28 Kasım 2016 Pazartesi

Hami-i Hakiki

Ehliyet herkese nasip olmaz O dilemeyince. Ehli olmak gerek o ne derse
Lüzumsuz işlerle meşgul olan gereklisini ihmal eder. Hoş olur aslını ihmal etmezse

Velinimeti Rahman-ür Rahim olanı bilirse kişi, duasına hoş mukabele olur icabetle 
Asıl velayet bilinmezse eğer, şaşkınlık olur tüm işi. Ancak düzelir işi hakka giderse 
Levsiyatdan vabeste olmakla, bulunur inayet-i hak. Hak bulmak gerek vesile
İlahi adalete ne kadar yalvarsak az. Hüküm elindedir ya Vali. Muhtacız inayete.

Derüni

Engelsiz hakikat peşinde olan, engel tanır mı hiç hakkı bulmada? 
Lisan-ı haliyle haykırır cümle mevcudat, kendinde bir hikmetin varlığında. 

Bariz olan nesnenin içinde Halık'a giden bir yol vardır onun batınında. 
Aşkın yolu nasıl anlaşılmaz gizemliyse, batini güzargar var O'na ulaşmada. 
Teslimiyet olmazsa ne zahirde nede batinde, kişi kalır çıkmaz sokaklarda. 
İnsan bu; hem ruhuyla hem de bedeniyle inkişaf eder, yaşadığı hoş hayatında. 
Nefes almaya başladığı andan itibaren son nefesine kadar O'nun varlığında. 

Görünen Hakikat

Eşsizler, hiçbir benzerinin aynısı değil, hiçbir düşüncenin eseri de değildir. 
Zuhurlar gerçeğin ta kendisi. Eser onun, mülk onun, varlık onun nişanesidir. 

Zahiri zuhuratın ardında, batini bir mesaj her kişinin değil er kişinin harcıdır. 
Aşikarken O'nun onun kitab-ı kainatı, abde gereken; kitab-ı İlahiyi okumaktadır. 
Her yerde O'nun nişanı, her zaman O'nun sedasını duymakta hikmet vardır. 
İradesi varsa kişinin, kalbimle hissetim, gözümle gördüm demesi imanıdır.  
Rıza-ı ilahiyi kazanmaksa maksat, maslahat-ı Zahir'i görmektir. 

Müntahi-i İlahi

Eğer değersen sayende sonu hoş olur. Dilemezsen sen ahiri boş olur. 
Lütfedip ihsan edersen mükafat bol olur. Verdiklerinin hesabını sorarsan ceza olur. 

Aynel hak, lafz-ı kur'an, hadisi beyan ortada iken dilersin Rıza-ı ilahin olur. 
Hayırda yarışmak bir yana, kulların şeytandan yana bir hal olur. 
İyi ile kötü, batıl ile hak, mü'min ile müşrik, Ebu Cehil ile Ebu Bekir bir mi olur?
Rızanı kazanan kullarından eyle bizi ne olur. Sen ihsan edersen herşey olur. 

Ezel-i Hakiki

Ezelden beri var olan mün'imi hakiki, hükmündedir iki cihan. 
Lütfettiğin kadar abdin, ancak varlıkla yokluk arasında gidip gelen.  

Evvel sensin, senden evvel ne mümkün. Kulların ki; sonsuzluğa hayran. 
Vermek senin elinde, istediğine istediğin kadar verirsin. Abdin ki; isteyen. 
Vesile nedir? Herşey sana ayan beyan. Mahrum etme bizi ey evveli en iyi bilen. 
Erişilmesi zor bir bilmece, öncesi bilinmezse kimdir anlayan. 
Lüzumsuz ne vardır kainatta, evveli bilen elbet O'dur ahiri de bilen. 

Te'hir

Elinde aldığın her bir zerre, O'nu anar, O'nu bilir, O'nu tesbih eder. 
Levyüridu; bir an-ı seyyalede zerre-i hüceyratla öndekini arkada eder. 

Muhasebe-i kainat öyle bir denge üzerine ki; mizanına kim müdahale eder?
Uzun ile kısa, büyük ile küçük, zengin ile fakir, birbiri ile tekaddüm eder. 
Acizleri aziz, zalimleri zelil, nice muntazır mazlumları muhteşem eder. 
Hayretler içinde kalırken mazlümîn, birden  zalimîni zelil-i meçhul eder. 
Hakkın hatırı âlidir. Hikmetini o bilir. Bugün kim önde yarın kimi geri eder. 
İrade, imanla olur. İnanç olmazsa Muahhir'e, bilmezsin kim geriye geçer. 
Rabbimsin sen Allahım, bildiğimizi değil dilediğindir hakikat. Bize hikmeti ver. 

26 Kasım 2016 Cumartesi

Tekaddüm

Ezeli plan ne ise yaratılmışın kader-i takdirindeki tezahür odur. 
Lütfederse ilahel alem, bazı kullarına ihsanını bolca tekaddüm eder 

Muhayyelesinde ne sadır olur kimse bilmez amma ihsanıyla imtihan eder. 
Üstünlük sağlayan hikmet bellidir. Takvadan başka insanı üstün ne eder? 
Kanaat ederse kul hakkın ihsanına kazandıkça kazanır iki cihanı imar eder. 
Azarsa eğer bir abd, Rezzak'ın bolca verdikleriyle. Müntakim hesap eder. 
Dualar kabul olsun, hakkın rahmeti bol olsun. O bizi bizden muhkem bilir. 
Doğrular kazansın, kazananlar tekaddüm etsin. Hakkı arayanlar hak ederler. 
İhsanın intizarını umanlar, Mütekaddim olan yüce Rezzak'dan dilerler 
Malik-el Mülk olan ya İlahi, Mazlum duası; zalimin ardında kalmamaktır. 

25 Kasım 2016 Cuma

Tasarruf-u Kuvve

Eşi menendi olmayan kudreti sonsuz. Halkettin kevn-ü mekanı. 
Lahza uzak olmaz senden, harekat-ı zerrat. Haberdarısın her anı. 

Mukaddes varlığın muktedir külli şeye. Hesabı sorulur kulun günahı 
Ulular ulusu, kudretin hakiki sahibi, alır zaliminden mazlumun ahını
Kasvetli ahbar-ı kelamlı hava üstümüze dehşetengiz bunalım saldı
Tek tesellimiz mukaddes kuvvetin cümlemize hakim inayeti. 
Er yada geç, hiç bitmeyecektir El Müntakimden hakkın, hakikatin intizarı. 
Derti, dermanıyla O verdi, düşman gönderdiyse dostuyla O gönderdi. 
İntizar ümitsiz olmaz, kainat muktedir-i hakisiz olmaz. O'dur derdin çaresi
Rahat olmaz O dilemezse. O her iki hayatında yegane sahibi. 

Kuvve-i külli şey

En güçlü olan, kudreti sonsuz olandır. Onun kudretine kim dayanır?
Lütfederse kudretinden ihsan eder, yoksa takat-ı beşeri imtihan eder. 

Kudret-i sonsun sensin Allahım. Senin inayetin olmazsa biçare n'eder. 
Açtık ellerimizi senden dua ederek, bu çaresizler başka kimden medet bekler. 
Dualar arşa varsın diye gözyaşı sel oldu. Bilirsin inim inim İnletti bu zalimler
İnandık sana, gitmedik başka kapıya, ey Kadir-i mutlak bir necat ver. 
Rızanı kazanmaktır asıl niyet, ibadın bundan başka neye inanır. 

24 Kasım 2016 Perşembe

Müstecab-ı Dua

Efendiden istenir her ne matlup olursa. O verirse en mükemmeli olur sonunda. 
Sanma ki; geda başıboş kalacak orta yerde. Hamisi var gökte, yerde, yârda. 

Selamlar herdaim O'nadır. Selametler vardır, her vakit mahsun muntazıra. 
Alem O'nun yüce planıyla kuruldu. Biçare hep istedi durdu müstecip duaya. 
Münacat onadır. O dedi "ud'uni estecibleküm" başka kim bakar gedaya. 
Eminiz icabet edecektir. Gidilecek kapı yok O, Samed'den başkaya 
Dualar, dualara karıştı. Duadan başka çare kalmadı, bırakma elimizi boşta. 

Ehad-i Mutlak

Eşi memendi olmayan yegane sanatkar. Eserlerindeki sanatta yegane. 
Levkane zerrat-ı san'at müteferrikan, olurmuydu san'at-ı hakikiye? 

Vahdaniyet onun şiarı, ne ihtiyacı birşeye ne benzeri var başka birşeye. 
Aziz olan yüce ha!, zelil olan zalim-i mazlumin. Medet eyle isteyene. 
Hak katında makbuldür. Duamızdır; hakkın, haksızdan haklıya geçmeye,
İnkarı mümkün mü? Sanat-ı kainatı görüp, Sani-i kainatı görmemeye 
Daha fazla mucizevi sanat-ı hakikat görmek, sebeb-i vesile-i şükre. 

22 Kasım 2016 Salı

İhsan-ı Kesir

Ey şanı yüce İhsan'ı bol Halık. Sen ki; sultanlar sultanı, taçdarısın. 
Levsiyattan kaçamayan, nakis, aciz kullar  medet bekler. Sen ki sahibisin. 

Maliksin kevn-ü mekana, mekan ve melaikenin tek bir yeganesisin.  
Aşinadır tüm mahlukat fıtrattan sana, şan senin, şeref senin. Her şeye hakimsin. 
Ciddiyettir işin, ihsan lütfundandır, fani alem halkın, ukbada senin. 
İntizar biz naçizanelerin şiarı, seninki icabet-i dualar. Kabuller senin. 
Dost yoktur senden başka, başka kapıda arayanlar kalır naçar. Yarenlik senin. 

21 Kasım 2016 Pazartesi

Na Muhtaç Bila Şey

Evvelsin, ezel ile ebedliğin arasında her ne varsa hepsi senin tahtın altında. 
Lahzanın senin bilgin dışında geçmesi ne mümkündür. Hükümfermasın, zamanda 

Varlık senin, hiçlik bizimdir. Sen neye muhtaçsın ki biz muhtacız sana. 
Acizlik bize, dua dilenmek bize, gözetmek, duamıza müstecap olmak sana 
Canlarımız senin, ruhumuz senin, biz zannettik ki bizim daima. 
İnsan, nisyandan beri olur mu? Günahkarlık şiarı ile her anı hata 
Duamız sanadır. Sen herşeyin sahibine. Öyle ki; hiçbir şeye muhtaç olmayana

Zat-ı Kaim

Enerjisi kendinden gelen, hiçbir mesnede ihtiyacı olmayan yeganesi. 
Levlake hangi nizam istikametinde olurdu? Elindedir  herşeyin ikamesi. 

Kaim olan kayyum-u mutlak sensin, herbir varlığın tabiat-ı mutlakın ihsaniyesi
Aslı kendinden olanın, ihtiyacı yoktur başkasına, sen ki tüm varlığın kimsesi
Yalvarıyor,  yakarıyor, dileniyor, acziyet beyan ediyor, sen ki; hepimizin kimsesi 
Yönetenlerin hakimisin. Zülm sahipleri de elindedir, Ey Mazlumun kimsesi 
Usandık, bunaldık, çaresiz kaldık, çare diye çırpındıklarımızın sensin çaresi. 
Müntazırız inayetine, senden başka kim olur bu derdin, böyle çilenin çaresi. 

Hayat-ül Ebedi

Eyyam-ül Halık'ın günleri la tentehidir. Ne leyl-ü nehar, nede zaman vardır. 
Layüsel hayat, hayatında bildiğimiz ne varsa, cümlesi; bilmediklerimizle vardır. 

Hakkında bildiklerimiz nedir? Bilmediklerimiz bildiklerimizden ziyade vardır. 
Ahkam-ül hakimin, ilelebet payidar olan hayy'ü kayyum saltanatıdır. 
Yarın yoktur, dün olmadığı gibi. Bugün onun için hergün vardır. 
Yârin isteğini ancak hayy olan anlar. Lütfundan nice ihsanları vardır. 

20 Kasım 2016 Pazar

Zaikat-ül Mevt

Esirin olmak ne güzeldir. Hakkın, hakikatin aslını hikmete ram etmek ne hoştur. 
Lütfunu intizar etmek, rızanın dilencisi olmak, benliği bendeye vermek ne hoştur. 

Mülk sahibi, herşeyin sahibidir. Bu beden ruhuyla birlikte onda olması ne hoştur. 
Ümitsizliğe düşmekte nedir Allah aşkına? Aşkın asıl maşuka kavuşması ne hoştur. 
Mevt nasıl gerçekse, ba'del mevtte aynen öyledir. Her dem onunla olmak ne hoştur. 
İste Onu!.. O dilerse her daim abad olursun. Onun rızasını almak ne hoştur. 
Tümden var edip sonra yok eden, yokluktan dirilten Hak ile olmak ne hoştur. 

Hayat-ı Sani

Eğer ölmek varsa kaderde, sonsuzluk neden vardır insanın içinde?
Lüzumsuzluk mudur ölüm, ba'sü ba'del mevt varsa kişinin kaderinde?

Mutlaka hakkın hatırını sorgulayan bir  yevmiye-ül kıyame gelir de, 
Uzun kısaya, büyük küçüğe, güçlü zayıfa ettiklerini, acısıyla hisseder de
Hay aynı zamanda Muhyidir. Zalim zümnünün  hesabı burada değilse de 
Yakin gelecektir. Fani alemde İhyası olmayanın hesabı ahirette
İşin aslı her neyse elbet gün yüzüne çıkar. Muhyi ihsan eder herbir ferde. 

19 Kasım 2016 Cumartesi

İade-i hayat

Ezelde nasılsa, ebediyette de öyle olur. Bir nefes vardır, biter gider. 
Laf-u güzaf kalır fani dünyada, varsa amel eğer; işte o ahirete geçer. 

Mebde-i vücut nasıl olduysa burada, mu'id olacaktır elbet orada. 
Usulü budur. Mahlukat kavuşacaktır ameline; zerre kadar şer ya da hayr'da
İsterse, istediğine lütfeder; verir cennet-ü gılman ile cemalini, ihsanında. 
Dualarla yalvarışı vardır mazlumunin, emin kıl ya Rab! Onları dualarında. 

Halk-ül Evvel

Evvel kimse yok iken O var idi. Tüm kainatı yaratan yüce varlık. 
Lahza, onun için asırdan farklı birşey değil, zaman onun indinde hiçlik

Mebde O'unun elinde, hüküm onun katında. Onundur tüm varlık. 
Üstünde ne varsa kainatın, vardır bidayeti.  Bidayetin rabbi olan ilahlık. 
Birbirine silsile, bidayetten nihayete, hükmündedir  hiçlik ve varlık 
Devr-i daim O'nun elinde, bidayeti en güzel yaratan yüce varlık. 
İhtiyacımızı bilen, bildiği haliyle ihsan eden ey Rab; bize ver her daim dirlik. 

18 Kasım 2016 Cuma

Hasib-i Amel

Eseri olan, eserinin hangi noktasını hesapsız yapmak ister?
Lüzumsuz bir leke varsa üstünde eğer, kim onu göstermek ister?

Malik-el mülk olan yüceler yücesi, mahlukatının her ameli hoş olsun ister. 
Ulular ulusu, başıboş bırakır mı kulunu? Hesabını sorar, sağlam olsun ister. 
Hakkında kişinin ne varsa, o dökülür mahşerde, kul varınca oraya medet ister. 
Sayısız günah dökülünce ortaya, kul oraya buraya kaçacak yer ister.  
İsyankarlık etmek istemedi bu kul ey Rab, varsa hesapsızca amel af ister. 

Hamd-ü Sena

Elhamdulillah, ey nimetleriyle bizleri perverder eden sultanlar sultanı
Lahuti alemin yegane sahibi, şükürlerin, minnetlerin, hamdlerin en layığı

Hamdinle mücehhez olmalı insan, yüceler yücesine en tatlı övgüler yağdırılmalı
Ahmed-i asli O'dur. Kainatın efendisi, kadrini bilen mü'minim diyenin duası. 
Münacat sevgiliyedir. Severse gönül, açalır işte o anda gönlün kapısı
İsteriz gönülden geçeni, seven verir gönlünden geçenden de fazlası
Dost hatırı âlidir. Mahbuba mahbus olmak, sevilmenin zirve-i aslısı

Hami-i Dost

Eşlikte benzeri olmayan hâmi, koruyup gözeten yok onun gibisi.. 
Leyl-ü nehar, her daim cana candan daha yakın var mı onun gibisi?

Vasfı herkesi kuşatır, biz acize gerekir, yolumuzda yoldaş onun gibisi, 
Eller açık, medet bekleyen gönüller, kurtarıcı bekler onun gibisi,
Liyakat yoktur bizde amenna, başka kimde hüküm var onun gibisi, 
İhsan'ı bol, rahmeti sonsuz, layık olmasak da ihsan et bize şanın gibisi

Metin-i sabit

Eşsiz mükemmel hilkat varsa eğer, kudret-i Metin'e delalet eder
Lüzumsuz anlaşılmayan birşey varsa eğer, acziyete delalet eder. 

Mevcudiyet bir kudret-i sonsuza delalet eder. O hakim-ül ahkamdır. 
Eseri gösterir hakikatı, bir nizam-ı mülke delalet eder. Mülk ona aittir. 
Tüm kainat onun varlığına birliğine delalet eder. Kudret-i sonsuzu gösterir. 
İman onu gerektirir. Acziyetimiz ona delalet eder. Kul kuvvetini dilenir. 
Nihayetsiz gücü Metin'e delalet eder. Mazlum ondan medet dilenir. 

15 Kasım 2016 Salı

Yusuf Yüzlü

Yârin yüzüne meftun olan, arar her yerde bilmem ki bulur nerde ?
Usul bilmezler her yerde, dert üstüne dert, onun dermanı nerde?
Sakın terk-i edepten, sevgililerin en sevileni sen de atma derde. 
Uslanmaz zalimler, bilmezler ne ettiler.  Zaten attılar dertten derde
Fanilik gelir geçer, zülm biter. Yusuf sultan olur, derman olur derde. 

13 Kasım 2016 Pazar

Kuvvet-i hakiki

Eşsiz kuvvet sahibi, adil-i mutlaktır. Mazlumun gözyaşı kalır mı yerde?
Lahzada ol demesiyle olur eder elbet. Zalimi mağdur, mazlumu zafer yerde.

Kesinlikle üstün olan taraf hakkın tarafıdır. Hükümdarlık onun izninde. 
Az bekle, bak! evvel-ahire, ne göreceksin? kimler var fani dünya geçmişinde. 
Var eden yüce Allah, kuvvet ile kudreti verendir. Alma-verme onun indinde. 
İsyan ederse verdiği kudretiyle ol hükümdar, hesab O'nun kudretinde. 
Yok ederse var olanı, hakir görürse mazlumu, ah görürür yücenin kudretinde
Yol O'nun yolu, yolcular O'nun yolcuları. Yol biter hesap çıkar O'nun önünde. 

Sahib-ü asıl

Ehl-i makamın sahibi tektir. Makama talip binlerce göz bekler durur. 
Leyl-ü nehar hakimi, elbette kainatın da sahibi. Mahlukat temana durur. 

Varlık onun, o dilerse olmayacak olur. Yakan yakmaz, kesen kesmez. 
Evvel de ne yazdıysa, tecelli eder kaderde. Kim bilir ne verir, ne vermez. 
Kader-i ilahi, onun elinde, kapalı sırlı kutu. Ne var ki; Abdi bunu bilmez. 
İyilik ister yapın diye, imtihan eder nasıl yaptın diye. İnsan bunu bilmez. 
Lütfet Allahım, Şanlı hakim sensin. İhsan et affını, bu kul kadir de bilmez. 

Hakikat

Elhamdulillah, hak var hakikat var, görmese de hiçbir zalim
Leyla bilmese de olur, mecnundur onun yâri, onu bilir her daim

Hakikatın hakimi, kainatın yegane sahibi, sevdiği abdini eyler salim. 
Aşikardır ona, mahlukat ne yaptıysa, bulacak karşılığını o herşeye hakim. 
Karşılıksız kalır mı kim zerre kadar hayır işler de olur mazlum. 
Karşılıksız kalır mı kim zerre kadar zülmeder de olur zalim. 

Şahid-i mutlak

Evvelkilerin de şimdinin de, gizli açık her ne varsa yegane şahidi,
Şerrin de hayrın da, zerre kadar her ne kadar kim ne ettiyse bileni,

Şahid-i mutlak, hakim-i mutlak, hükm-ü mutlak ancak sensin ilahi. 
Engel olmaz hiçbir perde, senin için perdenin ardı da önü de aynısı
Hakimsin Allahım, şerrin şahidisin, şakiri bilensin indinde olur mu aynısı?
İnandık, emin olduk inkar etse de zalim, sen görürsün mazlumun halini
Dilenirim medet senden, hiç kimse etmese de şahitlik, sensin onun şahidi

11 Kasım 2016 Cuma

Sevk-ü mahşer

Ezelin sultanı, aynen ebedin sultanıdır. Abdini halden hale getiren. 
Liyakat sahibiyle, liyakatsizi, kömürle elması birbirinden ayırt eden 

Ba'sü ba'de'l-mevt'de hakatin zuhuru için bihakkın bir araya getiren 
Aşığın maşukunu, maşukun aşkını unuttuğu büyük hesabı getiren 
İyi ile kötünün, hesabının sorulması hükmünü bi hakkın icra ettiren
Sahib-ül mahşer, biz mazlûmların hesabını zalimlerden al, sen!..

Şan-u şeref

Ey yar, şan şeref sana ait. Senden daha fazla şöhret, şöhret değildir. 
Letafet sende, nezaket sende, hayır sende, şer sende değildir. 

Müşfiklerin en Müşfik'i sensin. Mazlumu kollayan senden başkası değildir. 
Emrindedir tüm mahlukat. Emre amade bekler seni, gayrısını değildir. 
Cömertlik tahtının mimarı, verince nimeti mazlum - zalim ayırt eden değildir. 
İmanın hikmetini arzulayan mü'min ümidini senden bekleyendir. 
Dost sensin. Şanındandır çömertlik. Bu kullar senden ihsanı bekleyendir. 

10 Kasım 2016 Perşembe

Aşk-ü Sevda

Ehl-i aşkın halinden aşık olmayan ne anlar. Anlarsa bed anlar. 
Leyla, mecnunun sevdası değildir bu. Ferhat ile Şirin ne anlar. 

Varlık onun, kevn-ü mekan onun, cümle alem ne zaman anlar. 
Ebediyen razı olsun, bu sevda onunla dolsun. Ancak o anlar. 
Dert onun, derman onun. Vermek onun almak onun istediği anlar. 
Üzülmesin onu sevenler. O severse onu sevmeyenler ne anlar. 
Dostum o olsun gayrısı yok olsun. Ben sevinirim onun sevdiği anlar. 

Hakim-i nizam

Ezeliyle nizamın mimarı, ebediyen mülkün hakimi olan ey rabbim. 
Lev türidü, alem büklüm büklüm bürülür. Dua; necat-ı minel zalim. 

Hak senin dediğin, hakikat kurduğun nizam. Kıl bizi salim. 
Aidiyet duygusunu ver, sırat-ı müstakiminde eyle bizi her daim. 
Kader adalet ister, adaletin nihayetsizdir. İhsan et ey adl-i hakim 
İyi nedir kul ne bilir, hakim-i mutlak elbet iyiye de şer'e de hakim. 
Masum, mazlum binlerce zalimin elinde senden başka yok medetim. 

Engin rahmet

Enginleştikce genişleten, genişlettikçe rahmetiyle kuşatan ilah. 
La mevcude illahlah. Ondan dilenir, ondan umarız def-ü belayı ah...

Vasfındandır ümidimiz hem de duamız. Ancak ona yalvarırız ah ki; ne ah....
Ayağımıza prangalar bağlandı, dilimize iniltiler dolandı, bir mahreç ya ilah...
Sahibimiz sensin, ruhumuzu genişletecek ancak sensin bir nefes ver ya Allah
İntizam senden, intikam senden, gel zalimin hakkından, bu iniltidir ah-u ah...

9 Kasım 2016 Çarşamba

İcabet-i Dua

El açan muzdarip kulların bin minnet ile dinlendiği duası vardır. 
Lütfedilen bunca nimete, bin minnet ile  şükür etmek mutlaktır. 

Mazlumin zümresi, hakkıyla temenna duramadı ama onun ihsanı vardır. 
Ulular ulusu yüce yaratıcının bilinmez bir hikmet-i imtihanı vardır. 
Cömertlik onun şanındandır. Lütf-ü İhsan'ı boldur. Mazluminin ona muhtaçtır. 
İcabette ihsanının haddi hesabı yoktur. Yalvaranlara ancak o yetişir
Bir hal oldu, ne olduğu bilinmez oldu. Bu girdaptan ancak o çıkarır. 

Murakabe

Eşhasın her an-ı halini murakabesinde bulunduran ey yar. 
Rıza'nın peşinden koşup, seni arzulamak seninleyim demektir yar. 

Rikkatli şefkatine mazhariyet, arzularınmın en öndeki hevesitir ey yar. 
Aklıma gelen ne varsa duamı bilensin, hatalarım varsa affedersin yar. 
Kesinlikle senden gizlenmez hiçbir hal, hiçbir nefes sana aşikardır yar. 
İsmini anmadan varsa  bir amel, olmaz olsun hayali bile sensiz  ey yar. 
Beni, bana bırakma hiçbir yerde hiçbir an, murakibim sen ol, her daim ey yar. 

6 Kasım 2016 Pazar

Sahib-ül Kerem

Ehl-i sehavet bilir, vermenin ne kadar da kutsal bir meleke olduğunu. 
Lazımsa çaresizin derdine derman birşey onu vermenin şart olduğunu. 

Keremi bol, ihsan'ı bol Halık'ın kulundan istediğinin çömertlik olduğunu,
Esen rüzgardan, yağan yağmurdan mümbit topraktan var olduğunu,
Rahatı ararsan eğer, bilmen gerekir; sonsuz rızkın, nihayetsiz olduğunu
İmanın; rızkın onun taahhüdüne inanıp, O'na teslimiyet olduğunu,
Malik olan O'dur. O'dan istenir elbet. Ya Rab ver bize de sonsuzluğunu. 

Şan-ı Yüce

En aziz yüceliğin yegane sahibi kimin olabilirse, O herşeyin hakimidir. 
Lüzumsuz bir nesne var dersen eğer, o şanı yücenin hikmetini bilmediğindir. 

Cemali ile Celali, cennet ile cehennem yolunun yolcusuna işarettir. 
Elde edersen eğer ki; Celil'in Cemalini bulacağın cennet-ü cemalidir. 
Liyakatin olursa, tanırsın onun azametini, olur niyetin rızasını kazanmaktır. 
İnsan bir kaç damla kan. Hakkı ancak yüceliğe secde etmektir. 
Lütfettiğin kullardan eyle, bu beden vücut bulmayı senden dilenmektedir. 

5 Kasım 2016 Cumartesi

Hasib-ül Ehsab

Ezelden planlanmış, kulun her anı. İhsan edilmiş bir cüz-i iradesi. 
Levlake, nizam-ı alem olur mu? Bildirdi resülün hikmet-i tevhidi 

Hesabını sorarsın, amal-i cüz-i iradenin. Çünkü demişsin seçin tevhidi. 
Amel defteri açılır, hayır - şer ortaya saçılır.  Tefrik edersin kendine ait ehlini. 
Sana inandık, ona göre amel ettik. Bildik hesabının sorulması gerektiğini 
İnkar edilmez, yapılan zülüm hesapsız kalır. Biliriz senin hakkı verdiğini
Bigayri haddin haberdarsın, mazlumin inlerken. Al zalimininden hesabını

Sahib-i Kuvvet

Engellere takılmadan kuvvetli kudretiyle mahlûkuna rızkını tahsis eden,
Lillah için çabalayan bendeni de eyle ki;  abidler zümresine erenlerden 

Mahlukatın ruhunu da, bedenini de doyurup nimetlere gark eden. 
Ukbada hükmeden, alem-i fanide koruyup, gözeten ve esirgeyen,
Klavuz olmadan, şaşıp kalan acizden, haberdardır her halinden,
İmkansı aramaktır.. Her şeye nigahban olandan başka medet istenen
Tasarruf elinde, olan dilediği gibi ihsan eder, ver bize Mukim'sin sen

4 Kasım 2016 Cuma

Koruyucu

Ehli hal bilir, kudreti sonsuzun ne kadar da koruyucu olduğunu
Lillah için yapılan her işte onun bir koruyucu kalkan olduğunu. 

Hal-i fıtride görülür ki; her canlı için koruma memuru ihsan-ı ilahidir. 
Ateş yakar, bunu bilse de bilmese de her bir aza be beladan beridir. 
Fanilik olsa da faninin kaderinde, kendini korumayı zorulunlu bilendir. 
İzzet, şan, şeref, namus, ister maddi ister manevi her güzellik kutsalıdır. 
Zorlansa da kul buna sahip olmakta, koruyuculuk ona ihsan-ı ilahidir. 

2 Kasım 2016 Çarşamba

Ekber-i Kibriya

Emniyet sendedir, büyüklük sendedir. Büyüklüğünle mücehhezsin. 
Lütfettiğin yücelir, istediğin alçalır. Kim ne der, Ahkem-ül hakiminsin. 

Küçüklük, alçaklık, zelilik, her ne deni bir şey varsa kulun hakkıdır. 
Eğer ihsan edersen aciz abdine, onun hakkı ancak seninle iftihardır. 
Bir'i bilsin kul, tanımasın bir'den başka ilah. Çünkü bir ekberdir. 
İlmi sonsuz, kudreti sonsuz, hikmeti sonsuz, sonsuzluğu ezelidir. 
Rızasını arar acizler. Arayana buldurur büyükler. Duamız ihsanındır. 

1 Kasım 2016 Salı

Ali-ül Ala

Ezeli olan ebediyen var olur. O ise yücelerin yücesi olur. 
La yüsel olan, her işinde bir hikmet ile mutlak hakim olur. 

Azametli şanı, üstün kuvvet-i kudreti ile her daim namağlup olur. 
Leylin karanlığında onun kudreti kamerin şuası da ne olur. 
İntişar eden şemsin ışığındaki güç onun indinde hiç olur. 
Yârin aşkından acısını çeken onun büyüklüğüne sığınan olur. 
Yalnızlıktan çile çeken her zaman ve her mekanın sahibiyle olur. 

Teşekkür-ü billah

Elhamdulillah diyelim evvel-ahir şu alemde
Şanına layık olmaz hiç bir söz  şükrümüzde 
Şakir olsak da ona her daim, her halimizde 
Eksik kalır, bunca ihsan ettiği sonsuz nimetlerinde
Kıyas-ı nimet ne mümkün şükrettikçe o ziyadesinde. 
Ümidimiz senin lütfun ile ihsanın ziyadesinde 
Rızanı almaktır esas gayemiz, kabul et indinde