi yemeyin, ey iman edenler! Allah'tan sakının ki kurtulun.
131. (Nitekim sizler iyi bilin ve) inkar eden kimseler için hazırlanmış ateşten sakının.
132. Allah'a ve onun Resulüne hakkıyla itaat edin ki size de merhamet edilsin.
133. Layıkıyla yarışın ki; Rabbinizin mağfireti, göklerle yer arası kadar olan,
İçinde muttakiler için hazırlanmış cennete kavuşun. Bir birinizle yarışın.
134. İnfak ederler onlar mallarını fakirlere bollukta da darlıkta da. İşte onlar
Mutlak öfkelerini yenen ve insanları affedenlerdir. Allah iyilik yapanları sever.
135. Rahatsız edici çirkin bir iş yaptıkları veya kendilerine zulmetikleri zamanlar
Allah'ı hatırlayıp hemen günahları sebebiyle bağışlanma dileyenlerdir.
Nitekim Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir? Ayrıca onlar;
Aykırı iş olarak yaptıkları çirkin şeylerde bile bile ısrar etmeyenlerdir.
136. Layık oldukları yer; yaptıkları bu işlerin karşılığı olarak mükafatı cennettir.
İşte orası ebedi olarak kalacakları, altından ırmakların aktığı ne güzel yerdir.
137. İbret alınacak nice hadiseler gelip geçmiştir sizden önce. Yeryüzünü dolaşın,
Merakla bir bakın çevreye, yalan söyleyenlerin akibetleri nasıl olmuştur.
138. Rehberlik için, bu insanlara açıklama ve sakınanlar için de bir hidayettir.
139. Artık gevşemeyin, mahzun olmayın, İnanıyorsanız mutlaka üstünsünüzdür.
140. Nasıl ki siz bir yara aldıysanız eğer, o kavim de sizin gibi bir yara almıştır.
Artık o günler öyle günlerdir ki Biz onları insanlar arasında devreder dururuz
Layık olduğu haliyle Allah'a inanları belirleyip ayırır müminlere açıklar,
İçinizden de şahitler edinir. Allah zulmeden kimseleri hiç bir şekilde sevmez.
141. İman edenleri Allah arındırır tertemiz hale getirir. İnkar edenleri de helak eder.
142. Muhal mi zannettiniz yoksa; Allah için çabalayıp uğraşanlar ve sabredenler
Remzedilmeyip, seçilerek belirlenip, ayırt edilmeden cennete mi girersiniz?
143. Andolsun onunla karşılaşmadan önce ölümü arzu edip duruyordunuz
Nitekim onu gördünüz siz ve şimdi de ona öylece bakıp duruyorsunuz.
144. Ancak Muhammed bir peygamberdir. Ondan önce geldi geçti nice elçiler.
Lakin o ölür veya öldürülürse siz ökçeleriniz üzerine gerisingeriye mi gidersiniz?
İşte topukları üzerinde gerisingeriye dönen kimse kesinlikle Allah'a zarar veremez.
İyi bilinmelidir ki Allah şükredenlerin mükafatını çok yakın zamanda verecektir.
145. Mümkün değildir Allah'ın izni olmaksızın bir kimsenin ölümü. O'nun süresi bellidir.
Resmen takdir edilmiş vakittir. Kim dünya nimetini isterse, ona ondan veririz.
Ahiret mükafatını kim isterse ona da ahirete ait mükafatlardan ihsan ederiz.
Nitekim Biz şükreden kimseleri çok yakında en güzel şekliye ödüllendiririz.
146. Açıkçası nice peygamberler vardır ki, onunla birlikte nice Rabbani erenler
Layıkıyla savaşa giriştirler. Allah yolunda başlarına gelene dayandılar.
İşte onlar ne gevşeklik gösterdiler ne de boyun eğdiler. Allah sabredenleri sever.
147. "İşlerimizdeki aşırılıklarımızı ve günahlarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlamlaştır.
Münkirler topluluğuna karşı bize yardım et." onların sözü buydu, başka bir değildir..
148. Rahmetiyle Allah dünya ve ahiret nimetlerini verdi onlara. Allah muhsinleri sever
149. Artık siz inkar edenlere itaat ederseniz, ey iman edenler, onlar sizi döndürürler.
Nitekim topuklarınızın üzerinde gerisingeriye çevirir siz de hüsrana uğrarsınız.
150. Allah'tır, sizin yardımcınız başka yoktur. O yardımcıların en hayırlısıdır.
151. Layığıyla korku salacağız onların yüreklerine, çünkü onlar Allah'a ortak koştular.
İyi de onlar hakkında hiç bir delil indirmediği şeydir. Onların yurtları ateştir.
İşte orası ki zalimlerin konaklama yeridir. Ne kadar da kötü barınılacak bir yerdir.
152. Muhakkak ki Allah size verdiği sözü doğruladı. O'nun izniyle onları öldürdünüz.
Rahata erdiniz sevdiğiniz zaferlerden sonra da yılgınlık gösterip isyan ettiniz.
Ardından verilen emirler hakkında çelişkiye düştünüz. Dünyası istedi kiminiz,
Nitekim diğerleriniz de ahireti. Sonra sizi imtihan etmek için ondan geri çevirdi.
Allah yine de sizi bağışladı. O iman edenlere karşı lütuf ve ihsan sahibidir.
153. Lüzumuna biaen elçi size arkanızdan sürekli çağırıyordu. Siz ise uzaklaşıyor,
İşte o anı hatırlayın hiç kimseye dönüp de bakmıyordunuz bile. Sizler
İşte böylece elinizden kaçırdıklarınıza ve size isabet eden felaketler
Mahzun etmesin diye gam üstüne gam vererek sizi cezalandırmıştır.
(Rab olan) Allah hepinizin yapıp durduğu şeylerden haberdardır.
154. Ardından bu kederin. sizin üzerinize bir emniyet uykusu indirmiştir.
Nitekim içinizden bir kısmını sarıp sarmalamıştı bu. Bir grubu da kaygılar
Aldı yürüdü can derdine düşmüştü. Allah hakkında cahiliye ait bilgiler;
Lisanlarıyla zanna düşüp: "Bize ne var bu işten" gibi sözler söylediler.
"İşlerin tamamı Allah'ındır." de onlara. Onlar sana bir şeyleri gizli tutular
İçlerinde gizleyip açıklamadıkları şeylerdir bunlar. Onlar: "Bu işten eğer
Mutlak bir şey olsaydı bize, elbette ki burada öldürülmezdik" diyorlar.
Rahatlıkla de ki: "Evlerinizde olsaydınız da öldürülme yazılmışsa eğer,
Aynen yine de öldürülüp devrilip gideceklerdi." Allah sizi sınama yapar.
Nitekim sinelerinizi yoklamak kalbinizi arındırmak için bunları yapmıştır.
Allah, sizin sinelerinizin içinde saklı duran ne varsa hepsini hakkıyla bilir.
155. (Lanet olasıca) şeytan, bazı işler yüzünden ayaklarını kaydırmak istemiştir.
İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden olup da geri dönüp giden kimselerdir
İşte Allah yine de onları affetti. Allah çok bağışlayıcıdır, çok müsamahalıdır.
156. Münkirlerle yeryüzünde gezinirken; savaşta olup da ölen kardeşleri için:
"Reddetmeyip bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi, öldürülmezdi" diyen
(Alakasız sözler söyleyen kimseler) gibi olmayın, ey iman edenler
Nitekim Allah bunu onların yüreklerinde onulmaz bir hasret gibi koymuştur.
Allah'dır hem dirilten hem de öldüren. Allah, yaptıklarını görendir.
157. Lahuti bir yol olan Allah yolunda öldürülür yahut ölürseniz eğer,
İşte Allah'ın bağışlaması ve rahmeti, onların topladıklarından hayırlıdır.
158. İşte böyle, andolsun ki, ölseniz de öldürülseniz de Allah'a götürüleceksiniz.
159. Merhametli davrandın onlara, Allah'ın rahmeti sebebiyle. Kaba olsaydın eğer,
Rahatlıkla senin çevrenden uzaklaşır giderlerdi. Öyleyse onları bağışlayıver
Artık onların bağışlanmaları dile ve iş hususunda onlarla müşavere et
Nihayetinde de Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah mütevekkilleri sever
160. Allah size yardım ederse eğer, size galip gelecek hiç bir güç yoktur.
Lakin sizi terk edip yapayalnız bırakırsa eğer, size kim yardım edebilir?
İşte hal böyleyken, iman edenler, sadece Allah'a tevekkül edip güvensinler.
161. İhanet etme hiç bir peygambere yaraşmaz, onlar emanette emindirler.
Muhakkak ki kim hıyanet ederse, kıyamet günü hıyanetiyle haşrolunur.
Rağbet edip kazandığı şey ne ise her nefse eksiksiz olarak tastamam ödenir.
162. Allah rızasını kazanmak olan kişi ile Allah'ın gazabına uğrayıp da varış yeri
Nihayetinde cehennem olan kişi bir midir? Cehennem ne kötü bir barınaktır.
163. Allah katında onlara dereceler vardır. Allah onların yaptıklarını görür.
164. Lütfuyla Allah, müminlere andolsun ki kendi içlerinden bir elçi göndermiştir.
İşte o, onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor. Kitap ve hikmeti öğretiyor.
İşte öyle ki daha önce apaçık bir sapkınlık içinde bulunuyorlardı onlar.
165. Musibet olarak onlara iki mislini uğrattığımızdan size de isabet edince mi:
"Rastgelen bu şey de nereden?" dediniz. De ki;" Bu da sizin kendinizden geldi."
Allah şüphesiz ki her şeye güç yetirendir. Dilediği her şeyi yapmaya güç yetirir.
166. Nitekim iki topluluğun bir araya gelip karşılaştığı gün bir musibet gelmiştir,
Ama Allah'ın izniyle idi ve gerçek müminleri ayırıp belirlemesi içindir
167. Layıkıyla münafıklık edenleri açığa çıkarmayı dilemişti. Onlara gelin sizler,
İşte Allah'ın yolunda savaşın veya savunma yaparak defedin" denildiği anlar,
"İyi de biz savaşmayı bilseydik size uyardık elbette" dediler. Halbuki onlar,
Mümin olmadan çok küfre daha çok yakındırlar. Yüreklerinde olmayan şeyler
Reflesk olarak dile getiriyorlardı. Allah onların gizli tuttuklarını iyi bilir.
168. Açıkçası onlar, oturup da kardeşlerine:" Bize itaat etselerdi onlar eğer,
Neticede öldürülmezlerdi" diyenlerdir. Sen de: "Doğru söylüyorsanız eğer,
Akibetin belli olduğu ölümü kendinizden savında gitsin bakalım" deyiver.
169. Lahuti olan Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma. Onlar elbet diridirler.
İşte o kimseler Rableri katında en iyi şekilde rızıklandırılmaktadırlar.
170. İçinde bulundukları sevinç Allah'ın onlara ihsan ettiği lütuflardandır.
Mahzun olmayacakları müjdeyi, henüz kendilerine ulaşmamışlara vermek isterler
Rahatlık olacaktır onlara. artık ne korku ve ne de mahzun olma yoktur.
171. Allah'ın ikramı, ihsanı, nimetine nail oldukları için onlar sevinç içindedirler.
Nitekim Allah, onların ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemektedirler.
172. Allah'ın ve Resulünün davetine yaralandıktan sonra bile icabet edenler,
Layıkıyla onların içinden iyilik yapan ve sakınanlar için büyük ecir vardır.
173. İnanan kimseler öyle ki insanlar: "İnsanlar sizin aleyhinizde toplandılar,
İşte onlardan korkun" dedikleri halde, imanları artar ve: "Allah bize yeter,
Mütevekkiliz biz ona, O ne güzel vekildir" deyip duran kimselerdir.
174. Rahatlıkla Allah'ın nimetine ihsanına nail olarak, böylelikle geri döndüler .
Allah'ın rızasına uymuş oldu onlar. Allah büyük ihsan ve lütuf sahibidir.
175. Nitekim, şeytan ancak kendi dostlarını korkutur. İman edenlerseniz eğer,
Artık siz ondan korkmayın. Ancak Benden korkun. (ey iman edenler)
176. Lüzumsuz yere; küfre girmekte yarış edenler seni mahzun etmesin. Onlar,
(İnan ki) hiç bir şekilde Allah'a zarar veremezler. Allah onlardan istiyor;
İhmal olsun hakları, ahiret nimetinden payları kalmasın. Büyük azap onlarındır.
177. Muhakkak ki imanı bırakıp da karşılık olarak küfrü satın alan kimseler
(Rab olan) Allah'a zarar veremezler. Onlar için çok şiddetli bir azap vardır.
178. Açıkçası küfreden kimseler, kendilerine verilen mühleti, hayır sanmasınlar.
Nitekim verilen bu süre, onların günahı daha da artsın, çoğalsın diyedir.
Aşağılayıcı bir azap onları beklemektedir. Onlar hor ve hakir olacaklardır.
179. Layıkıyla müminleri, murdar olanları temiz olandan Allah ayıracaktır,
İman edenleri içinde bulundukları durumda bırakacak da değildir.
İşte Allah size gaybı bildirecek de değildir. Fakat Allah elçilerinden seçer,
Muhakkak ki dilediğini. Öyleyse; Allah'a ve elçisine iman edin sizler.
(Rab olan Allah'a) iman edip sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır
180. Allah'ın bol bol ihsan etti şeyleri vermekten sakınanlar, bunu iyi sanmasınlar,
Nitekim bu kendileri için şerdir. de. Kıyamet günü sakındıkları şeyler,
Artık onların bu cimrilikleri boyunlarına dolanacak tasma olacaktır.
Lehde aleyhde her ne yaparsanız yapın Allah onlardan haberdardır.
İşte böylece göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Hepsi O'nundur.
181. İşitmiştir Allah ki: "Andolsun Allah yoksuldur, biz ise zenginizdir"
(Mealinde) sözleri söyleyenleri. Ne söyledilerse, elbet yazacağız.
Resulleri haksız şekilde öldürmelerini de elbet kaydedeceğiz.
Açıkça onlara: "Haydi bakalım tadın artık yakıcı azabı" diyeceğiz.
182. Nitekim bu, elleriyle kazandıklarıdır. Allah kullarına zulmetmez
183. "Allah bize. ateşin yeyip yok ettiği bir kurban getirmedikçe, hiçbir
Lahuti peygambere inanmamamız için bizden bir söz almıştır."
İşte böyle diyenlere de ki: "Muhakkak ki benden önce nice elçiler
İçindeki apaçık delilleri ve bu dediklerinizi de getirmişlerdir.
Madem söylediğinizde samimi iseniz, neden onları öldürdünüz?
184. (Resulüm) onlar seni yalanlıyorlarsa eğer, senden önce apaçık deliller,
Aydınlatıcı kitap ve sahifelerle gelen elçileri de yalanlamışlardır.
185. Nitekim her nefis ölümü tadacaktır. Şüphesiz kıyamet günü ecirler
Açıkça tam ve eksiksiz ödenecektir. Kim ki, ateşten uzaklaştırılır,
Layık olduğu cennete sokulursa, o gerçekten kurtuluşa ermiştir.
İşte dünya hayatı, zaten aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.
186. İmtihan olacaksınız andolsun ki, mallarınızla canlarınızla sizler.
Muhakkak ki senden önce kendilerine kitap verilenler ve şirk koşanlar
Rahatsız edici kötü sözler söylerler, elbette onları işiteceksiniz.
Azgınca eziyetlere, zorluklara, zahmetlere elbette uğrayacaksınız
Nasıl ki bunlara sabreder ve sakınırsanız, bunlar metanetten sayılır.
187. Allah, hani kitap verilenlerden: "Onu mutlaka açıklayacaksınız,
Lazım olan şeyi gizlemeyeceksiniz" diye söz almıştı. Fakat onlar
İşte bunu kulak ardı edip küçük bir kazanç karşılıyla değiştirdiler.
İşte bu aldıkları şey ne kadar da kötü şeydir, ne kötü alışveriştir.
188. Mutlak yaptıklarına sevinen, yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananlar
Rahatça azaptan kurtulacaklardır diye sanma. Onlara elemli azap vardır.
189. Allah'ındır göklerin verin hakimiyeti. Allah her şeye güç yetirendir.
190. Nitekim göklerin ve yeryüzünün yaratılışında akıllılara deliller vardır.
Ardarda gelen gece ve gündüzün halinde akıl sahipleri için ayetler vardır.
191. Layıkıyla Allah'ı, ayaktayken, otururken, yan yatarken anarlar.
İşte onlar hakkıyla gökler ve yeryüzünün yaratılışını düşünürler.
İçtenlikle: "Rabbimiz!" derler. "Sen bunu boşu boşuna yaratmadın.
Muhakkak ki Sen pek yücesin elbet, Koru bizi o, ateşin azabından
192. Rabbimiz! Gerçekten Sen kimi ateşe atarsan, muhakkak onu hor, hakir,
Aşağılık hale sokarsın. Şüphesiz zalimlerin hiç bir yardımcıları yoktur.
193. Nitekim Rabbimiz! Gerçekten biz: "Rabbinize iman edin" diye çağıran,
Aşikar münadiyi duyduk ve hemen iman ettik. Rabbimiz! Affet, bizi Sen.
Lütfet günahlarımızı ört. Bizi iyilerin arasına kat. Bizi iyilerle beraber öldür.
194. İhsan edip ver bize, peygamberlerin aracılığıyla vaat ettiklerini. Eyleme hor
İşte o kıyamet günü bizi Ey Rabbimiz. Şüphesiz Sen sözden dönmeyensindir.
195. Muhakkak ki Rableri dualarını kabul etti ve: "Şüphesiz erkek olsun, kadın olsun
Rızasıyla bir iş yapanın işini boşa çıkarmam. Siz hepiniz bir birinizdensinizdir.
Ama benim yolumda hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp çıkarılanların,
Ne şekil de olursa olsun yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin,
Andolsun günahlarını örteceğim. Onları altlarından ırmaklar akan cennetler,
Layık oldukları yerlere sokacağım. Bu elbet Allah katında olan bir karşılıktır.
İşte Allah katında olan mükafattır bu. En güzel mükafat da onun katındadır.
196. İnkar edenlerin keyiflice ülke ülke gezip dolaşmaları sakın seni aldatmasın.
197. Muhakkak ki bu şeyler ne kadar da az bir faydalanmadır. Sonra onlar,
Rabtedilecekleri barınma yeri cehennemdir. Orası ne de kötü bir yerdir.
198. Ama Rablerinden korkup sakınanlar kimseler için Allah katında vardır;
Nice güzel ikramlar. Altlarından ırmaklar akan ebedi kalacakları cennetler.
Allah tarafından iyilik yapanlar içindir. Allah olan şeyler daha hayırlıdır.
199. Layıkıyla kimseler vardır şüphesiz kitap ehlinden. Allah'a saygı beslerler.
İnanırlar size indirilene de kendilerine indirilene de, derin saygı gösterirler.
İşte onlar Allah'ın ayetlerini az bir bedel menfaat karşılığında satmazlar.
Muhakkak ki onların karşılığı olan ecir ve mükafatları Rableri katındadır.
(Rab olan) Allah ise, şüphesiz ki hesabı tezlikle çok çabuk görendir.
200. Allah'tan sakının ey iman edenler!. Sabredin, sebat edin, uyanık olun.
Nitekim böylece kurtuluşa erer, üstün olursunuz. Allah'tan korkun.
167. Layıkıyla münafıklık edenleri açığa çıkarmayı dilemişti. Onlara gelin sizler,
İşte Allah'ın yolunda savaşın veya savunma yaparak defedin" denildiği anlar,
"İyi de biz savaşmayı bilseydik size uyardık elbette" dediler. Halbuki onlar,
Mümin olmadan çok küfre daha çok yakındırlar. Yüreklerinde olmayan şeyler
Reflesk olarak dile getiriyorlardı. Allah onların gizli tuttuklarını iyi bilir.
168. Açıkçası onlar, oturup da kardeşlerine:" Bize itaat etselerdi onlar eğer,
Neticede öldürülmezlerdi" diyenlerdir. Sen de: "Doğru söylüyorsanız eğer,
Akibetin belli olduğu ölümü kendinizden savında gitsin bakalım" deyiver.
169. Lahuti olan Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma. Onlar elbet diridirler.
İşte o kimseler Rableri katında en iyi şekilde rızıklandırılmaktadırlar.
170. İçinde bulundukları sevinç Allah'ın onlara ihsan ettiği lütuflardandır.
Mahzun olmayacakları müjdeyi, henüz kendilerine ulaşmamışlara vermek isterler
Rahatlık olacaktır onlara. artık ne korku ve ne de mahzun olma yoktur.
171. Allah'ın ikramı, ihsanı, nimetine nail oldukları için onlar sevinç içindedirler.
Nitekim Allah, onların ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemektedirler.
172. Allah'ın ve Resulünün davetine yaralandıktan sonra bile icabet edenler,
Layıkıyla onların içinden iyilik yapan ve sakınanlar için büyük ecir vardır.
173. İnanan kimseler öyle ki insanlar: "İnsanlar sizin aleyhinizde toplandılar,
İşte onlardan korkun" dedikleri halde, imanları artar ve: "Allah bize yeter,
Mütevekkiliz biz ona, O ne güzel vekildir" deyip duran kimselerdir.
174. Rahatlıkla Allah'ın nimetine ihsanına nail olarak, böylelikle geri döndüler .
Allah'ın rızasına uymuş oldu onlar. Allah büyük ihsan ve lütuf sahibidir.
175. Nitekim, şeytan ancak kendi dostlarını korkutur. İman edenlerseniz eğer,
Artık siz ondan korkmayın. Ancak Benden korkun. (ey iman edenler)
176. Lüzumsuz yere; küfre girmekte yarış edenler seni mahzun etmesin. Onlar,
(İnan ki) hiç bir şekilde Allah'a zarar veremezler. Allah onlardan istiyor;
İhmal olsun hakları, ahiret nimetinden payları kalmasın. Büyük azap onlarındır.
177. Muhakkak ki imanı bırakıp da karşılık olarak küfrü satın alan kimseler
(Rab olan) Allah'a zarar veremezler. Onlar için çok şiddetli bir azap vardır.
178. Açıkçası küfreden kimseler, kendilerine verilen mühleti, hayır sanmasınlar.
Nitekim verilen bu süre, onların günahı daha da artsın, çoğalsın diyedir.
Aşağılayıcı bir azap onları beklemektedir. Onlar hor ve hakir olacaklardır.
179. Layıkıyla müminleri, murdar olanları temiz olandan Allah ayıracaktır,
İman edenleri içinde bulundukları durumda bırakacak da değildir.
İşte Allah size gaybı bildirecek de değildir. Fakat Allah elçilerinden seçer,
Muhakkak ki dilediğini. Öyleyse; Allah'a ve elçisine iman edin sizler.
(Rab olan Allah'a) iman edip sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır
180. Allah'ın bol bol ihsan etti şeyleri vermekten sakınanlar, bunu iyi sanmasınlar,
Nitekim bu kendileri için şerdir. de. Kıyamet günü sakındıkları şeyler,
Artık onların bu cimrilikleri boyunlarına dolanacak tasma olacaktır.
Lehde aleyhde her ne yaparsanız yapın Allah onlardan haberdardır.
İşte böylece göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Hepsi O'nundur.
181. İşitmiştir Allah ki: "Andolsun Allah yoksuldur, biz ise zenginizdir"
(Mealinde) sözleri söyleyenleri. Ne söyledilerse, elbet yazacağız.
Resulleri haksız şekilde öldürmelerini de elbet kaydedeceğiz.
Açıkça onlara: "Haydi bakalım tadın artık yakıcı azabı" diyeceğiz.
182. Nitekim bu, elleriyle kazandıklarıdır. Allah kullarına zulmetmez
183. "Allah bize. ateşin yeyip yok ettiği bir kurban getirmedikçe, hiçbir
Lahuti peygambere inanmamamız için bizden bir söz almıştır."
İşte böyle diyenlere de ki: "Muhakkak ki benden önce nice elçiler
İçindeki apaçık delilleri ve bu dediklerinizi de getirmişlerdir.
Madem söylediğinizde samimi iseniz, neden onları öldürdünüz?
184. (Resulüm) onlar seni yalanlıyorlarsa eğer, senden önce apaçık deliller,
Aydınlatıcı kitap ve sahifelerle gelen elçileri de yalanlamışlardır.
185. Nitekim her nefis ölümü tadacaktır. Şüphesiz kıyamet günü ecirler
Açıkça tam ve eksiksiz ödenecektir. Kim ki, ateşten uzaklaştırılır,
Layık olduğu cennete sokulursa, o gerçekten kurtuluşa ermiştir.
İşte dünya hayatı, zaten aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.
186. İmtihan olacaksınız andolsun ki, mallarınızla canlarınızla sizler.
Muhakkak ki senden önce kendilerine kitap verilenler ve şirk koşanlar
Rahatsız edici kötü sözler söylerler, elbette onları işiteceksiniz.
Azgınca eziyetlere, zorluklara, zahmetlere elbette uğrayacaksınız
Nasıl ki bunlara sabreder ve sakınırsanız, bunlar metanetten sayılır.
187. Allah, hani kitap verilenlerden: "Onu mutlaka açıklayacaksınız,
Lazım olan şeyi gizlemeyeceksiniz" diye söz almıştı. Fakat onlar
İşte bunu kulak ardı edip küçük bir kazanç karşılıyla değiştirdiler.
İşte bu aldıkları şey ne kadar da kötü şeydir, ne kötü alışveriştir.
188. Mutlak yaptıklarına sevinen, yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananlar
Rahatça azaptan kurtulacaklardır diye sanma. Onlara elemli azap vardır.
189. Allah'ındır göklerin verin hakimiyeti. Allah her şeye güç yetirendir.
190. Nitekim göklerin ve yeryüzünün yaratılışında akıllılara deliller vardır.
Ardarda gelen gece ve gündüzün halinde akıl sahipleri için ayetler vardır.
191. Layıkıyla Allah'ı, ayaktayken, otururken, yan yatarken anarlar.
İşte onlar hakkıyla gökler ve yeryüzünün yaratılışını düşünürler.
İçtenlikle: "Rabbimiz!" derler. "Sen bunu boşu boşuna yaratmadın.
Muhakkak ki Sen pek yücesin elbet, Koru bizi o, ateşin azabından
192. Rabbimiz! Gerçekten Sen kimi ateşe atarsan, muhakkak onu hor, hakir,
Aşağılık hale sokarsın. Şüphesiz zalimlerin hiç bir yardımcıları yoktur.
193. Nitekim Rabbimiz! Gerçekten biz: "Rabbinize iman edin" diye çağıran,
Aşikar münadiyi duyduk ve hemen iman ettik. Rabbimiz! Affet, bizi Sen.
Lütfet günahlarımızı ört. Bizi iyilerin arasına kat. Bizi iyilerle beraber öldür.
194. İhsan edip ver bize, peygamberlerin aracılığıyla vaat ettiklerini. Eyleme hor
İşte o kıyamet günü bizi Ey Rabbimiz. Şüphesiz Sen sözden dönmeyensindir.
195. Muhakkak ki Rableri dualarını kabul etti ve: "Şüphesiz erkek olsun, kadın olsun
Rızasıyla bir iş yapanın işini boşa çıkarmam. Siz hepiniz bir birinizdensinizdir.
Ama benim yolumda hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp çıkarılanların,
Ne şekil de olursa olsun yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin,
Andolsun günahlarını örteceğim. Onları altlarından ırmaklar akan cennetler,
Layık oldukları yerlere sokacağım. Bu elbet Allah katında olan bir karşılıktır.
İşte Allah katında olan mükafattır bu. En güzel mükafat da onun katındadır.
196. İnkar edenlerin keyiflice ülke ülke gezip dolaşmaları sakın seni aldatmasın.
197. Muhakkak ki bu şeyler ne kadar da az bir faydalanmadır. Sonra onlar,
Rabtedilecekleri barınma yeri cehennemdir. Orası ne de kötü bir yerdir.
198. Ama Rablerinden korkup sakınanlar kimseler için Allah katında vardır;
Nice güzel ikramlar. Altlarından ırmaklar akan ebedi kalacakları cennetler.
Allah tarafından iyilik yapanlar içindir. Allah olan şeyler daha hayırlıdır.
199. Layıkıyla kimseler vardır şüphesiz kitap ehlinden. Allah'a saygı beslerler.
İnanırlar size indirilene de kendilerine indirilene de, derin saygı gösterirler.
İşte onlar Allah'ın ayetlerini az bir bedel menfaat karşılığında satmazlar.
Muhakkak ki onların karşılığı olan ecir ve mükafatları Rableri katındadır.
(Rab olan) Allah ise, şüphesiz ki hesabı tezlikle çok çabuk görendir.
200. Allah'tan sakının ey iman edenler!. Sabredin, sebat edin, uyanık olun.
Nitekim böylece kurtuluşa erer, üstün olursunuz. Allah'tan korkun.